Ali Aıf BiR
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 22, 2001 01:51
Ne zamandır Al Baraka Türk'ün ‘‘Bereket’’ temalı reklamında beni rahatsız eden noktayı bulmaya çalışıyordum. Sonunda buldum.
Al Baraka ‘‘Yuvanız Temiz Kazançla Işısın’’ diyen televizyon reklamında ‘‘Faizli kazancı’’ kirli ve bereketi olmayan, diğer değişle ‘‘haram’’ kazanç olarak nitelendiriyor.
Reklamda doğrudan böyle birşey söylenmiyor, ama ‘‘Faizsiz Kazanç’’ temiz, bereketli yani ‘‘helal’’ kazanç olarak nitelendirilerek, dolaylı şekilde ‘‘faizli kazanç’’ karalanıyor.
Diyeceksiniz ki ‘‘Al Baraka faizsiz bankacılık yapıyor, tabii ki faizsiz kazancı övecek.’’
Yanlış, faizsiz kazancı övmeyecek, faizsiz bankacılığı ne kadar iyi yaptığını söyleyerek, kendini kategorisindeki rakiplerine göre konumlandıracak. Eğer ‘‘faizsiz kazancı böyle överse’’ diğerlerinin de faizsiz bankacılığın aslında bir aldatmaca olduğunu, ‘‘kár payı’’ ile faizin arasında farkın sadece ‘‘iç huzuru’’nu sağlayacak bir ‘‘ikna unsurundan’’ başka bir şey olmadığını söylemeye hakları doğar ki, bu da bizi diğer bir din ayrımcılığına götürür.
Evet. Al Baraka Türk, sözünü ettiğim reklamla üstü örtülü şekilde dini ayrımcılık yapmaktadır. Uluslararası Reklam Uygulama Esasları'nın üçüncü maddesi ‘‘reklamla, ırk, din ve cinsiyete dayalı ayrımcılık üzerine kurulmamalı ve ayrımcılık desteklenmemelidir’’ der. Al Baraka ‘‘Bereket’’ reklamıyla bu maddeyi açıkça çiğnemektir. Reklam Özdenetim Kurulu hemen hareket geçerek reklamı incelemeye almalıdır.
Hangi kazancın haram hangi kazancın helal olduğunu tanımlamak Al Baraka'ya kalmamıştır. Biz bu ülkede din kisvesi altında kimin hangi paraları helal helal götürdüğünü çok iyi biliyoruz. O yüzden herkes reklamını yorganına göre uzatsın! (*)
Ariel reklamındaki zoraki konuşma iç bayıyor!
Kriz nedeniyle deterjancılar reklam ön testlerine ara mı verdiler ne, ‘‘gıcık eden reklamlar’’ın biri bitiyor diğeri başlıyor. Gerçi bu hafta söz edeciğime tam ‘‘gıcık eden’’ denmez ama, restaurant yöneticisi biraz daha ıkınıp sıkılsa reklam her an gıcıklık eşiğini geçebilir..
Ariel'in Develi Restaurant'da geçen yeni reklamından söz ediyorum. Konsepte diyeceğimiz yok. Ariel'in bu reklamıyla demek istediği aslında çok açık: Eğer bir deterjan bir restaurantın masa örtülerindeki kirleri çıkarabiliyor, onları ilk günkü gibi bembeyaz yapabiliyorsa evdeki çamaşırlarınızı haydi haydi beyazlatır.
Reklamda Develi Restaurant'ın yöneticisi, niye Ariel'i seçtiğini anlatıyor. Daha doğrusu kötü diksiyonuyla eveliyor, geveliyor. Neyse ki, anlatımın üstüne restaurant görüntüleri biniyor da adamcağızın ne dediğini biraz anlayabiliyoruz.
Restaurant görüntüleri ise evlere şenlik! İlkokul müsameresi gibi. Garsonlar hazırolda. Müşterilere davranışlardaki samimiyetsizlik, ‘‘Alocumlu’’ Aria reklamındaki samiyetsizlikle karşılaştırıldığında Oskar'a aday olur.
Reklamın isteyerek ikinci kez izlenmesi mümkün değil. Daha ilk izlemede‘‘Restaurant'ın yöneticisi söyleyeceğini söylese de gitsek’’ tavrının oluşması kaçınılmaz. Yine de ‘‘Yazık, garibim ne eziyet çekmiş, kıyamam’’ şeklindeki bir tavırla reklamın sonuna kadar dayananlar çıkabiliyor.
Anlattığım tüm bu eğretilikler, ‘‘gerçeklik duygusu’’ oluşturabilmek için tasarlanmış olabilir. Ancak, geçen duygu ne yazık ki gerçeklik değil yapaylık duygusu. Bu yapaylık da izleyicide kısmi bir tahrişe yol açıyor, iyi kotarılsa etkili olabilecek bir konsepti inandırıcılık sağlanamadığı için etkisiz hale getiriyor. (* *)
Haçan bu içtiğimuz su değildur da nedur?
Geçen hafta ‘‘Müjde Coca-Cola'nın Suyu Da Çıktı’’ başlıklı yazıma çok sayıda soru geldi. Bu sorular genel olarak üç başlık altında toplanabilir. Sorular ve yanıtları şöyle:
Bütün içme suları Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılıyor ve denetleniyor. Coca-Cola'nın suyu Turkuaz neden Tarım Bakanlığı'ndan ruhsat almış?
- Çünkü Sağlık Bakanlığı Coca-Cola'nın suyunu suya benzetememiş ve bu yeni ürün kategorisine ruhsat vermem diye tutturmuş. Hatta bazı toplantılarda sağlık bakanlığı yetkililerinin, Turkuaz'ı içip ‘‘Haçan bu su değildur da nedur?’’ dedikleri konuşulmaktaymış Coca-Cola da Turkuaz'ın Gıda Kodeksi'ndeki bir maddeye uygunluğu nedeniyle Tarım Bakanlığı'na başvurup su değil ‘‘sofra içeceği’’ ruhsatı almış. Bu nedenle Turkuaz'ı Tarım Bakanlığı denetleyecek. Aslında Sağlık Bakanlığı'nın bir an önce bu kategoriyi tanıyıp ruhsat vermesi en doğrusu.
Kaynak suyu için Mal Müdürlüklerine ödeme yapılır. Yer altı suları için böyle bir ödeme söz konusu mu?
- Doğrudur. Yer altı suları için böyle rüsum yok. Ancak bu konunun da yeni kategorinin tanınması ile ilgisi yok. Rekabeti düzenlemek Sağlık Bakanlığı ya da Tarım Bakanlığı'nın görevi değil.
Yeraltı sularının kullanımı sırasınsa yeraltı su havzalarında su seviyeleri düşebiliyor. Bu konuda bir düzenleme var mı?
- Bir düzenleme yok. Ancak bu konunun da yeni kategorinin Sağlık Bakanlığı'nın tarafından kabul edilmesiyle ilgisi yok. Eğer böyle bir sorun varsa Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yer altı suları çıkarılacak bölgeleri belirler, risklere göre de belirli bir ücret karşılığı tesis işletme lisansı verilir. Böylece yerlatı suları ile kaynak suları arasındaki mailiyete dayalı rekabet eşitsizliği de ortadan kaldırılır.
Geçen hafta Coca-Cola'dan sonra Pepsi'nin de mineral katkılı su pazarına girebileceğine yazmıştık. Öğrendiğimize göre Nestle de yeni kategoriden pazar payı almak için hazırlıklara başlamış bile.. Bakalım Sağlık Bakanlığı bu yüzyılda Coca Cola'nın ‘‘Sofra İçeceği’’nin birçeşit su olduğuna karar verebilecek mi?
Çekirgelik
Felaket zamanlarının bilimsel değeri vardır...Depremden sonraki sabah, jeoloji öğrenirsiniz.
(Ralph Waldo Emerson)