Güncelleme Tarihi:
Mayıs ayında, Kombassan’ın merkezinin bulunduğu Konya’daki bir ticaret mahkemesi, 20 yıldan uzun bir süre önce yurt dışında elde ettiği kazançları şirkete yatırdığını söyleyen bir kişinin yasal olarak hissedar olmadığına ve şirketin yatırılan parayı kısmen iade etmesi gerektiğine hükmetti. Bloomberg’in ulaştığı benzer 4 karar da bireysel şikayetçilere 20 bin 804 eurodan (23 bin 278 dolar) 50 bin 501 euroya kadar ödeme yapılması yönünde.
Bu kararlar, bekleyen binlerce dosya için emsal oluşturabilir ve Kombassan’ın avukatına göre 75 bine yakın yatırımcıya sahip olan şirketin sonunu getirebilir. Kombassan’ın hukuk müşaviri Serdar Bayburt, 13 Haziran’da Bloomberg’e yaptığı açıklamada, şimdiye kadar 150 davacının, benzer kararlarla davalarını kazandığını ve şirketin toplam 20 milyon liralık ($5,7 milyon) ödeme yapmaya mahkum edildiğini söyledi.
Bayburt, "Tüm bu hissedarların dava açma potansiyeli var ve kazanırlarsa operasyonlarımıza devam edemeyiz. Kararı temyize götüreceğiz." dedi. 23 Haziran’da Bloomberg’in sorularını e-posta ile yanıtlayan şirketin yönetim kurulu başkanı Ali Rıza Alaboyun da "Hukuk mücadelemiz devam edecek. Üretmeye ve istihdam yaratmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı. Kombassan, inşaat, tekstil, gıda ve turizm alanlarında faaliyet gösteriyor.
1990’lardaki çalkantılı dönemde muhafazakar sermayenin önde gelen şirketleri arasında gösterilen Kombassan, şikayetçilere göre yatırılan paraların istendiği her an geri çekilebileceği ve karşılığında yüksek oranda getiri sağlayacağı garantisi ile para topluyordu. Mayıs ayındaki mahkeme kararında, "Hisse senedi satımı sırasında gerçeğe aykırı beyan ve vaatlerde bulunulması hile teşkil eder." denildi ve şirketin iddiasının aksine para yatıranları hissedar olarak kabul etmedi.
5 yıl önce hisselerini borsaya kote eden Kombassan bu süreye kadar topladığı paraları tutarak işini büyütmeye devam etti.
GERİ ÖDEME YAPILMADI
Davacıların avukatlarından Nuray Cingil, "Yatırımcılar şirketin vaadettiği gibi 3 ay önceden bildirmek koşuluyla paralarını geri çekmek istediler ancak şirket bunu sağlamadı." dedi. Bloomberg’e konuşan Cingil, "Çünkü Kombassan yatırımcıların artık hissedar olduğunu iddia etti ve paraları yıllarca rehin kaldı." diyor. Şirkete 1998-2000 yılları arasında yatırım yapan Cingil’in 4 müvekkili açtıkları davaları kazandı.
Koç Holding, Sabancı Holding gibi "laik" holdinglerin domine ettiği ekonomide geçmişte, faiz duyarlılığı olan yatırımcıların dini hassasiyetlerini kullanarak finansman sağlamaya çalışmak daha küçük ölçekli şirketlerin başvurduğu bir yöntemdi.
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Seyfettin Gürsel, 90’lı yıllardaki oynak faiz oranları ve yüksek enflasyonun, öngörülebilirliği azaltarak şirketleri farklı fon arayışına ittiğini söyledi. Bloomberg’e konuşan Gürsel, "O dönemde hükümetin de desteğiyle, bu finansman türü büyüme şansı yakaladı." dedi.
OTORİTELER DEVREYE GİRİYOR
Bazı dosyalar neredeyse 20 yıl öncesine dayanıyor. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), 2000 yılında yayınladığı bültende şirketin hisselerini Kurul kayıt yükümlülüğüne uymadan ihraç ettiğini belirtmiş, bunun mevzuata aykırı olduğunu kaydederek şirketten tam olarak ne miktarda para toplandığını açıklamasını istemiş ve şirkete kendisinden para toplanan kişilerin bilgilerini paylaşması için bir aylık süre tanımıştı.
Kurul, toplanan sermayenin yoğun olarak yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarından nakit olarak tahsil edildiğini ve büyük bir çoğunlukla bu tutarların bankacılık sisteminden geçmediğini açıklamıştı.
Bloomberg’e konuşan eski SPK Başkanı Doğan Cansızlar, "İnsanlardan izinsiz para toplanıyordu ki bu da sermaye piyasası mevzuatına açık şekilde aykırıydı." dedi. Telefonda soruları yanıtlayan Cansızlar, "Aynı dönemde sadece Kombassan için değil, 70 şirket için benzer karar aldık." diye konuştu.