Artık milli politika geliştirelim, ithal balığa mahkum olmayalım

Güncelleme Tarihi:

Artık milli politika geliştirelim, ithal balığa mahkum olmayalım
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 14, 2011 00:00

Yaşar Topluluğu Onursal Başkanı Selçuk Yaşar, ‘Su Ürünleri Sektörü’nün Türkiye İçin Önemi’ başlıklı yeni kitap hazırladı. Sektörün sorunlarına dikkat çeken Yaşar, “Su ürünleri milli bir politika dahilinde ele alınmıyor. Mevcut sektörel sorunların çözülmesi halinde sektör ülke ekonomisine çok daha önemli katkılar sağlayacak” dedi.

Haberin Devamı

TOPLUMSAL konularla ilgili görüşlerini yazdığı kitaplarla 45 yıldır kamuoyu ile paylaşan Yaşar Topluluğu Onursal Başkanı Selçuk Yaşar, ‘Su Ürünleri Sektörü’nün Türkiye İçin Önemi’ başlıklı yeni çalışmasında Çanakkale ve Muğla Üniversiteleri’nin Su Ürünleri Mühendisliği Fakülteleri’nde bilimsel araştırmalarını sürdüren 14 akademisyenin görüşlerini özel bir kitapta topladı. Sektörün sorunlarına dikkat çeken Selçuk Yaşar, “Su ürünleri milli bir politika dahilinde ele alınmıyor. Özellikle çipura ve levrek üreticileri, olumsuz etkisi ülke genelinde de hissedilen derinlik ve kıyıdan uzaklık gibi sektörel sorunların AB ülkelerindeki uygulamalar temel alınarak acilen çözülmesini bekliyor” dedi.
ABD’ye çipura ve levrek sattık
Dünya genelinde protein ihtiyacının hızla artmasının üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’nin stratejik önemini gerek sahip olduğumuz coğrafya gerekse de su ürünleri çeşitliliğimiz nedeniyle bir kat daha artırdığını vurgulayan Yaşar, şunları söyledi: “Bu fırsatı iyi değerlendiren Egeli balık üreticileri geçtiğimiz yılın son 8 aylık döneminde ihracatta Avrupa sınırlarını da aştı. ABD’ye 2.5 milyon doların üzerinde bir tutarda çevreye saygılı ve modern teknolojiyle üretilen çipura ve levrek satışı gerçekleştirildi. Türk su ürünleri sektörü adına son derece önemli olan bu başarıya karşın önemli sorunlar da yaşanmaya devam ediyor. Mevcut sektörel sorunların çözülmesi halinde sektör ülke ekonomisine çok daha önemli katkılar sağlayacak.”
İthal balığa mahkum oluruz
Sektörel sorunlar giderilmediği takdirde Yunanistan’dan sardalya, Senegal’den barbun ve çingene palamudu, Gana’dan dil balığı, mercan, mezgit ve sinarit ithal etmeye devam etmek zorunda kalacağımızın altını çizen Selçuk Yaşar, şu önerilerde bulundu: “Denizlerimizdeki doğal balık rezervleri sadece çipura ve levrek bakımından değil diğer balık türleri açısından da hızla tükeniyor. Balıkçılık sektörünün bir bütün olarak ele alınmasını yıllardır savunuyorum. Çipura ve levrek üreticiliği için turizme ve yerleşime açık olmayan koylarda, modern teknolojiye sahip ve çevreye saygılı su ürünleri tesisleri kurulabilmelidir. Türkiye’de onbinlerce aile geçimini balıkçılık yaparak ve su ürünleri sektörüyle ilgilenerek sağlıyor. Bu nedenle balıkçılık ve su ürünleri sektörü ülkemizde milli bir politika dahilinde ve bütün olarak ele alınmalıdır.”

Haberin Devamı

2 bin 500 adet basıldı Gül ve Erdoğan’a gönderdi

Haberin Devamı

SELÇUK Yaşar’ın ‘Su Ürünleri Sektörü’nün Türkiye İçin Önemi’ kitabı 2 bin 500 adet basıldı. Kitap, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tüm bakanlar ve milletvekilleri ile TOBB, MÜSİAD, TÜSİAD gibi iş dünyasının önemli sivil toplum kuruluşlarına gönderildi. Kitaba 18 Mart Üniversitesi’nden Prof. Adem Tekinay, Prof. Ali İşmen, Doç. Tolga Göksan, Doç. Murat Yiğit, Doç. Umur Önal, Doç. Sebahattin Ergun, Yrd. Doç. Harun Yıldız, Yrd. Doç. İhsan Çelik, Yrd. Doç. Musa Bulut ile Muğla Üniversitesi Su Ürünleri Mühendisliği Fakültesi’nden de Doç. Taçnur Baygar, Doç. Önder Yıldırım ve Yrd. Doç. Ertan Ercan makaleleriyle katkıda bulundu. Selçuk Yaşar, konuyla ilgili diğer kitaplarında Ege Üniversitesi Su Ürünleri Mühendisliği Fakültesi akademsiyenlerinin görüşlerine de yer vereceğini belirtti.

Haberin Devamı

Mesafeler çok derin kira bedelleri yüksek

SU ürünleri sektöründe halen ciddi sorunlar yaşandığına bir kez daha dikkat çekmek istediğini ifade eden Selçuk Yaşar, şunları dile getirdi:
Çipura ve levrek üreticileri faaliyetlerini en yakın kara parçasından 1.1 kilometre uzaklıkta sürdürüyor. Mesafelerin pek çoğu ilgili tebliğde belirtilen yasal limitlerden çok daha derindir. Fırtınalı havalarda kafeslerin kontrolü ve lojistik akışının sağlanması neredeyse mümkün olmuyor.
Kıyılarımızda turizme ve yerleşime açık olmayan pek çok koy bulunuyor. Bu sahalardan çipura ve levrek üreticiliğine uygun olanlar belirlenerek çevreye saygılı ve modern teknolojiye sahip şekilde sektöre ve dolayısıyla ülke ekonomisine kazandırılabilir.
Deniz yüzeyi kira bedelleri de sektörün yoğun rekabet içinde olduğu Yunanistan’da yaklaşık 700 TL, İspanya’da 430 TL, İtalya’da 30 TL iken ülkemizde 4 bin 100 TL’ye kadar çıkmış ve haksız rekabet ortamı doğmasına neden olmuştur.
Bu konuda hükümetimiz tarafından bahar aylarında kapsamlı bir çalışma yapılmış olması sektörde memnuniyet yarattı.

Haberin Devamı

Protein ihtiyacını çipura ve levrek karşılayacak

DENİZLERİMİZDE avcılık yoluyla balıkçılık yapanların yanı sıra Türkiye’nin pek çok yerinde çevreye saygılı ve modern teknolojiye sahip biçimde çipura ve levrek üreten tesislerin de bulunduğunu ifade eden Selçuk Yaşar, “Ayrıca akarsularımız ve göllerimizde de pek çok balık türü üretilebiliyor. Bu durum su ürünleri sektörünün ülkemiz için taşıdığı önemi açıkça gösteriyor.
Önümüzdeki 15 yıl içinde protein ihtiyacı ülkemizi de kapsayan geniş bir coğrafyada çok ciddi şekilde hissedilecek. Bunu karşılayabilmenin temel yollarından birisi de çevreye saygılı şekilde ve modern teknoloji kullanılarak yapılmakta olan
çipura, levrek ve alabalık üreticiliğidir” diye konuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!