Güncelleme Tarihi:
Bazı gecelerin sabahı olmuyor... Tam bir yıl önce, 6 Şubat’ta da o meşum gecelerden biri yaşandı. Saat 04.17’de kopan 7.7’lik kıyametle on binlerce vatandaşımız için güneş hiç doğmadı. Ardından gelen gün, yer bir kez daha yerinden oynadı. Bu kez 7.6’yla yıkıldı dünyalar. Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremler, tam 53 bin 537 canı kopardı aramızdan.
3 DİLDE AĞIT
Bu çifte felaketin yıldönümünde acılar hâlâ ilk gün gibi tazeydi. Büyük yıkımın yaşandığı 11 ilde ve tüm Türkiye’de kayıp canlarımızı andık. Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman, Malatya, Kilis, Şanlıurfa, Adana, Osmaniye, Diyarbakır ve Elazığ’da olduğu gibi Hatay’da da herkes ayaktaydı önceki gece. Akşam saatlerinden itibaren anma programları düzenlendi. İlk olarak Hatay Akademi Orkestrası, Uğur Mumcu Bulvarında Türkçe, Arapça ve Ermenice şarkılardan oluşan bir dinleti sundu. Yoğun yağmur altında, Hataylılar ağıt parçalarını gözyaşlarıyla, birbirine sarılarak dinledi.
DUALAR YÜKSELDİ
Köprübaşı mevkisindeki Anıt Alanı’nda tören düzenlendi sonra. Buradaki anma programına Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş ile kentte yaşayan Musevi, Hıristiyan cemaatinin dini temsilcileri de katıldı. Okunan Kuran-ı Kerim’in ardından, Musevi ve Hıristiyan din adamları da dualar okudu. Din adamları, “kardeşlik, birlik, beraberlik ve Hatay’ın en kısa zamanda eski günlerine kavuşması” dileğinde bulundu.
YİNE O ÇAĞRI...
Saatler 04.17’yi gösterdiği anda depremzedeler hep bir ağızdan “Sesimizi duyan var mı” diye seslendi. Depremzedeler zaman zaman Atatürk’ün Hatayla ilgili “Hatay benim şahsi meselemdir” şeklindeki sözünü hep bir ağızdan tekrarladı. Anmaya katılan vatandaşlar, Asi Nehri’ne karanfil bıraktıktan sonra dağıldı.
SESSİZ YÜRÜYÜŞ
Hataylı depremzedeler gece yarısı, yakınlarını kaybettikleri enkazlara mum ve karanfil bıraktı. Daha sonra kentteki Vali Göbe kavşağında bir araya gelindi, ellerde meşaleler, defneler ve karanfillerle anma programının yapıldığı Köprübaşı mevkisindeki Anıt Alanı’na kadar ‘sessiz yürüyüş’ düzenlendi.
GEÇMİYOR SİZSİZ ZAMAN...
Depremlerin yıl dönümünde mezarlıklar doldu taştı. Kimi kaybettiği çocuğunun oyuncaklarıyla gittiği kabristana, kimi eşinin eşarbıyla...
Depremzedeler, yakınlarının mezarlarına sarılarak gözyaşı döktü.
OKULLARDA SAYGI DURUŞU
Ülke genelinde tüm eğitim öğretim kurumlarında öğrenciler, öğretmenler ve idareciler geçtiğimiz yıl hayatını kaybedenler anısına saygı duruşunda bulundu. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin törene Ankara Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde katıldı. Tekin mesajında, “Depremde kaybettiğimiz vatandaşlarımızı rahmetle yâd ediyoruz” dedi. Deprem bölgesinde yer alan 5 ilde eğitime 1 gün ara verildi. Hatay Defne’deki Sümerler Ortaokulu öğrencileri de depremde yaşamını yitiren Yağmur Rifaioğlu’nun (13) şiirini besteleyip, birlikte söyledi. Öğrenciler daha sonra gökyüzüne siyah balonlar bıraktı.
MEHMETÇİK’TEN ACI SELAM
Çifte felaketin birinci yılı nedeniyle dün, Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve kuvvet komutanlıkları başta olmak üzere yurt genelinde bulunan askeri birliklerde anma törenleri düzenlendi. Mehmetçik, merkez üssü Pazarcık olan 7.7’lik ilk depremin meyana geldiği saat 04.17’de depremde ölen vatandaşlar için selam durarak saygı duruşu gerçekleştirdi ve ölenlerin anısına selam verdi.
ENKAZ ALTINDAKİ KIZININ ELİNİ BIRAKMAYAN BABA: BİR YILDIR YÜREĞİM YANIYOR
Enkaz altında kalan kızı Irmak Leyla Hançer’in (16) elini tutarken çekilen fotoğrafla hafızalara kazınan Mesut Hançer, felaketin yıldönümünde kızının mezarını ziyaret etti. Depremden sonra eşi ve 3 çocuğuyla birlikte Ankara’da yeni bir hayat kuran Hançer, kızının mezarının başına çiçek bırakırken gözyaşlarına boğuldu.
Depremde kızıyla birlikte 7 yakınını kaybettiğini söyleyen acılı baba, bir yıldır yaşadığı acıyı şu sözlerle anlattı: “Gidişi oldu gelişi olmadı bir daha. Biz de kendisiyle beraber öldük işte. Hiçbir zaman çıkmadı, çıkmıyor acısı. 2-3 saat çocuğumun elini tutarak bekledim o şekilde. Ellerinden öptüm, yanaklarından öptüm. İşte ellerine sarıldım... Ama hiçbir çare bulamadık. Yüreğimde ateş yanıyor, bir yıldır da sönmedi, daha da sönmedi...”