Güncelleme Tarihi:
AVRUPA’nın önde gelen enerji şirketlerinden Avusturyalı OMV’nin CEO’su Wolfgang Ruttenstorfer, Samsun’da kuracakları 870 MW’lık doğalgaz santralıyla Türkiye’de elektrik üretimine gireceklerini açıkladı. Ruttenstorfer, OMV’nin Londra’da düzenlediği yıllık toplantısının ardından Türk gazetecilerle bir araya geldi. Avrupa’da 100 milyonu aşkın kişiye enerji sağlayarak, doğalgaz ve petrol sektörünün önde gelen şirketleri arasında yer alan OMV’nin CEO’su Ruttenstorfer, şirketin Türkiye’deki yatırım planlarına ilişkin bilgi verdi.
Samsun’da santral
Türkiye pazarı hakkındaki görüşlerinin çok olumlu olduğunu belirten Ruttenstorfer, elektrik üretim sektöründe de faaliyet göstereceklerini bildirdi. Ruttenstorfer’ın verdiği bilgilere göre, Met Grup ve Lehman Brothers’ın Borasco Elektrik hisselerini devralan OMV, Samsun’da yapılacak doğalgaz elektrik santralının de sahibi olacak. Santral için doğalgaz Rusya’dan sağlanacak. Santral için ilk tuğlanın bu ay içinde konulacağını kaydeden OMV CEO’su, 2012 yılında da ticaretine başlanacağını belirtti. Ruttenstorfer, santral için gaz arzının Mavi Akım Terminali üzerinden ve gaz boru hattı bağlantısıyla sağlanacağını, bu projenin 500 milyon dolarlık yatırımı ifade ettiğini vurguladı. Santralın kurulu gücünün 870 megavat olacağını kaydeden Ruttenstorfer, başka elektrik santralları da kurabileceklerini belirtti.
Amacımız güvenli gaz
Kontrat devri ihalesi ile en fazla Rus gazını ithal etme hakkı kazanan Enerco şirketinin yüzde 40’lık hissesinin de sahibi olan OMV’nin CEO’su, “Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın BOTAŞ’ın payının yüzde 80’den tutulacağına ilişkin açıklaması hakkında ne düşünüyorsunuz” sorusuna, “Samsun santralı için yeterince gazımız var” yanıtını verdi. Türkiye’nin de önemli yer aldığı NABUCCO Doğalgaz Boru Hattı Projesi’nin de ortaklarından biri olan OMV’nin CEO’su, proje ile ilgili umutlu konuştu. NABUCCO’nun Avrupa’ya giden en iyi yol olduğunu belirten Ruttenstorfer, böylece Azerilerin batı Avrupa fiyatları üzerinden ticareti de yakalayabileceğine dikkat çekti.
Petrol Ofisi’ndeki payımız iş modelimizi güçlendiriyor
OMV’nin CEO’su Wolfgang Ruttenstorfer, Petrol Ofisi’ndeki paylarının ve Türkiye ile ilgili diğer operasyonların şirketin iş modelini güçlendirdiğini belirtti ve “Rafineri kurmak istemiyoruz ama rafineride bir ortaklığımız olmalı” dedi. PO ile yaptıkları başvuruda azınlık hisseye sahip olduklarını hatırlatan Ruttenstorfer, Petrol Ofisi’ni almak üzere yapılan görüşmelerin sonlandırılmasından sonra, bu görüşmelere yeniden başlanıp başlanmayacağıyla ilgili olarak, “Buna yönelik herhangi bir plan yok ama James Bond’dun da dediği gibi ‘Asla ‘asla’ dememeli” diye konuştu.
Azeri ve Irak gazı gerekiyor
NABUCCO’yla ilgili son yatırım kararının 2010 yılının dördüncü çeyreğinde alınacağını anımsatan OMV’nin CEO’su Wolfgang Ruttenstorfer, proje için en çok Azeri ve Irak gazlarını önemsediklerini ifade etti. Ruttenstorfer, bu konuda Türk hükümetinin elinden geleni yaptığını söyleyerek, “Temmuz’daki hükümetlerarası imza töreni müthişti. Bu konuda herkes destek gösteriyor, Aliyev de dahil” dedi. Ruttenstorfer, NABUCCO üzerinden geçecek gazın ticareti ve buna yönelik risklerin üstlenilmesi amacıyla Alman RWE şirketiyle kurdukları Hazar Gelişim Şirketi ile ilgili de şu bilgiyi verdi: “Avrupa Birliği bir çalışma istedi ve hazırlanacak rapor gelecek yılın başında direk komisyona gidecek. Çalışma finansman ve gazın taşınmasına yönelik riskler üzerine odaklanıyor.
Politik konuların içinde değiliz
WOLFGANG Ruttenstorfer, Doğan Grubu ile hükümet arasındaki tartışmalarda bir taraf olmadıklarını kaydederek, şunları söyledi: “Politik konulara mümkün olduğunca az dâhil olmayı istiyoruz. Biz ticari bir şirketiz. Açıkça söylemek gerekirse, biz iş yapmak ve para kazanmak istiyoruz. Her neredeysek bütün politik partilere eşit mesafede olmak istiyoruz. İş yaptığımız ülkelerin halkıyla iyi bir işbirliği kurmalıyız. Kurallara uyarak kendi başımıza hareket etmeliyiz. Yaptığımız da bu zaten. Ancak politikanın dışında duruyoruz. Bu bizim işimiz değil. Açıkça söylemek gerekirse politik hiçbir şeyin içinde olmak istemiyoruz.”