70 ülkeye 5 milyar dolar yattı, hedef 10 bin mağazaya çıktı

BUGÜNE kadar Türk markalarının 70 farklı ülkede 2 binden fazla mağaza açtığını belirten Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği (AMPD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nane, “Perakende sektörü yurtdışındaki 2 bin mağazaya 5 milyar dolarlık yatırım yaptı. Bu yatırımı 2023 yılına kadar 10 bin mağazaya çıkarmayı hedefliyoruz. 2023 yılındaki 500 milyar dolarlık ihracatın 40 milyar dolarını bu mağazalar üzerinden gerçekleştirmek istiyoruz” dedi.
Türkiye dışına taşıdı
AMPD tarafından düzenlenen 13. Perakende Zirvesi’nde konuşan Mehmet Nane, özellikle kriz ortamlarının, kendilerinin mevcut kaynakların daha verimli kullanılmasına ve gelecek nesillere daha verimli aktarılmasına neden olduğunu belirterek, şunları dile getirdi: “Perakende sektörü büyürken, onunla etkileşen onlarca sektör de büyümeye ve Türkiye’nin dışına taşmaya başladı. Sektörümüz Türkiye’deki 72 milyon tüketiciyi kalitesi giderek artan ürün ve hizmetlerle donatarak tüketicinin yaşam standardını yükselten bir sektör haline geldi. Ekonominin barometresi oldu. Çünkü ülkemizde üretilen tüm ürün ve servisler perakende ile bizlerin aracılığıyla buluşmaya başladı. Sektörümüzün endeksleri enflasyon endeksleri kadar önemli oldu.” Hedeflerinin Türkiye’nin rekabet gücünü artırmak için perakendenin gücünü kullanmak olduğunu belirten Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, “İhracatımızı büyütmek istiyorsak, gideceğimiz yol belli. Markalı ürün üreteceğiz” dedi.
Nakit ödeme bitecek
Şu anda Türkiye’de 48 milyon kredi kartı, 68 milyon banka kartı, 1 milyon 200 bin pos cihazının kullanımda olduğunu belirten Bankalararası Kart Merkezi (BKM) Genel Müdürü Sertaç Özinal, şu değerlendirmeyi yaptı: “Kartlı ödeme sistemleri perakende sektöründe yüzde 70’lik bir orana ulaştı. 2023 yılında sektör olarak hedefimiz alışverişte nakit ödemelerin tamamen ortadan kaldırılmasıdır. 2023 yılında tüm ödemeler kartlı ödeme sistemleri ile gerçekleşmesini sağlayacak altyapı da oluştu. Kartlı ödeme sistemleri özellikle krizlerin atlatılmasında taksit gibi sunduğu imkanlar sayesinde önemli bir noktaya ulaşacak.”

Türk perakende sektörü dünyada 10’uncu sırada

TÜRK perakende sektörünün dünyada önemli bir konuma yükseldiğine işaret eden Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, sektörle ilgili şu rakamları verdi:
Sektör Avrupa’da 7’nci sıraya yükselirken, dünyada 10’uncu büyük haline geldi.
Perakende sektörü 3.5 milyona yakın kişiye istihdam sağlıyor.
Türkiye gıda harcamalarında Avrupa’da 5’inci, gıda dışı harcamalarda 8’inci büyük pazar konumunda.
Türkiye’nin 73 milyon nüfusu ve 28 yaş ortalamasıyla kendisi zaten çok önemli bir iç pazara sahip.
2007 sonunda 179 alışveriş merkezi vardı. Bu yıl sonunda İstanbul’daki alışveriş merkezi sayısı 350 olacak.
Her bir alışveriş merkezi yılda ortalama 1000-4 bin kişiye istihdam sağlıyor.
Yurtdışındaki mağaza sayımız 2 bini geçti.

Aşk çekiyor, viskiyi 5 dolar yerine, barda 15 dolara içiyorlar

BOYNER Holding CEO’su Cem Boyner, insanları iyi hissettirme işi yaptıklarını, bunun kendileri için bir hırs, tutku haline geldiğini belirterek, “Fark yaratmak istiyoruz, dokunduğumuz insanları mutlu etmek istiyoruz” dedi. Boyner, “Yenilikçilik ve Müşteri Odaklılık DNA’mızda Var” başlıklı konuşmasında, “Örneğin evde 5 dolara viski içmek varken insanlar niye bara gidip de 15 dolar verir? İnsan yarar peşinde koşuyorsa bu viskiyi evde içmesi lazım. Ama orda başka bir şey var, orda aşk var, heyecan var, eğlence, sosyalleşme var. İşte bunları da satın alıyor, başka deyişle ‘hedonismus’ ön tarafa çıkıyor. Mesela biz her sattığımız ürün için ömür boyu ücretsiz tadilat hizmeti veriyoruz” dedi.
Mutlu çalışanlar
Yaptıkları çalışmanını önemine dikkat çeken Boyner, şöyle konuştu: “İşimizi ürün ya da konfeksiyon satmak olarak tanımlayabilir miyiz? Bunun için güven, rahatlık ne derseniz deyin aslında bu beklentileri aşma, heyecan. Şimdi Back-up var. Mesela yolda kalıyorsunuz çekici çağırıyor, kapıda kalıyorsunuz çilingir çağırıyor, kısacası asistan satıyor, yardım satıyor. Aylık 20 ila 40 liralık ücretiyle. Gençler toplanıyorlar, 15-16 yaş grubu, halı saha maçı yapacaklar, halı saha tutmuşlar, parasını da ödemişler, final maçı olacak ama sabah kalecinin hasta olduğunu öğreniyorlar. Anneleri Back-Up’ı arıyor. Tam maç saatinde kramponları, eldivenleri, gözlerinin altında siyah çizgisi dahil biri geliyor ve diyorki ‘ben kaleciyim’. Şimdi bu ayda 30 liranın karşılığı değil. Bu işte müthiş bir keyif, heyecan var. Örneğin zorla evlendirilmek istenen bir kız düğünden kaçıyor, Back-Up’ı arıyor, yanında hiç parası yok. Back-Up o kızı almış, terminalde saklamış ve polis korumasına alınmış. Sonra ailesi ağlayarak geliyor ve kızlarını alıyorlar. Bu tip hizmetler, ancak mutlu çalışanlarla gerçekleştirilebilir.”
Kızlık soyadı değişti
Cem Boyner, çalışanların fikirlerine değer verdiklerini belirterek, “Örneğin
Kayseri Boyner mağazasında çalışan bir elemanımız Boyner tanıtım kartı doldururken şöyle bir formül buldu. Müşteriler annelerinin kızlık soyadını vermek istemiyor, bu soru sorulduğunda yarısı vazgeçiyor nedense. O da ‘dayınızın soyadını öğrenebilir miyiz’ şeklinde soruyor. Hemen itiraz gelmeden yanıtlıyorlar.”

Zorlu Center’a Brodway gelecek

2012 içinde Zorlu Center’ın alışveriş merkezi bölümünü açacaklarını dile getiren Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, şu bilgileri verdi: “Sadece iç dinamizmimiz ile kalmamamız gerekir. Çevre ükelerde de turizm ve alışverişi birleştirmemiz gerekir. 2020’de Türkiye bilhassa İstanbul alışveriş ve eğlence yeri olacaktır. Biz AVM’ye Brodway oyunlarını getireceğiz. Ben hayallerimin büyük bir kısmını gerçekleştirdim.”

36 milyon lira burs, 2.4 milyon parça giysi verdi 14 bin öğrenciyi bulacak

Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği (AMPD) tarafından düzenlenen 13. AMPD Perakende Zirvesi’nde “Bir Markanın Liderlik Serüveni” panelinde konuşan LC Waikiki markasıyla bilinen Tema Mağazacılık Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük, “Bu yıl 10 bin öğrenciye 36 milyon liralık burs verdik. Bunu açıklamak doğru değil ancak sektörü teşvik edebileceğimi düşünerek ilk defa açıkladım. Biz kepçeyle verdik, Allah bize daha çok verdi” dedi.

Gelirin yüzde 10’nu
Sosyal sorumluluk projelerine 2004 yılında aldıkları kararla yeni bir boyut kazandırdıklarını vurgulayan Vahap Küçük, şu bilgileri verdi: “Yaklaşık 6 yıl önce gelirimizin yüzde 10’unu hayır işlerine ayırmaya karar verdik. Burada da öğrencilere burs vermek bizim en büyük sosyal sorumluluk projemiz oldu. Bu yıl 10 bin öğrenciye 36 milyon liralık burs verdik. Gelecek yıl 14 bin öğrenciye burs vermeyi hedefliyoruz. Bunun yanı sıra 2 milyon 400 bin parçalık da giysi yardımı yaptık. Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) ile yaptığımız çalışmada 100 bin çocuğu giydirdik. Bu projeleri birlikte yapmak kadar güzel bir şey yoktu.”
Cirodan önce 3 unsur
Sosyal sorumluluk projeleri dışında sağladıkları istihdam hakkında da bilgi veren Vahap Küçük, şöyle konuştu: “Ben yıl sonu bilançoları önüme geldiği zaman ne kadar kâr etmişiz, ne kadar ciro yapmışız diye bakmam. 3 unsur benim için çok önemlidir. Vergi, istihdam ve sosyal sorumluluk rakamları. İlk baktığım şey kaç kişiye istihdam sağlamışız. Daha sonra ne kadar vergi ödemişim. Bunlar benim için karlılık ve cirodan önce gelen değerlendir. Bir bütün olarak hareket etmeli. Sadece sosyal sorumluluk değil istihdama da katkı sağlayıp vergi ödemeleriyle ülkeye bir değer katmamız gerekiyor. Daha sonra yıl boyunca yaptığımız sosyal sorumluluk projelerine bakarım. Biz kepçeyle veriyoruz. Allah bize daha çok veriyor.”
İnsana yatırım önemli
İnsana yatırım yapmanın çok önemli olduğunu söyleyen Vahap Küçük, “Teknoloji ve insana yatırım yapmak geleceğe daha iyi ve sağlam bakılmasını sağlar. Her şeyden önce insana yatırım yapmak önemli. Biz kurulduğumuz ilk günden bu yana sürekli olarak bu yatırımları en iyi şekilde yapmaya gayret ediyoruz” dedi.

Sanayici duygusal işadamı gerçekçi

TÜRKİYE’de ortaklık yapısının sürdürülebilir bir model olmadığını dile getiren Vahap Küçük, şöyle konuştu: “Aile şirketleri ve ortaklık modeli Türkiye’de istenilen seviyede değil. Biz bunu şirket olarak başardık. Tabiki kolay bir süreç olmadı. Kendimize işadamı sıfatını aldık. Çünkü sanayici olmak duygusallık gerektiriyor. Sanayici insan Ayşe ablasını, Ahmet efendisini düşünür. İşadamı ise gerektiğinde kapatır, kısar ve açar. Bunun sürdürülebilir bir model olduğunu gördük. Sanayicilikte duygusallık vardır. Biz bu yüzden işadamı sıfatını daha doğru olduğunu düşündük.”