Güncelleme Tarihi:
Babacan, katıldığı bir programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Merkez Bankası'nın enflasyonla ilgili kontrol araçlarının sınırlı olduğunu belirten Babacan, son dönemde kurlardan enflasyona geçişkenliğin bulunduğunu söyledi. Kur arttığında bunun belli bir oranda enflasyona geçişkenliğinin olduğunu anlatan Babacan, "Bizde yüzde 15 civarında şu anda. Merkez Bankası buna dikkat etmek zorunda. Öte yandan gıda fiyatlarında arz kaynaklı belirsizlik olabiliyor. Yani kuraklığı yaşadık, geçen sene kuraklıkta ürün miktarı azalınca fiyatlar artmış oldu. Bunun Merkez Bankasının para politikasıyla hiçbir alakası yok. Tamamen gıda piyasalarında olan bir gelişme" diye konuştu.
Bu yıl üretici ile tüketici fiyatları arasındaki farkların büyüdüğüne dikkati çeken Babacan, başta Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olmak üzere ilgili kuruluşların bunları incelediğini, tüm kurumların temsilcilerinin yer aldığı Gıda Arz Güveliği Komitesinin kurulduğunu, bu komitenin ürün fiyatlarında daha derin inceleme yapacağını söyledi.
ZİRAAT KATILIM BANKASI 29 MAYIS'TA AÇILACAK
Faizsiz bankacılıktaki tutumun ne olacağı sorusuna Babacan, konuyla ilgili görüşlerini G20 masasına da taşıdıklarını, şubat ve nisan aylarında yapılan bakanlar toplantısındaki sonuç bildirgesinde G20 üyelerinin mutabakatıyla metotların geliştirilmesi ve dünyada daha yaygın kullanılmasıyla ilgili kararların alındığını anımsattı.
IMF ile G20 Türkiye Dönem Başkanlığı olarak Washington'da Lüksemburg Maliye Bakanının da geldiği geniş katılımlı bir panel düzenlediklerini anlatan Babacan, şunları kaydetti:
"Çünkü Lüksemburg diyor ki 'ben İslami finansta dünya merkezi olmak istiyorum.' Londra yine o iddia ile ortaya çıktı. Onların da böyle hevesi, arzusu oluştu. Biz zaten doğal olarak uygulayıcı ülkeyiz. İstanbul'un zaten o özelliği ön plana çıktı. Dünya Bankası, İslami Finans Uygulama Merkezi'ni İstanbul'da açtı, iki sene önce. Dolayısıyla bizim zaten doğal bir özelliğimiz olacak ama bizim coğrafyada daha çok genişlemesi ve başka ülkelerin işlemlerini İstanbul'da yapması çok önemli olacak. Daha uluslararası nitelik kazanması gerekir İstanbul'un. Bunun doğal parçası olarak katılım bankasının Türkiye'de gelişmesi gerekecek. Biz zaten yaptığımız yasal düzenlemelerle yeni Bankacılık Kanunumuzla katılım bankalarımıza uygulanan bir bakıma negatif ayrımcılığı engellemiş olduk. Yeni Bankacılık Kanunumuz standart, geleneksel bankalarla katılım bankalarını eşit bir düzleme koydu, haksız rekabete uğramıyorlar artık. Devletin böyle ters baktığı, eliyle ittiği bir sektör değil, tam tersine kucakladığı, destek verdiği ve diğer bankalara ne kadar değer veriyorsa katılım bankalarına da o kadar değer verdiğimiz bir hukuki altyapıyı kurduk."
Katılım bankalarının sistemdeki paylarının yüzde 3'ten yüzde 5'e çıktığını belirten Babacan, "Yine küçük ama 3'ten 5'e çıkış hacim olarak yüzde 67'lik büyümeyi gösterir" ifadesini kullandı.
Kamunun da sisteme girmesini istediklerini dile getiren Babacan, şöyle devam etti:
"Ziraat Katılım Bankasını 29 Mayıs'ta İstanbul'un fethinin yıl dönümünde Sayın Cumhurbaşkanımızın da katılımıyla açacağız, genel müdürlük binasının açılışını yapacağız ve resmen artık faaliyete başlayacak Ziraat Katılım. Arkasından Vakıf Katılım var, onların da hukuki süreçleri bitmek üzere, BDDK izinleri alındı, bunların ayrıca İslam Kalkınma Bankasına sermaye benzeri kredi çalışması vardı, o sağlandı. Sonra da Halk Katılım olacak ama onun için yasal düzenleme gerekiyor. Halk Bankasının yasası, kuruluşu açısından baktığımızda yasal düzenleme gerekiyor. Meclis açıldıktan, yasal düzenlemeyi yaptıktan sonra Halk Katılımın startını verebileceğiz."
Burada "mevcut pastadan pay almak için uğraşmayın yani mevcut katılım bankalarının müşterilerine gel bana demeyin" dediklerini dile getiren Babacan, faizli çalışan müşterilerin katılım bankasına davet edilmesi gerektiğini söyledi.
Bazı vatandaşların devlet bankasıyla iş yapmak istediği için mecburen faizli işlemlerine girebildiğini anlatan Babacan, "Oysa ki faiz hassasiyeti olan, faizli işlem yapmak istemeyen vatandaşlarımıza devlet bankasıyla çalışma imkanını sunmalıyız. Kamu mevduatıyla ilgili kurallarımız diyor ki 'sadece kamu mevduatı kamu bankalarına yatar' ama katılım bankacılığı sistemi kamu mevduatından şu anda hiç istifade edemiyor, burada bir adaletsizlik var. Kamu katılım bankalarıyla beraber kamu mevduatı da katılım bankacılığı sistemine gireceği için önümüzdeki dönemde katılım bankacılığının Türkiye'de çok daha güçlü bir şekilde büyüyeceğine, devlet ve özel sektörün yoğun gayretiyle katılım bankacılığının Türkiye'de çok gelişeceğine inanıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
ÖNEMLİ OLAN DEVLET MEKANİZMASININ İŞLEMESİ
BDDK yeni Başkanının bu hafta resmen görevine başlayacağını ifade eden Babacan, "Kendisi bankacılık sektöründen geldi. TMSF'de bir süre kurul üyesi ama asıl mesleği bankacılık, çok başarılı bir arkadaşımız. Yine kurul üyeliğimiz boşta oraya da atama gerçekleştirdik ama bu dönemde BDDK'da hiçbir boşluk olmadı. Vekaleten Muttalip Bey yürüttü. Bizim hukuk sitemimiz de vekil eşittir asil, hukuken hiçbir boşluk olmadı" diye konuştu.
Vekaleten görev yapan kişilerin teknik birikiminde ve donanımında herhangi bir eksikliğin olmadığını vurgulayan Babacan, "Bugün BDDK'da hiçbir boşluk olmadan tıkır tıkır çalıştıysa Hazine Müsteşarlığında da öyle, vekaleten Cavit Dağdaş yürütüyor ama kendisi teknik donanım olarak bütün bürokrasinin çok saygı duyduğu bir isimdir, işini çok iyi bilen dürüst bir arkadaşımızdır. Öte yandan yine vekilin attığı imza, asilin attığı imzayla aynı. Cavit bey aynı zamanda G20 Müsteşarlar Komitesinin başkanıdır. Ekonominin en büyük müsteşarları Cavit beyin başkanlığında toplanır. Onlar Cavit beye demez ki 'vekil mi asil mi?" ifadelerini kullandı."