Güncelleme Tarihi:
Babacan, Hazine Müsteşarlığı'nda ekonomi muhabirleriyle düzenlediği sohbet toplantısında, ekonomideki gelişmeler konusunda bilgi verdi.
Bakan Babacan, 8,5 milyar dolarlık kredinin ekonomik şartının 5. gözden geçirmenin tamamlanması ve şu an yürütülen ekonomik programın aksatılmadan devam etmesi olduğunu hatırlatarak, 18 Ağustos'ta Türkiye'den bir heyetin Washington'a giderek söz konusu kredi konusunda çalışmalar yapacağını, görüşmelere kendilerinin IMF uzmanlarının da katılmasını istediğini anlattı.
Bu tür kredilerde daha ihtiyatlı olmak gerektiğinin altını çizen Babacan, sözleşme imzalanmadıkça bunun finansal tablolarda gösterilemeyeceğini belirterek, bu kredinin 'olmazsa olmaz' bir rakam olmadığını, fakat olursa da faiz baskısını azaltacağını ifade etti.
  Â
Babacan, bu kredinin 3-4 ya da 5 taksitte olabileceğini belirterek, kredinin alınma zamanında ise Hazine'nin finansman durumuna göre en uygun olan takvimin tercih edileceğini bildirdi.
Babacan, bir soru üzerine, Irak'ın yeniden yapılandırılmasıyla ilgili Türkiye'nin de destekte bulunmak istediÄŸini belirterek, ama bu desteÄŸin daha çok kredi ÅŸeklinde olacağını söyledi. Â
IMF'YE BORÇ GERİ ÖDEMESİ
Â
Bakan Babacan, IMF'ye borç geri ödemesinin bir yıl erken ödeme yerine normal zamanında ödenmesinin tercih edilmesi konusunda ise Hazine'nin borçlanmasında 2004 ve 2005 yıllarında faizler üzerinde bir baskı gördüklerini, bu nedenle kendilerini rahatlatacak böyle bir geri ödeme opsiyonunu tercih ettiklerini ifade etti.
  Â
Bu ödeme planının borç çevirme rasyosuna da 5 puanlık bir rahatlama getireceğini ifade eden Babacan, geri ödemelerle ilgili olarak 2006'dan sonrası için de aynı şekilde yeni ödeme planı belirleme seçeneğinin bulunduğunu da sözlerine ekledi. Devlet Bakanı Babacan, geri ödemeye ilişkin borç faizlerinin yaklaşık yüzde 4 düzeyindeki normal Stand-by faizi olduğun belirterek, bunun da piyasa borçlanma maliyetinin altında olduğunu ifade etti.
2004 YILINDAN SONRA IMF Ä°LÄ°ÅžKÄ°LERÄ°
Babacan, 2004 yılından sonra Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ilişkilerin nasıl süreceğine ilişkin olarak, IMF ile henüz bir görüşmede bulunmadıklarını söyledi.
IMF ile ilgisi olmayan ülkelerin bile yılda bir kez bu kuruluşla görüşmeler yaptığının altını çizen Babacan, (IMF'yi göndereceğiz, kovacağız) gibi sözlerin konudan, detayından haberdar olmadan yapılan açıklamalar olduğunu, burada bakış açısının önemli olduğunu vurguladı.
IMF'den kredi kullanmayı bir hastalık iÅŸareti olarak gördüklerini söyleyen Bakan Babacan, ''Türkiye ekonomisini saÄŸlıklı yapıya kavuÅŸturmak istediÄŸimize göre, 2004'ten sonra stand-by istemiyoruz'' diye konuÅŸtu.Â
Bu konunun belki gelecek yıl ortalarında konuşulabileceğini söyleyen Babacan, konuşmak için henüz erken olduğunu söyledi.
   Â
ENFLASYON HEDEFLEMESÄ°
Â
Enflasyon hedeflemesine iliÅŸkin olarak da buna geçmek için belli ÅŸartların oluÅŸması gerektiÄŸini belirtirken, ÅŸartlar oluÅŸmadan önce geçildiÄŸinde mahsurlar olabileceÄŸine iÅŸaret etti.Â
Babacan, ''Enflasyon hedeflemesi konusunda ne zaman kendimizi hazır hissedersek, o zaman Merkez Bankası ile oturup ne zaman gerçekleştireceğimizin kararını beraberce vereceğiz'' dedi.
IMF Ä°LE GÄ°MAT ZÄ°YARETÄ°
Â
IMF Heyeti ile GİMAT'a gerçekleştirilen ziyarete ilişkin de Babacan, olup bitenleri içinde yaşayanlardan dinlemek ve gözlemenin çok önemli olduğuna dikkat çekerek, ekonomi yönetiminin gerçeklerden kopuk olmaması gerektiğini söyledi.
Hükümete güven ve sevginin seçimlerin ardından artarak devam ettiğini de söyleyen Bakan Babacan, halk ve iş dünyasının güveni olmayan bir programın başarıya ulaşmasının mümkün olmadığının altını çizdi.
IMF'den dilimler halinde gelen kredi rakamlarının tek başına büyük anlamı olmadığını ifade eden Babacan, ancak bunun sembolik anlamı olduğuna işaret etti.
  Â
YATIRIM ORTAMININ Ä°YÄ°LEÅžTÄ°RÄ°LMESÄ°
Â
Yatırım Promosyon Ajansı'nın kuruluşunun gecikip gecikmediği yönündeki soru rine Babacan, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Kurulu (YOİK) kapsamındaki çalışmaların pek çok bakanlığı ilgilendirdiğini belirtirken, bazı yasal düzenlemelerin vakit almasının doğal olduğunu söyledi.
YOİK kapsamındaki yasal düzenlemeler üzerindeki çalışmaların son noktaya gelmek üzere olduğunu da açıklayan Ali Babacan, ''Sanırım Meclis açıldıktan sonra bir kaç ay içinde gündeme gelen yasal düzenlemelerin tamamı bitmiş olacak. Ama YOİK çalışmaları devam edecek bir süreç'' diye konuştu.
Bundan sonraki YOİK toplantısının 26 veya 27 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirileceğini ve bu toplantıya Türkiye'de yatırım yapmış çeşitli sektörlerden yabancı yatırımcıların da davet edileceğini anlatan Babacan, bunların sorunlarını ve çözüm önerilerini dinleyeceklerini ifade etti.
   Â
''ARTIK BORÇLARI ÖDEMEYE BAŞLAMAMIZ LAZIM''
Â
IMF ile 2004 sonrasında stand-by yapılmaması konusundaki soru üzerine Babacan, IMF ile yeni stand by konusunu hiç görüşmediklerini tekrarladı.
Ancak, Türkiye'nin zaten kotasının üzerinde kredi kullandığını, bunun üzerinde yeni bir krediye IMF'nin de sıcak bakacağını düşünmediğini kaydeden Babacan, ''Artık bu borçları ucundan ödemeye başlamamız lazım'' dedi.
Tayland'ın IMF'ye olan borcunun son taksiti ödediğini geçtiğimiz günlerde açıkladığını hatırlatan Babacan, ''İnşallah, kendi iktidarımız döneminde (bu borcu ödedik) demeyi çok isteriz'' diye konuştu.
   Â
BORÇLANMA FAİZLERİNİN YÜKSEKLİĞİ
Â
Hazine'nin borçlanma faizinin hala yüksek olduğu hatırlatılarak, güvene rağmen bunun neden sağlıklı bir zemine oturmadığının  sorulması üzerine de Babacan, bir ülkenin borcunun, toplam kamu borcunun GSMH oranı ile elde edilen rasyoya göre değerlendirildiğini söyledi. 2001 yılı sonunda yüzde 92 seviyelerinde olan bu rasyonun 2003 sonu itibariyle yüzde 69.6'ya kadar ineceğini tahmin ettiklerini açıklayan Babacan, Mastricht kriterlerinin de yüzde 60'lar düzeyinde olduğuna işaret etti.
 Â
Bu rasyonun hızla inişinde faiz dışı fazla, büyüme ve TL'nin değerlenmesinin önemli etkisi bulunduğunu söyleyen Babacan, ''Nominal faizlerin düşüşü yavaş yavaş olacak, birden hızlı bir düşme sıhhatli de değil, beklemiyoruz da'' diye konuştu.
Bu konuda biraz sabırlı olunması gerektiğini söyleyen Babacan, doğruları yapmaya devam ettikleri sürece faiz oranlarındaki düşüşün kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
Borç stoğunu azaltmanın kararlılık isteyen bir süreç olduğuna dikkat çeken Babacan, Türkiye'nin son dönemde en yüksek faiz dışı fazla veren ülkelerden biri olduğunu söyledi.
''Biz çocuklarımızın daha sıhhatli yapıya sahip bir ekonomi bırakmak istiyoruz'' diyen Babacan, iktidarları döneminde Türkiye'nin çok daha sağlam temeller üzerine oturmuş bir ülke haline gelmesini istediklerini söyledi.
DÖVİZ KURUNDAKİ HAREKETLİLİK
Babacan, Başbakan'ın Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Genel Kurulu'ndaki döviz kuru konusundaki sözlerinin hatırlatılması üzerine, döviz kurundaki hareketlerde mevsimsel etkilerin gözardı edilmemesi gerektiğini söyledi.
Şu anda Türkiye'de ters para ikamesi, yani dövizi olanların TL'ye dönüşünün yaşandığını anlatan Babacan, ''Ters para ikamesinin yaşandığı süreçte TL'nin değerlendirilmesi yönünde baskı olacak. Kaçınılmaz bu'' diye konuştu.
Ancak, Merkez Bankası'nın 4 milyar doların üzerinde alım gerçekleştirerek bu ters para ikamesini emmeye çalıştığını kaydeden Babacan, ayrıca yaşanan dönemin turizm gibi etkilerle dövizin bol olduğu aylar olduğuna işaret etti.
Bu etkinin ne zaman kalkacağının hep birlikte görüleceğine işaret eden Bakan Babacan, ''artık Türkiye'de kura ilişkin spekülasyon yapma, buradan para kazanma döneminin bitmesi gerektiğini'' söyledi.
   Â
REEL SEKTÖRE KUR UYARISI
Â
Babacan, reel sektör kuruluşlarının gelirlerinin TL, borcunun ise döviz cinsinden olması durumunda kurdaki hareketlenmelerde zarar görebileceklerine dikkat çekti.
''Reel sektöre en önemli tavsiyem risk yönetimini uygulamaları ve kurla ilgili hiç bir maceraya girmemeleridir'' diyen Bakan Babacan, kurla ilgili herhangi bir öngörüleri olmadığını da ifade etti.
ABD KREDÄ°SÄ°
Â
''ABD kredisinin bu sene gelmeme ihtimali var mı?'' sorusu üzerine de Babacan, bunun zamanlamasının tamamen teknik bir konu olduğuna işaret ederek, ''Türk Hazinesi'nin nakit akışına göre kullanılacak'' diye konuştu.
 Â
Babacan, kredi konusundaki görüşmelerin çok uzun olmayan bir süre içinde tamamlanacağını düşündüğünü de kaydetti.
   Â
ZORUNLU TASARRUF ÖDEMELERİ
Â
Zorunlu tasarruf ödemelerine ilişkin bir soru üzerine de Babacan, nemaların 2004 yılı Mart ayından başlayarak 3'er aylık taksitler halinde, 10 taksitte ödeneceğini hatırlattı.
Â
Ana para ödemelerinde Ziraat Bankası'nın güçlüklerle karşılaştığına da işaret eden Babacan, bu ödemeye kadar beyana göre ödeme yapıldığını, böylelikle hiç bir para yatırmamış olanların bile parasını aldıklarını kaydetti.
İlk defa kayıtların karşılaştırılarak ödemelerin gerçekleştirildiğini anlatan Babacan, böylelikle problemlerin ortaya çıktığını ve süreçte bir uzama olduğunu kaydetti.
Bu süreçte yanlış yapan kuruluşlara da bir yaptırımın olacağını düşündüğünü kaydeden Bakan Babacan, bunun 10-15 yıllık bir sorun olduğunu, şu anda çözümlenmeye çalışıldığını kaydetti.
   Â
BANKACILIK SEKTÖRÜ
Â
Bankacılık sektörünün son bir kaç yıl içinde geçirdiği reform sürecinde sermaye yapısının güçlendirildiğini, açık pozisyonlarının kapatıldığını anlatan Babacan, şöyle devam etti:
Â
''Tabi bu son banka konusunu bunların biraz dışında tutmak lazım. Bu çok spesifik özel bir durum. Tabi henüz yargı süreci devam edecek. BDDK çalışmalarını yapıyor ama çok özel yani... Sektörden çok ayrı düşünülmesi gereken özel bir durum. Sektörün geri kalan kısmı ile kesinlikle de karıştırmamak gerekiyor.'' Â
  Â
Kriz öncesine göre sektördeki tablonun çok deÄŸiÅŸik olduÄŸuna da iÅŸaret eden Babacan, ''Yani bankacılık sektörü ile ilgili endiÅŸemiz yok''diye konuÅŸtu. Â
   Â
DUBLE YOLLAR
Â
Duble yolların belli ödeneklerle yürüyen projeler olduğunu, başka yatırımlardan ödenek kaydırmaları yapıldığını ifade eden Babacan, 1 kilometrelik otoyol yerine 10 kilometrelik duble yolun yapılabildiğini, bazı otoyol ödeneklerinin bu projelere kaydırma yapıldığın söyledi.
YABANCI YATIRIM İÇİN ROAD SHOW BAŞLIYOR
Â
Doğrudan yabancı yatırımlar ve portföy yatırımlarının Türkiye'ye çekilebilmesi için 8 Eylül'de başlayan haftadan itibaren ABD ve Dubai'de ''road show''a çıkacaklarını açıklayan Babacan, Dubai'de IMF'nin yıllık toplantılarının da gerçekleştirileceğini ve bu toplantılara Başbakan Erdoğan'ın da katılmasının muhtemel olduğunu söyledi.
Babacan, Londra ve Frankfurt'ta da Eylül ayı başından itibaren ''road show''lar düzenlenmesini düşündüklerini açıkladı.
Kabinedeki bazı bakanların geçmiş dönemde kur üzerindeki söylemlerinin hatırlatılması üzerine de Babacan, ''Bundan sonraki dönemde Merkez Bankası'nın üzerinde herhangi bir baskı olacağına inanmıyorum'' dedi.
   Â
BÖLGESEL TARİFE
Â
Başbakan Erdoğan'ın bölgesel tarifeler konusundaki sözlerinin hatırlatılarak, bölgesel tarifeye geçilmemesinin popülist bir yaklaşım olup olmadığının sorulması üzerine ise Bakan Babacan, bölgesel tarifeye geçildiğinde, kayıp kaçak oranları nedeniyle, fiyatı yükselecek yerlerde Hazine'nin sübvansiyon uygulaması gerektiğini, bu sene böyle bir kaynak bulunamadığını, bunun için bekleyeceklerini sözlerine ekledi.
IMF'YE BORÇ ÖDEME
IMF'ye borç geri ödemesinin, erken ödemeden, normal vadeye dönüştürülmesine ilişkin bir soru üzerine Babacan, Rıza Moghadam başkanlığındaki IMF heyetine Temmuz ayındaki ziyaretleri sırasında konuyu aktardığını, daha sonra bu talebin IMF Avrupa Birinci Bölge Direktörü Michael Deppler'e iletildiğini belirterek, Deppler'in de bunu teknik olarak doğru bulduğunu kaydetti.
Bakan Babacan, ''piyasaların önündeki belirsizliklerin kalkmasına yardımcı olan IMF kararı'' olarak tanımladığı kararın öncesinde, İcra Direktörleri'nin özel bir toplantı yaptığını, burada bazı İcra Direktörleri'nin, 2004 ve 2005 yıllarının geri ödemesi yerine, her iki yılın da ayrı ayrı ve tek olarak alınması görüşünü dile getirdiğini belirtti.
  Â
Babacan, icra direktörlerinin çoÄŸunluÄŸunun Türkiye'nin talebine sıcak bakmasına raÄŸmen, farklı görüşteki icra direktörlerinin temsil ettiÄŸi ülkelerin ekonomi yetkilileriyle tek tek görüşerek Türkiye'nin durumunu anlattığını ve bunun sonucunda o icra direktörlerinin de desteÄŸi alınarak, 1 AÄŸustos'ta yapılan toplantıda Türkiye'nin talebini oybirliÄŸi ile kabul edildiÄŸini söyledi.  Â
Bakan Babacan, ayrıca, kendisinin ve Merkez Bankası BaÅŸkanı Süreyya Serdengeçti'nin de imzasının bulunduÄŸu bir Mektubu, Ä°cra Direktörleri'nin 1 AÄŸustos'taki toplantısından önce IMF yönetimine gönderdiklerini de ifade etti.    Â
Farklı görüşteki icra direktörlerinin ikna edilmesinde, Türkiye'nin borçlarının tümünü değil de bir kısmını dönüştürmesinin etkiliği olduğunu belirten Babacan, IMF'nin, Türkiye için onayladığı geri ödeme planının, başka bir örneğinin bulunmadığını da vurguladı.
Babacan, yeni borç geri ödemesiyle, 2004 yılında ödenecek toplam 9.7 milyar dolarlık borcun, 4.5 milyar dolarının 2005'e kaydırıldığını, 2005'te ödenecek 10.1 milyar dolara eklenmesiyle oluşan 14.6 milyar dolarlık borç ödemesinin de, 6.8 milyar dolarının 2006'ya kaydırıldığını, böylece toplam 11.3 milyar dolarlık bir erken ödemenin normal döneme dönüştürüldüğünü ifade etti.
Bakan Babacan, bir soru üzerine, Dünya Bankası'na, aynen IMF'ye olduÄŸu gibi, borç geri ödeme planı sunmadıklarını, buna gerek olmadığını, Banka ile iliÅŸkilerin, 2003-2006 arası dönemde, yaklaşık 4.5 milyar dolarlık Ãœlke Yardım Stratejisi çerçevesinde bulunduÄŸu, bu rakamın da, üç yıla eÅŸit olarak dağıldığını kaydetti. Babacan, projelerin erken gerçekleÅŸtirilmesi halinde, kredilerin erkene çekilebileceÄŸini de hatırlattı. Â
AMERÄ°KAN YARDIMI
Â
Amerika'nın Türkiye'ye vermeyi planladığı 8,5 milyar dolarlık kredi konusunda ise hem temsilciler Meclisi'nde, hem de Senato'da görüşmeler olduğunu belirten Babacan, en sonunda ortak bir komite kurularak, bu yardımın nihai şeklinin verildiğini ve bunun Kongre kararı olarak açıklandığını belirtti.
Bu krediyle ilgili ekonomik şartların yanı sıra siyasi şartların da bulunduğunu vurgulayan Babacan, ekonomik ve siyasi şartlar konusunda şunları söyledi:
''Ekonomik şartlar şöyle, bir, Türkiye'nin Gözden Geçirme'yi tamamlaması, iki, Türkiye'nin Güçlü ekonomik politikalarına devam etmesi. Daha fazla detay yok yani güçlü ekonomi politikası nedir? dediğinizde daha fazla detay yok. Fakat bizim anladığımız ve Amerikan Yönetimi'nin de anladığı, şuanda yürütmekte olduğumuz ekonomik programın aksamadan devam etmesi.
Siyasi ÅŸartlara gelince de, özellikle Irak konusunda, Amerikan DışiÅŸleri Bakanı, Türkiye'nin Irak ile ilgili konularda iÅŸbirliÄŸiyle ilgili problemler olduÄŸuna dair herhangi bir rapor düzenler ise o zaman bu rapor, bu kredinin önünde bir engel olarak kabul edilebiliyor. Â
Hatta eski hali farklıydı. Temsilciler Meclisi'ndeki hali, olumlu bir rapor gerekiyordu. Şimdi Komite'de, 'olumsuz bir rapor düzenlenmediği sürece' diye değiştirildi, yani çok daha yumuşak bir hale getirildi.''
Babacan, Amerikan yönetimiyle yapılan görüşmelerde, bu konuda, herhangi bir engel olduğunu söylemediklerini belirterek, ABD Hazine Bakan Yardımcısı John Taylor'un da, 5. Gözden Geçirme tamamlandıktan sonra bunun hızlandırılması ve neticelendirilmesi görüşünü aktardığını söyledi.
IMF HEYETİ'NİN GİMAT'A GÖTÜRÜLMESİ
Â
Babacan, IMF heyetinin, GİMAT'a götürülmesi konusundaki bir soruyakarşılık, Türkiye Masası Şefi Moghadam'ın, GİMAT'a götürülmesinin, IMF'de çok ses getirdiğini, IMF yönetiminin, bu deneyimi olumlu bularak, bunun diğer ülkeler için de uygulanması görüşünü ifade ettiğini kaydetti.
IMF'nin reel sektörün sorunlarını yakından görmesinin, vergi sisteminin reel sektör üzerindeki etkisini anlamasının çok önemli olduğunu belirten Babacan, heyetin GİMAT ziyaretinin ardından, vergi sistemi konusunda, doğrudan vergi reformu ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele konularındaki çalışmalarını daha iyi anladığını bildirdi.
Kayıtdışı konusuna çok önem verdiklerini hatırlatan Babacan, bu konuda uzmanların Türkiye'ye geleceÄŸini ve çalışma toplantılarının düzenleneceÄŸini söyledi. DoÄŸrudan vergi reformunun, Türkiye'nin önünü açacak bir reform olduÄŸunu vurgulayan Babacan, bu sayede, Türkiye'nin bir defalık deÄŸil, adil, rasyonel ve sürekli bir gelire kavuÅŸacağını bildirdi.Â
Â
HAZÄ°NE'DEKÄ° BÃœROKRATÄ°K YAPILANMA
Â
Bakan Babacan, bir gazetecinin, yeni müsteşar yardımcılarının atanıp atanmayacağını ilişkin bir sorusuna karşılık, yeni kamu yönetimi reformunda, müsteşar yardımcılığı biriminin ihtiyari hale getirildiğini hatırlatarak, Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakcı ile bu konuyu görüştüğünü ve bunun sonucunda, tüm genel müdürleri doğrudan Müsteşar'a bağladığını ifade etti.
Hazine Müsteşarlığı'nda 11 yönetim kademesi bulunduğuna ve bunların sayısının azaltılarak, örgütlenmede, dikey yapıdan, yatay yapıya geçilmesi gerektiğini işaret eden Babacan, daha sonra gerekmesi halinde, hiyerarşik değil, gerçekten bir müsteşar yardımcısı atayabileceklerini söyledi.
 Â
Babacan, Temmuz ayındaki 5. Gözden Geçirme Görüşmeleri'nde üç müsteÅŸar yardımcısının olmadığına da dikkat çekerek, bunun en hızlı veen verimli gözden geçirme olduÄŸunu ifade etti.Â
Babacan, bir başka soru üzerine, asıl olan şeyin reel faizlerin düşmesi olduğunu, ancak bunun da hızlı değil, yavaş ve sağlıklı olması gerektiğini belirterek, yüzde 20 düzeylerini ne zaman bulacağına ilişkin yanıtı vermenin de zor olduğunu kaydetti.
  Â
Devlet Bakanı Babacan, bir gazetecinin, IMF geri ödemesiyle 2004 yerel seçimlerinin ilişkisine dair bir soruya karşın, Türkiye'de kavramların karıştırıldığını belirterek, asıl hedeflerinin, bu yıl ve gelecek yüzde 6.5'luk faiz dışı fazla olduğunu, bu çerçevede, ne kadar kredi sağlanırsa sağlansın, faiz dışı fazlanın tutturulması halinde, bunun ekonomik dengeyi bozamayacağını söyledi.