‘Acil’ süre istiyoruz!

OTOMOTİV Distribütörleri Derneği (ODD) Başkanı Ali Bilaloğlu ve ODD Genel Koordinatörü Hayri Erce, ‘Otomotive Acil freni’ başlığıyla geçen hafta gündeme getirdiğimiz zorunlu ‘eCall’ sistemi hakkında yaşanılan süreci ve taleplerini aktardı. Hatırlatmak gerekirse Türkiye’de Avrupa ile eş zamanlı olarak 1 Nisan 2018’den itibaren üretilen ve ilk defa tip onayı alan tüm yeni otomobillerde ‘eCall’ sisteminin kullanılması zorunlu hale geldi. ‘eCall’ yani acil arama anlamına gelen ‘Emergency Call’ sistemi aracın içine yerleştirilen sim kartı ile bir otomobilin trafik kazası yapması veya yoldan çıkması durumunda otomatik olarak 112 acil servisin aranmasını öngörüyor. Bu sistem aracın iletişim kanallarını da açarken, araçlı ilgili gerekli bilgilerin toplanıp bir sunucuda (server) depolanmasını sağlıyor. Bu bilgiler de markaların katma değerli ürün hizmetlerini devreye sokmasını sağlıyor. Yani cep telefonundan aracın yakıt seviyesini, menzilini, yağını ve ne zaman bakıma gireceğini görebiliyor veya uzaktan klimayı çalıştırıp, market alışverişinizi bagajı otomatik açarak araca yönlendirebiliyorsunuz.

3 AY ÖNCE SÖYLENDİ

İşte Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) bu noktada devreye girerek araç bilgilerini dışarıyla paylaşmayı riskli görerek eCall sisteminde yerli sim kartı kullanılması ve katma değerli hizmet sunacak dataların (araç bilgileri) sunucularının da Türkiye’de yerleşik olmasını istedi. Ali Bilaloğlu, BTK’nin bu talebine hiç bir itirazlarının olmadığını, tek sıkıntının bunun için kendilerine süre verilmemesi olduğunu belirtti. Bilaloğlu, “Bizim zaten araç bilgilerini yurtdışına göndermek veya paylaşmak gibi bir düşüncemiz olamaz. Eğer isteniyorsa tabii ki içeride kalsın. Ama mobil iletişim şirketleri tarafından sunucuların kurulabilmesi ve yerli sim kartlarının fabrikada araçlara entegre edilebilmesi için süre vermeleri gerekiyordu. Bize bu süre verilmedi. Konuyla ilgili yönetmelik 2016’da yayınlandı ve Avrupa ile aynı normlarda olacağı söylendi. Her şey planlı giderken, mevzuatın yürürlüğe gireceği tarih olan 1 Nisan 2018’den sadece 3 ay önce yerli sim kart ve yerli sunucu zorunluluğu getirdi. Bize bu yönetmelik yayınlandığında söylenseydi çok rahat bir şekilde istenileni yapabilirdik. Ama şimdi bu yüzden ne yeni araç gelebiliyor ne de artık katma değerli hizmetleri sunabiliyoruz” dedi.

ELLE KART TAKILIYOR

Hayri Erce ise araç bilgilerinin Türkiye’de kalması için kurulacak sunucuların (server) otomotiv markalarının değil mobil iletişim şirketleri Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom’un sorumluluğunda olduğunu belirterek, “Bu şirketlere bunları kurması için Şubat 2020’ye kadar süre verildi. O tarihten itibaren yatırım için düğmeye bassalar, kurulmaları yıl sonuna bulacak. O zamana kadar hiç bir otomobil bağlanabilir olamayacağı için markaların katma değerli hizmetleri devreye giremeyecek” yorumunu yaptı. Ali Bilaloğlu gelinen noktada ellerindeki tek çözümün yerli sim kartları fabrikalara göndermek olduğunu belirterek, “Ana merkezleri ikna edebilen, gönderdiği yerli sim kartları elle üretim sırasında araçlara taktırmaya çalışıyor. Bunu bazı markalar yapabiliyor. Zaten bu olsa bile sadece acil durumlarda araç sinyal verebilecek. Sunucu olmadığı için başka bir iletişim kurma şansı yok” yorumunu yaptı.

OTOMOTİVDEKİ DEĞİŞİM MATBAAYA BENZEMESİN

TÜRKİYE’nin de tercihini dönüşümden yana kullandığını ve 5 babayiğit tarafından çalışmalarına başlanan ‘yerli otomobil’in elektrikli olacağını hatırlatan Bilaloğlu, “Türkiye’de başta yerli otomobil olmak üzere 2021’den itibaren elektrikli otomobil sayısında ciddi bir artış olacak. Ama bu tip araçları sadece üretmek veya ithal etmek yeterli değil. Gerekli alt yapıyı da hazırlamak gerekiyor. Hem BTK kararıyla duran katma değerli hizmetlerin acilen devreye girip çoğaltılması, hem de şarj alt yapısının bir an önce hazırlanması gerekiyor. Özellikle şarj istasyonlarına dair düzenlemenin EPDK tarafından hazırlandığı söyleniyor. Bir an önce Bakanlık nezrinde değerlendirilip devreye alınması şart. Yoksa elektrikli yerli otomobil yapmanız şart istasyonu yeterli değilse bir anlam teşkil etmeyecek. Bu değişime ayak uyduramazsak iş matbaanın geç gelmesine dönebilir” yorumunu yaptı.

DÖNÜŞÜM İÇİN 3 TEMEL KRİTER

ODD Başkanı Ali Bilaloğlu, dünyada otomotiv sektörünün büyük bir dönüşümün eşiğinde olduğunu belirterek, “Bu dönüşüm elektrikli araçlarda olacak. 2020 yılından itibaren satışa sunulacak elektrikli otomobil sayısında çok hızlı bir artış olacak. Her marka bu konuda yatırım yapıyor” dedi. Bu dönüşüm için 3 temel kriterin olduğunu kaydeden Bilaloğlu şöyle konuştu:

1) Bu kriterlerden ilki araçların yüzde 100 elektrikli olması. Bu konuda bildiğiniz gibi tüm dünyada markalar ve ülkeler tarafından çok büyük yatırımlar yapılıyor. Özellikle emisyon sınırlamaları ile elektrikli araçların geliştirilmesi zorunlu hale geldi.

2) İkinci olarak dönüşümde elektrikli araçlara bağlı olarak katma değerli hizmetlerin sayısı artacak. Çünkü yeni dönemde artık satış sonrası hizmetleri elektrikli araçlarla birlikte azalacak. Bu noktada birbiriyle bağlantılı (connected) elektrikli araçlar için sunulan katma değerli hizmetler devreye girecek. Yani siz aracın şarjını görebilecek, menzil durumun anlayacak ve hızlı şarj istasyonları için rezervasyon yapabileceksiniz. Bunun gibi bir sürü yeni hizmet devreye alınacak ve bayilerin cirolarının büyük kısmı yeni dönemde bu hizmetlerden gelecek.

3) Otomotivdeki dönüşümde 3. sırada ise şarj altyapısı yer alıyor. Yani şarj istasyonlarının kurulması, güçleri, hangilerinin hızlı hangilerinin güçte olacağını belirlenmesi gerekiyor. Bunların hükümetler tarafından düzenlemelerinin yapılması gerekiyor. Bu konuda Türkiye’nin hızlanması gerekiyor.