Erkan ÇELEBİ
Oluşturulma Tarihi: Ekim 13, 2008 00:00
Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, yaşanan krizin bir reel kriz olduğunun altını çizerek, "Bu krizin ciddi sonuçlar doğuracağı ortada. Adına ister kriz yönetimi, isterseniz kriz masası deyin. Bunu görüp, ona göre bir düzen kurmak gerekiyor. Rüzgar, fırtınaya dönüştü ve yönü değişti. Artık, farklı bir şekilde dümen tutmamız gerekiyor" dedi.
ECZACIBAŞI Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, "Dünyada yaşanan krizin ciddi sonuçlar doğuracağı ortada. Adına ister kriz yönetimi, isterseniz kriz masası deyin. Bunu görüp, ona göre bir düzen kurmak gerekiyor" dedi. Özel sektörle kamu yönetimi arasında diyalog mekanizmalarını geliştiren, daha sıkı işbirliği ve bilgi akışını sağlayan bir düzen içerisine girilmesi gerektiğinin de altını çizen Eczacıbaşı, "Telaşa kapılmayalım ama krizi ciddiye almamak doğru olmaz. Rüzgar fırtınaya dönüştü ve bu rüzgarın yönü değişti. Artık, farklı bir şekilde dümen tutmamız gerekiyor. O farklılığı da gecikmeden ortaya koyabilmek lazım" diye konuştu.
Aynısını yapmak olmazKriz ortamında uygulanacak politikaların da farklı olması gerektiğine dikkat çeken Eczacıbaşı, şöyle konuştu: "Bugüne kadar ne yaptıysak onu yapacağız gibi bir mesaj yeterli olmaz. Neyin farklı yapılacağının da bir an önce ortaya koyulması gerekiyor. Ayrıca, kriz ortamında iletişimin de doğrular üzerine kurulması gerekiyor. Gündemi saptırıcı, gerçekleri saklayıcı iletişim stratejilerinden kaçınılmalı" uyarısında bulundu.
Soyuz aracı ve krizEczacıbaşı, VitrA’nın 50 yılı geride bırakması nedeniyle Almanya’daki bazı üretim ve satış merkezlerine yönelik düzenlenen basın gezisi sırasında, global krizle ilgi sorularını da yanıtladı. Sözlerine 1992 yılına ait bir anısını anlatarak başlayan Bülent Eczacıbaşı, "TÜSİAD başkanıydım o zaman. Bir gazetecinin çok acil telefon beklediğini söylediler. Hemen aradım. ’Ruslar’ın Soyuz aracı kontrolden çıkmış. Sizce ne yapmılması gerekiyor’ dedi. Bunda olduğu gibi, şu anda yaşanan sorunların da cevabı, sadece bizde değil, kimsede yok. Sorunsuz ülke de yok. Çok güçlü ülkeler dahi krizin dalgasına kapılmış durumda" dedi. Eczacıbaşı şöyle konuştu: "Olağanüstü bir durumla karşı karşıya olduğumuzu kabul edip, hükümetin de kamu yönetiminin de bu durumu kabul edip, buna göre bir düzene geçilmesi lazım. Böyle bir ortamda hükümetin güven verici açıklamaları doğru yaklaşım. Ancak bunu krizi küçümsemek anlamına taşırsak tabii ki doğru olmaz. Telaşa kapılmamak doğrudur. Ama krizi ciddiye almamak doğru olmaz. Bize bir şey olmaz mesajını ben, gemimiz sağlam anlamında anlıyorum. Bu doğru bir yaklaşım. Çünkü, biz çok güzel bir rüzgarda yıllarca yol aldık."
Gündem saptırılmamalıIMF ile ilişkileri sıcak tutmak gerektiği üzerinde duran Bülent Eczacıbaşı, şu değerlendirmeyi yaptı: "Reel krizin etkilerinin 2009’da hissedileceği kabul edilmeli ve bütün hesaplar buna göre yapılmalı. Ayrıca, Ekonominin güçlü yönlerini vurgularken, zayıf yönlerine de dikkat çekmek lazım. Bunların getirebileceği riskleri ya da bunların nasıl giderileceğini tartışmaya açmak gerekiyor. İletişim, şeffaf olmalı. İletişim gerçekler üzerine oturmalı. Olmayan şeyleri varmış gibi göstermemeli, olanı da saklamamalı, doğrular üzerine kurulmalıdır. Bu nedenle gündemi saptırıcı, gerçekleri saklayıcı iletişim stratejisinin yararı olacağını düşünmüyorum."
Risk, banka ve sanayideBÜLENT Eczacıbaşı, yerel seçimlerle ilgili olarak da "Dileyelim ki ekonomimizin yıpratılmasına hiç tahammülümüz olmadığı bu ortamda, populist önlemlere başvurulmasın. Ekonomi yönetiminin gerekleri ne ise onlar birinci planda tutulsun" diyerek, bankacılık sektörüyle ilgili olarak da şu değerlendirmeyi yaptı: "Bankacılık sektörü 2001 yılındaki gibi değil. Ama bu bankacılık sektörün risklerin dışında olduğu anlamını taşımaz. Riskler, bankacılık sektörünün sanayinin üzerindedir. Sanayi de 140 milyar
dolar bir borcu üzerinde taşımaktadır. Dolayısıyla kaynak daralmasından ve pazarların daralmasından mutlaka etkilenecektir."
Kárlılık azaldı zayıflamanın da bir sınırı varBÜLENT Eczacıbaşı, "İhracatçılar kurlardan şikayetçi. Biz de aşırı değerlenmiş Türk Lirası’ndan şikayetçiyiz. Maliyetler enflasyonla birlikte arttı. Kárlılık ise azaldı. Bu kısa dönemli alınan tedbirlerle giderilebilir. Zayıflamak için rejim yapıp kilo verirsiniz ama bunun da bir sınırı vardır" dedi.