Emre ÖZPEYNİRCİ
Oluşturulma Tarihi: Ekim 30, 2006 00:00
Türk otomotiv sektörünün duayenlerinden Orhan Yüce, Çinli otomobil markaları için ağır konuştu. Skoda ve Seat’ın Doğuş Grubu’yla birlikte Türkiye temsilcisi olan Orhan Yüce, "Çinli markaların ayakta kalması çok zor. Çünkü akıllı adam Çin malı otomobil almaz" dedi. Çin mallarının döküldüğü yorumunu yapan Yüce, bugünkü kalitesiyle Türkiye’ye kesinlikle bu tip otomobilleri getirmeyi düşünmediğini kaydetti.
TÜRK otomotiv sektöründe 52 yılı geride bırakan duayenlerden Orhan Yüce, Türkiye’ye girmeye çalışan Çinli otomobil markaları için ağır konuştu. Skoda ve Seat’ın Doğuş Grubu’yla birlikte Türkiye temsilcisi olan 77 yaşındaki Orhan Yüce, "Çinli markaların ayakta kalması çok zor. Çünkü akıllı adam Çin malı otomobil almaz" dedi. Çin mallarının döküldüğü yorumunu yapan Yüce, bugünkü kalitesiyle Türkiye’ye kesinlikle bu tip otomobilleri getirmeyi düşünmediğini kaydetti.
REKABETİN CEHALETİ: Orhan Yüce, Hürriyet’e Türk otomotiv sektöründen, Doğuş Grubu’yla ortaklığına,
trafik kazalarından Otomotiv Distribütörleri Derneği’ne (ODD) kadar pek çok konuda çarpıcı açıklamalar yaptı. 94 ve 2000 krizlerinin yaşanmaması halinde Türk otomotiv pazarının çoktan yılda 1 milyon adede ulaşabileceğini kaydeden Yüce, "2000 krizi insanların varlıklarının yüzde 80’ini aldı götürdü. Bugün pazarda potansiyel var. Satışlar artıyor ama otomobil ithalatçıları para kazanmıyor" dedi.
SERMAYE ACIMASIZDIR: Otomobil satışlarında kár marjının yüzde 2’lerde olduğunu söyleyen Yüce şöyle konuştu: "Bu yüzde 7 olmalı. Sektörde kimsenin para kazanmamasının sebebi rekabetin cehaletinden kaynaklanıyor. Böyle rekabet olmaz. Türk milleti ticareti bilmiyor.
Döviz yükselince kayıp doğaldır. Ama düştüğü zaman rekabet yüzünden biri fiyatı düşürünce herkes düşürmek zorunda kalıyor. Bu nedenle kimsenin yüzü gülmüyor." Profesyonel otomotiv yöneticilerine de seslenen Yüce, "Sermaye kár ister. 1-2 yıl bekler ama 3’üncü yıl o kárı vermezsen kendinizi kapının önünde bulursunuz. Kársız otomobil satmayın. Sermaye acımazısızdır" çağrısını yaptı.
ÇİN MALI ALAN PİŞMAN OLACAK: Türkiye’ye girmeye çalışan Çinli otomobil markalarının ayakta kalmasının çok zor olduğunu söyleyen Yüce, "Çünkü bir takım insanlar fiyat cazibesinden dolayı önce alacaklar ama sonra aldıklarına pişman olacaklar" dedi. Aynı şeyin 40-45 yıl önce Japon mallarında yaşandığını hatırlatan Yüce şöyle konuştu: "O dönemde Japon malları da Çin malları gibi kalitesizdi. Sonra Japonlar bir anda kaliteye döndüler ve bugün bir çok alanda bir numara oldular. Çinlilerde zamanla bunu anlayacak. Bugün Türkiye’ye motosiklet gönderiyorlar. Fiyatıyla piyasayı vuruyor ama akıllı insan almıyor. Dökülüyor çünkü. Ama eminim ki ileride kaliteye önem vereceklerdir. O zaman da korkunç olurlar. Çin malını ben bugün için tehlikeye görmüyorum. Çünkü bugün akıllı adam almaz."
KESİNLİKLE ÇİN MALI GETİRMEM: "Bugünku şartlarda ve bugünkü kalitesinde ben şahsen Çin malı getirmeyi düşünmem" diye konuşan Yüce, "Çünkü bir yerde siz sattığınız otomobilden sorumlusunuz. Satınca sorumluluğunuz bitmiyor. Bu yüzden ben şahsen Çin malını hiçbir zaman düşünmem."
Doğuş’la olası bir otomotiv yatırımına yaşım engel olurDOĞUŞ Grubu’yla birlikte Türkiye’de olası bir otomotiv yatırımına girmeyi düşünmediğini söyleyen Orhan Yüce, "Sektörde 50 yılı tamamladım. Yaş faktörü önemli. Bundan sonra yatırıma girmeyi düşünmüyorum. Zaten Volkswagen Grubu’da Türkiye’de yatırımı düşünmüyor" dedi. Doğuş Grubu’yla ortaklıktan çok memnun olduğunu kaydeden Yüce şöyle konuştu: "Bugün için Doğuş Grubu’yla ortaklığımız devam ediyor. Ben onlardan, onlarda bizden memnun. Ama yeni bir ortaklığı düşünmüyorum. Biz Skoda’ya odaklandık, Seat’la da iyi bir ortaklığımız var. Yarın öbür gün Doğuş Grubu’nun otomotiv alanında bir yatırımı söz konusu olursa ben yaşımın da icabı o fabrikasyon işine girmeyi düşünmem. Volkswagen Grubu’nda da yatırım düşüncesi görmüyorum. Ama Ferit (Şahenk) bey ikna ederse bilemem. Zaten bugün Türkiye’de yatırım Gümrük Birliği sonrası sadece Japonlar için cazip hale geldi. Alman için Çin daha cazip. İşçiliği çok ucuz olan ülkeler tercih ediliyor."
ODD otomobil satmak kadar eğitim vermeyi de düşünsünORHAN Yüce, bugün Türkiye’de 40 markanın yılda 600-650 bin adet araç sattığını hatırlatarak, "Otomobil satışları arttıkça buna bağlı olarak trafik kazaları da artıyor. Ocaklar sönüyor, aileler yok oluyor. Bunun nedeni cehalet" dedi. Turgut Özal’ın ehliyet alma işini okullara verdiğini söyleyen Yüce şöyle konuştu: "Okullar bunu istismar edip çok kolay ehliyet dağıttı. Bu da trafikte cehaleti yarattı. Şimdi Otomotiv Distribütörleri Derneği’ne (ODD) çok iş düşüyor. Otomobil satışları iyi gidiyor ama sadece satıp para kazanmak düşünülmemeli. Artık trafik cehaletine bir el atmaları lazım. Önce İstanbul’da daha sonra da diğer büyük illerde okullar açmalılar. Ayrıca devletin de yardımıyla televizyonlarda haftada 2-3 gün halkı eğitmek konusunda programlar yapmalılar. Otomobil satıyoruz, alan adama biraz yol gösterip eğitmeliyiz."
TRAFİK SAVAŞTAN BETER: "Askerlerimiz ölmesin diye Irak savaşına girmiyoruz veya Lübnan’a asker göndermek sorun oluyor" diye konuşan Yüce, "Ama bu arada her gün trafikte 20 kişi kaybediyoruz. Bayramlarda bu sayı 100’ü geçiyor. ODD’nin ve Türkiye’deki otomotiv fabrikalarının cehaleti görüp eğitim için bir fon ayırması gerekiyor. Her şeyi devletten beklemeyelim. Cahil insana ehliyet verirsen trafik polisi ne yapsın" diye konuşuyor.
1954 yılında yedekparça ticaretiyle işe başladı
YÜCE Auto Yönetim Kurulu Başkanı ve Otomobil Distribütörleri Derneği Onursal Başkanı Orhan Yüce, otomotiv sektöründe 52 yılı geride bıraktı. Çalışma hayatına 1954 yılında otomotiv yedekparça ticaretiyle başlayan sektörün duayeni Orhan Yüce, 1959 yılında NSU marka motosikletlerin ve otomobillerin distribütörlüğünü aldı. Yüce, daha sonra ise Alfa Romeo ve Skoda marka otomobillerin distribütörlüğünü alarak otomotiv sektöründe ki ağırlığını artırdı. Skoda’dan sonra 1998 yılında Volkswagen Grubu’na ait Seat otomobillerinin Türkiye mümessiliğini Doğuş Grubu ile birlikte alan Orhan Yüce, bugün Skoda ve Seat markalarında Doğuş Grubu ile yüzde 50 ortak olarak çalışma hayatını sürdürüyor.