Güncelleme Tarihi:
"ÜÇLÜ DANIŞMA KURULUNA BUNLAR GÖRÜŞÜLSEYDİ"
DİSK Genel Başkanı Kani Beko, taşerona kadro düzenlemesi ile ilgili Beşiktaş Dikilitaş'ta bulunan DİSK Genel Merkez binasında yönetim kurulu üyeleri ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Beko, düzenlemenin öncelikle ekonomik ve sosyal konseyde yapılması gerektiğini ifade ederek, "Daha sonra üçlü danışma kurulunda bunlar görüşülseydi.
TBMM'nde 550'ye yakın milletvekilimiz var. TBMM'nde görüşerek tartışarak bunlar keşke yapılmış olsaydı.
Hem birliği beraberliği sağlamış olurduk hem de ayrımsız, şartsız, koşulsuz çalışan tüm taşeron işçilerine kadro verilmiş olurdu. Ancak bu yapılan anti-demokratik bir uygulama olduğundan dolayı DİSK olarak görüşlerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu KHK ile çıkarılan taşeron işçisine kadro verilmesi konusu maalesef bizim istediğimiz düzeyde olmamıştır. Yıllardır bizim istediğimiz biz söz var. Bizim 3 milyona yakın çalışan taşeron işçisine kamuda, belediyede, özel şirketlerde ayrımsız, şartsız bizim kadro talebimiz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edecek" dedi.
"KADROYU ALANA KADAR MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Milyonlarca işçinin emeğinin ve alın terinin taşeron şirketler tarafından çalınmasının en temel insan hakkı ihlali olduğunu hep dile getirdiklerini söyleyen Beko, şunları söyledi:
"Taşeron işçilerin kadro talebini tüm siyasi partilerin ve toplumun bütünün gündemine taşımayı hep birlikte başardık. Bugün de aynı kararlılık ve haklılıkla, yüksek sesle belirtmek istiyoruz.
Taşeron işçilerin kadro hakkını AKP iktidarının keyfiyetine ve hukuksuzluğuna teslim etmeyeceğiz. Başta belediyelerde çalışan taşeron işçiler olmak üzere yüz binlerce işçinin kadro haklarının gasp edilmesine, bu konuda da partizanlık yapılarak ayrımcılık ve hak kaybı yaşanmasına izin vermeyeceğiz. Taşeron işçilerin sahipsiz olmadıklarını ve sahipsiz bırakılmayacaklarını buradan ilan ediyoruz: Taşeron işçilerin tamamı, analarının ak sütü kadar hakları olan kadroyu alana kadar mücadeleye devam edeceğiz.
Kadro hakkı, kazanılmış bütün haklarla birlikte ve diğer işçilerle eşit biçimde sağlanıncaya kadar fiili ve hukuki olarak mücadelemizi sürdüreceğiz."
"KHK'NIN DEĞİL TBMM'NIN YETKİSİNDE OLAN BİR KONUDUR"
Taşeron işçiye kadro konusunun OHAL ile ilgisinin olmadığını söyleyen Beko, "Taşeron işçiye kadro konusu KHK'nın değil TBMM'nin yetkisinde olan bir konudur. Hükümetin tam bir hukuksuzluk örneği sergileyerek OHAL ile ilgisi olmayan konuları KHK aracılığıyla düzenlenmesi Anayasanın açıkça ayaklar altına alınması anlamına gelmektedir. Hükümete bu cüreti OHAL KHK'larını denetlemekten kaçınan ve görevini yapmayan Anayasa Mahkemesi vermektedir" ifadesini kullandı.
"BU TAŞERON SİSTEMİ KESİNLİKLE YASAKLANMALI"
Beko sözlerine şöyle devam etti:
"KHK ile bugüne kadar çıkarılmış olan tüm genelgelere baktığımızda bizlerin bu genelgelere itiraz hakkımız olmadığı gibi Anayasa mahkemesinin de denetleme, diye bir yetkisi var.
Anayasa mahkemesi bile elindeki olan bu yetkiyi kullanmayarak bugüne kadar KHK ile çıkarılmış olan tüm yasalara onlar bile itiraz edemediğinden dolayı biz bu konuyla ilgili kesinlikle kuşkularımızın olduğunu ve bu KHK ile çıkarılan taşeron işçisi olan arkadaşlarımıza çok büyük haksızlıklar yapıldığı inancındayım. Kamuda, belediyede ve özel sektörde çalışan taşeron işçilerine ayrımsız, şartsız kadro verilmesi gerekiyor. Bu taşeron sistemi kesinlikle yasaklanması gerekir."
"BİRÇOK TAŞERON İŞÇİ KADRO KAPSAMI DIŞINDA"
KHK ile kamuda çalışan başka işçilere de kadro verilmesinin yolu kapatıldığını ifade eden Beko, "696 sayılı KHK ile sadece 'personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında' çalıştırılan taşeron işçilerin kadroya alınmasına imkân tanındı. Böylece hizmet alımı ihalelerinde çalışan ancak ihalesi personel çalıştırılmasına dayanmayan işçiler kapsam dışında tutuldu.
Bilindiği gibi hizmet alımı ihalelerinde personel gideri yüzde 70'in altında ise, ihale, 'personel çalıştırılmasına dayalı ihale' sayılmıyor. Bu yüzden yemekhane ve çağrı merkezi gibi personel giderinin yüzde 70'in altında düşebildiği birçok hizmet alım işinde çalıştırılan taşeron işçiler kadro kapsamı dışında kaldı.
Kadroya alınmayacak bir diğer işçi grubu ise mal, yapım işi ve danışmanlık ihalelerinde çalıştırılan işçiler. Karayolları ile su ve kanalizasyon gibi anahtar teslim işlerde çalıştırılan işçiler kadro alamıyor" diye konuştu.
"SINAV AYRIMCILIĞA DÖNÜŞECEK BİR ŞART"
Beko, güvenlik soruşturmasından geçmeyene, davalarından ve haklarından feragat etmeyenlere, sınavdan geçemeyene kadro verilmeyeceğini kaydederek, “Kadroya başvuranların kendi idarelerince belirlenen usul ve esaslara göre yapılacak yazılı ve/veya sözlü (mülakat) ya da uygulamalı sınavı başarması gerekecek.
Merkezi bir sınav olmayacak, her kurum ve kuruluş kendi sınavının usul ve esaslarını kendi belirleyecek ve kendi yapacak. İdare isterse hem yazılı hem sözlü sınav yapabileceği gibi sadece uygulamalı sınav da yapabilecek. Sadece sınavda başarılı olan işçiler kadroya alınacak.
Sınav açıkça elemeye ve ayrımcılığa dönüşecek bir şarttır. Sınav şartının istenmeyen işçileri kadroya almamak için bir eleme mekanizması olacağı açıktır" dedi.
KHK'ya göre, emeklilik, yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazananların kadroya alınmayacağını belirten Beko, “Bilindiği gibi taşeron şirketlerde çalışan çok sayıda işçi emekli durumunda ve emekli gelirleri yetmediği için çalışmaya devam ediyor. KHK'ya göre emekli olup çalışmaya devam eden işçiler ile emekliliğe hak kazanmış olup henüz emekliye ayrılmayan ve çalışmaya devam eden işçiler kadro kapsamı dışında kalacakö diye konuştu.
"BİZDEN ALDIĞINI BİZE VERMİŞ OLACAK"
Beko konuşmasının sonunda, "Bu ülkede 2002 yılı öncesi belediyede, kamuda ve özel sektörde çalışan işçilerin tamamının kadrosu vardı. Dolayısıyla kamu yönetimi temel kanunu çıkarıldıktan sonra önce kamuda çalışan işçi arkadaşlarımızın daha sonra belediye de çalışan işçi arkadaşlarımızın, özel sektördeki arkadaşlarımızın kadroları ellerinden alındı.
Böylece taşeron sistemine geçilmiş oldu. Bugün AKP hükümeti eğer kadro verecekse almış olduğu kadroyu anasının ak sütü gibi kendi hakkı olan kamu, belediye ve özel sektördeki çalışan taşeron işçi kardeşlerimize iade edecek.
Bu kadar basit bizden aldığını bize vermiş olacak. Biz DİSK olarak bu konuyla ilgili açık ve net söylüyoruz. Bizim ayrımsız şartsız taşeron işçisine kadro talebimiz devam edecek. Bu topraklardan bu taşeron sistemini biz yok edinceye kadar 'Taşeron Cumhuriyetini' DİSK olarak biz yıkıncaya kadar mücadelemiz devam edecekö dedi.
"KHK İLE ÇIKARILAN BÜTÜN YASALAR ANAYASAYA AYKIRIDIR"
Basın açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kani Beko, "Taşerona kadro yasası ile ilgili DİSK olarak Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvuracak mısınız?" şeklindeki soruya , "KHK ile çıkarılan bütün yasalar Anayasa'ya aykırıdır.
Sadece bu taşeron işçisine kadro meselesi değil. 150 bine yakın kamu çalışanı ihraç edildi.
Kayyum atanan belediyelerde DİSK üyesi 3 bine yakın işçi kardeşimiz ihraç edildi. Üniversitelerde öğretim üyeleri ihraç edildi. Sadece KHK'lerle ihraç edilen on binlerce insan bugün anayasal hakkı olan mahkemelere bile gidip başvuramıyorlar. Gittiklerinde 'KHK ile ihraç edildiğinizden dolayı biz sizin davalarınıza bakamayız' diyorlar. Olacak iş değil bir akıl tutulması var. KHK ile bugüne kadar çıkarılan tüm yasalar bize göre anayasaya aykırıdır" dedi.
Beko sorunun devamında diğer işçi federasyonları ile birlikte mücadeleye her zaman hazır olduklarını ancak bugüne kadar sonuç alınamadığını söyledi.