Güncelleme Tarihi:
Yaptığı yazılı açıklamada, Başbakan Yardımcısı Şahin'in üslubunu eleştiren Aygün, “Mehmet Ali Şahin, ülkesinin çıkarlarını düşünen Sinan Aygün'e karşı şahin, ülkenin temeline dinamit koymak isteyenlere karşı serçe” dedi.
Şahin'e yönelik “Sivil darbe çığırtkanlığı yapmak size hiç yakışmıyor. General olsanız ordudan atılırdınız” diyen Aygün, Ankaralı tüccarın oylarıyla görev başına geldiğini hatırlatarak şöyle dedi:
“Ben AKP'nin siyasi entrikalarla atamış olduğu sivil toplum örgütü başkanı değilim. Hükümetin genel müdürü, müsteşarı hiç değilim. İcazetle değil üyelerimin özgür iradesiyle bu makama geldim. ATO Meclisi'nin tamamının oylarını alarak seçildim. Üyelerimin iradesine ipotek koymak hiçbir siyasi iktidarın üzerine vazife değildir. Hiç kimse benden siyasi şike yapmamı beklemesin. Sayın Şahin, (Ankaralı ticaret erbabı için üzüntü duyuyorum) diyor. Ben de memur için, işçi için, emekli için, fındık üreticisi için, çiftçi için, bütün milletimiz için üzülüyorum. Benim için kimse (Sinan Aygün istifa) diye yürümedi. Ama memur haftalardır ayakta, fındık üreticisi ayakta. Yüzbinlerce kişi (Hükümet istifa) diye sokaklara dökülüyor. Sayın Bakan girsin Ankara tüccarının arasına, kimden memnunlar, kimden şikayetçiler görsün.”
“ELEŞTİRİYE TAHAMMÜL YOK”
Aygün, hükümetin “siyasi piyangodan çıktığını” ifade ederken, şöyle dedi:
“Sayın Şahin, benim makamımı sorguluyor ama bu hükümet, kayıtlı seçmenin yüzde 24'ünün oyuyla işbaşına geldi. Yüzde 24 oy ile Türkiye'nin yüzde 75'i üzerinde tahakküm kuruyorlar. En küçük eleştiriye bile tahammül gösteremiyorlar. Demokrasiyi sadece kendileri için istiyorlar. Hiçbir dönemde bir sivil toplum örgütünün başkanına böyle hakaret edilmedi. Örnek aldıkları Avrupa Birliği ülkelerinden hangisinde bir hükümet, seçimle işbaşına gelmiş bir sivil toplum örgütünün başkanına böyle hakaret edebilir? Anlaşılan, imam-cemaat ilişkisi gereği Başbakan'ın üslubu bazı hükümet üyelerine de bulaşmış.”
“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜM VAR”
Düşüncelerini özgürce ifade etmeyi sürdüreceğini söyleyen Aygün, yazar Elif Şafak ile Orhan Pamuk, Türklüğe hakaret ettikleri zaman bu kişileri, ifade özgürlüğü adına savunduklarını söyledi. Aygün, “Vakıflar Yasası'nı eleştirdiğim için bana demediğinizi bırakmıyorsunuz” dedi.
Seçimle geldiği makamına ve şahsına hakaret edildiğini belirten Aygün, Orhan Pamuk'un “Bu ülkede 1 milyon Ermeni'yi ve 30 bin Kürdü öldürdük) dediğini, Hırant Dink'in “Türk'ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan Ermeni'nin Ermenistanla kuracağı asil damarında mevcuttur” dediğini, Elif Şafak'ın da “Bütün akrabalarını 1915'te kasap Türkler'in ellerinde kaybetmiş bir sülalenin torunuyum. Köklerime ihanet etmeyi öğrendim, soykırımı inkar etmek üzere yetiştirildim...”, “...Sen kalk gel Orta Asya'dan, dal dosdoğru Anadolu'nun bağrına, sonra bir bakmışsın her yerdeler. Orada yerleşik milyonlarca Ermeni'ye ne oldu peki? Asimile edildiler, eridiler, yetim bırakıldılar, sürüldüler, mal mülklerinden oldular” dediğini belirten Aygün, şunları kaydetti:
“Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Joost Lagendick, “Türk ordusu PKK ile savaşmayı seviyor. Böylece değerini koruyor. Başbakan, Kürtlerle diyaloğa geçince, ordu provakasyona başladı. PKK da yanıt verdi” diyor. Bu hakaretleri görmezden geliyorsunuz. Sinan Aygün konuştuğu zaman küplere biniyorsunuz.”
Türkiye'de iktidar müessesesinin “azar müessesesi” haline getirildiğini savunan Aygün, “Hükümet üyeleri kişilere ve kurumlara hakareti artık bir hak olarak görmeye başladı” dedi.