Güncelleme Tarihi:
Diğer yandan ise aile şirketi ile ABD’de güneş enerjisinden elektrik üretimi fırsatları kolladıklarını anlatıyor. Bunun sebebi ise Amerika’daki pazarın hızlı şekilde büyüyor olması ve güneş enerjisine sağlanan cazip olanaklar. Seymen, “Avrupa Birliği’nde güneş enerjisine verilen teşvikler, alım garantileri biraz düştü. Bu sefer de ABD ciddi oranda gelmeye başladı. Amerika’da geçen yıl 7 bin megavat (MW) yeni güneş santrali kuruldu. Bu yıl 9 bin MW kurulum yapılacak. ABD’de yeni bağlanan elektrik üretim tesislerinin yüzde 30’u da solar (güneş). Uçsuz, bucaksız bir pazar. Bizim de ABD’de güneş santrali yatırımlarımız olacak. Kaliforniya, Colorado, Kuzey Karolina gibi eyatlerlerde güneş enerjisi santrali (GES) kuracağız” dedi.
PARASI OLAN ABD’YE GİTSİN
CSUN’ın yerli ortağı ve Seul Holding Yönetim Kurulu Üyesi Egemen Seymen’le Türkiye’deki yatırımlarını ve güneş enerjisi sektörünü konuştuk. Seymen, şu anda öncelikli hedeflerinin ABD pazarı olduğunu anlatıyor. Seul Holding ile Türkiye’de 30 MW’lık santralleri olduğunu kaydeden Seymen, “Şimdi ABD’de de şirket kuruyoruz, GES yatırımlarımız olacak. Amerika kağıt üzerinde daha karsız gözüktüğü durumlarda bile daha cazip çünkü sürdürülebilir bir pazar, güvenli bir ülke. Türkiye’de 10 yıl sonra siyasi, ekonomik ne olacağını bilmiyorsunuz. Solar açısından sağlıklı ve güzel bir pazar. Çok açıklar. Parası olan mutlaka gidip yatırım yapmalı” diyor. Avrupa ve Türkiye’de güneş enerjisinin alım garantisi sistemi ile işlediğine işaret eden Seymen, “ABD’de eyaletlerin teşvikleri var, federal hükümetin teşvikleri var, ikili anlaşma yapabiliyorsunuz, elektrik şirketi ile anlaşabiliyorsunuz. ABD’nin güzel tarafı yatırım vergi indirimi ile paranızın yüzde 30-35’ini anında geri alabiliyorsunuz. Bu da finansman bulmanızı kolaylaştırıyor. Parası olan birine diyorsunuz ki ‘Yüzde 30 öz kaynağı sen koy, proje zaten bitmeden bunu geri alacaksın’. Karlı satarsan, bir de oradan kar veriyorsunuz. Parasını veren özkaynak ortağı olabilir. Bir diğer avantaj da güneş enerjisindeki amortismanı diğer büyük şirketlerinizde kullanabiliyorsunuz. Apple, Google, Microsoft gibi büyük şirketlerin solara girmesinin sebebi de bu. Soları aslında finansal yatırım aracı olarak kullanıyorlar” diyor.
GAZ, SOLARIN ÖNÜNÜ TIKIYOR
Türkiye’de güneş enerjisinde gelinen yaklaşık 250 MW’ın çok düşük kaldığına dikkat çeken Seymen, “Neden sektör bu kadar yavaş ilerliyor” sorumuza karşılık, “Belki doğalgazın da etkisi olabilir çünkü ciddi oranda gaza bağımlı bir ülkeyiz ve uzun yıllar süren anlaşmalar var. Türkiye istese elektriğinin yüzde 10-15’ini çok rahat güneşten karşılayabilir. Şu an büyüme lisanssız pazarda. Öz tüketim adı altında 1 MW’a kadar lisanssız elektrik üretim izni veriliyor” diyor.
Kapıdan giren ‘Kaç para’ diyor
PANEL üretim tesisinde yıllık 350 MW olan kapasiteyi, yakında 500 MW’a çıkaracaklarını açıklayan Seymen, “Avrupa Birliği (AB) Çin malı panellere anti-damping getirdi. Ama biz ‘Made in Turkey’ olarak anti-damping’den muaf bir şekilde Avrupa’ya mal satabiliyoruz. 2014’te ABD de Çinli ve Tayvanlı üreticilere anti-damping uygulaması getirdi. Şu anda bütün ağırlığımızı Amerika’ya verdik. İç pazara Çin’den getirdiğimizi satıyoruz, Türkiye’de ürettiğimizi de yurtdışına satıyoruz. Bir yerden sonra yerli müşteri fiyata bakıyor, öyle olunca biz de Çin’deki ucuz panelleri getirip satıyoruz” diyor. Bir dönem tartışılan “Türkiye panel çöplüğüne dönebilir” uyarısını hatırlattığımızda ise Seymen şunları söylüyor: “Panellerin garantisi veriliyor, tüm testleri yapılıyor, elektriksel değerleri veriliyor. Ama Avrupa’ya girmeyen panellerin Türkiye’ye girdiği noktasında, bu tamamen müşterinin tercihi ile alakalı. Türkiye’ye 26 marka panel girmiş, birçoğunu hiç duymadım. Avrupalı müşteriler buraya geldikleri zaman önce satın alma departmanlarındaki teknik mühendisler geliyor. Çok ciddi rapor tutuyorlar. Bir sonraki turda finansal birimleri devreye giriyor. Fiyat konuşmaya üçüncü aydan sonra başlıyoruz. Ama Türkiye’de öyle bir şey yok. Kapıdan giren ‘1 MW kaç para’ diye giriyor.”