Güncelleme Tarihi:
Fuarın Türkiye'de düzenlenmesinin ülkeye çeşitli faydaları olacağına değinen Mete, ''Bu fidanları, tohumları ekmemiz gerekiyor çünkü yüz binlerce insan geliyor. Gittiğimiz ülkelerde bir yenilik gördüğümüzde, bunu ülkemize nasıl taşıyabiliriz diye düşünüyor, projeler geliştiriyoruz. Yabancılar da buraya geldiklerından Türkiye'yi görme tanıma olanağı buluyor'' diye konuştu.
Mete, sektör ihracatında düşme olmadığına değinirken, şu değerlendirmelere yer verdi:
"Türkiye'deki ihracatçı, lojistik anlamda coğrafi konumunu çok etkili kullanamıyor. Türkiye'nin lojistik bir üs olması için adımların çok hızlı atılması lazım. Türkiye'nin yaklaşık 130 milyar dolar ihracatı, 160-170 milyar dolar da ithalatı var ve bu da ortalama 300 milyar dolar ediyor. Biz malı alırken Türk forwarderleri, brookerleri kullanabilirsek en az yüzde 5 nakliyeden katma değer ülkemizde kalır. Bu da, yıllık 15 milyar dolara tekabül eder."
Türkiye ihracatının yüzde 35-40'ını İstanbul'un yaptığına işaret ederek, ''Lojistiğimizin yeniden yapılandırılması lazım. Sağlık sertifikalarından da ayda 1-2 gün kaybediyoruz. Bu konunun izinleri bize verilmiş ancak biz ikinci kez izin almak zorunda kalıyoruz. İkinci kez izin alınması yerine sadece kontrol yapılsa ayda 2 gün kaybetmeyiz. Ayda 2 gün yılda 24 güne tekabül ediyor. Yani biz 1 yılda neredeyse 1 ay eksik ihracat yapmış oluyoruz'' dedi.
SON DÖNEMDE 5-6 ÜLKEYE YOĞUNLAŞTIK
Zekeriya Mete, birliğin çalışmalarında rotayı yönetim kurulunun çizdiğini ve aktivitelerin yönetim kurulu kararı ile gerçekleştiğini, bu kapsamda Almanya'da ISM Çikolata-Şekerleme Fuarı, Chicago Şekerleme Fuarı, Rusya Genel Gıda Fuarı ve Endonezya'da Türk İhraç Ürünleri Fuarı'nı her yıl düzenlediklerini söyledi. Bunların yanı sıra yurtdışı ticari heyetlerin, belirlenen ülkelere yoğunlaşarak çalışma yaptığını dile getiren Mete, son dönemde Kenya dahil belirledikleri 5-6 ülkeye yoğunlaştıklarını belirtti. Mete, sektörün 220 ülkeye ihracat yaptığını ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) içinde en fazla ülkeye ihracat yapan sektör konumunda bulunduğunu dile getirerek, ''Bu durumun bize kazandırdığı çok ciddi bir vizyon ve bilgi birikim var'' dedi.
Ayçiçek yağları, katı-bitkisel yağlar, unlu mamüller, mercimek, fasulye, nohut gibi bilinen bakliyat çeşitleri, çikolata şekerleme kategorisinde sakız, şekerleme, bisküvi, pastacılık ürünleri ihraç edildiğini söyleyen Mete şunları söyledi:
"1998 yılında yaklaşık 250 milyon dolar seviyelerinde olan ihracatımız bugün 1,3 milyar dolar seviyelerine gelmiş durumda. Dünya ile rekabet ediyoruz ancak diğer ülkelerdeki firmalar hangi haklardan istifade ediyorsa bizim de onlardan istifade etmemiz gerekir ki, bu mücadelede ön plana çıkabilelim. Teknolojimizi, deneyimimizi, yaptığımız ürünü, tadını, kalitesini ve en önemlisi markamızı ön plana çıkartabilirsek mücadelede ön saflarda olabiliriz.
Burada devlete düşen görevler var. Ucuz enerji, hammadde temininde yaşanan sorunlar... Diğer ülkelerinin aldığı fiyatlara hammadde temini yapamıyoruz. En büyük girdiğimiz şeker olmasına rağmen, yıllar itibariyle, dünya piyasalarından yüzde 10 ile yüzde 17'ye varan oranlarda pahalı fiyatla şeker alıyoruz. İhracat yaptığımız aylardaki ton fiyatları baz alınarak teşvik uygulanıyor. Dolayısıyla bu oranlardaki pahalı fiyat alımı nedeniyle dünya ile rekabet etmek çok zor."