Güncelleme Tarihi:
Açıkalın, bireysel bankacılık yanı sıra KOBİ bankacılığına daha fazla yoğunlaşacaklarını belirterek “Yapı Kredi’nin halen 600 bin civarında olan KOBİ müşteri sayısının bu yıl sonunda 700 bine ulaşacağını öngörüyoruz. 2012’de 50-60 civarında yeni şube açmayı planlıyoruz. Gelecek yıl da bu miktarda bir şube açılışı yapacağımızı hesaplayınca 2013 sonunda bin şubeyi geçeriz” dedi.
Yapı Kredi’nin 2011 mali sonuçları ve 2012 beklentileri yanı sıra sektörel gelişmeleri de değerlendirmek üzere bir basın toplantısı düzenleyen Faik Açıkalın, sektör karlılığında bu yıl 2011’e göre bir miktar düşüş beklediklerini belirtti. Açıkalın, 2012’de sektörün kredilerde ortalama yüzde 15, Yapı Kredi’nin de sektörün üzerinde bir büyümeyle yüzde 15-17 civarında bir büyüme hedefi olduğunu belirterek, mevduatta ise sektörde yüzde 12, Yapı Kredi’de de yüzde 15-17 büyüme beklediklerini söyledi. Açıkalın, mevduat faizlerinde bu yılın sonunda da mevcut düzeylerin korunacağını kaydetti.
“BİREYSELİN YANI SIRA KOBİ BANKACILIĞINDA YOĞUNLAŞACAĞIZ”
KOBİ bankacılığında son iki yılda önemli bir mesafe kat ettiklerini ve yeni dönemde KOBİ bankacılığına daha da yoğunlaşacaklarını belirten Açıkalın ”Artık her şubemizde en az bir ya da iki KOBİ uzmanımız var. KOBİ’lere ve onların tedarikçilerine daha etkin ulaşma araçlarına ve programlarına sahibiz. Geçen yıl kredilerde sektör ortalaması civarında yüzde 30 büyürken, KOBİ kredilerinde yüzde 50 büyüdük. İki yılda 100 birim krediden 248 birim krediye ulaştık. Ekim 2009’da haftada 2 bin 200 KOBİ kredi değerlendirmesi yaparken, 2011’de haftada 14 bin rakamına ulaştık. Üç sene önce KOBİ müşteri sayımız 365 bin iken, 2011’de bu rakam 600 bine çıktı. 2012’deki hedefimiz, KOBİ’lere daha fazla yoğunlaşarak ve karşılıklı daha yüksek katma değer yaratarak bu sayıyı 700 bine ulaştırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
“SEÇİLMİŞ ALANLARDA BİRİNCİLİK HEDEFLİYORUZ”
Bankanın büyüme süreçlerini de anlatan Açıkalın bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:
“Kriz sonrasında 2010’da kaldığımız yerden büyümeye devam yaklaşımını izledik. Sektörün üzerinde bir büyüme oranını gerçekleştirme hedefine odaklandık. 2011’de ise sloganımız akıllı büyüme oldu.Artık bankacılıkta işler değişiyor. Rekabet artıyor. Doğru alanlarda farklılaşacak şekilde kendinize avantaj yaratmak zorundasınız. Tüm bankalar için hata marjları daralıyor. Şube müdürlerimize soruyoruz, 1 TL’niz olsa nereye yatırırsınız, ya da tek şube açacak olsanız nereye açarsınız diye. Akıllı büyüme bu anlamda çok önemli hale geldi. 2012’de de yine akıllı büyüme çerçevesinde doğru yaptığımız işleri doğru yapmaya devam edeceğiz. En kısa zamanda tüm müşterilerimizle ilişkilerimize yoğunlaşarak karşılıklı katma değeri daha yüksek düzeye çıkaracağız. Yanlış yaptığımız işler varsa da onları fazla hasar ve maliyet yaratmadan düzelterek doğru rotaya koyacağız. Gelecek 5 yıllık stratejimiz doğrultusunda seçilmiş tüm hedeflerde mevcut birinciliklerimizi daha da pekiştirmeyi ve birinci olmadığımız alanlarda da birinci olmayı öngörüyoruz. Kendini iyi ayrıştıran ve hedefini iyi belirleyerek avantaj yaratan bankalar bu süreçte öne çıkacaktır.”
“KREDİLERDE İLK ÜÇ AYDA YÜZDE 2.1 GİBİ SINIRLI BİR ARTIŞ VAR”
Küresel ekonomideki gelişmeleri de değerlendiren Faik Açıkalın, ABD ekonomisinin iyi yolda olduğunu, Avrupa başta olmak üzere dünya ekonomilerini yeniden sağlıklı bir rotaya girmesi için Amerikan ekonomisindeki olumlu gidişin sağlam bir hale gelmesi gerektiğini belirterek, Türkiye için de 2012’de büyümede yumuşak iniş senaryosu öngördüklerini söyledi. Açıkalın bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:
“2012’nin şimdiye kadarki bölümünde yani ilk üç ayda kredilerde çok önemli bir artış yaşanmadı. Sektör ortalaması yüzde 2.1’lik artışla sınırlı kaldı. KOBİ kredileri yaklaşık yüzde 3 büyürken, bireysel kredilerdeki artış yüzde 2 civarında oldu. Kredilerdeki sınırlı artış aslında ticaretteki yavaşlamaya da işaret ediyor.”
Açıkalın, 2012’de kredilerde yüzde 15 artış beklediklerini belirterek, Yapı Kredi için de yüzde 15-17 arasında bir kredi büyümesi öngördüklerini kaydetti.
“SERT FREN OLMAZ YUMUŞAK İNİŞ BEKLİYORUZ”
Türkiye ekonomisinin 2011’deki yüzde 8.5’lik yüksek büyümesi ardından bu yıl yüzde 4 bir büyüme beklediklerini hatırlatan Açıkalın şöyle devam etti:
“Yüzde 4’lük bir büyüme yumuşak iniş senaryosuna uygun olur. Yüzde 15’lik kredi büyümesi de zaten bu orandaki ekonomik büyümeyi finanse etmeye yeterlidir. Kredi büyümesi kadar bu kaynakların hangi alanlarda kullanıldığı da önemli. Yumuşak iniş senaryosunun yurtdışı ayağında ABD ekonomisindeki olumlu gidişin daha sağlam bir rotaya girmesi var. Ayrıca Avrupa ekonomilerinde ikinci bir dip olacağını düşünmüyoruz. Türkiye’de ise Merkez Bankası da faizler, cari açık,enflasyon konusunda çok başarılı bir politika izliyor. Biz ekonomik büyümede sert bir fren beklemiyoruz.”
“İÇERDEKİ POTANSİYELE ODAKLIYIZ, AZERBAYCAN’DA BÜYÜME ÖNGÖRÜYORUZ”
Yurtdışında banka satın alma konularına yönelik sorulara da yanıt veren Açıkalın şöyle dedi:
“Türkiye’de bankacılık sektörünün hala yüksek büyüme potansiyeli var. Bankacılıkta kişi başına düşen miktarlarda birçok kategoride Avrupa’nın, ABD’nin çok gerisindeyiz. Türkiye’de bu imkanlar varken, neden yurtdışına gidelim. Öncelikli olarak yurt içi pazara odaklanacağız ve burada büyümeye devam edeceğiz. Yüzde 24 gibi çok yüksek bir maddi sermaye getiri oranımız var. Yurt dışında ise Azerbaycan’a ilgimiz biraz daha artacak. Bu ülkede bir şubemiz var, iki yeni şube daha açacağız. Türkiye’de çok iyi olduğumuz bazı yatırımları Azerbaycan’a da götürmek istiyoruz. Bankacılıkta çok ciddi bir know-how gücümüz var. Bu sayede Azerbaycan’nın etkin bankalarından biri olma yolundayız. İşin fizibilite açısından görünümü bir yana Avrupa’da zaten ortağımız Unicredit var. Bu nedenle Avrupa’da yatırım planımız yok.”
“MASRAF VE KOMİSYON GELİRLERİNDE ARTIŞ GEREKLİ”
Açıkalın, rekabet dolayısıyla faiz gelirlerinde oluşan düşüşü dengelemek amacıyla bankaların masraf ve komisyon gelirlerinde ise bir artış olduğunu hatırlatarak “Rekabet dolayısıyla bankaların kar marjları iyice daraldı. Bu nedenle bankaların masraf ve komisyon tahsilatı arttı. Sektörde 2010’da operasyonel giderlerin yüzde 48’i masraf ve komisyon gelirlerinden oluşurken, geçen yıl bu oran yüzde 51’e yükseldi. Bankacılıkta sürdürülebilir büyüme için, makul oranlarda olmak kaydıyla masraf ve komisyon gelirleri artmalı. Yapı Kredi’de bu oran yüzde 65 iken, geçen yıl yüzde 68’e çıktı. Kimi dünya ülkelerinde bu oranın yüzde 100’ü geçtiği de görülüyor” dedi.
“SENDİKASYON KREDİLERİNDE YÜZDE 100 YENİLEME"
Bankanın ana fonlama kaynağının mevduat olmaya devam edeceğini vurgulayan Faik Açıkalın, bankanın büyüme politikasını desteklemek üzere sendikasyonlar yoluyla dış finansman temini yoluna da gideceklerini belirterek “Biz geçen yıl o tarih itibarıyla Türkiye bankacılık tarihinin en yüksek sendikasyonuna imza attık. Uluslararası bankaların katılımıyla dış piyasalardan 1 milyar 450 milyon dolarlık sendikasyon kredisi aldık. Nisan sonunda bu sendikasyonu yenileyeceğiz. Geçen yıl toplam sendikasyonumuz 2 milyar 700 milyon dolar olmuştu.1 milyar 250 milyon dolarlık ikinci sendikasyonumuz da Eylül’de yenilenecek. Bu yıl da yine bu rakamlara ulaşırız ve sendikasyonlarımızı yaklaşık yüzde 100 oranda yenileriz diye düşünüyoruz. Dış borçlanmada maliyetler bir miktar yukarı gelse de Türkiye’de bankalar için borçlanma enstrümanlarının cazibesi artacak. Ayrıca Eurobond ihraçları da sürecek” değerlendirmesinde bulundu.
“İTALYAN ORTAĞIMIZ İÇİN TÜRKİYE VAZGEÇİLMEZ”
Toplantıda soruları da yanıtlayan Açıkalın, Yapı Kredi’nin Koç Grubu dışındaki diğer ortağı Unicredit’in bakış açısının da çok pozitif olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Her iki ortağımız da Koç Grubu da, İtalyan ortağımız Unicredit de Yapı Kredi’nin ortaya koyduğu performanstan ve 5 yıllık stratejik öncelik programından son derece memnun olduklarını ve desteklediklerini açıklamış durumdalar. Unicredit Avrupa’da sermaye yeterliliği en yüksek bankalardan biri.‘Türkiye, en son elden çıkaracağımız yerdir’ şeklinde zaten açıklamaları oldu. Oyun planında Türkiye İtalyan ortağımız için vazgeçilmez bir yerde duruyor.”(ANKA)