Güncelleme Tarihi:
DOĞAN Kitapçıklık'tan Frederic Beigbeder'in 3900 TL isimli kitabı bir çıktı aynı Fransa'da olduğu gibi Türkiye'de de hemen liste başı oldu. Çünkü Türkiye'de reklam düşmanı bol. Komünisti, şeriatçısı, faşisti, bir de eski reklamcısı reklama düşman.. Üstelik düşüncelerini pazarlarken reklamın özünü oluşturan 'ikna'nın her türlü tekniğini, taktiğini mekaniğini kullanmalarına rağmen!
Sizin de damarlarınıza da doğuştan reklam düşmanlığı sıvısı enjekte edilmişse Beigbeder'in kitabını hemen alın okuyun, çünkü bu kitap içinizdeki reklam düşmanını beslemenize kendinizi iyi hissetmenize neden olacaktır.
Ben size kendinizi iyi hissetmeyeceğiniz bir olay anlatayım:
Geçen yılın sonunda önceden tanıdığım iki genç ziyaretime geldi. ‘‘Türkiye'ye yurt dışında çok yaygın olan bir reklam medyası sokmak istiyoruz, etkileri konusunda da birşeyler öğrenmek istiyoruz’’ dediler.
Türkiye'ye sokmak istedikleri medya market arabaları üzerine reklam panoları ya da diğer ismiyle Trigger yani tetikleyici idi.
Gençlere Trigger'in etkisini ölçebilmek için bir mağazada ön test yapmalarını söyledim. Banvit Döner reklamı hazırlatarak Tansaş'ın bir mağazasındaki 170 market arabasına yerleştirdiler. Satış sonuçlarını analiz ettiğimde, reklamın arabalarda yer aldığı 15 günde toplam Banvit Döner satışının, reklamın yer almadığı önceki 15 güne göre % 177 artış gösterdiğini gördüm.
Daha sonra 15-28 Ocak tarihleri arasında Pınar Kaymaklı Yoğurt market arabalarını kullanmaya karar verdi. Bunun üzerinde tüm Tansaş'lardaki 10000 market arabasına Pınar Kaymaklı Yoğurt reklamları yerleştirildi. Bu sefer bir değişiklik yapıldı, Pınar bazı marketlerde yoğurdu için tattırma testi de uyguladı.
Sonuçları incelediğimde yine şunu gördüm: reklamının yer aldığı 15 günde toplam Pınar Kaymaklı Yoğurt satışı, reklamın yer almadığı 15 güne göre bu kez % 77 artış göstermişti. Etki sonraki iki haftada devam etti. Bu kez satış artışı % 51 oldu.
Bu yazımdan bir ders çıkarmanız gerekiyorsa şu dersi çıkarmalısınız: Reklam siz düşman olasınız da olmasanız da işini yapıyor. O işini yaptığı sürece de binlerce kişi işinde kalıyor, yeni iş alanları açılıyor. Çatlayın!
Beymen'le grup yapabilirsiniz
BEYMEN'in gazetelerde yer alan reklamını sanırım ilgiyle (!) izliyorsunuzdur. Ben sizin için oturdum bu fotoğrafı uzun uzadıya inceledim. Bir kere fotoğraf mükemmel. Tamam, bu zamana kadarki Beymen reklamlarından biraz farklı, grup takılıyor ama olsun, fotoğraf gerçekten mükemmel ve iç gıcıklayıcı. Bir basın reklamıyla bu kadar tahrik ve tahriş etkisi yaratmak öyle her baba yiğidin harcı değildir.
Ancaaak Türkiye'de bir söz vardır biliyorsunuz: İki kişi konuşurken üçüncüye münasip bir şey yemek düşer. Ne oluyor kardeşim o siyah derili arkadaşımıza. Beyaz derili sevgilisiyle koklaşan beyaz yengemize arkadan yaklaşmalar falan..
Hooop! Birader! Türkiye'de böyle başkasının helaline sarkanlara ne olduğunu biliyorsun herhalde.. Nuriş hapiste olabilir, ama Türkiye'de kendini mahallenin namusundan sorumlu tutan ne Nuriş'ler var bir bilsen. Benden söylemesi.. Ayağını.. Pardon nereni denk alman gerekiyorsa oranı denk al kriz kriz bir tatsızlık çıkmasın.
Kabul ediyorum, bu Beymen basın reklamının teknik puanı ciddi ciddi beş yıldız. Ama ilaç niyetine bir taneyi bile zar zor bulan bir ulus bu kadar şoku kaldırır mı onu bilemiyorum.
Hacıoğlu Lahmacun Metro FM'e karşı
DUYDUĞUMUZA göre yabancı müzik ağırlıklı radyo yayını yapan Metro FM, Hacıoğlu Lahmacun firmasının reklamlarını yayınlamayı reddetmiş! Nedeni de Metro FM'in, diğer reklamverenlerin kendi reklamlarının önünde arkasında bir lahmacun reklamına iyi gözle bakmayacaklarını düşünmesi! Metro FM'de haklı ama. İsme bakın: Hacıoğlu Lahmacun.. Yapacaksın firamının ismini ‘‘Hagi's Son Türkish Pizza’’, bak kimse seni reddediyor mu...
TÜRKİYE Eurovizyon şarkı yarışmalarının resmi sunucusu Bülent Özveren, geçen hafta katıldığı Hülya Avşar Show'da bir şeyi hatırlamamı sağladı. 1975 yılında Türkiye Eurovizyon şarkı yarışması finalinde Ali Rıza Binboğa doksan bin oy alarak halk jürisi birincisi seçilmişti...Ve ben o yıl demokrasi ile bütün bağlantımı, bir daha bağlantıya geçmemek üzere kesmiştim!
PEPSİ'nin Tarkanlı reklamında eskiden Battal Gazi filmlerinde çok rastlanan bir yanlışlık var. Reklamda hesapta Tarkan 1989 yılında gösteriliyor. Önündeki pepsi şisesi ise 600 ml'lik. O dönemde 600 ml'lik pepsi var mıydı?
İKİ hafta önce Çay-Kur'un niçin bir an önce özelleştirilmesi gerektiğini anlatan bir yazı yazmıştım. Özel çay firmalarından birkaç yanıt geldi. Çay-Kur'un elindeki 120 bin ton çayın bir kısmına talip olmuşlar, Çay-Kur ‘‘Yurt içine spot çay satmak politikam değil’’ deyip reddetmiş. Hatta özel firmalar bu işi Mesut Yılmaz'a kadar ulaştırmışlar, sonuç alamamışlar. Hesap şu galiba: bana yar olmayan başkasına da olmasın. Türkiye batmış kimin umurunda!
GEÇEN hafta ‘‘Hürriyet okumaya uyanmak!’’ başlıklı yazıma çok yazıda yanıt geldi. Kimi benimle ayını görüşleri paylaştığını, kimi Hürriyet'in magazinleştiğini ve arka sayfada kadın poposu görmekten cinsel hayatının duyarsızlaştığını söylüyor, kimi de Hürriyet'i çok fazla şişirdiğim için beni eleştiriyordu. Herkesin düşüncesine saygılıyım. Kimse kusura bakmasın ama bir yazı yazdığımda kimin üzerinde ne etki bırakacağını çok iyi biliyorum. O yazıyı da ‘‘amma şişirmiş’’ eleştirilerini alma pahasına yazdım. Yoksa düşündüklerimden başka şeyleri mi yazmamı mı istiyorsunuz?
Çekirgelik
Herkes benzer düşüncedeyse, hiç kimse fazla düşünmüyor demektir.
(Walter Lippmann)