"Anadolu da bir söz vardır, 'Hatice değil netice önemli' derler"

Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi tarafından 19'uncusu düzenlenen ve 3 gün sürecek 'Kömür Kongresi' bugün başladı.
Dedeman Oteli'nde gerçekleştirilen kongre, maden ocaklarında hayatlarını kaybeden işçiler anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunulmasıyla başladı. 'Yastayız' yazılı siyah pankartın asıldığı salonda görevlilerin ise yakalarına siyah kurdele taktığı görüldü. Kömürün aranmasından tüketimine kadar geçen süreçte kömür madenciliğinde yaşanan gelişmeler ve karşılaşılan sorunlar, bilimsel verilerle tartışılacak kongrede 47 bildiri sunulacak.

'GEÇERLİ NOT ALACAK DURUMDA DEĞİLİZ'

Kongrede konuşan Zonguldak Vali Yardımcısı vekili aynı zamanda Kozlu Kaymakamı Ahmet Karakaya ise Soma'da yaşanan bu acıların yerine daha sonra başka gündemlerin geleceğini belirterek, şunları söyledi: "Biz unutmuyoruz ama bir şekilde üzerini kapatıyoruz. Bu nedenle daha profesyonel eller değmeli, unutmayacak bir mekanizma oluşturulmalı ve 'iş kazası, iş cinayeti' dediğimiz özelliklede maden ocaklarında meydana gelen bu acıların tekrarlanmaması için mutlaka siyasi iradenin başta olmak üzere gerekli idarecilerin, sivil toplum kuruluşlarının, basının yakından takipçisi olması gerekmektedir. Ben defalarca bu tarz kazaların olduğunu, konuşulduğunu, belki acil tedbirlerin getirildiğini, nispeten daha iyi yerlere götürmek için bir şeyler yapıldığını ama sonucun maalesef gördüğünüz üzere çok da değişmediğini kendi tecrübelerimle görüyorum. Anadolu da bir söz vardır, 'Hatice değil netice önemli' derler. Elbette yapılan bir şeyler vardır. Hedef olarak sonuca baktığımız zaman demek ki bu konuda geçerli not alabilecek durumda değiliz. Gencecik yaşta hayatını kaybeden madencilerimizin annelerinin, babalarının, kardeşlerinin, eşlerinin, çocuklarının gözlerinin içine daha bir rahatlıkla bakabilmek istiyorsak gerçekten hepimiz üzerimize düşen görevi yapmak zorundayız. Bu son olmalı ya da böyle bir durum olduğu zaman gereken her şeyin yapıldığını gönül rahatlılığıyla kabullenmemiz lazım. Kömür de çıkmak durumunda. Bu kömürü biz stratejik öneminden dolayı çıkartıyor isek önce insanın, işçinin güvenliğini sağlamak zorundayız. Çok pahalıysa, değmiyorsa o zaman o işçiyi ocağa hiç sokmamamız gerekiyor. Ama bunu çıkarmak şartsa maliyetine bakmaksızın asgari değil azami güvenlik tedbirlerinin alınması gerektiği kanaatindeyim."

TEKNİK ÇALIŞMALAR YÜRÜTMEYE DEVAM EDECEĞİZ

Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel, Türkiye'de meydana gelen maden kazalarının ortak yönlerinin incelendiğinde özelleştirme ve taşeronlaşma uygulamalarından başlayan politikalar ile yanlış proje uygulamaları ve havalandırma sistemleri ile yanlış ve yetersiz denetim sistem ve uygulamalardan kaynaklandığını söyledi. Yüksel, "Maden Mühendisleri Odası olarak bugüne kadar yaptığımız gibi bugünden sonra da sektörün sorunlarının çözümü için bilimsel ve teknik çalışmalar yürütmeye devam edeceğiz. Ancak siyasi iktidarı çalışmalarımıza kulak vermeye ve raporlarımızı tozlu raflara kaldırmamaya davet ediyoruz" dedi.

MADEN KANUNU TASARISI SEKTÖRÜN SORUNLARINI DAHA AĞIRLAŞTIRACAK

Yüksel, bakanlık bürokrasisi tarafından Başbakanlık Genelgesinin yarattığı sorunları çözüm amacıyla hazırlanan Maden Kanunu tasarısı çözümün yerine sektörün sorunlarını daha da ağırlaştıracağını belirterek, şöyle dedi:
"Soma faciasından sonra değiştirileceği beyan edilen Maden Kanunu tartışılmadan eski haliyle bugün Bakanlar kuruluna sunulacak olup içerisinde Soma faciasına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu değişiklik ne Soma`nın ne de sektörün sorunlarını çözmeyecektir. Çünkü içerisinde bilimin ve tekniğin uygulayıcısı olan maden mühendislerinin görüş ve önerileri alınmamıştır."

KARINCALAR BILE BU KADAR KOLAYCA HAYATINI KAYBETMİYOR

Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Eyüp Alabaş, Soma'da katliam yaşandığını söyleyerek, "Doğaya karşı mücadelede karıncaların bile bu kadar kolayca hayatını kaybetmediği bu kaza önce ülkemizi yönetenleri, sonra bu sektörde sorumluluk taşıyan bizleri derinden yaralamıştır" diye konuştu.

OLAY OLDUKTAN SONRA BAKANLARIN, VALİNİN ÜŞÜŞMESİNDEN NEFRET EDİYORUM

CHP Manisa MilletvekiliAli Rıza Öztürk, 2007'den itibaren mecliste iş kazalarının nedenlerini araştırdığını belirterek, milletvekili olmaktan daha öte bir madenci olarak bu tür maden kazalarında, toplu cinayetler olduktan sonra siyasetçilerin, devletin valisinin, bakanların oraya üşüşmesinden nefret ettiğini söyledi. Öztürk, şöyle konuştu:
"Samimi söylüyorum nefret ediyorum. Önemli olan o kaza olduktan sonra oraya üşüşmek değil. Maden Mühendisleri Odası 2010 yılında bir rapor hazırlamışsa, 'Ey siyasi iktidar sen bu tedbirleri al' demesine rağmen o da dönüp bakmamışlarsa, orada 301 insan öldükten sonra medyanın çıkıp falancının eşi bir aylık hamileydi, iki aylık evliydi, çocuk yetim kaldı. 'Ben de yetim kaldım. Ben babamın ölümünden 5 gün sonra doğdum. Medya, oradaki meselenin gerçek yüzünü örtmek için olaylardan dramatik kahramanlar yaratıyor."

MADEN OCAĞINA KİMYA MÜHENDİSİ GÖNDERİRSENİZ BU İŞİN OLACAĞI BUDUR

21'inci yüzyılda akıl, bilim ve teknolojinin yol göstericiliğinden iş kazası denilen cinayetlerin minimize edilebileceğini vurgulayan Öztürk, şunları söyledi:
"Mart ayında Soma'da iş sağlığı ve güvenliği müfettişleri denetim yapıyor, hiçbir kusur bulamıyorlar. Şimdi 20'yi aşkın kusur var. O zaman ya denetim olmamış ya da adam gibi olmamış. Ben de özel sektörde maden mühendisliği yaptım o denetimlerin nasıl yapıldığını çok iyi bilirim. Maden ocağına siz kimya mühendisi gönderirseniz, kimya mühendisi giderde oralarda tahkimatı, galerileri, kaçma yerleri var mı? Yok mu? onlara bakmaz, bu işçiler ellerini tuzlu suya sokuyor mu? sokmuyor mu? gibi işlerle uğraşırsa bu işin olacağı budur. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı hakkında gensoru verdik. Bu iki bakan Anayasa'da ve yasaların kendisine yüklediği görevleri yapmadıkları için bunlardan kaçtıkları için bu olaydan sorumludurlar. Bakanın iki günde bir gömlek giymiş olması, çayla simit yemiş olması, bizim bağrımızı inceltmez, oradaki acıları dindirmez. Böyle dramatik olayları geçelim, gerçekçi olalım."