Güncelleme Tarihi:
Ali Babacan, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı’na katıldı. Toplantıda ilk olarak dünya ekonomisini yorumlayan Babacan, ABD ve Avrupa’nın toparlandığına vurguladı. Avrupa’da toparlanmanın kırılgan olduğuna işaret eden Babacan, her ülkenin ayrı bir tablo ortaya koyduğunu dile getirdi. Babacan, "Şu an Avrupa Merkez Bankası’nın likidite taahhüdünün rehaveti var. Ülkelerin borçlanma faizi Euro bunalımından evvelki gibi. Bir de Avrupa Merkez Bankası her ülkeye garanti verdiğinde doğal olarak güçlü ya da zayıf ayrımı ortadan kalkıyor. Ülkelerden maliyeyi daha sıkı tutan ya da daha gevşek tutan ayrımı ortadan kalkıyor. Tam burada ahlaki bir riziko var, o da kaygı verici. Avrupa Merkez Bankası’nın son kararları kısa vadede rahatlatan kararlar gibi görünüyor belki ama orta uzun vadede büyük sakıncalara, sıkıntılı tablolara imkân vereceğini öngörmemek mümkün değil." ifadelerini kullandı.
Babacan, gelişmekte olan ekonomilerin borç ve bütçe açıklarının çok olmadığına, esnek kur rejimlerinin bulunduğuna dikkat çekti. Bu ülkelerin görünümünün stabil olduğunu belirtti. Türkiye’nin geçen sene ekonomik ve siyasi olumsuzluklara rağmen yüzde 4 büyüdüğünü anlatan Babacan, şunları kaydetti:
"2012 Ekim ayında 2013 için yüzde 4 büyüme öngördük. Bu yüzde 4 büyüme bu konjonktürde önemli. 2014 ilk 3 ayında yine sayfa sayfa olumsuz haberler var hem iç hem dış sayfada. 17 Aralık’tan sonra uluslararası basının yazdıklarını okuyun. Sanki ülkede her şey durdu, daralma var. Hamdolsun yüzde 4,4 büyümeyi 2014 ilk 3 ayda yakaladık. Bu büyüme suni ve geçici tedbirlerle değil; sıhhatli ve dengeli bir büyüme. 2013 ilk 3 ayından 2014 ilk 3 ayına dek istihdam 1 milyon 300 bin arttı. Bu olumsuz tablo fiiliyatta üretimde olumsuz değil. Ama siyasi gürültü had safhada ama şirketler eleman almaya devam ediyor. İstihdam özel sektörden geliyor. Devletin her sene aldığı eleman 80-100-110 bin. Her sene 3 milyon memura, 10 milyon emekliye maaş veriyoruz. Toplamda 13 milyona maaş veriyoruz. İlave olarak devletin hizmet aldığı kurumlarda 1 milyon eleman istihdam ediliyor. Evet, Türkiye’de 77 milyon var. Yani her hanede devletten maaş alan var. Böyle bir tabloda istihdam adına iyi bir netice görüyoruz."
Başbakan Yardımcısı, Türkiye’nin güvenilirliğinin ve kredibilitesinin arttığından söz etti. Babacan, şöyle devam etti:
"Türkiye olarak bulunduğumuz yerin değerini çok iyi bilmeliyiz. Tabii bu kredibilite yeterli değil, daha da artmalı. Bunun için çaba içinde olmalıyız. Şu an Türkiye’nin risk primi 170-180 puan bandında. Yani yüzde 1,7-1,8 gibi risk algısı var. Bütün olumsuzluklara rağmen fena bir yer değil. Son dönemde büyüme var ama cari açıkta gerileme var. Bu da güvene katkı koyuyor. Biz, 'büyüme olsun ve cari açık artsın' demiyoruz. Popülizm bir tuzak. Bu tuzağa kapılmamak gerek. Kısa vadeli anlayış ile ülkenin uzun vadeli menfaatlerini tehlikeye atmamak gerek. Şu an 'güzel şeyler dillendirmeliyim, geleceğe bakarız' doğru değil. Biz, bu tuzağa kapılmadık. Olumlu olduğunda olumluyu, sıkıntı olduğunda sıkıntıyı paylaştık. Mutluluk oyunu oynamadık. Hatta 'siyasetçi risklerden, olumsuzluklardan söz etmez' diye tenkit edildik. 2007-2008 en büyük dünya bunalımıydı. Son 1 senede gördüklerimiz de önemli. Bu dönemde Türkiye olumsuz anıldı. Bu olumsuz propagandaya rağmen yola devam ediyoruz. Ama içeriden ama dışarıdan epey çaba var, ayrı emellere ve hedeflere yönelik çaba var. Lakin ekonomi yönetimimizde polemiklerden uzak anlayış var. Günlük siyasi gürültü olabilir, polemikler olabilir; ama bu ekonomi yönetiminin yörüngesini değiştirmez. Her partiyi dinleriz ama ekonomi için doğru ne ise onu yaparız."
"BIST'DE YÖNETİLEN PORTFÖY 33 MİLYAR DOLAR"
Ali Babacan, sermaye piyasalarının ekonominin önemli bir ayağı olduğunu ifade etti. Bu ayağın Türkiye’de arzu edilen yerde olmadığını aktardı. Borsa İstanbul (BIST) bünyesinde yönetilen portföyü 33 milyar dolar, menkul kıymetleri 11 milyar dolar olarak açıklayan Babacan, "Kötü değil ama Türkiye hak ettiği yerde değil. Onun için sermaye piyasalarına ilgi duyuyoruz. Burada Türkiye adına kapasite büyük. Ama bu güven inşa etmek sermaye piyasaları için en önemli konu. Burada her bir aktörün sorumluluğu var. Bundan böyle TSPB’nin her üyesi ve her elemanı güven faktörüne dikkat etsin ki arzu ettiğimiz yere gelelim." ifadelerini kullandı.
"SİSLİ ORTAMI FIRSAT BİLEN TİPLER OLABİLİR AMA SORUMLULAR DOĞRUYU YAPMAKLA MÜKELLEF"
17 Aralık ile siyasi tartışmaların arttığından yakınan Babacan, "Gürültünün çok olduğu dönemlerde ayrı eğilimler ortaya çıkabilir. Bireyler, kurumlar böyle dönemde sınavdan geçer. Onun için herkes doğruyu yapmalı. Kanunlar ve çerçeve belli. Dolayısıyla her kurum dikkat etmeli, ancak böyle iç ve dış sorunlar önlenir. Sisli ortamı fırsat bilen tipler olabilir. Bunlar önemli değil. Burada sorumluluk kimde ise doğruyu yapmakla mükelleftir." dedi.
BIST Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Turhan da sermaye piyasalarına katılımı 5 milyon değil 50 milyona çıkarmak gerektiğini vurguladı. Bunun kurumsal yatırımcıların katkıları ile mümkün olacağını ekledi.
Sermaye Piyaası Kurulu (SPK) Başkanı Vahdettin Ertaş da TSPB’ye bankaların ve portföy şirketlerinin de aralarında bulunduğu 230 finansal kurumun dahil olacağını bildirdi. Ertaş, SPK olarak kuruma yardımcı olacakları taahhüdünde bulundu. Kurum olarak en önemli hedeflerini piyasaları arz talep yönlü büyütmek, mikro projeleri hayata geçirmek, takibi artırmak, kurumsallaşmaya önem vermek olarak sıraladı.
TSPB’DE BANKA VE ARACI KURUMLARIN YANINDA PORTFÖY ŞİRKETLERİ VE YATIRIM ORTAKLARI DA BULUNACAK
Yeni Sermaye Piyasası Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği (TSPAKB) TSPB’ye dönüştü. Üyeleri arasına banka ve aracı kurumlara ek olarak portföy yönetim şirketleri ve yatırım ortaklarının eklendiği birlik, ilk genel kurulunda seçime gidecek ve yönetim kurulunu belirleyecek.