Artık faizde bonkörlüğü bırakalım, kalp damarımız tümüyle yabancıya geçmesin

Güncelleme Tarihi:

Artık faizde bonkörlüğü bırakalım, kalp damarımız tümüyle yabancıya geçmesin
Oluşturulma Tarihi: Aralık 26, 2006 00:00

Enflasyon hedefiyle çelişen faiz oranlarına dikkat çeken Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Erol Sabancı’nın hesabına göre, reel faiz "bu bile bonkör bir rakam" dediği yüzde 8’den fazla olmamalı. Bu arada "Ekonominin kalp damarını yabancılara bırakamayız" diyen Sabancı, yönetimi yabancılara geçen bankaların sektör payının ise yüzde 20-25’i geçmemesi gerektiğini savundu.

SABANCI Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Erol Sabancı, tek parti iktidarıyla önemli iyileşmeler olduğuna, ancak faizde çelişkili bir durum bulunduğuna dikkat çekti. Bu çelişkiyi, "Yüzde 4-6’lık enflasyonun hedeflendiği bir ortamda yüzde 21’lik piyasa faizi" ile açıklayan Sabancı, reel faizin en fazla yüzde 8 olması gerektiğini savundu. Sabancı, yüzde 4 enflasyon hedefine göre yüzde 8 reel faizi bile bonkör bulduğunu belirtti. Bankacılık sektöründe artan yabancı payına ilişkin de, yönetimde kimin ağırlığı olduğunu önemseyen Sabancı, "Ekonominin kalp damarını yabancılara bırakamayız. Yönetimi tamamen yabancılara geçen bankaların sektördeki payı yüzde 20-25’i geçmemeli" dedi.

ÇOK İYİ İŞLER OLDU: Citigroup’un yüzde 20’sine ortak olduğu Akbank’ın yeni stratejilerini irdelemek üzere Hürriyet Ekonomi Müdürü Vahap Munyar ile birlikte görüştüğümüz Erol Sabancı, daha biz sorularımıza başlamadan "Ülkemizde çok iyi işler oldu, AKP 4 yılda başarılı oldu" dedi. Sabancı, tek parti iktidarının öncelikle Türkiye’nin 30 yıllık sorunu olan enflasyon konusundaki çalışmalarından memnun. Buna karşın cari açık, kayıtdışı, işsizlik oranı gibi birkaç zayıf noktamız bulunduğunu söyleyen Sabancı, bunların da normal karşılanması görüşünde. Hiçbir ülkenin her konuda sağlıklı olamayacağını vurgulayan Sabancı, "Aksaklıklarımıza bütün merciler vakıf, gerekli çalışmalar devam ediyor" sözleriyle pozitif bakış açısını da yansıttı.

TÜRBÜLANSIN TEK ETKİSİ: Ancak Erol Sabancı’yı bugünlerde en rahatsız eden konu faizler. Mayıs ayında yaşanan dalgalanmayı "türbülans" olarak adlandıran Sabancı, o türbülanstan bu yana değişmeyen tek şeyin faizlerin yüksekliği olduğuna dikkat çekti. Sabancı’nın bu konudaki değerlendirmesi şöyle: "Aradan 6 ay geçti, bu türbülansın etkileri kurlarda hiç kalmadı, 132 kuruştu şimdi 142 kuruş. Borsa endeksi 42.700’dü şu anda 39 binlerde. Enflasyon tek haneli çıkacak, 9.5-10 arası, ay be ay düzelmeye başladı. Onun için gelecek seneye Merkez Bankamız hedef koydu yüzde 4, artı-eksi 2 diye. Demek ki azami 6 olacak. Bir tek konu değişmedi."

FAİZ DOĞRU YERDE OTURMUYOR: "Eğer enflasyon hedefi maksimum yüzde 6 ise yüzde 21.5 de faiz varsa birisi doğru yerde oturmuyor" diyen Sabancı, doğru oturmayanın "süratle ama bir günde değil, en uygun zamanda" doğru yere getirilmesi gerektiğini vurguladı. "Enflasyon hedefimiz 8 olsun demek doğru olmayacağına göre faiz doğru yerde oturmuyor" diyen Sabancı, "Enflasyon yüzde 4, faiz yüzde 21 dersen tabii inandırıcı da olmuyor" vurgusu yaptı. Enflasyona yüzde 4-6 aralığı denildiği zaman reel faizin yüzde 8 olması gerektiğini savunan Sabancı, "Bir ara enflasyon 80-100’ken faizler de o civardayken, reel faiz yüzde 10-12 idi. Ama yüzde 80’in 12’si başkadır, enflasyon yüzde 4 derseniz başka. Yüzde 8 çok bonkör bir reel faizdir" dedi.

HEPSİ YÜZDE 100 OLURSA BEN DE İSTEMEM: Bankacılık sektörü için "ekonominin kalp damarı" benzetmesi yapan Erol Sabancı, "Elbette bu kalp damarının tamamen yabancıların eline geçmesi doğru değildir" dedi. Yabancılarla işbirliği yapmanın faydaları olduğunu belirten, ancak belli bir dengeden de söz eden Sabancı’nın bu konuya bakış açısı şöyle: "Bizim bankamız Akbank’a da Citigroup yüzde 20 ortaktır. Bu Akbank’ın sevk ve yönetiminde ciddi bir değişiklik yapmayacak. Citigroup’un teknolojisinden, dünya deneyiminden, risk değerlendirmesinden istifade edeceğiz. Diğer bankalara bakarsak, Garanti Bankası’nda, Yapı Kredi’de yarı yarıya ortaklık olmuştur. Bu bankaların yönetimi yabancıların eline geçti diye bakarsak, abartmış oluruz, doğru değil. Yüzde 100 yabancıların eline geçmiş yok mu, var. Ama yabancılar geliyor, Türkler çıkıyor, bankacılık sektörü yabancıların eline geçiyor diye abartmamak lazım. Yalnız hepsi Fortisbank gibi yüzde 100 olursa şahsen ben de tercih etmem. Bir iki bankada olmuş, bu bankaların sektördeki payı yüzde 15’tir, 20’dir, 22’dir rahatsız etmez bizi."

BDDK’ya teşekkür etmek lazım

EROL Sabancı’nın bankacılık söktöründeki değişimleri sıralarken saydığı bir konu da denetim. "Bankalar iyi denetlenmezse neler olabileceğini gördük, ülkeye ne kadar büyük fatura çıkabileceğini yaşadık" diyen Sabancı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) önemine dikkat çekti. Sabancı, "Bizim denetim mekanizmamız yenidir, gençtir fakat başarılı faaliyet gösteriyor. BDDK’ya teşekkür etmek lazım" dedi.

Bankacılıkta yabancı payı yüzde 25’i geçmesin ama doğru hesap yapalım

BANKACILIK sektörünün tamamını yabancıların yönetmemesi gerekiyorsa bir oran olmalı mı, olacaksa ne olmalı? Erol Sabancı’nın kafasındaki oran yüzde 20-25. Ama bu, kontrolü tamamen yabancılara geçen bankaların oranı. Oran konusunda yanlış bir hesaplama yapıldığını söyleyen Sabancı, bunu şöyle açıkladı: "Misal Akbank’ın pastadaki payı yüzde 15’se, Citigroup yüzde 20 ortak olmuşsa, yabancıların kontrol ettiği pay yüzde 3 diye sayılıyor. Fortisbank’ın pastada kontrol ettiği de yüzde 3’se, onun yüzde 3’ü ile Akbank’ın yüzde 3’ünü toplayıp yüzde 6 diyorlar. Halbuki yabancı bu yüzde 6’nın hepsini kumanda etmiyor ki. Yabancının fiilen kumandası, o bankaların yönetimindeki duruma bağlı. Sonuçta yabancılara negatif bakmıyorum, pozitifim. Ancak bankacılık sektörümüzün sevk ve idaresinin yabancıların eline tamamen geçmesini istemiyorum. Yabancıların kumanda ettiği, direksiyonda oturduğu oran yüzde 20’yi, 25’i geçmemeli diyorum."

Sıcak para fazla ısınırsa o zaman rahatsızlık verir

EKONOMİNİN
esas kırılganlık kaynağı olarak gördüğü cari açık için "Bir süre olması mümkün ama devam etmesi tehlikeli. Sıcak para daha da ısınırsa rahatsızlık verir" diyen Sabancı için, "Finansmanındaki olumlu gelişmelere rağmen açık yine de risk unsuru." Sabancı’nın dikkat çektiği uluslararası risk algılanmasındaki bir bozulma, sermaye girişlerinde olabilecek bir duraklama gibi tehlikelere karşı yapılması gerekenler ise kamu disiplininin devam ettirilmesi, ekonomik programın uygulanması ve etkin risk yönetimi.

Bankalar sağlıklı değilse ekonomi de hasta demektir

44 yıllık bankacı Erol Sabancı "en mühim mesele yüksek faiz" diye sık sık vurgu yaparken, bankacılık sektöründeki değişime de dikkat çekti. Sabancı için, problemli bankaların temizlenmesi, banka özkaynaklarının yeterli hale getirilmesi, kamu bankalarının ağırlığının azalması önemli değişimler. Ve de yabancılar meselesi. "Özel, kamu, yabancı kokteylinin değişmesini" ülke açısından yararlı bulan Sabancı, çok tartışılan yabancı payı konusunda ise önemli noktalara dikkat çekti. Öncelikle "Ekonominin sağlıklı, istikrarlı olması için bankacılığın sağlıklı olması şarttır. Bankacılık sektörünüz sağlıklı değilse ekoominiz hasta olmaya mahkumdur" dedi.

Cumhurbaşkanlığı için gerilim yaratmayacak bir isim gerek

EKONOMİDE
2007’ye iyi bir giriş yaptığımızı söyleyen Erol Sabancı, yeni yılın en önemli iki konusu olan cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler için şu değerlendirmeyi yaptı:

CUMHURBAŞKANLIĞI: Genel olarak büyük kitlenin, ülkenin kabul edebileceği, gerilime sebebiyet vermeyecek bir isim üzerinde mutabakat yapılabilirse -herhangi bir isim belirtmeyi doğru görmüyorum- bu mutluluk verir.

GENEL SEÇİMLER: Koalisyonsuz bir hükümet çıkarsa iyi olur. Koalisyonsuz bir hükümet arzumun yanı sıra zayıf bir muhalefet de olmamalı. O da güçlü olmalı. Çünkü muhalefet bu işlerin otokontrolüdür.

AB yokuşlu yol, sabır istiyor

AVRUPA BİRLİĞİ (AB) için "yokuşlu yol" benzetmesi yapan Erol Sabancı’ya göre, bu yolun zahmetli olması da normal. "Bu sabır isteyen projede hemen soğumamak lazım" diyen Sabancı, son gelişmeler ışığında şunları söyledi: "Böyle büyük bir topluluğun içine üye olarak girememizde büyük faydalar var. ’Hemen bu iyi değildir’ diyerek kamuoyunun benimsemesini azaltıcı işlerden uzak durulmalı. Son 6-7 aydan beri AB isteği aşağı iniyor, çıkan her aksaklık isteğimizi azaltıyor. Aksaklık çıkmaması mümkün değil fakat bu bizim istekliliğimizi azaltmamalı. Bu konuda herkesin kendi üzerine düşeni yapması lazım. Böyle bir klubün üyesi olmak 75 milyonun mutluluğu için iyidir, herkesin istifade edeceği bir yer vardır."

İki 4’ü yan yana koydum BSMV’nin indirildiğini bir türlü göremedim

HER bankacı gibi Erol Sabancı da, sektöründe aracılık maliyetlerinin yüksek oluşundan şikayetçi. Ekonomi Müdürümüz Vahap Munyar, Maliye Bakanı’nın "Bunlara bakacağız" yönündeki açıklamasını hatırlatınca, "1962’den beri bankadayım, iki tane 4’ü yan yana koydum, yani 44 yıldır bunu duyuyorum. Bakanımızın sözleri memnuniyet verici, zannediyorum kambiyo vergisini düzeltecekler" dedi. Ama asıl sıkıntının Banka Sigorta Muameleleri Vergisi’nden (BSMV) kaynaklandığına dikkat çeken Sabancı, bu konuda şunları söyledi: "Bu vergiyi banka değil, müşteri ödüyor ama haksız rekabet getiriyor. Yurtdışından bir kredi aldığında 100 dolar faiz ödeyen, Türkiye’den alırsa 100 dolar faizin yanı sıra 5 dolar daha ödüyor. 5’i de Maliye alıyor. Onun için sistemde yurtdışı bankalardan alınan krediler yükseliyor. Biz bankayız Ayşe hanımın parasını alıyoruz filan firmaya veriyoruz. Bu alışverişte biz firmadan faiz alıp Ayşe Hanım’a veriyoruz. Arada birisi gelip faiz alandan bir şeyler keserse olmaz."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!