Alacak karşılığı 4 ‘ölü marka’yı canlandırdı 122 milyon lirayı buldu

GİRİŞİMCİLİĞE Gaziantep’te ‘sabun hammaddeleri’ ticaretiyle başlayan ve zamanla ‘yağ’ ticaretine odaklanan Nizipli Beşir Özyurt, Unilever’den Aymar, Vita, Çapamarka ve Borkurt’u ‘alacaklarına karşılık’ aldı. Aymar ile geçen yıl 122 milyon lira ciro yakalayan Özyurt, 1989’dan beri sadece yağ işinde olduğunu ve Trakya’da bitkisel yağların teminine odaklandığını anlatıyor. Beşir Özyurt’un Unilever ile ‘yağ temini’ şeklinde başlayan ticari ilişkileri Türkiye’nin efsane gıda markalarının yeniden piyasaya dönmesine yol açtı. 2003’te Koç Holding’in kurduğu Aymar’ın Çorlu’daki üretim tesisini ve markayı ‘alacak karşılığı’ Unilever’den alan Toros Gıda’nın patronu Beşir Özyurt’un oğulları Nihat ve Cihat da babalarının izinde yürüdü. Ocak ayında Unilever’den yine ‘alacak karşılığı’ yağ markası Vita’nın, hazır çorba ve bebek mamasıyla ünlü mutfak markası Çapamarka’nın ve ilk ulusal reçel ve helva markalarından Bozkurt’un sahibi oldular. Tekirdağ Limanı’na yakın hububat ve sıvı yağ antreposu da bulunan Toros Grubu’nu 5 yıl içinde en büyük 5 gıda sanayicisi arasına sokmak istediklerini söyleyen Nihat ve Cihat Özyurt, “Biz doğru stratejiyi çizmeye çalışıyoruz. Babamız da tecrübesiyle bizi yönlendiriyor” diyor.
Koç ve Boğaziçi eğitimli
Koç ve Boğaziçi’nde geçerli en iyi eğitimleri aldıklarını belirterek söze başlayan Nihat Özyurt, “Dedemiz Nihat Bey babamız Beşir Bey’i yanında yetiştirmiş. Ben de babamla beraber ticaretin içinde büyüdüm. Ben satış ve pazarlamaya, kardeşim, muhasebe, finans ve satın almaya bakıyor. Babam da bizi denetliyor. Kendisi ticaretini 1989’da Gaziantep’ten Trakya’ya taşıdı ve 2003’te de Aymar’ı aldı. Aymar’da 7 yılda çok başarılı bir grafik çizdik. Ölü markayı ve bir sanayi müzesini andıran Çorlu’daki fabrikayı yeniden canlandırdık. Şu anda sıvı yağ pazarında yüzde 8 paya ulaştık ve ilk 4 içindeyiz. Geçen yıl ciromuz 122 milyon lira oldu” diye konuşuyor.
50 bin ton sıvı yağ
Yağ işinde 3 kuşak uzmanlaşmış bir aile olduklarını vurgulayan Nihat Özyurt şöyle devam ediyor: “Türkiye’de sıvı yağ 3 milyar dolarlık pazar. Sıvı yağ marketlerde en çok ciroya sahip ürünler arasında gelir. Ancak ne yazık ki ülkemizde ihtiyacın yüzde 70’i ithalatla karşılanıyor ve 2 milyar dolarlık ithalat yapılıyor. Biz yıllarca Trakya’da çiftçilerden ürün alıp, büyük üretici firmalara satıyorduk. 2003’te Aymar’ı fabrika ve marka olarak Unilever’den alacağımıza karşılık alarak ambalajlı üretime geçtik. Sektöre girdiğimizde sadece markamız vardı. Piyasada bu markaya ait bir tek ürün yoktu. Satış organizasyonunu yeniden kurduk. İletişim çalışmalarını yaptık. Koç Holding’in 1979’da kurduğu Çorlu Aymar fabrikasına da 10 milyon dolarlık yenileme yatırımı yaptık. Geçen yıl 50 bin ton sıvı yağ satmışız. Yeni perakende sisteminde kendimizi yabancı olduğumuz bir ortamda bulduk ama bu sistemi büyük ölçüde çözdük ve pazar payımız yüzde 8 oldu. Artık gıda da tek bir markayla yürümek yerine yeni markalar olması gerektiğini düşündük. 3 ‘ölü’ markayı daha aldık. Onlarda da iddialı bir çıkış yakalayacağız.”

Çapamarka’ya 5 milyon liralık yatırım geliyor

ÇAPAMARKA, Vita ve Bozkurt’u aldıktan sonra her biri için yatırım stratejisi belirlediklerini söyleyen Nihat Özyurt şöyle konuşuyor: “Çapamarka Türkiye’nin ilk çorba markası, ilk bebek maması markası, irmik, nişasta, pirinç unu markası. Bu kategorilerde şu anda yabancılar güçlü. Çapamarka güçlü bir mutfak markası olacak. Onunla baharat da üreteceğiz. Çorlu tesisimizde bu markamız için 5 milyon dolarlık bir yeni yatırım olabilir. Bozkurt da helva, reçel markası olarak yeniden canlanacak. Vita ise bizim ikinci sıvı yağ markamız olacak. Bozkurt için helva reçel üretimini güçlü bir üretim partneri ile yapacağız. Şu anda bizde 130 kişi çalışıyor ve bu yeni yatırımlarla istihdamımız da yükselecek.”

Keten tohumu çörekotu yağı ‘sosyal sorumluluk’ oldu

TÜRKİYE’nin en büyük sıvı yağ üreticilerinden biri olarak, yağla ilgili sosyal sorumluluk hissettiklerini de söyleyen Nihat Özyurt, şöyle konuştu: “Mesela Aymar ile margarin üretmiyoruz, çünkü sağlıklı bulmuyoruz. 2007’den beri de yağ ithalatına karşı kanola ekiminin teşvik edilmesi gerektiğini söylüyoruz ve çalışmalar yapıyoruz. Bizi Nusret Arsel Bey de destekledi. Kendisi 1954’te bu konuda Tarım Bakanlığı’na mektup göndermiş bir ağabeyimiz. Kanola ekelim, hem çiftçimiz kazansın hem ülke kazansın istedik. Son olarak yine yağda kârlılık hedefimiz olmayan bir konuya girdik. Keten tohumu, üzüm çekirdeği, çörekotu gibi değerli bitkilerin yağlarını üretmeye başladık. Bu ürünlerin hammaddesini ilkel yöntemlerle sıkıyoruz ve filtre edip şişeliyoruz. Tarihten bugüne çok faydalı oldukları bilinen ürünleri ‘Shifa’ markasıyla raflara koyduk. Vatandaş çok faydalı bu ürünlerle yaygın buluşsun istedik. Yıllık 20-25 ton arasında bir üretim olacak. Bunlar aktarlarda 50 gramlık satılır. Biz çok daha uygun bir fiyata indirmiş oluyoruz.”