Güncelleme Tarihi:
Hakan Ateş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Merkez Bankasının, en önemli silahının politika faizi olduğunu ve piyasayı bununla regüle edebilmesi için de inandırıcı olması gerektiğini belirterek, faiz indirimine bakıldığında enflasyon oranı seviyesinin de önem taşıdığını kaydetti.
Ateş, "Gelecek yıl enflasyonun yüzde 6-6,5 seviyelerine gerileyeceğini düşünüyorum. Dolayısıyla faizlerde buraya kadar yer var. Ancak bunun fevkinde yaparsanız inandırıcılık yitirilir. Devlet eskiden olduğu gibi muhtaç değil. Devlet, ekonomisini düzeltti ve çok güçlü. Bütçe açığı eser miktarda... Ekonomik büyüme yüzde 4’ler civarında sağlanabilir ve enflasyon düşerse bu konjonktürde Türkiye olumlu ayrışmayı başarabilir." diye konuştu.
Devletin yatırım iklimini canlı tutup kamu-özel ortaklığı tipi projelerin artırılması gerektiğini vurgulayan Ateş, kendilerinin de kredi faiz oranlarında düşüşün devamını istediğini ifade etti.
Ateş, "Biz yüzde 12 ile mevduat toplayıp yüzde 9 ile konut kredisi verirsek işletme olarak topu dikeriz. Yönetici olarak sorumluluğumu yerine getirmemiş olurum. Faiz seviyelerinden ziyade düşük enflasyon ile büyüme önemli. Gelecek yıllarda büyüme, istihdam yaratmak açısından daha öncelikli olacak. Öte yandan, bankacılık sektörü üzerinde maliyet oluşturan kalemlerde gevşeme oldukça ve enflasyon düştükçe bunlar faiz oranlarına yansıyacaktır." şeklinde konuştu.
Sermaye yeterlilik rasyosunun düşürülmesi gibi bir durumun Basel 3 kuralları nedeniyle söz konusu olamayacağını, buna kesinlikle dokunulmaması gerektiğini vurgulayan Ateş, zorunlu karşılık oranlarındaki düzenleme ve risk ağırlıklarında yapılacak düzeltmelerle bankaları rahatlatıp kredi hacimlerinde genişleme sağlanabileceğini kaydetti.
"SBERBANK CEO'SU GREF, 2016'DA (RUSYA İLE) İLİŞKİLERİN DÜZELEBİLECEĞİNİ SÖYLEMİŞTİ"
Hakan Ateş, Rusya ile ilişkilerin normalleşmesine ilişkin de Sberbank Üst Yöneticisi (CEO) Herman Gref'in tam bir "Türk dostu" ve önemli bir devlet adamı, Sberbank'ın da Rusya'nın en önemli finans kuruluşu olduğunu belirterek, "Sayın Gref, 2016 yılında ilişkilerin tekrar düzelebileceğini söylemişti. Açıkçası o dönemde çok umutlu bakamıyorduk, ancak bir anda dediği gibi de oldu. İlişkilerin düzelmesi bizleri çok mutlu etti. Yaklaşık 9 aylık süreçte DenizBank olarak bir dediğimiz iki edilmedi." ifadelerini kullandı.
Sberbank'ın kendilerine iki defa sermaye gönderdiğini hatırlatan Ateş, büyümelerine engel teşkil edecek hiçbir şey olmadığını söyledi. Ateş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uçak düşürülmesi olayını hiç hatırlamak istemiyorum. Benim için bir travma gibiydi ve çok üzüldüm. Biz bir deniz, iki kıyı iken, bu olayla birlikte o deniz okyanusa dönüştü. İlişkilerdeki yakınlaşma anlamında o deniz, yeniden dere mertebesine geliyor ki bu da bizi çok sevindiriyor. Çünkü ortak tarihimize baktığımızda iki ülke ne zaman yakın olmuşsa kazanmış, ne zaman belli sorunlar nedeniyle uzaklaşmışsa kaybetmiş. Kaderleri ortak olan bu iki ülke halklarının ortak çıkar ve amaçlar doğrultusunda birlikte çalışması hepimize katkı sağlayacak."
15 Temmuz'daki kalkışmaya karşı (Fetullahçı Terör Örgütü'nün darbe girişimi) Türk halkının gösterdiği cesaret ve bu olayı bertaraf etmedeki gayretinin sadece Rusya değil, dünyanın her ülkesi için ibretlik bir olay olduğunu belirten Ateş, Rusya'dan Türkiye'ye yatırımların sürdüğünü kaydetti.
Ateş, gelişmekte olan ülkelerin ticaretlerinin büyük bölümünü komşularıyla yaptığını ifade ederek, "Dolayısıyla bu coğrafyada Rusya'yı ihmal edebilme konumunda değiliz. Türkiye ve Rusya birbirine mecburdur. 200 bine yakın Türk-Rus aile var. Bu ihmal edilebilir bir olay değildir. Fon akışı bundan sonra da devam edecektir." dedi.
"(KANAL İSTANBUL) BÖYLE BİR PROJEYİ DESTEKLERİM"
DenizBank Genel Müdürü Ateş, "Türk bankalarının da finanse ettiği mega projeler bir bir açılıyor. Kanal İstanbul projesi de gündemde.
DenizBank olarak, bu konuda fizibilite çalışması yapıyor musunuz?" sorusuna, şu karşılığı verdi:
"Kendi adıma söylüyorum. Böyle bir milli projeyi desteklerim. Tabii ki son kararı kredi komitesi verecektir. Nasıl ki 3. köprü, 3. havaalanı, Kıbrıs Barış Suyu gibi mega projelere destek verdiysek bu milli projeye destek olmak da benim hayalimdir. Çünkü bu, tarihi değiştirecek özellikleri içinde barındıran bir proje. Hayata geçirildiğinde Fatih Sultan Mehmet'in gemileri karadan Haliç'e indirmesine benzer tarihi bir etkisi olur. Proje teknik açıdan yapılabilir olduktan sonra finansman sağlanabilir."
Ateş, varlık fonlarının kurulması durumunda mega projelerin finansmanında bankaların dışlanma durumu olmayacağını, bilakis sinerjinin ortaya çıkacağını kaydetti.
Özel sektörün son yıllarda önemli atılımlar içerisinde olduğunu ve bayındırlık hizmetlerini imal edecek güçte bulunduğunu ifade eden Ateş, bankaların finanse edecek güçte olması ve devletin de üçüncü ayak olarak devreye girmesi halinde bu projelerin hızlıca devreye alınabileceğini söyledi.
"DEVLET YUMURTA İSTİYORSA MUTLAKA TAVUĞU YAŞATMALI"
Hakan Ateş, turizmde 80 milyar dolara yakın yatırım yapıldığını, bunun korunması ve geleceğinin kurtarılması açısından devletin biraz daha desteğini beklediklerini kaydetti. DenizBank olarak, turizm kredilerinde ilk sırada yer aldıklarını, tarım kredilerinde de özel bankalar arasında birinci olduklarını vurgulayan Ateş, şöyle devam etti:
"Tarım kredilerinde sorunlu kredi anlamında en ufak bir sıkıntı yok. Meyve sebze ihracatçıları ayağında biraz sıkıntı var ama Rusya ile yakınlaşma ile bu da düzelecek. Türkiye 80 milyonluk bir ülke. Ürettiği gibi de tüketiyor. Dolayısıyla tarımda problemli kredilerde yukarı yönlü bir trend görmüyoruz. Turizmde bu yıl büyük bir fren oldu. 120 kilometre hızla giden bir araca bir anda fren yaptırırsanız camdan fırlayanlar olur. İşte camdan fırlayanlar olmasın diye biz hava yastıklarımızı kullanıyoruz. DenizBank olarak, hava yastıklarımızı hemen açtık ve yapılandırmalarımızı yaptık. Bu kriz gerekli önlemler alındığında daha kolay atlatılacaktır."
Turizmin Türkiye için çok önemli bir sektör olduğunu, yılda 30 milyar dolardan fazla döviz girdisi sağladığını ve 1,2 milyon kişiye istihdam yarattığını bildiren Ateş, "Unutulmamalı ki, tavuk kesilirse yumurta alamazsın. Devlet yumurta istiyorsa mutlaka tavuğu yaşatmalı." ifadesini kullandı.
Ateş, firmaların işletme sermayesi açığı olacağını vurgularken de, "Nasıl biz yatırım kredilerinde yapılandırma yapıyorsak, devlet de işletme sermayesi finansmanında biraz daha destek olmalı. Turizm yatırımları Ahmet'in, Mehmet'in değil, Türkiye'nin malıdır. Tedbir anlamında, mesela yurt dışına çıkış harcı 100 dolara çıkarılsın. Turist mümkün oldukça yurt içinde kalsın. Toplanan para ülke turizminin tanıtımında kullanılsın." diye konuştu.