Güncelleme Tarihi:
TED Open.. 60 yıllık tenis klasiği. Türk tenisinin mihenk taşı. Öyle ki bu unvanını dünya tenisine kazandırdığı yıldızlarla da kanıtladı. Kimler geldi, kimler geçti. İlie Nastase ve Luis Ayala bu kapıyı açtı. Arkasandan Robin Soderling (2009 Fransa Açık Finalisti), Rainer Schüttler (2003 Avustralya Open Finalisti), Tim Henmann (6 tane Grand Slam Yarı Finali) devam etti...
Federasyondan destek
1946’dan itibaren tenis rüzgarını estiren TED Open, Dünya tenisinde ilk 100 içinde yer alan yıldızların ve gelecek vaadedenlerin gözbebeği olarak parmakla gösterilirken, TED Open Challenger’a Tenis Federasyonu’nun ilk kez maddi destek vereceğini açıklaması kulübe doping etkisi yaptı. 10 Ağustos’ta başlayacak organizasyon için Başkan Mehmet Tınaz, şöyle konuştu: “60’lı yıllardan bu yana devam eden geleneksel turnuva TED Kulübü’nün spor bayramıdır. Garanti Bankası, American Express’le bu kriz ortamında ana sponsor oldu. ATP’ye kayıtlı 2 Türk turnuvadan (İzmir Cup) biri olan organizasyonumuza TED ailesinin mutlaka sahip çıkması gerekiyor. Arzumuz tribünlerin dolması.”
Garanti Bankası’nın Ödeme Sistemleri Pazarlama Müdürü Selin Billi, şunları söyledi: “Dünyada American Express’in desteğiyle 1979’da düzenlenmeye başlanan, ülkemizde TED organizasyonuyla uzun yıllardır gerçekleştirilen Challenger turnuvalarının İstanbul etabı TED Open’a American Express’in adını vermekten mutluyuz. American Express’in tenise verdiği desteği ülkemizde de sürdürerek, sporun gelişimine katkı sağlayacağımız için heyecanlıyız. Katkı, sadece profesyonel sporculara yönelmeyecek. Amatör sporcuların da yarışabileceği American Express Open turnuvasıyla, geniş kitlelere ulaşmayı hedefliyoruz. TED Open bünyesine bu yıl American Express için özel bir turnuva ekledik. Turnuvaya amatör raketler katılabilecek ve turnuvanın finalistleri hem bu yılın finalistleri ile maç yapma fırsatına sahip olacak hem de US Open maçlarını New York’ta izleme şansını yakalayacak.”
3 bin 400 top
TED Open dünyada sponsor logolu toplarla oynanan ilk challenger turnuva. Wilson tarafından üretilen toplar, high-visibility (yüksek-görüş) içeriyor. Asgari 4 top her 7 ve 9 oyunda değiştiriliyor. Her oyuncunun turnuva süresince günde 3 kutu antrenman topu hakkı bulunuyor. Toplam 3 bin 400 adet top kullanılıyor. TED Open turnuvalarında oyuncular tarafından bir hafta içerisinde 2 bin 500 şişe su, 1500 şişe kola ve türevleri, 250 şişe enerji içeceği, 30 kilo muz, 5 kilo kesme şeker tüketiliyor.
Kimler geliyor
Geçen yıl İzmir’i kazanan Gilles Muller’e ilk turda yenilmişti. Bu yıl en az bir yarı-final bekliyoruz. TED’e gelecek diğer yıldız adayları ise geçen yılın şampiyonu Portekizli Gil ile finalist Alman Dorsch, Fransız yıldız Nicolas Mahut, Alman Florian Mayer, Sloven Kavcic, doping yüzünden ceza alıp şimdilerde geri dönüş yapan Slovak Karol Beck. Ana tabloya giremeyip eleme oynamak zorunda kalan iki tane de “baba” var: 31’lik Holanda’lı Sluiter ve 34’lük İsviçre’li Bastl.
ENGİN KRATZER
Kaderini TED Open belirledi
GEÇEN hafta İstanbul Cup’taydım. Turnuvanın idari ofisinde WTA (Dünya Bayanlar Tenis Birliği) Tour Supervisor’ın denetleyicisi ve başhakemi tanıdık bir yüzdü. Karşımdaki kişi geçen yılların yorgunluğunu yüzündeki kırışıklıklarla göstenen Avustralya’lı Jimmy Moore’du.
Onun TED Open tarihçesinde önemli yeri var. Moore, 70’li yıllarda eşiyle birlikte TED Open’a gelirdi. Özellikle karışık çiftler kategorisini kazanırlardı. Jimmy tenis oyunculuğunun dışında ünlü tenisçilerinin de bir nevi menajerliğini de yapardı. O zamanlar tenis bugünün ATP’si gibi profesyonel bir kurum tarafından yönetilmiyordu.
Avrupa’nın dünyaya açılan tenis piyasası Wimbledon Turnuvası’ydı. Jimmy Moore, TED’in yurt dışı organizatörü Celal Uluğ ile Londra’da tenisçilerle konuşup TED Open’a gelmeleri konusunda ikna etmeleri için büyük çaba harcarlardı.
O zaman dünyanın 1 numaralı tenisçisi Rumen İlie Nastase, bir kaç bin dolar cep harçılığı, uçak ve otel masrafları karşılığında defalarca İstanbul’a geldi. Yani bu olay bugün Roger Federer’in TED Open’a katılması gibi bir şeydi.
Jimmy, ayrıca TED Open’da hakemlik de yaptı. Bununla da kalmadı, benim de bulunduğum o dönemin TED’in genç takımını yaklaşık 2 ay boyunca çalıştırdı. Ayaküstü yaptığımız konuşmada kendisine, “Nasıl WTA Tour Supervisor oldun?” dedim.
O da gülümseyerek şunları söyledi:
“İngiltere’de Wimledon’dan sonra geleneklere bağlı en prestijli tenis turnuvası Queens Clup’tır. Bir keresinde turnuva esnasında sürekli yağan yağmurdan dolayı başhakem maç programını yazıp, ilan etmeyi beceremedi. Bunun üzerine Queens’in yöneticileri bana ‘Sen bunun altından kalkarsın’ dedi. Ben de, ‘Beyler ben hakemlikten anlamam. Sadece TED Open’da bir kaç maç yönettim ve programladım’ dedim. Onlar da, ‘Olsun. Sen yaparsın’ diye direttiler. O gün, bugün derken WTA Tour Supervisor’a kadar yükseldim.”