Güncelleme Tarihi:
ATO'nun "Krizler Tarihi Raporu"na göre, Türkiye Cumhuriyet tarihinde yaşadığı 15 kriz dönemini yalnızca "0" büyümeyle atlatsaydı, bugün 902.4 milyar dolarlık ulusal gelir ve 12 bin 600 dolarlık kişi başına ulusal gelirle dünyanın 10’uncu büyük ekonomisi olacaktı.
Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) hazırladığı "Krizler Tarihi Raporu"na göre, Cumhuriyet tarihi boyunca yaşanan 15 kriz yılında büyüme "0" düzeyinde tutulabilseydi, Türkiye bugün dünyanın 10’uncu büyük ekonomisi olacaktı.
ATO "Krizler Tarihi Raporu"nu açıkladı. Buna göre, Cumhuriyet tarihi boyunca yıllık ortalama yüzde 4.8 büyüyen Türkiye, 82 yılda 15 ekonomik krizle sarsıldı. Bu ekonomik kriz dönemlerini yalnızca sıfır büyümeyle atlatsaydı Türkiye’nin ulusal geliri 299.5 milyar dolar yerine 902.4 milyar dolar, kişi başına ulusal geliri de 4 bin 172 dolar değil, 12 bin 600 dolar olacaktı. Bu durumda Türkiye’nin 2004 yıl sonunda elde ettiği 299.5 milyar dolarlık ulusal gelir düzeyini 1983 yılında yakalamış olacağı hesaplandı.
KRİZLERE DEĞİL, KÖTÜ YÖNETİME YENİK DÜŞTÜK
ATO Başkanı Sinan Aygün, krizlerin maliyetlerinin "kötü yönetimlerin eseri olduğunu" savunarak, "Dibe vurduğumuz yıllarda sıfır büyüme olsaydı, bugün Türkiye 3 misli büyük bir ekonomiye sahip olacaktı" dedi. Aygün, bugün 300 milyar dolarlık ulusal gelirle 21’inci sırada yer alan Türkiye’nin krizler olmasaydı, dünyanın 10’uncu büyük ekonomisi olacağını söyledi. Aygün, satın alma gücü paritesine göre, dünyanın 18’inci ülkesi durumunda olan Türkiye’nin dibe vurduğu yıllarda küçülmeyip, "en azından büyümesini sabit tutsaydı" 529.6 milyar dolar olan satın alma gücü paritesine göre ulusal gelirinin, 1 trilyon 663 milyar dolar olacağını bildirdi. Aygün, "Buna göre satın alma gücü paritesi sıralamasında, Türkiye, Almanya, İngiltere’nin ardından İtalya’yı da geçerek 8’inci sırada olacaktı. Türkiye krizlere değil, kötü yönetimlere yenik düştü" dedi.
"YABANCILAR METELİK KARŞILIĞINDA ŞİRKETLERİ ELE GEÇİRİYOR"
Yıllar itibarıyla krize girilmesinin nedenleri ve yaşanan gelişmelerin özetlendiği raporda, şu değerlendirme yapıldı:
"Türkiye’de yaşanan 15 krizin senaryo yazarları ve oyuncuları değişse bile senaryoları hiç değişmiyor. Türk parası aşırı değerlendiği için ithalat fırlıyor, ihracat azalıyor. Dolayısıyla cari işlemler bilançosu dengesi bozuluyor. Kısa vadeli dış borç birikimi de artınca, yeraltında hareketlenme başlıyor. Enflasyon fırlıyor, işsizlik artıyor, şirketler birbiri ardına kapanıyor."
Değerlendirmede, kriz dönemlerinde yüksek devalüasyonla birlikte hisse senetleri fiyatlarının düştüğüne dikkat çekilerek, "Yabancıların şirket hisselerini neredeyse metelik karşılığı ele geçirmesine yol açıyor. 1994 krizinde gıda sanayinin önemli bölümü, 1999 krizi ve onu izleyen krizlerde bankalar, aracı kurumlar, tur ve otelcilik şirketleri yabancıların eline geçiyor" denildi.
Raporda, Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik krizle ilk kez 1929 yılında tanıştığı anımsatılarak, "1929’da bütün dünyada büyük bir ekonomik bunalım patladı. Buna göre Türkiye ekonomisinin kendi sıkıntıları ve ilk taksitinin ödenmesi gereken Osmanlı borçları da eklenince ciddi bir kambiyo krizi yaşandı. Türk parasının değeri düştü" denildi.
Raporda, büyük çöküş olarak nitelendirilen 2001 krizi şöyle anlatıldı:
"Stand-by anlaşmasının ardından 2000 yılında devreye giren istikrar programı büyük çöküşün baş sorumlusuydu. Türkiye döviz kurunun çapaya bağlanmasıyal çıkmaz sokağa girdi. Cari işlemler açığı giderek büyüdü ve yıl sonunda 9.8 milayr dolara çıkarak, tarihi bir rekor kırdı. Dolar çapası nedeniyel toplam kısa vadeli borçlar 28.9 milyar dolara, toplam dış borç stoku 114.3 milyar dolara çıktı. Yabancı bankalar vadesi gelmemiş kredilerini geri çekmeye başlayınca gecelik faizler göklere tırmandı ve Türikye tarihine ’Kara çarşamba’ olarak geçen 22 Kasım 2000’de para krizi patladı. 13 banka ve çok sayıda aracı kurum battı. Kasım kriziyle artan faizler ve ödeme güçlüğüne düşen bankaların vadesi dolmayan kredileri geri çağırması, iç pazarın daha da daralması bunda büyük rol oynadı. 19 Şubat’ta Çankaya Köşkü’nde yaşanan Anayasa kitapçığı tartışması krizi patlattı. 3.5 milayr dolarlık net sermaye çıkışıyla döviz fiyatları ve faizler tırmanışa geçti. Kriz öncesi 670 bin TL olan dolar Nisan’da 1 milyon 161 bine tırmandı. IMF programı çöktü."
Türkiye ekonomisinin gelişimini özetleyen rapora göre, kriz yıllarında yaşanan küçülme oranları şöyle:
(Yüzde)
1927: 12.8
1932: 10.6
1935: 3.0
1940: 5.0
1941: 10.3
1943: 9.8
1944: 5.1
1945: 15.3
1949: 10.5
1954: 3.0
1979: 0.5
1980: 2.8
1994: 6.1
1999: 6.1
2001: 9.5