Güncelleme Tarihi:
MODAYA Punk ve yeni dalgalar ekleyen İngiliz modacı Vivienne Westwood’un kendi ismini taşıyan markası Sex and the City dizisi ve filmiyle genç kadınlar arasında oldukça popüler bir yer edindi. Clint Eastwood’dan Naomi Capmbell’a pek çok ünlüyü de giydiren Vivienne Westwood, 10 yıl önce 50 milyon Euro gibi mütevazı bir cirodan 250 milyon Euro’ya ulaşarak büyük bir başarı gösterdi. 100’ü mağaza 500 noktada satılan Vivienne Westwood, bu yıl Hong Kong’da 15 mağaza birden açarak dikkatleri bir kez daha üzerine çekti. Markanın devrimci sayılabilecek İtalyan CEO’su Carlo D’amario Fashionable İstanbul için geldiği İstanbul’da ayağının tozuyla çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Moda daha fazla demokratikleşiyor
* Modada öngördüğünüz radikal değişiklikler neler?
- Yüksek sosyete modayı topluma taşıyordu. Artık moda daha fazla demokratikleşiyor. Daha ulaşılabilir olmalı moda. Eskiden Amerikan modeli vardı. İnsanlar bir yemeğe, bir elbiseye, bir çantaya tonlarca para öderdi. Bu Amerikan modeli tedavülden kalktı. Artık Asya modeli hakim. İyi ürün, kalite istiyor ama çok fazla para ödemek istemiyor. İyi bir restoranda lezzetli yemek istiyor ama buna bir servet ödemeye yanaşmıyor.
Bodyguard’lı mağaza gereksiz
* Lüks için ödenen bedel mi değişecek?
- İnsanları korkutan kapısında haydut yakalamayı bekleyen korumaların olduğu koca mağazalara artık gerek yok. Işıltılar, parıltılar, gereksiz abartılar... Bunlar demode. İnsanlar bu harcamalara heba olmuş para olarak bakıyor. Her şey değişecek. Bu Asya’dan dünyaya yayılacak. O çok büyük isimler, çok pahalı olanların borsada değerleri yüzde 50 eridi. Mağazalara, reklamlara çok fazla para harcadılar. Fakat artık bu pahalı kanallar bir işe yaramıyor.
* Fiyatları mı indirecekler?
- Ne yapacaklar bilmiyorum. Fiyat indirirler mi bilemiyorum. Ama değişime ayak uydurmak zorundalar.
Pek çok marka yok olup gidecek
* Uydurmazlarsa yok mu olacaklar?
- Bakın 1920’lerde film endüstrisinde yüzlerce şirket vardı. Siyah-beyazdan renkliye, sessizden sesli filmlere geçilirken uyum sağlayamayanlar yok oldu. Kimse onları hatırlamıyor. Biz de benzer bir geçişteyiz. Ayak uyduramayan yok olacak.
Bence Tom Ford artık bitmiştir
* Kim yok olacak?
- Beşinci Cadde (New York) modadır bitmiştir artık. Tom Ford bitmiş biridir. Daha pratik, akıllı olanlar ayakta kalacak. Değişim kötü bir şey değil. Moda daha gerçek bir hâl alacak. Buna göre hazırlanmalı.
* Ama moda bitecek diyenlere de karşı çıkıyorsunuz.
- Bunu söyleyenler yanılıyor. Modanın yüzde 75’i kadındır. Kadın oldukça moda da olacak.
Üç aylık kârla moda yapılmaz
* Borsaya açılmak, private equity (girişim sermayesi) veya büyük gruplarca satın alınmak moda endüstrisinde çok yaygındı. Siz bunların hiçbirine yanaşmadınız. Neden?
- Biz bağımsız bir şirketiz. Jean Paul Gaultier, vs... artık bağımsız değiller. Büyük gruplar, private equityler, borsada halka açılmak finansal numaralardır. Bunlar modayı bozar. Üç aylık kâra bakılarak moda mı yapılır? İyiysen borsadan gelecek paraya ihtiyacın yok ki! Bunlar modadaki yaratıcılığı, açıklığı bitiriyor. Moda çiftçilik gibidir.
Her parası olan harcamıyor
* Hangi pazarlarda güçlüsünüz?
- İngiltere, Fransa, İtalya’da çok güçlü bir markayız. Uzakdoğu’da güçlüyüz ve güçlenmeye devam ediyoruz. Rusya’da da inanılmaz bir ilgiyle karşı karşıyayız. Bakın para insanların her zaman harcayacakları anlamına gelmiyor. Rusya’da parası olan harcıyor ama Danimarka’da güçlü değiliz, harcamıyorlar.
Bu iş Rus ruletine benzer ya kazanırsın ya ölürsün
* Modanın nesi çiftçilik gibi?
- Üretirsin. İşin içinde el vardır, el emeği vardır. Modanın görünen yüzü yüzde 5’tir ama yüzde 90’ının bu görünen taraf olduğu sanılır. Bakmayın o ışıltılara, pırıltılara, podyumlardaki coşkuya. Modada işin çoğu çiftçilik gibidir. Çiftçi her hafta bankaya gitmez. Patatesin kilosu kaç, tavuklarım değeri ne diye bakmaz. Rus ruleti gibidir moda; ya kazanırsın ya da ölürsün.
Türkiye’de üretim yaptırmak için görüşmeler yapıyoruz
* Ortadoğu’ya ağırlık mı vermeye başladınız?
- Herkes Bahreyn, Katar falan filan diyor ama bence onlar sadece çöl. Bence Potansiyel olan ülke Türkiye. İstanbul, Asya’nın Londrasıdır. Orta Asya ve Osmanlı’nın ardından kurulan ülkelerin gizli başkentidir.
* Ama Beyrut’ta mağaza açtınız. İstanbul’da Harvey Nichols ve Beymen’de satılıyorsunuz. Daha bir mağazanız bile yok.
- Evet geçen hafta Beyrut’ta mağaza açtık. İstanbul’da da potansiyel görüyorum. Bir mağaza açmak istiyoruz elbette. Türkiye’nin üretim gücünü biliyorum. Üretici Türkiye şu anda moda tüketen ülkeye dönüşüyor. Üretim geleneği olan ülkeler moda da üretebilir.
* Sizin üretiminiz var mı Türkiye’de?
- Bazı şeyleri ürettiriyoruz. Buraya gelmişken bir kaç görüşme yapıyorum. Büyük sürprizler olabilir. Bekleyin.
Türk kızları inanılmaz güzel, görünce şoke oldum
* Daha önce Türkiye’ye geldiğinizi söylüyorsunuz. Çok farklılık var mı?
- 1975’te yaptığım bir seyahatte Afganistan’dan sonra İstanbul’a geldim. Galata Köprüsü’nde yürürken Avrupa’ya döndüğümü hissetmiştim. İstanbul tam sınırda. Oradan kapı inanılmaz bir dünyaya açılıyor. Koskoca bir dünya... Şimdi gördüğüm şu: Çok fazla sayıda araba var. Ama enerjiniz aynı; çok yüksek. Avrupa yaşlı, Türkiye genç. Gençlik enerji ve heyecan taşır. Avrupa’da bunu hissetmek imkansız. İstanbul eski Doğu Roma işte! Kökleri bu kadar derin ve eski olan bir şehrin bu kadar genç insanla dolu olması da çok hoş. Türk kızları inanılmaz güzel. Gördüğümde şoke oldum.