Vural Akışık, kamu bankalarının 2002 yılında izleyeceği yol haritasının hazırlanarak hükümete sunulduğunu söyledi. Akışık, bu şubelerin tamamının 2002 yılı içinde kapatılmış olacağını bildirdi.
Ortak Yönetim Kurulu Başkanı Akışık, Ziraat Bankası`nın Lokali`nde düzenlediği sohbet toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı, kamu bankalarında yürütülen faaliyetler hakkında bilgi verdi.
Akışık, kamu bankalarına ait şubelerin kapatılmasının politik sonuçları olan bir karar olduğunu, bununla ilgili kararnamenin Ocak ayında sonuçlanmasını beklediklerini bildirdi.
Kamu bankalarının sahiplerinin Türk halkı olduğunu kaydeden Akışık, bu bankalarının yaptıkları, aldıkları kararların büyük kitleleri ilgilendirdiğini belirterek, ``dolayısıyla bu netice politik sonuçları olan kararlar`` şeklinde konuştu.
Akışık, konuşmasına şöyle devam etti: "Bu bankalar anladığımız anlamıyla tamamen özerk kuruluşlar değil. Fakat bu bankaların sahipliği Hazine`de. Halkın bankaları. Burada mal sahibinin söz hakkı var. Dolayısıyla biz yol haritamızı
saptadık. Bu genel kurula sunarak kabul edildi. Şimdi bunun hükümet tarafından kabul edilmesi lazım.
Bu şimdi önümüzdeki yıl çıkacak bir kararnameyi bekliyor. Bu bankaların kanunundan gelen bir husus. O kararname müsbet çıkarsa. Öyle olacağımızı umuyoruz. Bize yeşil ışık karak (devam edin) diyecek. Biz de devam edeceğiz."
"PTT İLE PROTOKOL YAPTIK"Ziraat Bankası`nın şubelerinin kapatılmasının düşünüldüğü yerlerde, PTT ile bütün elektronik bağlantılarını kurduklarını, birbirleriyle çalışır hale getirdikleri belirten Akışık, bir aydır da ödemelerin PTT aracılığı ile yapıldığını kaydetti.
Yapılan anlaşma ve protokol uyarınca PTT`nin gerekli likidite ihtiyaçlarını sağladıklarını, burada bu hizmeti aksamayacak hale getirdiklerini bildiren Akışık ama bunun görünen sebep olduğunu söyledi.
Akışık, şöyle devam eti: "Gerçek sebep ise bu şubelerin çevresinde kiminde 3-4 bin kişi, kiminde 8-9 bin kişi yaşıyor. Bu şubeler kimi yerlerde büyüklüğüne
göre 50-60 milyar lira, kimi yerlerde 70-80 milyar lira para harcıyorlar.
O bankanın orada olması o bölgeye ekonomik aktivite sağlıyor. Banka olmayan diğer çevre ilçelerden de oraya bir çekim getiriyor. Aktivite yaratıyor. Bunu 500 şubede düşünürseniz yaklaşık 3 milyon kişiyi ilgilendiriyor. İşte politik önem 3 milyon kişide."
"50 TANE İŞLEM OLMUYOR"Fakat bu şubelerin içinde, ekonomik bakımdan rasyonel olmayan, bir ayda 50 tane işlem olmayan şubelerin bulunduğunu belirten Akışık, bu 500 şubenin banka bilançosunun yüzde 2.5`i olduğunu, giderlerin de yüzde 20`sini oluşturduğunu kaydetti.
Şube kapatılması diğer yol haritasının hepsini etkilediğini ifade eden Akışık, hükümetin yol haritası konusunda vereceği karar doğrultusunda, şubelerin kapatılacağını söyledi.
KISA VADELİ BORÇLAR 2.8 KATRİLYON LİRAYA KADAR İNDİRİLDİ
Ziraat Bankası Lokali`nde basın mensupları ile bir sohbet toplantısı düzenleyen Akışık, öncelikle kamu bankalarının Aralık 1999`daki durumunu anlattı.
Bu tarihte kamu bankalarının görev zararının 10.2 katrilyon lira olduğunu hatırlatan Akışık, özel kanunla kurulmuş kamu bankalarının hükümet borç istediğinde bunu vermek zorunda olduklarını vurguladı.
Oysa bankaların sağlamlık ve likiditesine bakılarak borç verilebileceğinin altını çizen Akışık, 25 Kasım 2000 tarihinde çıkan kanunla bu durumun sona erdiğini anlattı.
2000 yılı baharına gelindiğinde piyasalarda bir bahar havası estiğine dikkat çeken Akışık, büyük bankaların yapıları gereği kısa vadeli borç almamaları gerektiğini, bu dönemde kamu bankalarının kısa vadeli borçlarının arttığını söyledi.
Akışık, Aralık 1999`da 2.4 katrilyon lira olan kamu bankalarının kısa vadeli borçlarının Mart 2000`de 6.4 katrilyon liraya, aynı dönemde bu borçların bilançodaki paylarının da yüzde 8`den yüzde 19`a çıktığına işaret etti.
KAMU BANKALARINA "VARYAG" BENZETMESİ Kamu bankalarının o tarihteki durumunu ``Varyag`` gemisine benzeten Akışık, hareket kabiliyetlerinin olmadığını ve motorsuz, dümensiz Varyag gibi boğazı geçmeye çalıştıklarını belirtti.
Özel sektörün bu dönemde istikrar programını yanlış değerlendirdiğini savunan Akışık, Haziran 1999-2000 döneminde tüketici kredilerinin 635 trilyon liradan 3 katrilyon 114 trilyon liraya çıktığını anlattı.
Bütün bunların dış borçla finanse edildiğini ve tehlike sinyallerinin artmaya başladığını hatırlatan Akışık, Kasım 2000 krizine geliş sürecini anlattı.
KASIM KRİZİBunların yabancıları rahatsız ettiğini ve risklerinin büyümesinden rahatsızlık duyarak piyasadan çıkmaya başladıklarının söyleyen Akışık,``Likidite sıkışıklığı ile Kasım krizi çıkıyor. Kasım krizi bir likidite kriziydi`` dedi.
Bunun ardından likiditesini yönetemeyen 3 bankaya el konduğunu ve 25 Kasım`da kamu bankalarının eski özel kanunlarının değiştirildiğini ve bunların da özel bankaların tabi oldukları usullere tabi olduklarını anlattı.
ŞUBAT KRİZİAncak bu kanunun geçmesine rağmen, gereklerinin yerine getirilmediğini ve bu yüzden ikinci krize gelindiğini anlatan Akışık, bu dönemde görev zararlarının 13.5 katrilyon lira olduğunu vurguladı.
Krizin ardından kamu bankalarının faiz farkının taşınamaz hale geldiğini ve mevduata yüksek faiz vererek piyasayı bozduklarını kaydeden Akışık, o dönemde yüksek reel faiz verildiğini ifade etti.
YENİDEN YAPILANMAŞubat ayında yeniden hukuki yapılanmanın başlatıldığını, Kasım ayında çıkarılan kanunla öngörülenler için bir kararname çıkarıldığını vurgulayan Akışık, göreve geldiklerinde birinci öncelikli hedeflerinin faizlerin indirilmesi, kısa vadeli borçların tasfiyesi ve bilançoların şeffaflaştırılması olduğunu kaydetti.
FAİZDEN 3 KATRİLYON TASARRUFAkışık, faizlerin özel bankalarla aynı seviyeye getirilmesi ile Mart`tan bu yana 3 katrilyon lira tutarında faiz giderinden tasarruf edildiğini açıkladı.
Vural Akışık, kısa vadeli borçların tasfiye edilerek 2.8 katrilyon liraya kadar indirildiğini söyleyerek, ``Önümüzdeki bahar aylarında bunu tamamen tasfiye edeceğiz`` dedi.
BANKA BİLANÇOLARIZiraat ve Halk Bankası`nın bilançolarına ilişkin bilgi de veren Akışık, Kasım ayında Ziraat Bankası`nın kümülatif brüt karının 954 trilyon lira olduğunu ifade etti.
Kasım ayı itibariyle Halk Bankası`nın ise kümülatif 494 trilyon lira zarar ettiğini açıklayan Akışık, her iki bankanın özvarlığından zararı düştükten sonra kalan sermaye yeterlilik rasyosunun dünyaca kabul edilen düzeyde olduğunu söyledi.
HEDEFLERKısa vadeli problemlerin hallinin ardından organizasyonel yeniden yapılanmaya geçtiklerini ve 4 hedef belirlediklerini anlatan Akışık, bunun bankanın ne yapacağının belirleyen misyon, yönetişim, kurumsal yapı ve yol haritası olduğunu kaydetti.
Misyonun belirlendiğini, ana sözleşme değişikliği yapıldığını ve kurumsal yapının belirlenerek adım adım geçildiğini söyleyen Akışık, ``yol haritasını belirleyerek 2 yıllık yolumuzu çizdik`` dedi.
ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE BANKALARBütün bankaların 110 milyar dolarlık bir bilançoya sahip olduklarını ve önümüzdeki 7-8 yıllık dönemde bu bilanço büyüklüğünün 400-500 milyar dolara çıkacağını öngördüklerini anlatan Akışık, bunun yıllık ortalama yüzde 30 büyümeye denk geldiğini söyledi.
Akışık, Türkiye yılda yüzde 5-6 büyürken, bankacılığın yüzde 30 büyüme sağlamasının, enflasyonun indirilerek, istikrarlı büyüme varsayımına üzerine kurulu olduğunu söyledi.
Bu dönemde 3-5 ulusal büyük banka, 6-8 orta ölçekli ve bir çok da küçük ölçekli banka olacağını kaydeden Akışık, büyük bankaların 50 milyar
dolar, orta ölçekli bankaların 20 milyar dolar, küçük bankaların ise 1 milyar dolardan az bilançolara sahip olacaklarını belirtti.
BANKALARA UÇAK ŞİRKETİ BENZETMESİBankalara uçak şirketi benzetmesi yapann Akışık, büyük bankaların hem ekonomi, hem busines, hem de first clas, orta ölçekli bankaların busines ve first clas, küçük ölçekli bankaların ise sadece first clas yolcu taşımaları gerekeceğini kaydetti.
Büyük bankaların first clas müşterilerini kaybetmemeleri gerektiğinin altını çizen Akışık, sadece ekonomi bilet satarak maliyetlerin karşılanamayacağını söyledi.
Bunların dalgalara dayanıklı müşteri tabanları geniş bankalar olacağını anlatan Akışık, büyük ölçekli bankaların avantaj ve dezavantajları hakkında bilgi verdi.
TEKNOLOJİK ALTYAPITeknolojinin ucuzladığını ve 2 kamu bankasının en iyi teknolojiyi elde etmek için 50-60 milyon dolar ile 18 ayda içinde en iyi teknolojiye sahip olacağını söyleyen Akışık, ``Çünkü rakiplerimizden daha iyisini alacağız`` dedi.
Ne istediklerini iyi bildiklerinin altını çizen Akışık, 18 aylık dönemin 6 ayının geçtiğini, bu teknolojinin kullanımı için organizasyonun ve raporlama işlerinin buna göre hazırlanması gerektiğini vurguladı.
Bunun gerçekleştirilmesinin de 2.5-3 yıllık zaman alacağını, yol planını ardım adım yazdıklarını söyleyen Akışık, çok hızlı gitmekle bir yere varılamayacağını söyledi ve ``Bir çiçeğin normal büyüme süresi var. Çok su vermekle çok büyütemezsiniz. Bundan daha hızlı dünyanın hiç bir yerinde olamaz`` dedi.
KAMU BANKALARININ AVANTAJIBanka olmak için müşteri tabanına ihtiyaç olduğunu, kamu bankalarının avantajının burada başladığını vurgulayan Akışık, Halk Bankası`nın küçük ve orta boy işletmelerde (KOBİ), Ziraat Bankası`nın da 138 yıllık müşteri tabanı dolayısıyla avantajlı olduğunu ifade etti.
Sadece büyük ticari kesimlere hizmet veren bankacılık sisteminin Türkiye`nin büyümesine yakın bir büyüme elde edebileceğini kaydeden Akışık, ekonominin belkemiği olan KOBİ`lerin milli gelirin yüzde 35`ini oluşturdukları halde kredilerin sadece yüzde 4`ünü aldıklarını kaydetti.
Bu yüzde 4`lük oranın yüzde 3.5`luk bölümününün de Halk Bankası tarafından kullandırıldığının altını çizen Akışık, önümüzdeki dönemde KOBİ`lerin milli gelire katkıları kadar bilançolardan pay almaları durumunda Halk Bankası`nın avantajlı olacağın söyledi.
Ziraat Bankası bilançosunda ise önümüzdeki dönemde göreceli olarak tarımın küçüleceğini ancak Ziraat Bankası`nın tarımın tek ve 1. bankası olmaya devam edeceğini anlatan Akışık, ``Asıl büyük atılımı ise bireysel bankacılıkta yapacak`` diye konuştu.
HAZİNE BONOSU ALMAYI DÜŞÜNMÜYORUM
Kamu bankalarının 6 aydır,
döviz cinsinden
kredi taleplerine açık olduğunu belirten Akışık, Türkiye`de bankaların döviz likiditesinin yüksek, son dört aydır da ``çok yüksek`` olduğunu söyledi.
Dolayısıyla kamu bankalarında ve özel bankalarda karşılarına kredibilitesi yüksek, kredi verilebilir döviz kredisi teklifi geldiği zaman vermek için likidite sıkıntısının olmadığını kaydeden Akışık, eğer bu dönemde verilmemişse kredi verilebilir türden kredi talebinin gelmemesinden dolayı olduğunu ifade etti.
Türk Lirası (TL) cinsinden kredi açısından bütün Türkiye`de TL açısından bir likidite sıkıntısı olduğunu bildiren Akışık, likidite sıkıntısının sürekli kısa vadeli borçlar ödenmesinden dolayı kamu bankalarında daha fazla olduğunu söyledi.
ZİRAAT BANKASI`NIN KISA VADELİ BORÇLARININ ÖDENMESİZiraat Bankası`nda kısa vadeli borçların ödenmesinin 20-25 gün önce bittiğini anlatan Akışık, Ziraat Bankası`nın kendi likidite ihtiyaçları içinde kredibl teklifler gelmesi durumunda kredi verebileceklerini söyledi
Kamu bankaları olarak gelecek yıla ilişkin olarak 3`er aylık, her üç ayın sonunda bir sonraki çeyreğe ilişkin hedeflerin revize edildiğibir plan üzerinde çalıştıklarını belirten Akışık, bu çalışmanın Ocak ayının ilk yarısında sonuçlandırılacağını kaydetti.
Akışık, sözlerine şöyle devam etti: "Önümüzdeki yıl, nakit akımlarımızda bizim yılın 4 çeyreğinde kaçpara nakit fazlamız olacağını, o nakit fazlamızın ne kadarını kredilere, ne kadarını likitideye verileceğini planlayacağız.
Diğer bankalar gibi, para almak istediğimizde elimizde para olması için bir miktar parayı kısa vadeli, overnight (gecelik) borç vermek istiyoruz. Kendi isteğimizle diğer bankalar gibi hazine ihalerine girip hazine bonusu alacağız. Burada hazine bonosu almak için önümüzdeki dönemde genel bir planımız var.
Bankanın toplam bilançosunun dağınık olması lazım. Konsontrasyon fazlamız vardır. Azami, makul ölçülere gelinceye kadar hazine bonosu istemiyoruz. Onun için bu likidite fazlamızın önümüzdeki yıl önemli bir kısmını kendi isteğimizle hazine bonolarına gitmeyeceğini düşünüyorum. Bu likiditeye kredilere gideceğini öngörüyorum."
KAMU BANKALARINDA ÇALIŞANLARIN DURUMUKamu bankalarında çalışanların tümünün devlet memuru olduğunu, devlet memurlarını işten çıkarılamayacağını hatırlatan Akışık, kanun uyarınca, organizasyonun yapılması ardından fazla gördüğü memurlarını Başbakanlık Devlet Personel Dairesi`ne bildirileceğini, memurların başka devlet dairelerinde yerleştirileceğini söyledi.
Akışık, içtenlikle kendisinin bildiği kadarı ile kamu bankalarındaki personele gerek Maliye Bakanlığı, gerekse de Gümrük Müsteşarlığı`nın her yerde talip olduğunu belirterek, ``Çünkü bunlar hesap kitabı bilen elemanlar. Onların talepleriyle her yerde örtüşüyor`` dedi.
Bu şekilde devredecekleri personelin özlük haklarında hiçbir eksiklik olmayacağını, 2002 yılı boyunca da onların gittikleri bakanlıktaki ücretlerini ödemeye devam edeceklerini kaydeden Akışık, işten çıkarılacak personel sayısının kapatılacak şube sayısına bağlı olması nedeniyle şu an bir bilgisinin olmadığını söyledi.
Norm kadronun kapatılacak şube sayısı ile bağlantılı olduğunu ifade eden Akışık, ``o şubelerde gelir olmadan sürekli gideri var. Rakiplerimle eğer ben yarışacaksam, o yola çıkacaksam. Benim ayağıma bunları bağlarsanız. Yarışa zararla başlıyorum demektir`` dedi.
Kamu bankalarında en rasyonel şekilde çalışması için ne kadar elemana ihtiyacı olduklarına dair bir soruya Akışık, en rasyonel diye birşeyin olmadığını, mal sahibinin kararı olacağını bildirdi.
"SÖZLEŞME YAPAN PERSONELE GARANTİ GETİRİLDİ"Sözleşme yapan personele garanti getirildiğini belirten Akışık, çalışanların sözleşme yaptıktan sonra 2003 yılı sonuna kadar herhangibir sebeble işten çıkatılması (suç işleme hariç) halinde bütün kazanılmış özlük hakları ile onu bir devlet memurluğuna yerleştirmek zorunda olduğunu hatırlattı.
Akışık, şöyle devam etti:``Bankada sözleşmeli statüye geçme talebinin bankanın ihtiyacınınüstünde olacağına inanmak istiyorum. Bankada 400 şubelik bir personel çalışacağım derse 400 şube ile çalışırsın. O zaman kendiliğinden kaç şube olacağını söylüyor. Yeni eleman alma konusuda kanun sınırlama getiriyor.
Bir plan içinde yukardan aşağı doğru gidiyoruz. Yıl sonuna kadar yönetici seviyesinde sözleşmeye geçmesi beklenen personel sayısı Ziraat Bankası`nda 5 bindir. Hedefimizde yöneticisi seviyesinde anlaşmaları tamamlamaktır. Planımıza uygun gidiyoruz. Ziraat Bankası`nda 4340 kişiye teklif edildi. 4003 kişi kabul etti.
Halk Bankası`nda sözleşmeyi imzalama sürecinde büyük ölçüde yönetici genelinde tamamlandı. Reddeme katsayısı yüzde 6.``
"TEKLİFLER HİÇBİR ZAMAN GELMEDİ"Yol haritasının belli olduktan sonra süreyi fazla uzun tutmayacaklarını kaydeden Akışık, hükümet ile ilişkilerine dair bir soruya, bu dönemde tekil olarak hiçbir isteğe muhatap olmadığını söyledi
``Bunu memnuniyetle söylüyorum, teklifler bize hiçbir şekilde gelmedi`` diyen Akışık, (esnaf kredilerini azaltmayın. Ziraai kredilerde mümkünse vadeleri uzatalım gibi) kitlesel isteklerin geldiğini fakat ``yapılsın`` şeklinde olmadığını bildirdi.
ÖZELLEŞTİRMEYol haritasında özelleştirme konusunun yer almadığını, özelleştirmenin kendi işleri olmadığını ifade eden Akışık, şöyle devam etti:
``Onun tarihi kanun ile belli. Yol haritası bizim işimiz. Tabi malsahibi bunu onaylarsa. Kanun özelleştirme konusunda bize bir görev vermedi. Biz özelleştirmeye hazır hale getirmek ile sorumluyuz. Bu 3 senenin yeterli olduğunu düşünüyorum. Gelecek yıl Haziran ayında bir özelleştirme danışmanın tutulmasının doğru olacağını, onun görüşlerinegöre bir tarihin saptanmasının doğru olacağı kanaatindeyim.``
Ziraat Bankası olarak anlaşmalı avukatlara bir yazı göndererek, hapis için genel müdür, haciz için de merkez şube müdürlerinin imzasını taşıyan bir yazı olmasını istediklerini belirten Akışık, Halk Bankası`nın küçük kredilerde cezai takip ettiği kişilerin bulunmadığını, büyük kredilerde ise olduğunu ifade etti.
Akışık, Ziraat Bankası`nın Tarım Kredi Satış Kooperatifleri aracılığı ile verilen kredilerin geri ödenmesi için bir baskıda bulunmadığını söyledi.
"BANKACI TRANSFERİ ZOR"Profesyonel bir yönetici olarak tek başına geldiğini, eksikliğini hissetti yöneticileri piyasada bulduğu, tanıdıkları insanlar ile tamamlamaya çalıştığını bildiren Akışık, ``batık bankalardan niçin yönetici aldınız?`` şeklindeki soruya, bankacı transferinin çok zor olması nedeni ile bankaların kapanması nedeniyle açıkta kalan personelin istihdam edilmesi yoluna gittiklerini söyledi.
Kamu bankalarına ilişkin olarak 25 Kasım 2000 tarihinde çıkarılan bir kanun ile bu bankalara en fazla 650 kişinin hariçten alınabileceğini hatırlatan Akışık, kendisinin yönetimi gelmesi ardından 85 kişiden fazla adam alınmadığını belirtti.
Ziraat Bankası`na tanınan 350 kişilik hariçten atanma kotası çerçevesinde 20 kişinin, Halk Bankası`nda 65 kişinin alındığını söyleyen Akışık, göreve atanmadan önce BDDK`ya da sorulduğunu kaydetti.
Akışık, ``bizim göreve aldığımız arkadaşlar hakkında açılmış dava olduğunu düşünmüyorum`` dedi.
"DOKUNULMAZLIK"Dokunulmazlık hakkında bir soru üzerine Akışık, Türkiye`nin yaşadığı kriz nedeniyle ekonomik anlamda bulunduğun yerin altına indiğini hatırlatarak, bu dönemde çok sayıda karar alındığını, 3-4 yanlış kararın olabileceğini bununla birlikte, Türkiye`nin geçmişe değil geleceğe yönelik ``proaktif`` olması gerektiğini belirtti.
KAR PAYI``Ziraat Bankası`nın yönetim kuruluna bir kar payı verilecek mi?``şeklindeki bir soruya Akışık, Yönetim Kurulu üyelerine yüzde 1`e, banka çalışanlarına yüzde 4`e kadar kar payı dağıtma hakkının bulunduğunu söyledi.
Akışık, ``15 gün önce yönetim kurulu toplantısında ülkenin içinde bulunduğu durum, banka karlarının objektif kıstaslara göre ayrılamayacağı gerekçesiyle 2001 yılında kar payı dağıtmama kararı aldı. Bu durumu Hazine`ye bildirdik`` şeklinde konuştu.
Vural Akışık 2002`ye ilişkin kar payının dağıtılıp dağılmayacağına ilişkin bir sorusuna 2002 yılına henüz girilmediği yanıtını verdi.
Kurulması düşünülen özel varlık yönetim şirketlerine katılmayı düşünmediklerini belirten akışık, ekonomik kriz nedeniyle zor durumda olan şirketlerin kurtarılması konusuda kanun neyi emrediyorsa onu yerine getireceklerini söyledi.
Akışık, ortak yönetim altında bulunan kamu bankalarının ortak yönetiminin Mart ayı sonunda icrada ayrılmasının, 2002 yılı sonunda kamu bankaları ortak yönetim kurulu başkanlığı görevinin büyük ölçüde tamamlanmasının planladığını bildirdi.
Vural Akışık, bir başka soru üzerine, likit kalmak amacıyla yurtdışında Halkbank ve Ziraat Bankası`nın 800-900 milyon dolar, özel bankaların da 5-6 milyar doları bulduğunu, bunların overnight`da (gecelik borç) değerlendirildiği söyledi.