Güncelleme Tarihi:
‘‘HAYAT Standardı Esası’’, ticari ve mesleki faaliyette bulunan gelir vergisi mükelleflerinin, meslek türleri, bulundukları şehirler ve diğer bazı kriterler gözönüne alınarak, beyan edecekleri yıllık gelirlerinin en az miktarının önceden tespit edilmesidir. Uzun yıllardır devam eden bu uygulamaya geçen yıl son verilmiş, bu hafta ise yeniden yasalaşmıştır.
Hayat standardı neden yasalaştı?
Çeşitli meslek gruplarına göre yapılan istatistiklere göre, mükellefler asgari ücretin de altında ve düşük gelir beyan etmektedirler.
Tanınmış ve çok kazandıkları bilinen doktor, avukat gibi serbest meslek sahipleri de çok az gelir beyan etmektedirler.
Evi, yazlığı, yatı, uçağı, kaptanı, pilotu, yarış atı olanlar, bunların sayısına göre ‘‘katlayarak’’ gelir vergisi ödemelidir.
Bu gerekçelere ve bu görüşlere karşı çıkmak mümkün değildir. Kamuoyu da bu durumdan çok rahatsızdır. Getirilen sistemin bu adaletsizliği gidermek şöyle dursun, daha da adaletsizlik yaratacağı açıktır.
AMACA ULAŞIR MI?
Hayat standardı sistemi, bu amaçları sağlar mı?
Bir vatandaşın bankada bir trilyon lirası olsa ve her ay elli milyar lira faiz alsa, Cheroke cip, BMW araba, özel uçak ve yat sahibi olsa, iki Filipinli hizmetçi evde, dört yarış atı Veliefendi'de onu beklese, her hafta sonunu yurt dışında yemeğe giderek geçirse, ‘‘ticari ve mesleki faaliyetleri nedeniyle gelir vergisi mükellefi’’ değilse, ‘‘hayat standardı’’ kapsamında değildir. ‘‘Etiler’’de sabahlayanlar genelde bu gruba girerler ve kapsam dışındadırlar.
İkide bir, ‘‘yarış atı, sürat teknesi, özel uçak, yat, pilot, kaptan, hizmetçi’’ sözcükleri geçirilerek, bunların sahiplerine vergi getirildiği izlenimi yaratılmaya çalışılmaktadır. Bu kişilere hiçbir vergi getirilmemiştir. Ku kişiler, ya işsiz güçsüz takımıdır, ya rantiyedir, ya da Kurumlar Vergisi mükellefi olan anonim şirketlerin ortaklarıdır. Gelir Vergisi mükellefi değillerdir ve sahip oldukları bu ‘‘yaşam standardı’’ndan dolayı vergi vermezler. Üstelik bir de şirketleri varsa, bu değerleri şirketlerinin bilançolarında aktifleştirerek bunları ait her çeşit giderler ile kaptan, pilot, hizmetçi ücretleri ve amortismanları dahil, kurum kazancından düşerler.
Bu durumda yananlar, henüz şirketleşememiş orta sınıf ‘‘ticari ve meslek kazanç sahipleri’’ olmaktadır. Onlar, ticari ve mesleki faaliyetlerini kapatarak, paraları varsa ‘‘rantiye’’, yoksa ücretli olmaya teşvik edilmektedir. Bu durumda onların ödediği, kira ve ücret stopajları ile belediye, KDV gibi vergi ve SSK prim tahsilatını ve istihdamı olumsuz etkileyecektir.
2000 yılında beyan edilecek gelir, ‘‘dönemsellik ilkesi’’ gereği, sadece 2000 yılı gelirlerini içermelidir. Vatandaşın on yıl önce aldığı ya da miras kalan ve vergileri ödenmiş evin, yazlığın, ya da beş yıllık otomobilinin 2000 yılı gelirleri ile ilgilendirilmesi ve bunun her yıl tekrar edilecek olması, ‘‘mükerrer vergi’’ niteliğindedir.
100 dolara Sofya, 150 dolara Atina, 199 dolara Paris turuna ‘‘Advantaj Kartla’’ ve dört taksitle katılan kişinin ailesinin her ferdi için vergi matrahını 900 milyon lira artırması insafla bağdaşmaz.