Aradığımız mobilyayı bulamayınca kendi yerimizi açtık

ZEYNEP Hanım Almanya’da mı doğdunuz yoksa sonradan mı geldiniz?

* İstanbul Üniversitesi’nde İngilizce İşletme Bölümü’nde okurken 2010 yılında Almanya’ya Bochum Üniversitesi’ne Erasmus öğrencisi olarak geldim. Geldiğim ilk yıl eşimle tanıştım ve evlendik. Okulu bitirince buraya yerleştim. Evlendikten sonra Almanca kurslarına gittim. İki kızımız oldu. Kızlarımdan Defne Cansu 4 yaşında, Ela Derin 2 yaşında.

Almanya’ya gelmeden önce Türkiye’de neler yaptınız?
* Aslen Orduluyum ama İstanbul’da doğup, büyüdüm. İlkokul, ortaokul ve liseyi İstanbul’da okudum. Adnan Menderes Üniversitesi’nde bankacılık eğitimi aldım. Daha sonra tekrar sınava girerek, İngilizce işletmeyi kazandım. Almanya’ya gelirken yabancı dilimi geliştirmek; tecrübe edinmek istemiştim, Erasmus farklı bir şey.

İş dünyasına girmeniz nasıl oldu?

* Evlendikten sonra eşim ve ben bir süre çalışmadık. Eşim çocukların büyümesini görmek istedi. Daha sonra, “Nasıl bir iş kuralım?” diye düşünmeye başladık. Bir gün evimizdeki mobilyayı değiştirmeye karar verdik. Tüm mağazaları dolaştık ama bir türlü istediğimiz gibi mobilya bulamadık. Gidiyoruz hep aynı, köşeli, deri, sade, tekdüze mobilyalar. Türkiye’de yetişen bir insansanız ve o çeşitliliği görmüşseniz buradaki mobilyalar size tek düze geliyor. “Madem aradığımızı bulamıyoruz, biz neden böyle bir iş yapmayalım?” dedik. Mobilya sektörüne nasıl girebileceğimizi araştırdık. İstanbul’a giderek çeşitli firmalarla görüştük. Bir tarzı olan, bize hitap eden, modern ve şık Enza’da karar kıldık. Almanya’da Yataş ve Enza’nın olmaması da bir avantajdı.

Almanya’daki mobilyalarda dikkatinizi çeken başka eksiklikler oldu mu?
* Almanya’da bir dolap sağlam olabilir ama arkaları genelde kontrplak olur, inceciktir, hemen kırılır. Bu beni her zaman rahatsız etmiştir. Bizim dolaplarımızın ise arkası kalındır. İçeriden ittirdiğiniz zaman arkası açılmaz. Çekmecelerimiz de çok sağlamdır. Dolaplarımızda çok kullanışlı bölümler vardır. Ama Almanya’da herhangi bir mağazaya gittiğinizde raf, çerçeve gibi bir çok şey ücrete tabi oluyor.

İnsanlar buraya geldiğinde, yani mağazanızda neler bulabiliyor?

* Mağazamız üç katlı, iki katında mobilyalar, bir katında yataklar, baza, ev tekstili, yastık, yorgan gibi ürünler var. Müşterilerimiz mobilya kısmında, Almanya’da görmedikleri güzel renkleri bulabilir. Koltuklarımızda kullanılan kumaşlar kolay leke tutmayan, bakımı kolay ve sıvıyı içine çekmeyen türdendir. En belirgin özelliğimiz, farklı renklerin ve değişik tarzların olması. Bizdeki her koltuk takımı farklı bir tarz. Sergilediğimiz her koltuk farklı bir model. Yatak katımızda yine Almanya’da çok karşınıza çıkmayan bazalarımız var. Altı sandıklı, depolama alanı olarak kullanabileceğimiz şeyler. Yataş zaten 40 yıldır yatak üreten ve yatakta çok ileri teknolojileri kullanan bir firma. İşin içine girdikten sonra yatakta kullanılan yay, kumaş, sünger, elyaf gibi maddeleri görünce hayran kalıyorsunuz.

Yataş’ın ürettiği yatakların ne gibi özellikleri var?
* Yataklarımızın hepsi antialerjik, antibakteriyel ve ortopedik. Sünger yataklarda yay olmadığı için bir tarafa yattığınız zaman yatakta çukur oluşur. Yatakta biri döndüğünde diğeri etkilenir veya biri kalktığında yanındaki uyanır. Ama bizimkiler yaylı olduğu için ve yaylar birbirinden bağımsız hareket ettiği için yanınızda yatan kişi istediği kadar dönsün siz bundan minimum etkilenirsiniz. Yataklarımız genelde vücudun formunu alacak şekilde dizayn edilmiştir. Klasik, orta ve royal dediğimiz seriler var ve her serinin kendine has yay sistemleri ve teknolojileri var. Mesela royal seride bir modelimiz var, o yatakta yaylar o kadar güzel dizayn edilmiş ki, yattığınızda bütün vücut boşluklarını mükemmel şekilde doldurduğunu görüyorsunuz. Yataktayken bir süre sonra altınızda yatak olduğunu unutuyorsunuz.

ALMANLAR MODERN, TÜRKLER BEYAZ MOBİLYA SEVİYOR

Müşteri portföyünüz nasıl?
* En çok Türk müşterimiz var. Ama Alman müşterilerimizin sayısı da az değil. Yataş, Türkler arasında bilinen bir marka ama bizim hedef kitlemiz arasında Almanlar da var. Yataş zaten Avrupalılara hitap eden tarzda, onların da beğeneceği stilde ürünler üretiyor. Alman müşterilerimiz daha çok, modern tarzlara bakıyor, ahşap ürünleri ve ahşap rengi seviyorlar. Türk müşterilerimiz genelde beyaz rengi seviyor. Bazen avangard, klasik, siyah renkli, taşlı şeyler isteyen de oluyor. Ama bizim o tarz ürünümüz yok.

Müşterilerinize sağladığınız servis avantajları var mı?
* Almanya’da bir mobilya mağazasından bir şey satın aldığınızda genellikle nakliye ve montaj ücretlidir. Biz 100 kilometreye kadar nakliye ücreti almıyoruz. Ancak 100 kilometreyi geçen mesafelerden nakliye ücreti talep ediyoruz. Montaj ise tamamen ücretsiz.

DİĞER MAĞAZALARDAN DAHA UCUZA SATIYORUZ

Mobilya ve yatakların Türkiye’den getirilmesi ek bir maliyet. Bu, rekabet şansınızı azaltmıyor mu?
* Yataş Kayseri ve Ankara’da üretim yapıyor. Tabii ki gümrük ve nakliye ek bir maliyet yaratıyor. Ancak
Türkiye’de iş gücü buralara göre daha ucuz olduğundan üretim maliyeti düşük oluyor. Rekabet gücünüzü böyle koruyabiliyorsunuz. Ayrıca biz sürekli kampanyalar düzenleyerek indirimler yapıyoruz. Böylece aynı kalitedeki bir ürünü diğer mağazalardan daha ucuza satıyoruz.

BEN TÜRKÜ SÖYLERİM, EŞİM BAĞLAMA ÇALAR

Yoğun çalışma temposu arasında diğer uğraşlara fırsat bulabiliyor musunuz?
* Tarih ve edebiyata ilgimden ötürü kitap okumayı severim. Haftanın altı günü çalıştığım için sadece pazar günlerini evde geçiriyorum. Fırsat bulduğumuzda farklı ülkeleri ve şehirleri geziyoruz. Hobiler için çok zaman yok maalesef. Ama türkü okurum. Sesimin güzel olduğunu söylerler. Eşim profesyonel olmasa da bağlamasıyla bana eşlik eder. Bağlamaya aşığım, bağlamanın sesi beni benden alır. Bağlama çalmayı öğrenmek istiyorum. Karadenizli olduğum için kemençe ve tulumu, Karadeniz türkülerini de severim.