Arçelik, ‘enerji tasarrufu’ ile İklim Konferansı’nda örnek oldu

Güncelleme Tarihi:

Arçelik, ‘enerji tasarrufu’ ile İklim Konferansı’nda örnek oldu
Oluşturulma Tarihi: Aralık 20, 2004 01:25

Arjantin’de 10’uncusu düzenlenen İklim Değişikliği Konferansı’na ilk kez bir Türk şirketi davet edildi. Arçelik, konferansta dünyanın en az enerji tüketen ödüllü buzdolabını anlattı.

ARÇELİK tarafından üretilen dünyanın en az enerji tüketen buzdolabı, dünyanın çevre konusundaki en önemli etkinliklerinden biri olarak kabul edilen 10. İklim Değişikliği Konferansı’na damgasını vurdu.

Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te 6-17 Aralık tarihleri arasında düzenlenen 10. İklim Değişikliği Konferansı’na 170 ülkeden gelen 6.000 kadar katılımcı ile 70 ülkeden çevre bakanları tarafından izlendi.

Türkiye’den Buenos Aires’teki konferansa davet edilen ilk ve tek Türk şirketi Arçelik oldu. Şirket, BM’nin düzenlediği bu konferansa, doğal kaynakların ve çevrenin korunması için geliştirdiği teknoloji ve çalışmaları nedeniyle davet edildi.

Arçelik Üretim ve Teknoloji Grup Direktörü Turgut Soysal, 14 Aralık Salı günü konferansta yaptığı konuşmada şirketinin AB Enerji Komisyonu’nun 2004 Şubat ayında düzenlediği Energy+ yarışmasında dünyanın en az enerji tüketen Türk yapımı buzdolabını üretmekle ödül kazandığını, bu buzdolabının yıllık tüketiminin yaklaşık 137 Kwh olduğunu, aynı hacme sahip bir buzdolabına kıyasla yüzde 300 daha az elektrik tükettiğini söyledi. Turgut Soysal’ın konuşmasını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından gelen Türk delegasyonu da izledi.

Turgut Soysal konuşmasına şöyle devam etti:

‘2003 yılında dünyada 90 milyon buzdolabı satılmış. Bunların hepsi eğer Arçelik A.Ş.’nin ödüllü buzdolabı seviyesinde enerji tasarruf etseydi, 21,451 GWh’lik global bir tasarrufta bulunmuş olurduk. Bu rakam Arjantin’in 2001 yılı konut enerji tüketimine eşittir. Türkiye’nin ise aynı dönem için konut enerji ihtiyacı 23,557 GWh yerine sadece 2,106 GWh olurdu.’

83 KEBAN’A EŞİT

Elde edilecek elektrik tasarrufuna dünya çapında bir projeksiyon uygulanırsa bunun 2 yıl içinde, gücü 500 MWh’lık bir nükleer santrala eşit olacağını belirtiliyor. Türkiye açısından bakıldığında ise elde edilecek tasarruf 83 tane Keban Barajı’na eşit. Türkiye’de satılan buzdolabı sayısına göre yapılacak bir projeksiyonda ise her buzdolabı başına 2000 m2’lik orman alanının CO2 temizleme gücünü elde etmiş olurduk.

Konferansta iklim uzmanları kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil kökenli enerji kaynaklarının kullanılmasında artık frene basma zamanının geldiğini önemle belirttiler.

2050’ye kadar atmosfere atılan karbon dioksit yarıya inmeli

KUZEY
kutbundaki buzları delerek 3.500 metre derinlikten havuç şeklinde buz çıkaran uzmanlar hava kirliliğinin 1750 yıllarından bu yana kömürün kullanılmasıyla başladığını ve dünya ısısının son 100 yıl içinde her yıl düzenli olarak yıllık ortalama 0,6 derece arttığını açıkladı. Kömür, atmosfere atılan karbon dioksit gazının yüzde 50’sine sebep olurken, daha sonra kullanılmaya başlanılan petrolün yüzde 40’ına, doğal gazın da yüzde 10’una neden olduğu ve günümüzde hálá elektrik üretmek için kömür yakan çok sayıda termik santral bulunduğu söylendi (Türkiye’deki Yatağan Termik Santralı örneği gibi). Uzmanlar sanayileşmiş ülkelerin yılda atmosfere 20 milyar ton karbon dioksit gazı bıraktıklarını ve bu rakamın 2010 yılında 38 milyar ton olabileceğini bildirdi. Sadece nakliyecilikte her araç, yıllık olarak en az kendi ağırlığının 2 misli oranında karbon dioksit gazı üretiyor.

Sera etkili gaz ne demektir?

1827
yılında, varsayımı fizikçi Jean-Baptiste Fourier tarafından ortaya atılan sera etkili gazlar (SEG) aslında kötü bir şey değil. Güneş ışınlarının atmosferde kısmen tutulmuş olması dünyada hayatın başlamasının ve sürmesinin gerekli bir koşulu. Eğer tersi olsaydı genelde hava sıcaklığı +15 derece olacağına, -18 derece olurdu. Sorun insan kaynaklı SEG’ların giderek artmasında bulunuyor. Son onlarca yılda dünyada sıcaklığın artması bu olguya bağlıdır. Petrol, doğal gaz, kömür vs... gibi fosil enerjilerin yakılmasından doğan, kokusu olmayan ve gözle görülmeyen karbon dioksit (CO2) sera etkisinin yüzde 60 sorumlusu olarak gösteriliyor. ‘Doğal karbon dioksit kuyuları’ adı verilen okyanuslar ve ormanlar atmosfere yayılan bu gazın yarısını yok edebiliyor. Doğal olarak bu temizleme işleminin devam etmesi için ormanların yok edilmemesi ve okyanusların temiz kalması şart. Uzmanlar her yıl 7-10 milyar ton CO2 atmosfere bırakıldığını ve bunun yok olması için 150-200 yıl gerektiğine dikkat çekiyor.

Ayrıca tarımda kullanılan gübre ve sanayi kaynaklı azot protoksit (N2O), hayvancılık, pirinç üretimi ve açık hava çöplüklerinden kaynaklanan metan (CH4) ile klima ve buzdolaplarında kullanılan hidroflüokarbür (HFC) başlıca SEG’lar arasında.-
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!