Güncelleme Tarihi:
“HER ne hikmetse merkez bankası politikaları iyi, çevre koşulları ya da küresel koşullar kötüdür”
Para reformunu yapmaya 2004 sonunda başladık. 6 sıfır atmıştık TL’den; bu yılın sonunda 10. yıla giriyoruz. Neden 6 sıfır eklemiştik? Çeyrek yüzyıl boyunca yaşadığımız yüksek enflasyon nedeniyle, her yıl satın aldığımız aynı mal ve hizmeti almamıza aynı kupürdeki para yetmez hale gelmişti.
Peki, para reformu yapıp 6 sıfır attıktan sonra, geçmişte paramıza 6 sıfır ekleten enflasyonu ne yaptık? Özeti şöyle; 2004’den 2013’e sonuna dek uzanan 9 yılda, her yıl için hedeflenen enflasyon birikimli olarak yüzde 63.3 iken, gerçekleşen enflasyon yüzde 101.2 oldu. Hedeften yüzde 60 şaşmışız. 2005 başında 100 TL’lik bir banknotla satın aldığımız ürün için 2014 başında 201 TL veriyoruz. Yani en çok yaygın kupür olan 100’lük banknot tek başına yetmiyor.
Merkez Bankası’nın işi işte bu. Yaptı mı? Hayır. Yasa ile kendisine verilen görevi yapamayan Merkez Bankası, bunu neden başaramadığının nedenlerini Hükümete yazacağı bir mektupla bildirmek zorunda. Yasanın ruhu, aslında hükümet nezdinde kamuoyuna hesap verme üzerine kurulu. Açık enflasyon hedeflemesine geçilen 2006 sonrası, para reformu sonrası dönemdir aynı zamanda. Şimdiye dek eski Başkan Durmuş Yılmaz 3 dönem için, Erdem Başçı ise 1 dönem için mektup yazdı; tutmayan hedefler için.
Erdem Başçı, 2013’ün tutmayan enflasyon hedefi için hükümete (aynı zamanda kamuoyuna) hesap veren bir mektup yazacak. Mektubun bu ay sonunda gönderilmesi bekleniyor.
İşin doğrusu; yazılan mektupların hesap veren ya da özeleştiri yapan bir niteliği yok. Tutturulamayan hedefin gerekçeleri olarak; fazlasıyla bahaneler, sorunların etrafında dolaşmalar, dışsallaştırmalar doludur. Her ne hikmetse ‘merkez bankası politikaları iyi, çevre koşulları ya da küresel koşullar kötüdür’.
Merkez Bankası’nın verdiği sözler hep unutulur. Hiçbir biçimde geçmişte verilen sözlerin hesabı verilmez. 2008’de hedef tutmadığında, izleyen yıl için hedef yüzde 4’ten yüzde 7.5’e yükseltilmiş, aynı zamanda para politikasının bunu telafi edeceği ‘yemin-billah’ anlatılmıştı. Sonra küresel kriz ‘imdada yetişti’; her şey unutuldu.
2011’deki deneysel para politikası ‘patlayınca’, kur zıplamış üstüne Avrupa krizi eklenmişti. Enflasyon hedefi yüzde 5.5 iken gerçekleşme neredeyse ikiye katlanarak yüzde 10.4 olmuştu. Peki, Merkez Bankası 2012 başında Hükümete yazdığı mektupta ne demişti? Şunu; para politikasının enflasyonu yüzde 10.5’den bir yılda yüzde 5’e düşürecek şekilde uygulanması halinde ‘iktisadi faaliyette arzu edilmeyen dalgalanmaya yol açılabileceği’ bunun için de hedefe ulaşma sürecinin yaklaşık bir buçuk yıllık bir zaman dilimine yayılacağı, yani 2013 ortasında yüzde 5’e ulaşılacağı sözü veriliyordu.
Peki, 2013 ortasında ne oldu? Enflasyon yüzde 8.2 oldu. Hani bunun için bahane de yok; ne FED’in tahvil alımını kısma planını telaffuz etmesi, ne de Gezi protestosu bahane edilebilir. Hatta 2012 başında bu sözü veren Başçı’ya hatırlatmak gerekir; 2013 ortasında enflasyon yüzde 7-8’de seyrederken buna karşı kullanacağı silahı faizi kullanmak yerine yüzde 4.50’de tutuyor, ‘negatif reel faize alışın’ diyordu.
Şimdi 2014 sonu için beklentiler, yüzde 7 civarında ve Merkez Bankası, şimdiye dek faizi düşük tutma uğruna tüm kredisini harcadı; tam da bu krediye tüm gücüyle ihtiyacı olduğu bir döneme girerken. Başarısızlığın tescil sertifikası, para reformunda 10. yıl dolmadan tedavülde fazlasıyla yer kaplayacak olan 200’lük banknotlar olacak.
Hedefi kim tutturdu
2002-2006’da görev yapan Süreyya Serdengeçti hedeflerini tutturdu. 2006-2010’da görev yapan Durmuş Yılmaz ilk üç yıl tutturamadı, 2011’de göreve gelen Erdem Başçı, ilk yıl tutturamadı. 2012’de tutturdu. 2013’te tutturamadı.