Güncelleme Tarihi:
Ateş, Dünya Bankası ve Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) işbirliğiyle düzenlenen, Dünya Bankası raporunun değerlendirildiği toplantıda basın mensuplarının, kredi kartı aidatları ile ilgili sorularını yanıtladı.
Ateş, kart aidatları ile ilgili “35 liranın üstünde olabilir ya da olamaz” gibi bir karışıklık yaşandığını söyledi.
Kart ücretinin belli miktarda ödenmeye devam edeceğinin göründüğünü belirten Ateş, “Telefonu açtığınız zaman çağrı merkezine ulaşabilmek istiyorsunuz, kredi kartınıza bir şey olduğunda karşınıza birinin çıkıp çözmesini istiyorsunuz. Bunlar tabidir ki belli maliyetleri de getirir” dedi.
Burada yapılan düzenleme ile her iki taraf için belli bir denge unsurunun oluştuğunu zannettiğini söyleyen Ateş, “Ne bankalar çok kazansın ama ne de bu iş artık ticareti yapılamaz derecede çekimsiz hale getirilsin” diye konuştu.
Hakan Ateş, bir gazetecinin, “Önergeyle bu maddenin tasarıdan çıkarılması ile ilgili, 'bankaların TBMM üzerinde lobisi' dendi. Ne diyeceksiniz?” şeklindeki soruya karşılık da şunları kaydetti:
“Böyle bir lobinin tarafı olmadığım için hiçbir şey söyleyemeyeceğim. Bankacıların lobisi olduğu kanaatinde de açıkçası değilim. O nedenle bunları da karşı karşıya görmemek lazım. Bu kredi kartlarıyla 150 milyar lira harcandıysa, bunun da kayıt içine ekonomimizi çekmekte faydası olmuşsa, vatandaşımızın mal ve hizmetlere daha uzun vadede ulaşmasına imkan tanındıysa bunu 'tu kaka' etmemek lazım.”
Kartı kullanmayı bir alışkanlık olarak doğru benimsemek ve yapmanın çok önemli olduğunu vurgulayan Ateş, Türk halkında bu alışkanlığın yeni geliştiğini belirtti.
Ateş, “Bunu bir finansman aracı gördüğünüz anda kendi iflasınızı kendiniz imzalamış oluyorsunuz bir anlamda. Çünkü o finanse edici bir araç değil. Onun yanında her bankanın verdiği tüketici kredileri var, 5 yıla kadar. Faiz oranları da kredi kartlarındaki faiz oranlarının çok çok altında olmak kaydıyla” dedi.
Belli giderlerin karşılanamamasının o işin cazibesini küçülteceğine ve bunun da ekonominin yararına olmadığını ifade eden Ateş, “Onun için makul olmak kaydıyla belli maliyetlerin karşılanması zarureti vardır” diye konuştu.
“ALMAK İSTEYEN ALSIN ALMAK İSTEMEYEN DE ALMASIN”
Hakan Ateş, şu anda Türk bankacılığında halen daha faiz gelirlerinin, komisyon gelirlerinin çok üzerinde olduğunu, o komisyon gelirleri içerisinde alınan kredi kartı ücretlerinin de bu ücretlerin yüzde 8-10'undan fazlasını oluşturmadığını kaydetti.Ateş, şunları belirtti:
“Makul oranlarda, örneğin 35 liradan söz edildi. Bu bir referans rakam gibi alınabilir. Tabii ki bankadan bankaya da değişecektir. Kamu bankalarımızda kredi kartı faiz oranları da çok düşüktür. Kimi bankalarımız da kredi kartı ücreti almıyor. Bu anlamda seçim özgürlüğü her zaman var. Niye 'arkadaşım bu vitrinde bu elbiseyi 5 liraya satıyorsun' diye kızmıyorsanız, çünkü 100 liraya da alabilirsiniz, tercihinize bağlı. Kredi kartı da öyle. Ama bütün kamuyu ilgilendiriyor, tabii ki BDDK, ilgili kurumlar burada düzenleyici olmak zorunda. Dünyada olmayan çok iyi kredi kartları kanunu bizde var ve şimdi buna ince ayar yapılıyor. Kriz şartlarında kredi kartlarının ödenmeme oranı yüzde 10'unu buldu. Hatta birtakım silinmeleri, mahsupları ve satışları da sayarsanız bunun da üzerinde. Bu banka üzerinde bir maliyettir. Bunlar içinde birtakım taksitlendirme gibi paranın zaman değerini de bankalar, iş yerleri üstlenirler. Bunların karşılığı olarak belli bir tahsilat yapmalarını da makul görmek lazım. Makul oran da bankadan bankaya değişecektir tabii.”
Bir gazetecinin, “Haksız rekabet oluşabilir mi?” şeklindeki sorusuna karşılık da Ateş, “Diyelim ki bir banka almak istiyor, alsın. Almak istemeyen de almasın. Halk daha çok aidat ücreti almayan bankanın kartını alacak, öbüründen kaçacak. Öbürü de muhtemelen kart ücretlerini düşürecek. Piyasanın kendi dengelerini bulmasını bekleyeceğiz” şeklinde yanıtladı.