Sadi ÖZDEMİR
Oluşturulma Tarihi: Ekim 28, 2008 00:00
Sivaslı Ünal Karaca, 1980’de gittiği Nürnberg’de bir İtalyan restoranında 3.5 yıl kaçak işçilik yaptı, sermaye biriktirdi. Sivas’a dönen Karaca, önce ticarete sonra mobilya imalatına başladı ve Tiffany markasını yarattı. Mobilyada yarısı ihracattan 8 milyon dolar ciro yapan Karaca, 2006’da ’kil’den kozmetik ürünler imalatına da başladı ve Dermokil markasıyla 28 ürünü pazara sürdü.
ALMANYA’ya turist vizesiyle gidip kaçak çalışan Sivaslı Ünal Karaca’nın 1983’te Sivas’a dönerek başladığı ticaret hayatı sanayicilikle devam ediyor. Karaca, 1980’de gittiği Nürnberg’de bir İtalyan restoranında 3.5 yıl kaçak işçi olarak çalıştı. Sivas’a döndükten sonra biriktirdiği paralarla ticarete giren Karaca, daha sonra mobilya imalatına da başladı. Tiffany markasıyla ürettiği mobilyaların yarısını 11 ülkeye ihraç eden Karaca’nın Tiffany’si, 8 milyon
dolar ciro yapıyor ve 220 kişilik istihdam sağlıyor. 2006’da da ’kil’den kozmetik ürünler imalatına başlayan Karaca’nın yeni şirketi Dermokil’de 80 kişilik istihdamı var. Dermokil’den bu yıl 2 milyon dolar civarında ciro bekleyen Ünal Karaca, işin hızlı büyüdüğünü söylüyor ve "2009’da 10 milyon dolar ciro yaparız" diyor.
17 yaşında Nürnberg’e Ünal Karaca şöyle başlıyor anlatmaya: "Babam 11 çocuklu bir baba. Sivas merkeze bağlı Söğütçü köyündeniz. Tarladan çıkan buğday karnımızı zor doyuyordu. O yüzden çocuk yaşta hamallık da yaptım. Çimento fabrikasından inşaatlara giden çimentoyu yevmiye alarak indiriyordum. Sonunda Almanya’ya gidip çalışmaya karar verdim. 17 yaşındaydım ve anne baba muvakatı ile yurtdışına çıkabildim. Nürnberg’e gittim orada dayım vardı. 1 hafta onun yanında kaldım sonra bir İtalyan restoranında temizlik ve bulaşık elemanı olarak kaçak çalışmaya başladım. 3.5 yıl böyle geçti."
Dişimi tırnağıma taktım
Ünal Karaca, pazar günleri de restorandan çıkıp, park bahçe temizliği yaparak çalıştığını söylüyor ve şöyle konuşuyor: "Para biriktirmem gerekiyordu. Çok sıkıntılar çektim. Benim bir dişim yoktur. Çünkü kaçak işçi olduğum için dişçiye bile gidemedim ve çürük dişime tırnağımı takarak, acı verince durarak, tam 2.5 ayda kendim çektim. Ticaret yapabilecek kadar para biriktirip memlekete döndüm."
Sirkeci’den ticarete1983’ün 11’inci ayında döndüğü Türkiye’de önce Sivas’a gittiğini, üç gün sonra da çorap imalatı için makine bakmak amacıyla İstanbul’a geldiğini anlatan Ünal Karaca şöyle devam ediyor: "Bana ’bırak bu çorap işini, bu birilerin elinde yapamazsın’ dediler. Sirkeci’de bir motosikletçinin önünden geçerken, dükkanın sahibi içeri çağırdı ve kış ortasında bana bir kamyon motosiklet sattı. ’Al bunları götür, Sivas’ta sat’ dedi. Para da sormadı. Sivas’a motosikletle döndüm ve bir arkadaşımın dükkanının yarısına yerleştim. Kısa sürede motosikletleri sattık. 8 ay sonra ben askere gideceğim için kura çekerek ortaklıktan ayrılma kararı aldık. Kurada iş bende kalmadı."
Beyaz eşyacılıktan mobilya imalatınaÜNAL Karaca, askerde olduğu dönemde ağabeylerinin ’bir beyaz eşya dükkanı açma’ teklifine evet dediğini, askerden sonra da bu ticarete devam ettiklerini anlatıyor. Karaca şöyle devam ediyor: "1996’da mobilya imalatına da başladık. Tiffany markasıyla imalatımız büyüdü ve ihracata yöneldik. Şu anda İsrail dahil 11 ülkeye ihracat yapıyoruz. 8 milyon dolara yakın ciromuz var ve bunun yarısı ihracattan geliyor. Bir dönem masaj koltuğu da ürettik. Mobilyada iddiamız büyüyor."
Distribütörlük almak yerine Anadolu’nun kilini kullandımMOBİLYA işi büyüdükten sonra 2004’te tüm yurt dışı bayilerini Sivas’ta topladığını anlatan Ünal Karaca, bu toplantı vesilesiyle yeni bir ticarete yöneldiğini söylüyor. Karaca şöyle konuşuyor: "İsrail’deki bayimiz ile sohbet ederken İsrail’de gördüğüm Lut Gölü ürünlerini konuştuk. Bana ’distribütörlük al’ dedi. Ben de ’olur’ dedim. Sonra araştırdı ki 3 milyon dolar distribütörlük parası istiyorlar. Bu ürünün muadili bir başka markanın distribütörlüğünü bedelsiz alabileceğimizi söyledi. Hem Lut Gölü’nü gezelim hem de o firmayı görelim diye üniversiteden bir hocamı alıp gittim. Kozmetiğin çamurdan yapıldığını gördüm. Bana çamurun kil olduğunu söylediler. Anadolu’da zaten kil var ve temizlik ürünü olarak hálá da kullanılıyor. Kozmetiğin 15 gramı ortalama 400 YTL ediyordu. 1.5 yıl çalıştık ve 2006’da üretime başladık. Yüz, vücut, saç ve el bakımı için 28 ürün ürettik. Bilecik, Balıkesir, Gümüşhane, Tokat’ın killerini kullanıyoruz. Azerbaycan ve Arabistan’a Dermokil ihracatımız başladı. Fransa ve Almanya’ya deneme ürünü gönderdik."