Babacan, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) tarafından düzenlenen Orta Doğu ve Doğu Akdeniz Ülkeleri Ekonomi Basını Forumu'nda EMD üyelerinin yanı sıra Azerbaycan, İran, Irak, KKTC, Suriye, Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Kuveyt, BAE, Yemen, Umman, Ürdün, Lübnan, Mısır, Libya, Fas, Sudan ve Tunus'tan gelen ekonomi gazetecileriyle biraraya geldi.
Forumda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Babacan, stopaj konusunda geçtiğimiz günlerde Maliye Bakanlığı yetkilileri ile biraraya geldiklerini belirtirken, “Şu anda işlem vergisi diye bir şey, gündemimiz yok. Ancak stopaj konusunun nasıl uygulanacağıyla ilgili de nihai bir karar vermiş değiliz” dedi.
Stopaj konusunda seçeneklerin masada bulunduğunu, fakat henüz bir karar vermediklerini vurgulayan Bakan Babacan, belirsizliği devam ettirmeyi çok arzu etmediklerini ve en kısa zamanda karar verip, gerekli yasal düzenlemeyi yapacaklarını ve uygulamayı başlatacaklarını bildirdi.
Bir gazetecinin, “Türkiye ekonomisini anlatırken güzel bir tablo çiziyorsunuz, fakat işsizlik, sanayi ve enflasyon gibi resmi verilerde aynı şey görülmüyor, bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki bir soru üzerine Babacan, TÜİK'in sanayi endeksini açıklarken artık mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış rakamları açıkladığını, bunun da son derece doğru olduğunu söyledi. Enflasyonla ilgili de aynı şeyin yapıldığını anlatan Babacan, işsizlik verilerinde de mevsimsel etkilerden arındırılmış bir göstergenin yayımlanmasının önem taşıdığını, TÜİK'in de şu anda böyle bir hazırlık içinde olduğunu kaydetti.
DÜNYADA YENİ BİR KRİZ OLUR MU?Dünyada yeni bir kriz olur mu?” şeklindeki soru üzerine Ali Babacan, dünyada yeni bir kriz olup olmayacağı yönünde keskin bir değerlendirme yapılmasının doğru olmadığını ifade ederken, “Kuşkusuz riskler var ve her ülke bu riskleri görerek hareket eder. Ama 'kriz geliyor ve kriz yok' bu iki uçtan herkesin kaçınması lazım. Açık bir ekonomi dışarıdan gelebilecek her türlü gelişmeye hazır olmak zorunda” dedi.
TÜRKİYE-IMFTürkiye ile IMF ilişkileriyle ilgili sorular üzerine Babacan, Türkiye'nin göreceli büyüklüğünün dünya ekonomik arenasında arttığını ve bu ağırlığı yansıtacak
hisse ayarlamalarının da yapıldığını kaydetti. Hisse ayarlamalarında ilk dalganın bittiğini ve artışın yapıldığını, ikincisi ile ilgili karar verildiğini, üçüncü ile ilgili de çalışmaların şu anda yapıldığını anlatan Babacan, şöyle konuştu:
“Bizim IMF ile ilgili ilişkilerimiz o günkü şartlar Türkiye için nasıl bir ilişkinin daha iyi olacağını söylüyorsa ona göre devam ediyor. Yani o günkü şartlar bir stand by için uygunsa, Türkiye bunu yapıyor. Biz 2005'te 18'inciyi tamamladık, 19'uncuyu imzaladık. 2008'in Mayısında da 19'uncuyu başarılı bir şekilde tamamladık. Ben 10 tane de niyet mektubuna imza attım. Yapmayacağımız hiçbir şeye imza atmadık. Yani politikaların uygulanabilir politika olması önemli. Politikaların sahibi hükümet, bunu uygulayacak da hükümet. Bizim hükümetimiz inanmadığı, doğru bulmadığı hiçbir şeyi yapmadı. Uyguladığımız her şeyin de sahibi olduk. Bundan sonra da böyle olmaya devam edecek. Dünyanın böylesine bir türbulans yaşadığı bir dönemde doğru politika nedir sorusunun cevabı çok kolay değil. Bugün bir 7,5 yıldır iş başındayız ve 7,5 yıldır Türkiye ekonomi için ne doğru, ne değil, hangi politika sürdürülür, hangisi sürdürülemez, bu konularda biraz tecrübemiz var.”
Uygulamalarla alakalı IMF ile tam bir mutabakat, yüzde yüz bir mutabakat olsaydı zaten stand by anlaşması konusunda farlı bir noktada olunacağını ifade eden Babacan, “Demek ki bazı küçük noktalarda farklılıklarımız oldu. Bu noktaların ne olduğunu ben açıklamayacağım, ama gazetelerde yazılıp çizilenler doğru değil” dedi.
"TEK REÇETE GÜVENDİR"Bugün bir basın-yagın organında mali kuralda mutabakat sağlanamadığı için IMF ile anlaşılamadığı konusunda haberin yer aldığını kaydeden Babacan, bunun kesinlikle doğru olmadığını, Orta Vadeli Program, mali kural, hedefler konularında IMF ile yüzde yüz mutabakat bulunduğunu vurguladı.
Bu sene ve gelecek sene dünyada ne olacak, Türkiye'de ne olacak konularında IMF ile biraz ayrı düştüklerini söyleyen Babacan, “Anlaşamamızın sebebi farklı, gelecekle ilgili projeksiyonlar konusunda bakış açımız bir farklılaştı, ama detaylarına girmeyeceğim” diye konuştu.
Konuyla ilgili bir soru üzerine Babacan, orta vadeli programa yeni başlanıldığını ve şu anda bir revizyonun söz konusu olmadığını bildirdi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin ekonomik başarısının tek bir reçetesinin bulunduğunun altını çizerek, “Bu reçete güvendir” dedi.
Babacan, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) tarafından düzenlenen Orta Doğu ve Doğu Akdeniz Ülkeleri Ekonomi Basını Forumu'nda yaptığı konuşmanın ardından yabancı gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Ali Babacan, bir gazetecinin, Türkiye'nin ekonomik başarısının altında yatan sebeplere ilişkin bir soruya verdiği yanıtta, en önemli unsurun güven olduğunu vurguladı.
Babacan, Türkiye'nin 2002 yılından bu yana ki ekonomik başarısında güven ve itimat unsurunun olduğunu belirterek, Türkiye'nin, hem enflasyonu düşürebildiğini hem de yüksek büyüme sağladığını vurguladı.
Enflasyonun, uzun yıllar güven eksikliği nedeniyle düşmediğini anlatan Babacan, güven ortamının sağlanmasıyla, düşen enflasyonun ardından, faizlerin gerilediğini ve ekonomik büyümenin hız kazandığını kaydetti.
AB ÜYELİĞİ SÜRECİNİN TÜRKİYE'YE KAZANDIRACAKLARITürkiye'nin, toprakları hem Asya hem de Avrupa'da olan bir ülke olduğunu kaydeden Babacan, Avrupa Birliği'nin (AB), hem ekonomik hem de siyasi standartları nedeniyle önemli olduğunu söyledi.
AB'nin, siyasi kriterler açısından daha demokratik ve gerçek anlamda halkın egemenliğine sahip bir sistem olduğunu, temel hak ve özgürlüklere önem verdiğini anlatan Babacan, Türkiye'nin de böyle bir sistemi kendi halkı için hak ettiğini kaydetti.
AB'nin ekonomik kriterlerine de değinen Babacan, bu konuda da Türkiye açısından önemli kriterlere öncelik verdiklerini ve bu çerçevede, bütçe açığı, borç oranı ve serbest ticaret gibi konuları dikkate aldıklarını ifade etti.
Babacan, Türkiye'nin, AB sürecinde kendi kimliği ile ilerlediğini de vurguladı.
Teknik olarak, Türkiye'nin, AB ile müzakerelerde çok daha ileri noktada olması gerektiğinin altını çizen Babacan, Türkiye'nin, Bulgaristan, Romanya gibi AB ülkelerinden daha yüksek bir milli gelire sahip olduğunu, yani ekonomik olarak üyelik önünde bir engelin bulunmadığını anlattı.
AB'ye üyelik sürecinin biraz zaman alacağını kaydeden Babacan, Türkiye'nin bu süreçte olmasının bile önemli olduğunu, bu sürecin her iki taraf açısından da “kazan-kazan” süreci olduğunu bildirdi.
Ali Babacan, Türkiye'nin AB'ye girdiğinde de Ortadoğu konusuna şimdiki bakışında bir değişiklik olmayacağını söyledi.
“ARTIK DAHA AÇIK VE HER ŞEYİ TARTIŞAN BİR TÜRKİYE VAR”
Babacan, bir soru üzerine, Türkiye'nin, “demokratik açılım” çerçevesinde iç siyasette reformlar gerçekleştirdiğini belirterek, bu süreçte herkesin, TC vatandaşı olarak eşit haklara sahip bulunduğunu anlattı.
Türkiye'de, artık yasak olan bir kavram ya da kelimenin bulunmadığını anlatan Babacan, “Artık daha açık ve her şeyi tartışan bir Türkiye var” şeklinde konuştu.
Başbakan Yardımcısı, açılımın, hem Türkiye, hem de bölge istikrarı açısından önemli unsur olduğunu da vurguladı.
TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR ENERJİ GEÇİŞ ÜLKESİ
Ali Babacan, enerji konusundaki bir soruya verdiği yanıtta, Türkiye'nin, petrol ve doğal gaz gibi enerji kaynaklarına sahip olmadığını belirterek, ancak Türkiye'nin, enerji kaynaklarına yakınlığı nedeniyle, önemli bir enerji geçiş ülkesi olduğunu söyledi.
Nabucco'nun, AB'nin, Rusya'ya olan enerji bağımlılığının azalması ve üretici ülkelerin pazar çeşitliliği açısından önemli bir proje olduğunu, bundan sonra ise gaz bulmasının önem taşıdığını vurgulayan Babacan, Nabucco'nun, Türkmenistan, Azerbaycan, Irak'tan, uluslararası konjonktürün uygun olması halinde İran'dan, belki gerekirse bir miktar da Rusya'dan gaz alabileceğini ifade etti.
Türkiye'nin, diğer bir doğal gaz hattı ile Yunanistan'a bağlandığını ve oradan da İtalya'ya bağlanacağını anlatan Babacan, Arnavutluk'un da bu hattan gaz istediğini söyledi.
SERBEST TİCARETİN FAYDALARI
Babacan, bir gazetecinin, Türkiye ile Arap dünyası arasındaki ticari, ekonomik ilişkilere yönelik soru üzerine, Serbest Ticaret Anlaşmaları ve vizeler konusunda her iki tarafın da daha hızlı giderek, ticareti arttırması gerektiğini bildirdi.
Serbest ticaretin önemine dikkat çeken Babacan, bu konuda bir örnek de vererek, Gümrük Birliği anlaşması öncesinde bazı sanayicilerin, otomotive zarar vereceği kaygısıyla böyle bir anlaşmaya karşı çıktıklarını, ancak bugün otomotiv sektörünün bir numaraları ihraç kalemi olduğunu ve bu iş adamlarının da en zenginler listesinde yer aldıklarını anlattı.
TÜRKİYE'NİN BAŞARISI VE MALİ KURAL
Türkiye'nin ekonomik başarısında, bağımsız bir
Merkez Bankası, serbest kur rejimi ve enflasyon hedeflemesinin önemli katkısının olduğunun altını çizen Ali Babacan, Mali Kural konusundaki bir soru üzerine, bu kural çerçevesinde bütçe dengesinde ekonomik hızı belirleyeceklerini, genel ekonomik konjonktürü takip ederek ve yapısal reformları rafine edeceklerini söyledi.
Mali Kural ile uzun vadeli bir mali çıpa oluşturduklarını anlatan Babacan, bu çıpa ile 10-15 yıl sonraki ideal bütçe dengesi, ideal borç stoku için yıllık mali uyum politikası uygulayacaklarını kaydetti.
Genel ekonomik konjonktürü de takip edeceklerini belirten Babacan, bu çerçevede, “iyi günlerde tasarruf edip, kötü günlerde harcamaya yönelik” bir politika izleyeceklerini ifade etti.
Bundan sonraki süreçte, daha önce gerçekleştirilen yapısal reformların ayrıntılarına yönelik daha rafine bir dönem gireceklerini anlatan Babacan, bu çerçevede, bankacılık, vergi ve yatırım ortamı konusunda daha ayrıntılı çalışmalar yapacaklarını kaydetti.