Güncelleme Tarihi:
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, sonradan Türk vatandaşı olan kişi, yurt dışında çalıştığı süreler için borçlanma bedelini yatırarak 1 Temmuz 2009'dan itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandı.
Ancak SGK, 22 Ocak 2015'te Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun kapsamında, kişinin Türk vatandaşlığını kazandığı tarihten önce yurt dışında geçen çalışma süresini borçlanmasının mümkün olmadığı ve bu süre düşüldükten sonra kalan çalışma süresinin de yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli olan asgari süreyi karşılamadığı gerekçesiyle aylığı kesti, ödenen paranın iadesini istedi.
Bu karara yönelik yapılan itiraz SGK tarafından reddedilmesi üzerine açılan davada mahkeme, Türk vatandaşlığını kazandıktan sonraki süre üzerinden 3600 günü doldurduğu için davacıya yaşlılık aylığı ödenmesine karar verdi.
Temyiz üzerine yerel mahkemenin kararını bozan Yargıtay, Türk vatandaşlığına geçen davacının bu tarihten önce yurt dışında geçen çalışma süresini borçlanamayacağına ve başvurucunun isteğe bağlı sigortalı olma talebi de bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğine hükmetti.
Bunun üzerine Türk vatandaşlığına geçen kişi, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, oy çokluğuyla Türk vatandaşlığından önceki yurt dışı çalışma sürelerinin borçlanılmasına imkan tanınmamasıyla Anayasanın 35'inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine hükmetti.
KARARDAN
Başvurucunun talebine konu yaşlılık aylığının Anayasanın 35'inci maddesi bağlamında mülk olduğu ifade edilen kararda, başvurucunun şikayetinin mülkiyet hakkı bağlamında ayrımcılık yasağı iddiası yönünden değerlendirildiği vurgulandı.
Doğumla vatandaşlığı elde edenler ile sonradan vatandaş olanların çalışma şartları ve bu çalışmaların sosyal güvenlik sistemi içindeki yerinin benzer özellikler taşıdığına işaret edilen kararda, yurt dışındaki hizmet sürelerinin borçlandırılması suretiyle yaşlılık aylığı tahsis edilmesi bakımından doğuştan ve sonradan Türk vatandaşı olanların karşılaştırılabilir birer kategori oluşturmadığı belirtildi.
Kararda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanması kapsamında vatandaşlığı doğumla kazanan kişilere borçlanma imkanı tanınırken sonradan vatandaşlığa alınanlara vatandaşlık öncesi çalışmalar için borçlanma imkanı tanınmamıştır. Doğuştan Türk vatandaşı olan bir kimse yurt dışındaki bütün çalışma süreleri için prim borcu ödeyerek yaşlılık aylığı alabilmekteyken sonradan Türk vatandaşı olan başvurucu, vatandaşlığı kazanmadan önceki yurt dışı çalışma süreleri için borçlanma imkanından ve dolayısıyla yaşlılık aylığından yoksun kalmaktadır. Vatandaşlığın kazanılma anına göre bu şekilde farklı bir muamele yapılmasını gerektirir nesnel ve makul bir gerekçe ise bulunmamaktadır."
Başvurucuya vatandaşlığı kazandığı tarihten önceki yurt dışı hizmetleri için borçlanma imkanı tanınmamasının haklı ve objektif bir gerekçeye dayanmadığına dikkat çekilen kararda, bunun da mülkiyet hakkına yönelik ayrımcı bir muameleye yol açtığı kaydedildi.
Çalışma çağını geride bırakan başvurucunun bu ayrımcı müdahale sonucunda sosyal güvenlik şemsiyesinin dışında kaldığından aşırı bir külfet altına girdiği vurgulanan kararda, Anayasa’nın 35'inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağının ihlal edildiği aktarıldı.