Güncelleme Tarihi:
TARIM kenti Aydın’da incir üretimi yapan çiftçiler, jeotermal enerji firmalarının kontrolsüz olarak doğaya saldığı buhar ve su nedeniyle incirin kalitesi ve veriminin düştüğünden şikayet ediyor. Jeotermal kuyulardan çıkartılan kaynar
Germencik Tariş İncir İşletme Müdürü Caner Işlak “Bir iki yıl önce 73 bin ton ihracat varken, şimdi 30-40 bin tonlarda. Kaliteli incir çıkmadı ki, hep hurda” diye isyan ediyor. Bölgede jeotermal santralleri olan Maren Enerji’nin Genel Müdürü Mehmet Şişman ise “Halktaki rahatsızlığın kaynağı iki ayaklı: 1- Açık sistemde yeraltından çekilen suyun bir miktarı buhar olarak doğaya bırakılıyor, sistemin kendisi bu şekilde, 2- Bazı firmalar kapalı sistemde de suyun tamamını yeraltına geri göndermesi gerekirken, bir kısmını doğaya salıyor. Daha çok su basıyor çünkü daha fazla elektrik üretiyor” şeklinde konuştu.
İNCİRİN MEMLEKETİ
Jeotermal enerji için Türkiye’deki en cazip bölgelerin başında gelen Aydın, aynı zamanda incirin de memleketi. Son yıllarda bölgedeki jeotermal tesislerin sayıları her geçen gün artarken, yanlış uygulamalar incir çiftçisini isyan ettiriyor. İncir veriminin büyük ölçüde düştüğünü söyleyen incir üreticisi Ahmet Şenel, “Eğer ki bu jeotermal kuyulardan çıkan buharlar, enerji üretildikten sonra re enjekte yöntemiyle yeraltına verilirse herhangi bir sıkıntı yok. Özelikle kış aylarında yağmurlu havalarda Aydın Germencik bölgesinde havada her taraftan beyaz bulutlar yükselmekte. O bölgelerden geçtiğimiz zaman çok ağır kokular oluşuyor. Bunların hepsinin doğaya geri dönüşü, yeşile zarar. Halkın jeotermale tepkisi bu yönde. Yoksa jeotermal kapansın diye kimsenin bir derdi yok. Bizim Aydın’da yetişen incir dünyanın başka hiçbir yerinde yok. Yılda 200-250 milyon dolarlık incir ihraç ediyoruz. Bu kadar stratejik bir ürüne tedbir alınmadığı için herhangi bir zarar gelirse, jeotermalin ülke ekonomisine katkısının hiçbir etkisi kalmıyor” diye konuştu.
SINIR GETİRİLSİN
Aydın Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Mahmut Nedim Barış, jeotermalden elektrik üretilirken suların Menderes Nehri ve toprağa boşaltıldığını, bir de salınan gaz olduğunu dile getirerek, “Birçok firma re enjeksiyon yapmıyor, yani kuyudan çektiği kaynar suyu aynı derinliğe vermesi gerekirken, vermiyor. Denetlenmeyen akışkanlar yer altı sularını, yüzey sularını ve ekim alanlarını kirletiyor. Zeytinden, sebzeye kadar her türlü ürünü etkiliyor. Tesislerin salgıladığı buhar rutubeti artırıyor, bu ortamda incirin yetişmesi mümkün değil. İncir çatlar, kararır ve kalitesi bozulur. Bizim önerimiz projelere bir sınır getirilmesi. Ve tesislerin kurallara uygun yapılması” dedi.
BUHARIN İÇİNDE AĞIR METAL VAR
GERMENCİK Tariş İncir İşletme Müdürü Caner Işlak da “Buharın içerisindeki bor miktarı çok fazla, toprağa döküldüğü zaman çoraklaştırıyor. Doktora çalışmasıyla bu ispatlandı. Buharın içerisinde çok fazla ağır metal var, 3 bin metreden geldiği için radon gazının çıktığı söyleniyor. Bunlar tabii yıllar içerisinde olan şeyler. Hiç kimse enerjiye karşı değil. Enerjiden daha kıymetli bir şey var insan ve çevre sağlığı. Belirli miktarın üzerine çıkılmasın, re enjekte yapılsın. Suyu Menderes’e veriyorlar, yağmurlu havalarda dere kenarlarına veriyorlar. Çok fazla kar etmek için vahşice doğayı sömürüyorlar. Eğer bizler burada müdahil olmazsak bizden sonra gelen nesiller bizi rahmetle değil lanetle anar. Çıkardıkları suyu sonra soğutuyorlar, güya re enjekte ediyorlar. Hepsini re enjekte etmiyorlar. Ben 62 yaşındayım, 40 yıldır incir üreticisiyim. Temmuz ayında hiç çiğ yağdığını hatırlamam. Bu çiğ incirin üstünde leke yapıyor. Sadece bizim çevremizde 5-6 santral var, hepsinde 6-7 tane kuyu var. Bunların terbiye edilmesi lazım” dedi.
Germencik’te yatırımları bulunan Maren Enerji Genel Müdürü Mehmet Şişman’a şikayetleri sorduğumuzda, bazı sorunlara dikkat çekiyor. Türkiye’de kapalı jeotermal sistemlerin yaygın olduğunu, yer altından çekilen ve kapalı borularla160 derecede santrale gelen sıcak suyun, santralden çıktıktan sonra 75 dereceye düşerek tekrar yerin altına basıldığını, yani re enjeksiyon yapıldığını anlatan Şişman, “Re enjeksiyon yaparken pompa çalıştırıyorsunuz, ürettiğiniz elektriğin bir kısmını tüketmeniz anlamına geliyor. Kimi firmalar bunu yapmayabiliyor. Bunu da bir kâr gibi gören firmalar olabilir. Ben olduğunu iddia etmiyorum. Kimi firmalar ise santrali yapıyor yeteri sayıda re enjeksiyon kuyuları yok. 1000 ton su çıkarınca, tekrar bin tonluk suyu basmak için re enjeksiyon kuyusuna ihtiyacı var. Diyelim ki bin tonluk yok da 700 tonluk re enjeksiyon kuyusu var. Bin tonluk sıcak su çıkartırsınız, daha fazla elektrik üretirsiniz, 300 tonunu da doğaya salarsınız. Kuyunuz olmamasına rağmen fazla su çıkartırsınız ama fazla elektrik üretirsiniz” diyor. Şişman, “Jeotermal dediğiniz zaman belki sektörde faaliyette bulunan 20 tane firmayı kötülüyorsunuz. Bunun içinde işini iyi yapan da var, kötü yapan da var. Açık sistem kapalı sistem yapan var. Bunun tam ayrılması ve denetlenmesi lazım” diyor.