Güncelleme Tarihi:
KÜÇÜK Himini ile başımız dertte. Görkem (7) ‘‘uzaktan kumanda’’ kuşağının tüm özelliklerini gösteriyor.
Bir kere okuldan nefret ediyor. Aslında ona göre okul hiç olmamalı, ama mutlaka olacaksa da sadece o gün olmalı. İlk gün birinci sınıf, ikinci gün ikinci sınıf okunmalı, sonraki günler orta, lise bitirmeli ve sonra da mezun olunmalı.
Himini, öğretmeninin her hafta başı tahtaya ‘‘en çok satan on bilgisayar oyununu’’ yazmasını istiyor. Öğretmeni pokemon ya da action man kılığında derslere girse belki okulla ilgili fikirleri değişirmiş. Öğretmeninden istediği bir şey daha var o da Galataray maçlarından sonra sınıfta maçın gollük pozisyonlarını bir kere daha ayrıntılı olarak tartışması. ‘‘Geri Al Uğur'cuğum’’ abiyi sınıfa getirse iyi olurmuş.
Görkem okulda, evde her şeyin uzaktan kumanda ile idare edilmesini istiyor. Örneğin, uyanınca uzaktan kumandaya basmalı ve lavabo ayağına gelmeli, yüzünü yıkadıktan sonra, diğer düğme tuvaleti ona getirmeliymiş. En çok arzuladığı şey de annesini de uzaktan kumanda ile idare edebilmek.. Özellikle ‘‘ödeve marş marş’’ dediğinde bir tuşla annesini ışınlamak istiyor.
Görkem, yazı yazmayı icat edene söylemediğini bırakmıyor. Bilgisayar dururken hálá niye kalemle boğuştuğunu anlamakta oldukça sorun yaşıyor. Okulda hadi neyse bir de evde yazı yazmak yok mu bu onu çileden çıkarıyor.
Önceleri Himini'nin okul konusunu oldukça abarttığını düşünüyordum. Ta ki Hayat Bilgisi'nden iletişim konusunu gözümün önünde çalışmasına tanık olana kadar.
O gece de her hafta arası gecesi olduğu gibi, uzunca bir ödev öncesi tören dönemi geçirildi.
Biraz internete girildi, ablasının cep telefonundan mesaj alışverişinde bulunuldu, sonra bilgisayarda Fifa 2000 oynandı, peşinden biraz Sony Playstation, biraz Gameboy derken Ecmel'in MGM aslanına benzeyen bağırtısı evin duvarlarında yankılanınca Görkem kendini çalışma masasında buldu. Bir eliyle annesine doğru uzaktan kumandayı tutar gibi yaparken diğer yandan oflaya poflaya ünitesini ezberlemeye koyuldu:
‘‘Uzakta olan yakınlarımızla iletişim kurma ihtiyacı hissederiz. Bunun için yakınlarımıza mektup yazarız. Telefon ederiz. Belge geçer ve telgraf kullanırız. Bu araçlara kişisel iletişim araçları denir... Siz de kitle iletişim araçlarına ait resimler bulup arkadaşlarınıza gösteriniz.’’
Ne dersiniz? Başı dertte olan kim? Biz mi? Uzaktan kumanda kuşağı mı?
İngiltere internette ABD'nin on yıl gerisindeyse
VERİ A.Ş., 20 bin ve üzeri nüfuslu yerleşim birimlerinde 1922 hanede 15 yaş üzeri 5 bin 022 kişi ile ‘‘Bilgisayar ve İnternet Kullanıcısı Araştırması’’ yaptı.
Buna göre kentsel Türkiye'de 14 yaşın üzerindeki nüfusun % 14'ü, yani yaklaşık 3,5 milyon kişi bilgisayar kullanıcısı.
Bu nüfus içerisinde internet kullanıcılarının oranı ise % 9. İnternet kullanıcılarının % 59'unu ise 15-24 yaşları arasındaki gençler oluşturuyor. Gençler internete giriş için en fazla internet kafeleri kullanıyorlar.
Yine kentsel Türkiye'deki hanelerin yüzde 8'ine bilgisayar girmiş durumda. Dolayısıyla gelecek yıllarda bilgisayar firmalarının birinci hedefi orta sınıf aileler olacak.
Ancak, bugün bir bilgisayarın fiyatı neredeyse televizyonla aynı hale gelmesine rağmen orta sınıftan insanlar bilgisayar yerine ikinci üçüncü televizyonu tercih ediyorlar.
Geçenlerde İngiltere'den gelen bir tasarım firmasının müşteri temsilcisi ile söyleşiyorduk. Bana İngiltere'nin internet konusunda Amerika'nın on yıl gerisinde olduğunu söyledi. Sizce biz Amerika'nın kaç yıl gerisindeyiz? Türkiye eğitim rönasansını başaramamanın bedelini çok ağır ödüyor.
Çekirgelere öneriler
Al ve Laura Ries, İnternette Marka Yaratmanın 11 Kuralı, Media Cat Kitapları, 2001.
Al Ries konumlandırma stratejisinin babalarında biri. 40 yıllık bir pazarlama kariyeri var. Kızı Laura ile ortaklaşa yazdığı bu kitapta Ries, İnternet'in herkesin işini etkileyeceğini söylüyor ve gerçek dünyanın markalarını web'e taşıyarak İnternet'te başarılı olunamayacağını anlatıyor. İnternet'te marka yaratmak için oyunu İnternet'in kurallarına göre oynamak gerektiğini söylüyor. Okuması kolay ve yol gösterici bir kitap. Kitabın sponsoru Marka reklam ajansı. Al Ries 26 Şubat'ta bir konferans için Türkiye'ye geliyor.
Seth Godin, Permission Marketing, Rota Yayınları, 2001.
İnternet'te pazarlama en iyi kimden öğrenilir? Tabii ki Yahoo'nun Doğrudan Pazarlama Başkan Yardımcısı'ndan. Godin bu kişinin ta kendisi. Godin, e-ticaretin sıradanlaşmasını isteyenlerin ya da kár marjı baskısı hissedenlerin kitabını okumamasını istiyor. Eğer interaktif gelişmelerden haberdar olmak pazarlamaya dayalı ilişkileri öğrenmek istiyorsanız Godin'in kitabı size göre. Kitapta çok güzel örnekler var ve örnekler anlamayı kolaylaştırıyor. Kitabın sponsoru 10'uncu yılını kutlayan bir medya satın alma ve planlama şirketi: Media +
Coca-Cola Demokrat Pepsi Cumhuriyetçi mi?
AMERİKA'da Coca Cola'nın Demokrat, Pepsi'nin Cumhuriyetçi olduğu miti oldukça yaygındır. Coca-Cola, seçimlerden hemen sonra, Bush'un yardımcısı Dick Cheney'in seçimlerdeki en yüksek rütbeli halkla ilişkilercisi Dirk Vande Beek'i işe almış. Bu transfer Amerika'da Coke ‘‘Taraf mı değiştiriyor?’’ dedikodusunu başlatmış. Bu dedikodu o kadar etkili hale gelmiş ki sonunda Coca-Cola şu açıklamayı yapmak zorunda kalmış: Ben tek partili bir meşrubatım! Ya bizde? Cem Kozlu, THY, ANAP, Coca-Cola... Bir yığın dedikodu oldu! Hiç Coca-Cola'nın açıklama yaptığını duyduğunuz oldu mu?
İSTİKBAL'in yatak kampanyası reklamı çok yapay. Hatta yapaylık reklamda söylenmek istenenin anlaşılmasını engelliyor. Genç kızlar ve erkekler, bir davet ortamında yataklardan söz ediyorlar. Benim bildiğim o yaştaki gençler biraya geldiklerinde yataktan değil ‘‘yatağa atmaktan’’ söz ederler. Biraz gerçekçi olalım. * *
SÜTAŞ'ın TV reklamına göre her 100 kişiden 77'si süt alırken önce tazelik diyormuş! Peki geri kalan % 23 ne istiyor? Bayat süt mü?
BÜYÜK perakandeciler ‘‘et reyonlarına’’, büyük et üreticileri de markalarına yönelik ‘‘güven’’ yaratma konusunda çok geç kaldılar. Testi kırıldı. Deli dana krizi, kırmızı et tüketicisini daha fazla mahalle kasabına bağımlı hale getirmeye başladı. Çünkü o tanıdık, çünkü onun ‘‘kakalamayacağına’’ inanılıyor. Bundan sonra yapılacak iş bilgilendirme kampanyası, itici bir şekilde salam sosis, kırmızı et görüntüleri göstermek değil!
GÜNGÖR Uras, Milliyet'teki Perşembe günkü yazısını şöyle bitirmiş: ‘‘Ankara deli dana konusunda Türkiye'yi uyarmalı. Yoksa 5 yıl sonra, 30 yıl sonra Türkiye, beyni süngerleşmiş birbirinin suratına aval aval bakan insanlar ülkesi olur.’’ Şu andaki aval aval bakışların nedeni ne acaba?
İHLAS Holding'in ürettiği ya da ithal ettiği her şeyde bir ‘‘kalite’’ sorunu vardı. İşte bu ‘‘kalite’’ sorunu İhlas'ın sonunu hazırladı. Bu çağda bir firmaya ortak olacaksanız ya da ona paranızı yatıracaksanız yaptığı işteki kalite anlayışına çok dikkat edin.
GİMA Genel Müdür Yardımcısı Akli Serhat Şahin, Bizimkiler dizisi oyuncularının rol aldığı reklam kampanyasından çok iyi sonuçlar aldıklarını anlatan bir faks göndermiş. Teşekkür ederim.