Güncelleme Tarihi:
Son yıllarda Sabancı Topluluğu, sürdürülebilirlik, teknoloji ve dijitalleşme ile ilgili ciddi adımlar atıyor. Burada sizin temsil ettiği alan yani Yapı Malzemeleri Grubu ne yapıyor onu biraz bize anlatabilir misiniz?
BURAK ORHUN- Sabancı Topluluğu olarak Topluluk Vaadimiz; “Sürdürülebilir bir yaşam için öncü girişimlerle Türkiye ile dünyayı birleştiririz.” Bu vaat çerçevesinde 2050 yılına kadar net sıfır emisyon tahahüdünde bulunduk. Türkiye’de bunu tahahüt eden ilk grubuz.
Şimdi Yapı Malzemeleri Grubu olarak da bu taahüt çerçevesinde sürdürülebilirlik dönüşümünü sağlamak için gerekli adımları atıyoruz.
Tüm dünyada inşaat ve yapı malzeme sektörü büyük bir dönüşüm içinde. Son kullanıcı, sürdürülebilir malzemelerden yapılmış evlerde oturmayı, inşaatın sürdürebilirlik kriterleri çerçevesinde yapılmasını istiyor. Daha da önemlisi yaşam döngüsünde sürdürülebilir bir ofis ve ev olmasını talep ediyor. Bu çerçeve hem şu an ürettiğimiz çimentoda, hem de çimentonun bundan sonraki dönemde yanına katacağımız diğer yapı malzemeleri ürünlerinde sürdürülebilirlik en önemli kriterimiz olmayı sürdürecek.
Tüm bu süreçleri dijitalleşmeden ayrı düşünmek çok zor. Çünkü sürdürebilirliği yakalamanın en önemli yolu dijitalleşme. Dijitalleşme sayesinde çimento üretiminde enerji verimliliğini sağlayabiliyoruz. Çeşitli alternatif yakıt hammaddelerini, daha verimli kullanabiliyoruz. Dolayısıyla çalışmalarımız devam ediyor. Topluluk vaadimize katkımız; hem çimento üretemini daha sürdürülebilir kılmak için yapacağımız inovatif çalışmalarla, hem de çimentonun yanına katacağımız yeni sürdürebilir ürünlerle devam edecek.
Malzeme teknolojileri de son derece hızlı gelişiyor. Bu alanda bir devrim oldu mu, olduysa bu devrimin neresindeyiz? Sabancı bu devrimin neresinde yer alıyor? Kendinizi nasıl hazırlıyorsunuz?
BURAK ORHUN- O teknolojik devrim, son 50 yıla baktığınızda; diğer sektörlere kıyasla inşaat sektöründe biraz daha yavaş gelişiyor. Fakat yaklaşık son 5 yılda önemli bir kırılma yaşandı. Bu kırılmayı sağlayan unsur da sürdürülebilirlik ve dijitalleşme oldu. Son müşteri artık daha sürdürülebilir ürünler talep ettiği için, yapı malzemeleri sektörü bu dönüşümü sağlamak zorunda kaldı.
Tüm dünyadaki yapı malzemesi oyuncuları, “Daha sürdürülebilir neler üretebiliriz, üretim süreçlerini nasıl daha sürdürülebilir hale getiririz” sorularına yanıt arıyor. Bunun için yeni teknolojilerin peşinden koşuyor. Şu an ortada ‘kazanan bir teknoloji’ yok. Fakat önümüzdeki 2-3 yıl içinde kazanan bir teknoloji ortaya çıkacak ve bu ticarileşecek.
Biz de Sabancı Topluluğu olarak karbon yakım teknolojileri üzerinde çalışıyoruz. Alternatif yakıt ve alternatif hammadde konusunda önemli bir gelişme kaydettiğimizi söyleyebilirim. Afyon’daki tesis, Türkiye’nin en yüksek alternatif yakıt tüketen üretim tesislerinden biri. Bu daha da ileriye taşımak istiyoruz.
Şu anda içinde bulunduğumuz Afyon Çimento da son teknolojinin kullanıldığı yerlerden biri değil mi?
BURAK ORHUN- Doğru. Bu fabrikamız Türkiye’deki en gelişmiş teknolojinin kullanıldığı çimento fabrikalarından biri. Hem bölge hem de Türkiye için önemli bir yatırım. Çimentoyu üretirken daha az karbon emisyonu için iki önemli adım attık. Bir tanesi alternatif yakıt, yani kömür yerine atıktan türetilmiş yakıtlar yakabileceğimiz bir yatırımımız var. Bunun yanında, tükettiğimiz elektriği burada üretebileceğimiz çok önemli bir güneş enerjisi santralı yatırımımız olacak.
Eskiden yabancı şirketlerin Türkiye’deki satınalmalarını ya da Türkiye’deki projelerini konuşuyorduk. Son yıllarda Türk şirketlerinin de yabancı ülkelerde yaptığı yatırımları konuşmaya başladık. Bu alanda Çimsa’nın da Houston ve Bunol’da yatırımları var. Sabancı’nın dünya vizyonu’nda, Çimsa’nın ve Yapı Malzemeleri Grubu’nun nasıl bir rolü var?
BURAK ORHUN- Özellikle pandemiden sonra küresel tedarik zincirinde önemli bir kırılma yaşandı. Artık müşteri, tedarik ettiği malın daha yakında olmasını istiyorlar. Bu durum, sektörlerden bağımsız; tüm ihraç ürünler için geçerli. ‘Burada oturalım, yurtdışına satalım’ dönemi geçti. Müşteriyle beraber çalışmak ve müşterinin bulunduğu ekosistemin içinde olmak şart. Biz Sabancı Topluluğu olarak; Topluluk Vadimizde ‘Türkiye ile dünyayı birleştiririz’ derken tam da buna vurgu yapıyoruz.
Sabancı Topluluğu’nun, her biri kendi alanında bir dev olan çok sayıda yabancı ortağı var. Gerek Türkiye’de gerekse yurtdışında ortak yatırımlarımız var. “Türkiye ile dünyayı birleştirme’ misyonumuzu; burada elde ettiğimiz bilgiyi yurt dışına taşıyarak ve oradaki know-how’ı Türkiye’ye getirerek sağlıyoruz. Yapı Malzemeleri Grubu olarak, ABD’de ve İspanya’da üretim tesislerimiz var. Ayrıca Avrupa’da çok çeşitli ülkelerde terminallerimiz bulunuyor. Bu network sayesinde global çerçevede yerel yetenekler geliştiriyoruz.
Bunun iki amacı var; Birincisi müşteriye daha yakın olma, ikincisi ise zaten katma değerli olan ürünleri, daha fazla katma değer getirecek şekilde birlikte geliştirebilme.
Türkiye yapı malzemelerinde önemli bir konumda ama hayat da devam ediyor. Bunu daha ileriye taşımak için neler yapabiliriz? Sabancı Topluluğu olarak kendinize burada özel bir sorumluluk üstleniyor musunuz?
UMUT ZENAR- Afyon bizim gerçekten gurur duyduğumuz fabrikamız. 165 milyon dolarlık bir yatırım var burada. Ekstra atık kullanımı ve teknoloji geliştirmeyle ilgili yatırımlarımız var. Biz bu tesiste ürettiğimiz ürünü ABD’nin Houston eyaletinde de pazara sunuyoruz. Bu gerçekten büyük bir başarı.
Günün sonunda inşaat sektörü; yapısal hareketlerden ve ekonomik gelişmelerden etkilenen bir sektör. O yüzden sektörün belli başlı ev ödevleri var diyoruz. Bunları üç ana başlıkta topladığımızda; Birincisi ihracatta rekabetçilik gücünün artırılması. İkincisi ciddi ve kaliteli bir insan kaynağının oluşturulması. Üçüncüsü ise sürdürülebilir ürünler tarafında farklılaşma.
Çimsa bu üç başlığı da belli planlar çerçevesinde hayata geçirmiş durumda.
İhracatta rekabetçilik konusundan başlayalım: Çimsa şu anda 65’ten fazla ülkeye ihracat yapıyor. Yani 65’in üstünde ülkede müşteri portföyümüz ve dağıtım ağımız var. Biz ABD’de yüzde 8 olan pazar payımızı, sadece 2 yılda yüzde 20’ye çıkarmayı başardık. ABD’de tüketilen her 5 üründen 1’i Çimsa’nın ürettiği beyaz çimento.
Bunun yanında İspanya’da bir fabrika alımı gerçekleştirdik. Biz zaten Avrupaya ihracat yapıyorduk. Ama bu satın almayla pazarda yer edinerek oranın oyuncusu haline geldik. İspanya’daki mevcut pazar payımız yüzde 50. Yani satılan her 2 üründen 1’i Çimsa markasıyla satılıyor. Bununla da gurur duyuyoruz.
Diğer konu insan kaynağı konusu. Bunu, üyesi olduğumuz İMSAD sektör toplantılarında her fırsatta gündeme getiriyoruz. Sektörün; iyi bir dünya vizyonu olan, küresel sisteme entegre olabilecek, bu ticareti düzgün yönetecek yol arkadaşlarına ihtiyaç var. Bu anlamda da biz Çimsa olarak kendimizi farklılaştırdık. Bir de sürdürülebilir ürünler konusu var. Bu inanılmaz derecede hızlı geliyor. Özellikle Avrupa’da uygulamaya giren yeni yönetmelikler sonrası tüm yapı malzemeleri şirketlerinin buna uyum sağlaması artık bir zorunluluk oldu. Çimsa olarak bu yeni yönetmeliklerin çok çok öncesinde zaten harekete geçmiştik. Afyon Çimento’da atık kullanım oranımız yüzde 35’e ulaştı. Yüzde 35 atık kullanımıyla dünyadaki diğer çimento fabrikalarına göre Afyon’daki tesisimizi daha rekabetçi hale getirdik. Çevresel etki anlamında da 23 bin hektar ormanlık alanın tutacağı karbondioksite eş değer bir karbon salınımının önüne geçtik.
Yani kömürün yerine başka sektörlerin atıklarını yakıt olarak kullanıyoruz ki bu çok ciddi bir rakam… Bu rakamı şöyle kıyaslamak lazım; Türkiye ortalamasının yüzde 7 olduğu bir alanda biz ortalamanın 5 kat üzerinde yani yüzde 35 gibi başka sektörlerin atıklarından yakıt üretiyoruz.
Böylelikle hem maliyet azaltıcı faktörleri gündeme almış oluyoruz ama aynı zamanda çevreye ve topluma fayda sağlayacak yatırımlara devam ediyoruz.
Bir de yenilenebilir enerji üretimi konusu… Afyon’daki tesisimizde güneş enerji santralı (GES) kuruyoruz. Bu yatırımla birlikte tesisimizde tüketilen elektriği yenilenebilir kaynaklardan sağlamış olacağız.