Güncelleme Tarihi:
LUXWELT firmasına geliş aşamanız nasıl oldu?
1996’dan 2002 yılına kadar anahtar teslimi, eğlence mekânları, restoranlar, diskoteklerin ses sistemleri, video ekipmanları ve kontrol sistemlerinin planlama ve geliştirilmesini yapıyorduk. İlk başlarda aydınlatma düzenine pek girmemiştik. O zamanlar aydınlatma sistemlerinde en büyük problem, kontrol sistemlerinin yetersizliğiydi. Yani ışığın istenilen zamanda renginin değişebilmesi, açılması, kapanması, ortama uymamasıydı. Biz kontrol sistemlerinden geldiğimiz için bunu yapabildik. Böylece işin temeline inerek aydınlatmanın ne olduğunu, nasıl çalıştığını, ne efektler yaptığını, insan üzerindeki etkilerini gördük. Işıkla tamamen haşır neşir olduk. Işığın temelini öğrendikten sonra işin sanatsal tarafı ortaya çıktı. Müşteriler yaptığımız işlerden o kadar memnun kaldılar ki, aydınlatma sistemine yönelik talepler arttı. 2002 yılında ağırlıklı olarak aydınlatma konusuna yönelerek Luxwelt firmasını kurdum.
Luxwelt firmasının faaliyet alanını biraz açar mısınız?
Birinci faaliyet alanı aydınlatma, ses ve atmosferik ana konsept geliştirmek. Yani bir otel, restoran, fabrika, lojistik bina, ofis yapacak müşteri bize geliyor ve en verimli konsepti geliştirmemizi istiyor. Müşteriyle oturarak onun ne istediğini anlamaya çalışıyoruz ve ihtiyacına göre konsept geliştiriyoruz. Sonra bunların planlarını hazırlayıp, bilgisayarda üç boyutlu simülasyonlarını yaparak sahada uygulanmasını sağlıyoruz. Sonunda ise kontrol sistemini konsepte uyarlıyoruz. İkinci faaliyet alanımız işin teknik yönü. Örneğin bir müşteriye konsept hazırlıyorsunuz ama piyasada ona göre ürün yok. Burada biz devreye giriyoruz ve piyasada bulunmayan yeni bir ürün tasarlıyor, geliştiriyor ve üretiyoruz. Üçüncü alanımız enerji tasarrufu. Bu konu geçen yıllarda iş hacmimizin yüzde 50’sini oluşturdu. Var olan sistemleri en güzel şekilde optimize ederek eskisinden daha güzel, daha şık ve yüzde 20 ile yüzde 60’a varan enerji tasarrufu sağlayan sistemler kuruyoruz. Son dönemlerde LED lamba kullanımında artış var. Fakat LED lambaların kullanımında bir uzmandan mutlaka yardım alınmalı. Çünkü kullanacağınız LED lambanın özellikleri, maliyeti ve lambanın kullanım süresi gibi dikkat edilmesi gereken konular var. LED lamba kullanmak mutlaka tasarruf anlamına gelmiyor. LED lambalarda kalite yeni yeni oturmaya başladı, çok LED çöplüğü gördük.
Yaptığınız büyük projelerden örnekler verebilir misiniz?
2003 yılında McDonalds’dan başladık. Almanya’da gördüğünüz bütün McDonalds’ların ana konsepti bizim. Orada mekan aydınlatmasından müşteri odaklı aydınlatmaya geçtik, biraz daha kaliteyi yükselttik. Müşteri restoranda kendini ne kadar rahat hissederse, o kadar tüketir. McDonalds’ın bize verdiği bilgiye göre, yeni konseptle ciroları oldukça yükseldi. Mesela bir büyük market zincirinin dünyada nerede olursa olsun aydınlatma konseptini, planını ve proje kontrolünü biz yaparız. Bugün kurumsal büyük pek çok firmanın işini yapıyoruz. Türkiye’de ise 2005-2006’da Ümraniye meydanda yaptığımız aydınlatmada ışığı ön plana koymayıp, mimariyi öne çıkarmıştık. Orada genel aydınlatma yapmadık, mimariyi aydınlattık ve armatürlerin yanı sıra lambaları da olabildiğince sakladık. Sonuç çok güzel oldu ve 2008’de ArkiPARC Gayrimenkul Ödülleri alışveriş merkezi birinciliğini kazandı.
Aydınlatma sistemi bir müşteriyi ve çalışanı nasıl etkiliyor?
Eğer aydınlatma iyi değilse müşteri hemen dışarı çıkmak ister. İkincisi, aydınlatma sistemi yanlışsa müşteriyi aydınlatır, bu da doğru değildir. Aydınlatma hatalıysa müşterinin gözünü alır, kamaştırır. Müşteri böylece ürünü göremez ve aklında olan 3-5 şeyi alarak veya almadan mağazadan çıkar. Aydınlatmanın püf noktası ışığın kaynağını saklayarak istenilen atmosferi hissettirmektir, bu bir ürün, mekan veya ikisi de olabilir. Doğru aydınlatmanın satışlara büyük etkisi vardır, müşteri mağazada ne kadar çok kalırsa o kadar çok alışveriş yapar. Doğru aydınlatmayla insan rahat çalışır ve üretken olur. Yanlış aydınlatma en çok baş ağrısı ile kendini belli eder.
İşinizde sanat ve teknik iç içe desem yanlış olmaz galiba?
Bunların yanına bir de psikolojiyi eklemeliyiz. Yani aydınlatma sisteminiz insanlara kendini iyi hissettirmeli ve insan dışarıdan gelen algılara açık olmalı. Bu alışveriş ve çalışanlarda performans artışı demektir. Bizim işimizde en büyük problemlerden biri gündüz ve akşam kullanılan mekanlar, mesela restoranlar. Gündüz kullanacağınız aydınlatmanın akşam kullanacağınızdan farklı olması lazım. Gündüz kullandığınız ışığı akşam da kullanırsanız müşteri kaçar. Çoğu mekan sahibi gündüz ışığı kısar, akşam açar. Oysa bu mekana göre yanlış olabilir. Işığın seviyesi mekanın atmosferini ortaya çıkarmalı.
Mağaza, ev, bahçe aydınlatmasında trend nedir, hangi ışık türü tercih edilmelidir, hangi lamba tasarrufludur?
Trend tabii ki LED sistemlerine döndü ama LED’den önce konsept önemli. Mağazayı müşteri kitlesine, evi yaşayan veya bahçeyi kullanan kişiye göre aydınlatmak lazım. Mesela yaşlı insanların yasadığı bir evde daha fazla aydınlığa ihtiyaç vardır. Çoğunlukla soğuk beyaz ışık kullanılır, bu da insanların uyumasını zorlaştırabilir çünkü uyuma hormonu salgılanmamasına yol açabilir. Tercihte LED, halojen veya floresan ürünü önemli değil, konsepte hangi aydınlatmanın nerede ve nasıl olmasının belirlenmesi önemli.
Şu anda kendinizi sektörde nerede görüyorsunuz? Hedefiniz nedir?
Almanya’da proje bazında ilk 10 firma arasında olduğumuzu söyleyebilirim. İş kalitesinde ve proje büyüklüğünde belirgin bir seviyeye geldik. Bundan sonra işin daha çok sanatsal tarafına yönelmeyi düşünüyorum. Sanatı müşterilerin istekleriyle bağdaştırarak güzel projeler ortaya çıkarmak istiyorum.
Mağazalarda ve ofislerde ışıklandırma konusunda uygulanan en yeni sistem nedir?
Alışveriş mağazalarında müşterinin hangi yollardan geçtiği ve hangi reyonlarda ne kadar zaman geçirdiği, ışıklandırmaya entegre edilen sistemlerle tespit edilebiliyor. Bunlar sistemin hafızasına kaydediliyor. Müşterinin ne satın aldığı, hangi mağazaya kaç defa geldiği, tüketim alışkanlığı, ofislerde ne zaman, nerede ve ne kadar çalışıldığı vs. tespit edilebiliyor. Sistem kimliğinizi, cep telefonundan veya müşteri kartından tanıyor.
Özel uğraşlarınız, hobileriniz var mı?
Tarihe meraklıyımdır, tarih kitapları okurum ve tarih belgesellerine bakarım. Çünkü tarihe bakarak bugün ve gelecekte neler olabileceğini anlayabiliriz. Tabii mesleğim gereği son teknolojik gelişmeleri takip ediyorum. Boş zamanımın yüzde 90’ını yeni teknolojilerle neler yapabileceğimi araştırarak geçiriyorum. Bir dönem kung fu yaptım; okullarım vardı. Ama bir noktada mesleğim ve kung fu arasında tercih yapmak zorunda kaldım ve Kung-Fu okullarını kapattım. O zamanlar 20’li yaşlardaydım.