ANKA
Oluşturulma Tarihi: Kasım 09, 2006 12:46
ASO Başkanı Zafer Çağlayan, bankacılık sisteminde EFT, provizyon, hesap ekstresi gibi adlarla yapılan hesap işlemlerinin “ahlaki boyutu” aştığını belirterek, “Bankacılık sistemi giderlerinin yüzde 60’ını buradan karşılıyor. Böyle bir sistem olmaz” dedi.
Çağlayan, Stratejik Teknik Ekonomik Araştırmalar Merkezi’nin (STEAM) düzenlediği “Uluslararası Finans Arenası: Küresel Riskler ve Risk Yönetimi” toplantısının ikinci gününde yaptığı konuşmada 2001 krizi sonrasında bankacılık sektöründeki problemleri çözmek için yapılanlara ilişkin olarak “Acaba kaş yapalım derken, göz mü çıkardık” dedi. Çağlayan, yabancıların Türk bankacılık sektörüne girişine karşı olmadığını ancak bazı şeylerin yanlış yapıldığını düşündüğünü söyledi.
“BANKACILIK SEKTÖRÜNE YABANCI KONTROLSÜZ GİDİYOR”
AB içindeki özellikle kurucu ülkelerle, Çekoslovakya, Romanya gibi demokrasiyi sonradan tanımış ülkelerinin bankacılık sistemlerindeki yabancı paylarının birbirinden çok farklı olduğuna dikkat çeken Çağlayan, “Oran her ne olursa olsun sadece bankanın alınan hissesi şeklinde değerlendirirsek bu şaşı bakış olur. Bankanın iştirakleri, borsadaki değerini de koyduğumuz zaman, şu anda gidişatın kontrolsüz olduğunu düşünüyorum” diye konuştu .
“YERLİ BANKALARIN HAKLARI YETERİNCE KORUNMUYOR”Çağlayan, çıkarılan son Bankacılık Kanununun yerli bankacıların haklarını koruma konusunda tatmin edici olmadığını ifade ederek, “Buradaki bir bankacı bir suç işlemişse cezası verilsin tabi. Ama adamın nerdeyse mezarından dedesini çıkarıp kemiğini haczedecek noktada bir kanun. Peki sorarım size, kim yabancı bir bankanın İngiltere’deki genel merkezine girecek de yönetim kurulu üyesinin evine haciz koyacak” diye konuştu.
“BİR SANAYİCİ OLARAK ENDİŞEYE KAPILIYORUM” Yabancı bankaların “farkında olmadan” avantajlı hale getirildiğini savunan Çağlayan, bankacılık sisteminde olası bir problemle karşılaşıldığı zaman, yerli bankalar üzerinde kurulan hakimiyetin yabancılar üzerinde kurulamayacağının altını çizdi. Türkiye’deki bir bankanın gidebileceği bir yer olmadığını buna karşın yabancı bir bankanın geldiği gibi kendi ülkesine geri dönebileceğini işaret eden Çağlayan, “İkisi arasında bir mukayese yaptığım zaman ben bir sanayici olarak ister istemez endişeye kapılıyorum” dedi.
“MASRAFLAR AHLAKİ BOYUTU AŞIYOR” Çağlayan, bankacılık sisteminde EFT, hesap ekstresi gibi adlarla yapılan hesap işlemlerinin ahlaki boyutu aştığını savunarak, “Bir banka düşünün, adam aynı bankanın aynı çekini aynı şubeye götürüyor ve adamdan masraf alınıyor. Adı ne bunun? Provizyon masrafı. E Allahtan korkun, el insaf” diye konuştu. EFT işlemlerinde de aynı sorunların yaşandığını dile getiren Çağlayan, “EFT yapıyorsunuz iki ayrı şubeden. Her ikisinden de EFT masrafı alınıyor. Sizlere soruyorum, gittiniz gömlek almaya, iki kere sizden para isteseler ne yaparsınız?” diye sordu. Çağlayan şunları söyledi:
“GİDERLERİNİN YÜZDE 60’INI BU MASRAFLARDAN KARŞILIYORLAR” “Bankacılık sistemi gelirinin yüzde 12.5’ini bu hizmet adı altında alınan, kusura bakmasınlar biraz sert bir ifade kullanacağım, gasp edilen paralarla alıyor ve giderlerinin yüzde 60’ını da buradan karşılıyor. Böyle bir sistem olmaz. Hesap işletim masrafı adı altında, bankayla çalışan herkes bu masraflarla karşı karşıya. Mutlak suretle bununla ilgili yapılması gereken neyse yapılması lazım.”
“HALKBANKA HALKA ARZ EDİLMELİ" Çağlayan, Halk Bankası’nın özelleştirilmesi konusunda daha çok düşünülmesi gerektiğini belirtti. Halk Bankası’nın 1938 yılında
Atatürk’ün talimatıyla küçük esnafa ve sanayiciye
kredi vermek için kurulduğunu hatırlatan Çağlayan, “Banka geçmişte kötü kullanılmış, zarar etmiş. Bunları bir kenara koyun. Bugün gelmiş olduğumuz sistemde özellikle KOBİ’lere destek verecek bir mekanizmaya ihtiyacımız var” diye konuştu.
Halk Bankası’nın özelleştirilmesine karşı olmadığını ancak blok satış yerine halka arz yönteminin benimsenmesi gerektiğini vurgulayan Çağlayan, “Halka arzda da mutlaka aynı ilgiyi, beğeniyi toplayacaktır. Halk Bankası’nı böyle bir metotla özelleştirmeye başlasak, acaba daha doğru olmayacak mı” dedi.
“İÇ ÇAMAŞIRLARI SERGİLENİYOR”
Şu anda Halk Bankası’nı “almak isteyen veya alıyormuş gibi gözüken” insanların bankayı incelediğini hatırlatan Çağlayan, “Bu insanlar inceleme odalarında çok çok affedin bankanın iç çamaşırlarını görüyorlar şu anda. Elinde neyi var, neyi yok görüyorlar. Saklanması gereken bütün mahrem yerlerini görüyorlar. Yarın bu ihale olmazsa ne olacak? Herkes gördüğünü kar olarak yanına koyacak” diye konuştu.
“75-80 BİN KOBİ ANADOLU YAKLAŞIMI’NI BEKLİYOR” Çağlayan, 2001 krizi sonrasında oluşturulan İstanbul Yaklaşımı’na da değinerek, şöyle konuştu: “Tek başına İstanbul Yaklaşımı’nın bir işe yaramayacağını, birkaç büyük holdingi kurtarmaktan öteye gitmeyeceğini, bir Anadolu Yaklaşımı çerçevesinde ekonominin yüzde 98’ini meydana getiren KOBİ’lere yönelik bir çalışma yapılması gerektiğini o günlerde söylemiştik. Şu anda 75-80 bin KOBİ konu ile ilgili
haber bekliyor. Burada devletin cebinden çıkacak bir şey yok. Örneğin sadece Halk Bankası şu anda 26 bin firmayla problemli durumda. Yaklaşık 600-700 trilyonluk bir meblağ var ortada. Anadolu Yaklaşımı burada bir uzlaşma sağlayacaksa bunu desteklemek lazım. Bu Türkiye’ye istihdam olarak yansıyacak, yatırım olarak yansıyacak, ihracat olarak yansıyacak. Anadolu Yaklaşımı, kümülatif baktığımız zaman, yaklaşık 2 katrilyonluk bir rakamı kapsayacak.”