Güncelleme Tarihi:
RÖPORTAJIN İLK BÖLÜMÜ İÇİN TIKLAYINIZ
İKİNCİ BÖLÜM:
- Başbakan Erdoğan'ın faiz vurgusunu seçim öncesinde artırması, muhafazakar söyleme yaklaşmış bir görüntü çiziyor mu?
Bence çok karmaşık mesajlar veriyor. Ben tam çözemedim. Ben şunu anlıyorum. Hem bankacıya hem de Merkez bankasına mesaj var.
Ama zorunlu karşılıklar yoluyla, cari işlemler açığını kapatmak, enflasyonu kontrol altına almak ya da finansal istikrarı sağlamak demek 42 derece ateşli bir hastanın gırtlağını sıkarak ateşini 36’ya düşürmek demektir. O kadar nefessiz bırakıyorsunuz ki, adam ölecek gibi olduğu içinateşi 36'ya düşüyor. Sonra gırtlağı bırakıyorsun, nefes almaya başlıyor ve yeniden 42 dereceye çıkıyor.
ASPİRİNLE ÇÖZÜLMEZ AMELİYAT GEREKİYOR
Merkez'in anlaması gereken ilk sorun psikolojik, kişilerin arasında çok uzak mesafe var. Birbirlerini anlamıyorlar. İkincisi de sorunlarımız konjonktürel değil yapısal. Konjonktürel olsa merkez bankası haklı. Ama sorunlar yapısal, dolayisiyla aspirinle değil ameliyatla çözülür bu iş.
Ameliyatın amacı da belli, ülkede öyle bir sanayi ve ihracat yaratacağız ki onun yarattığı katma değer ithalatın üzerinde olacak. Başka çare yok.
Merkez'in şu anda yaptığı açıkçası, ‘seçimler bitene kadar iki tane aspirin al, seçimin ertesi günü 13 Haziran'da beni ara’ demek. Seçimler bitene kadar iki aspirin al ağrın dinsin. Seçim sonrası nasıl hissettiğini söyle. Kötü hissedersen sana daha ağır bir reçete yazayım. Çünkü faizleri yükseltse taş üstünde taş, baş üstünde baş kalmaz. Bu da doğaldır. Merkez bankaları politik baskı altındadır. Mekez bankası, sadece kitaptan uygulama yapamaz. Ortama göre de davranır. Başarılı merkez bankası başkanı aynı zamanda politiktir. Başka da çaresi yok. Adamı fena yaparlar
DURMUŞ BEY GAZ ALMAYI İYİ BİLİRDİ
- Durmuş Bey çok da politik bir tavır sergilememesine rağmen başarılı görülüyordu ama…
Durmuş Bey iyi idare etti. Zamanı geldiğinde ufak tefek müdahaleleriyle herkesi rahatlattı. Gaz almasını iyi bilirdi. Erdem Bey'den de aynısını bekliyoruz.
BİN LADİN MİSYONUNU DOLDURDU
- Dışarıya bakacak olursak El Kaide liderinin yakalanmasının nasıl etki etmesini bekliyorsunuz.
Kimse anlayamadı ama ben ufak tefek bunu özümsedim. Büyük ihtimalle Bin Ladin’in misyonunu doldurduğu anlaşıldı. El Kaide, Batı’nın yaşam tarzına, tüketim alışkanlıklarına, para ve sermaye piyasasına, sanayisine, sosyal yaşantısına, aile yapısına karşı bir oluşumdu. İsmi üzerinde El Kaide; Kaide koyuyor. Bir yandan da Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgesinde ciddi bir ayaklanma kültürü baş gösterdi. Burada, hem Batı’nın iznine dayalı devam eden diktatörler, ki bunlar Bin Ladin tarafından da eleştiriliyordu. Diğer taraftan da Batı’nın eleştirdiği, garip din bazlı diktatörlükler.
DENGE İÇİN AFRİKA’YI OYUNA SOKMAK GEREKİYOR
Sanıyorum, müttefikler bu işi kazanacak. Uzun vadede Afrika’ya yayılacak. Çünkü sistemin önü tıkalı, aynı yatırımcılar, aynı yatırım enstrümanlarıyla fiyatları şişirdi. Fiyatların dengeye oturması için Afrika’yı oyuna sokmak gerekiyor.
İşler 10 yıldır hep aynı figürlerin etrafında dönüyor. Avrupalı, Musevi, Rus, Kazak. Aynı adamlar alıyor, aynı adamlar satıyor. Yeni giriş yok. Afrika’da ise keşfedilmesi gereken birçok şey var. Madenler gibi. Ancak birisi sürekli günah, yapma diye fetva veriyor. Afrika'da da din önemli yer tutar. Son 15 yılda Afrika'da dinci ama demokrat eğilimler de arttı. Bu amaçla okullar açılıyor. Müslüman ama demokrasiye saygılı. Ama önce Müslüman sonra demokrat söylemi destekleyen okullar açılıyor ve birbiriyle yarışıyor. Yabancı yatırımcıların da sahranın alt ülkelerine dolduğunu görüyoruz. Hristiyanlığı benimsemi Afrika ülkelerinde de benzer eğilimler soz konusu.
TEK ‘KAİDE’ KOYUCU BATI
Burada biri var ve kaide koyup engel oluyordu. Batı da dedi ki tek kaide koyucu var. O da benim.
El Kaide bundan sonra düz ve tehlikeli bir teror örgütü haline gelecek. Çünkü hücre yapısıyla çalışıyordu. Terör, dünya tüketiminin önündeki önemli bir engeldir. Batı, bu terörü bitirmek için varını yoğunu harcayacak. Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki tüm operasyonların sırrı şurda. Uzun zamandır gizlenmiş hücrelerin bu sokak eylemlerine karışacakların bildikleri için, şimdi onları bir bir ortaya çıkarıyorlar.
AJANLAR HÜCRELERİ TESPİT EDİYOR
Uzun zamandır aranan ne kadar hücre varsa hepsi bu eylemlere katılıyor. İnanın ki tüm ajanlar bunların yuvarlarını tespit ediyor. Herkesin yerini tespit ettiler. Herkes bu anı bekliyordu. Şunu kimse unutmasın elinde atom silahı bulunup da kullanan tek ülke ABD'dir. O nedenle korkmak lazım.
Bu bölge önümüzdeki dönemde Türkiye'nin ilk haline benzeyecek. Eskisine kıyasla daha modern, Batıcı bir yaşam tarzı olacak. Buna karşı koyanlar elbette olacak ama onun en büyük sembolü olan Bin Ladin'i ortadan kaldırdılar. El kaide bundan sonra birkaç örgüte bölünür.
- Küresel ekonomideki toparlanma için ne diyorsunuz.
ABD ile ilgili bir sıkıntı görmüyorum. Önce o toparlayacak, sonra İngiltere ardından da diğerleri toparlayacak. İlk önce dibe vuranlar daha hızlı toparlanacak.
BORÇLU OLAN EL ÜSTÜNDE TUTULUR
- Avrupa'ya geçersek, mevcut politikalarla çıkış görüyor munuz. Euro/dolar paritesi için ne diyorsunuz.
Euro dolar 1.61 olacak. Bir de herkes rahat olsun devlet batmaz, vatandaş batar. Ayrıca, birisi herkese borçluysa dünyanın en müstesna adamı odur. Parasını geri almak isteyen herkes de ona çok iyi davranacak.
DEVLET ÖDEMEK İÇİN BORÇ ALMAZ
- Hocam eğer borçlu olan güçlü değilse, karşıdakiler borçlarını döve döve tahsil etmez mi?
Vura vura hiç kimse bir şey alamaz. O zaman savaş çıkar. Öyle dengeler var ki. O paralar unutulur bile. Derler ki; ‘almayalım çünkü bu sefer bizim diğer taraftaki istikrarımız bozulur’. Yunanistan'ın yerle bir olması, ne Avrupa’nın ne de diğer ülkelerin işine gelir. Bana göre zurnanın son deliği olan Portekiz'de bile istikrarsızlığa müsaade etmezler. Allah korusun, hele İrlanda. Fakirlik buradan bir başlarsa, anarşiyi getirir ve eski günlere geri dönülür. O nedenle herkes rahat olsun. Bu borçlar ödenmeyecek. Çünkü devlet ödemek için borç almaz. Devlet hep üstüne yatar. Borç verenler de, daha önceki kazançlarına razı olarak, kendi kendilerine kızarak, bunun önemli kısmından vazgeçecek. Mesela İrlanda, yani 200 milyar dolar bile milli gelir olmayan bir ülkeye 2 trilyon dolar borç verirsen. Kabahatli olan sensin, borç alan değil.
- Peki bundan sonra ne olacak?
Birşey yapmayacaklar, borcu uzun vadeye yayacaklar, faizi düşürecekler. Başka çareleri de yok.
BORÇ VERMEK İÇİN BİR SÜRÜ DELİ SIRADA
- Bir kısmından da vazgeçecekler mi?
Evet. Bütün devletlerin kafaya taktığı şey borcun vadesini uzatıp, faizini düşürmektir. Hiç biri ödemeyi düşünmez, istemez. Niye ödesin, enayi mi? Devlet ödemek için borç almaz, üstüne yatar. Dünyada ödemek için borç alan ülke yoktur. Bir sürü deli var zaten borç vermek için sırada bekliyor. Anaparayı herkes unuttu. Yıllar önce verilmiş anapara, döndükçe dönüyor. Faiz daha onemli hale geldi.
- Türkiye'nin borç tarafındaki durumu nedir?
Türkiye'nin borcu Maastricht kriterlerine göre çok düşük seviyede. Türkiye’nin özel sektör dahil tüm borcu, milli gelirin üçte biri düzeyinde. 800 milyar dolara yakın milli gelirimiz var, 300 milyar dolar civarında da toplam borcumuz bulunuyor. Türkiye'nin borçla ilgili sorunu yok. Türkiye’nin sorunu cari açık. Türkiye üretemediği için borcun bu kadarı bile beni rahatsız ediyor.
EN SON ÇAVUŞESKU BORCUNUN TAMAMINI ÖDEMEK İSTEMİŞTİ
Borcun tamamını ödemek diye de bir şey yok. Bunu son yapmaya çalışan Nikolay Çavuşeskuydu. Tüm borçları ödeyeceğim diye, halkı fakirliğe mahkum eti. Sonra astılar, üzerine kursuna dizdiler. Yabancılar istemezler. Borcunu ödeyemezsin. Sen kim oluyorsun canım. Sürekli olarak onlara faiz ödeyeceksin. Bankacılar da böyle para kazanıyor. Sürekli döndüreceksin borcunu.
RAHMETLİ DE SOLLARDI
- Emtia tarafında özellikle altın tarafında farklı görüşler var. Soros satarken, Paulson ‘4,000 bin dolar’ olur diyor. Bu iki büyük yatırımcı birbirlerinden bu kadar mı uzak? Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?
Eskiden kamyonların arkasına yazılan ve benim çok sevdiğim, 'rahmetli de sollardı' diye bir söz vardı. Demek ki; rahmetli de doğru yaptığını zannediyormuş sollarken. Bu fon yöneticilerinin de hata yaptığı yerler olur. Onun için Soros onu demiş, o, şunu demiş... İnanın bu işin doğrusunu bilen yok. Kendi gücüyle de piyasayı birebir etkileyecek adam da kalmadı. Herkes, 2008 de korkunç şekilde budandı... Soros’un dediği doğruysa altın 1,475 dolara çekilir, orayı da aşağı doğru kırarsa onun dediği doğru çıkar. Ama bu seviyede uzun süre beklerse, çok daha yüksek seviyeleri görme ihtimalimiz var.
Ancak diğer taraftan, 1980 yılında İran- Irak savaşı sırasında 400 doların üzerinden altın alanlar bir daha aynı fiyata satmak için 27 yıl bekledi. Yani, son sahibi de olabilirsiniz. Herkes ondan korkuyor. Yoksa çok daha fazla yükselirdi.
- Gıda ve petrol gibi ürünlerdeki şokların yaşattığı korkular yok mu?
Dünyanın yaşadığı arz yönlü şoklar sadece bu değil. Daha o tip, gerçek anlamda türbulanslara girmemiz için süre var. Bu biraz da iklimle de alakalı.
YENİ ŞOKLARIN ÖNCÜ DALGALARI 2015-2016’DA
- Gerçek krizler yaşamıyor muyuz?
Hayır. Ama önümüzdeki dönemde yaşayacağımızı tahmin ediyorum. Yöneticiler bu kafayla giderse, bu şekilde tüketmeye, dünyayı kirletmeye, parayı çarçur etmeye devam edersek 2015-2016'da falan gerçekten arz yanlı şokların öncü dalgalarını izleriz.
Sonra onları atlatacağız. Tekrar unutacağız 2020 yılından sonra daha sertini yaşayacağız. Bu Japonya’daki deprem bile dünyanın isyan etmesidir. Yer kabuğu bile artık isyan ediyor. İnşaat, üzerine inşaat. Mühendisler diyor ki bunlar sağlam. Tamam da altı sağlam mı?
BAŞBAKANIN PROJESİ ÇILGIN DEĞİL NORMAL
- Çılgın Proje için ne diyorsunuz? İktisadi olarak faydaları nelerdir, ne getirir ne götürür?
Bence çılgın bir proje değil normal bir proje... Dünyada 100 yıl önce yapılmış. Panama Kanalı ve Süveyş Kanalı gibi örnekler var. Teknik olarak elbette yapılır. Ancak memleketin birinci önceliği değil. Boğaz trafiği için belki gerekli olabilir. Ya da bir değer yaratmaanlamında belki önemli olabilir. Muhafazakar iktidarlar değer yaratmaya bayılırlar ve bunun için de çok para harcalar. Sosyal demokrat iktidarlar ise bedavadan vermeye taraftardır. Oyüzden ikisi de çok uç noktalarda bulunurlar.
CAHİL ADAMA AĞZINI AÇTIRIR
Bu proje beni şaşırtmadı. Bu cahil bir adama, ağzını açtırır. Ama eğitimli bir insan için şaşırtıcı bir proje, ‘olabilir’ diye yaklaşır buna. Fakat ülkede asıl sorun bence eğitimdir. İşte insanlar eğitimli olmadığı zaman böyle şeylere Çılgın Proje adı verirler. Eğitimli insan asla buna ‘çılgın’ demez. Başbakan ülkenin eğitim düzeyini iyi bildiği için buna Çılgın Proje diyor Ben de diyorum ki başbakanıma, ana muhaleet partisi liderime ve diğerlerine; Türkiye’deki en büyük sorun eğitim. Bu eğitimin kalitesini, yukarı çıkarın o çılgın projelerden her yıl 100 tanesini üreten gençlere sahip olursunuz.
BÜYÜK BİR RANT PROJESİ, BİR İCAT
Türkiye’nin işsizliğini 5 sene içerisinde yüzde 5’e düşürülmesi için somut projeler ortaya konması gerekir. Bu büyük bir rant projesi. Burada gerçekten iki basamaklı milyar dolarlık rantlar görülüyor. Bu uçuk bir proje değil. Bu bir icat. Durup, dururken icat ettik.
MOTİVASYONU DA KIRMAMAK GEREKİR
Ama, “bu proje önceden de ortaya atılmıştır" diyerek sayın Başbakanın motivasyonunu dakırmaya gerek yok. Ben bir ekonomist olarak, bu proje faydasızdır diyene de kızarım.. Koskocaman bir tünel açılacak, kuzeyden, güneye ve bunun faydası olmayacak. Kimse kusura bakmasın ama bu saçma sapan bir söylem. Bu mutlaka faydalı olacaktır. Mutlaka doğaya yan etkileri de olacaktır. Ama değerlendirmem, bu bizim önceliğimiz değil.
ASIL ÇILGIN PROJE SEÇİMDEN SONRA
Çılgın Proje, sokağa çıktığımızda 10 adamdan, yedisini Avrupa’daki ortalama eğitim düzeyine getirmektir. Ustalık döneminin güzelliği de bu olmalıydı diye düşünüyorum. Artık, Ak Parti’nin bir kere daha seçileyim diye bir endişesinin kalmamış olması lazım. Ben başbakanı basiretli buluyorum. Eğer seçim kendi gönlünce tamamlanırsa. Kendisinin de sürekli şikayet ettiği, eğitim sisteminin seviyesini artıracak bir çılgın proje açıklayacağını düşünüyorum. Asıl çılgın proje bu diyecek.
Şimdi açıklanan yerel bölgesel bir proje, bir belediyecilik projesi, bir hükümet projesi değil... Bilgisi, becerisi ve beyni kuvvetli Türk çocuğunu yetiştirmek ve bu Türk çocuklarını dünya markası haline getirmek. İşte bence Çılgın proje bu.
Bence başbakan en guzelini sona saklayacak. Bu ülkenin başbakanı böyle bir şeyi yapar. BU sözle belki Başbakanı da sorumluluk altına sokuyorum ama bence çılgın projesi bu değil.
TÜM HAREKETLERİN HEDEFİNDE İRAN VAR
- Sizin eklemek istediğini bir şey var mı?
Bundan sonraki dönemde Türkiye’nin büyük değişimlere gebe olduğunu hatırlatmak istiyorum. Kolay bir Türkiye beklemiyor bizi. Yani, değişimlere hazır olalım. Türkiye'nin yanı başında İran var. Tüm bu hareketlerin hedefi aslında İran’dır. Eğer İran Türkiye’ye benzer bir demokratik bir yapıya kavuşursa. Bir demokratik hukuk devleti, Batı’daki gibi hak ve özgürlüklerin ilerde olduğu bir ülkeye dönüşürse, Türkiye’nin buradaki konumu nasıl olur? Bu, Türkiye için rahatsız edici bir pozisyona dönüşebilir. Dolayısıyla Türkiye’nin şimdiki pozisyondan üç dört kart daha modern, daha demokratik, daha zengin, daha atılımcı, daha yaratıcı bir yerde olması gerekir ki. İran bugünkü Türkiye’ye benzese bile, biz kat be kat ilerde olalım.
Türkiye’nin şu anda görevi bu. Bu kaçınılmaz. Bu bölgedeki tüm ülkeler Batı’nın anladığı tarzda demokratik, hür diyebileceğim, iktisadi liberallik içerisindeki ülkeler olacak. Türkiye zaten öyle, diğerleri de öyle olursa, TÜrkiye’nin kıymeti ne olacak? Sadece doğalgaz hatlarının geçtiği bir ülke mi olacak? Hayır.
O nedenle Türkiye’nin iktidarı ve muhalefetiyle aklını başına toplaması gerekiyor.
- Türkiye son politikasıyla Batı’nın aksine İran'a destek vererek, dediğiniz anlamda Batı tipi bir demokrasinin bu ülkeye daha geç girmesine neden olup, dolayısıyla İran'a zarar mı veriyor öyleyse?
Batının karşısında İran'a destek vermesinin nedeni, İran’ın olduğu gibi o şekilde kalmasını sağlamak.
- Peki İran bunu görmüyor mu?
İran yonetimi zaten bu halinden memnun.