Oluşturulma Tarihi: Mart 11, 2004 01:45
AMPD Başkanı Demir Sabancı, ‘‘50 milyar dolarlık perakende pazarının yüzde 70'ini elinde tutan bakkal-pazarcı gibi satış noktalarını korumak için gündemde olan yasa tasarısına karşı omuz omuza mücadele veriyoruz. Hükümet, bizim önümüzü keseceğine, kararı tüketiciye bıraksın yeter’’ dedi.
ALIŞVERİŞ Merkezleri ve Perakendeciler Derneği (AMPD) Başkanı Demir Sabancı ile Yardımcısı Servet Topaloğlu, 50 milyar dolarlık Türkiye perakende pazarında büyük marketlerin önünü kesecek yasa tasarısına karşı omuz omuza mücadele verdiklerini bildirdi. Demir Sabancı, ‘‘Anayasamızda esnafın korunmasına dönük madde var. Ancak, unutulmasın ki, biz de esnafız. Bakkalları, küçük marketleri korumak amacıyla bir başkasının önünü kesmek olmaz. Hükümetimiz 50 milyar dolarlık perakende pazarında kararı tüketiciye bıraksın. Tüketici zaten tercihini yapıyor. İsteyen bakkala, isteyen hipermarkete gitsin. Kimsenin önüne set çekilmesin’’ dedi.
Sabancı ve Topaloğlu, düzenledikleri sohbet toplantısında, 7 kez değiştirilen ‘‘Tüketim Maddeleri ve İhtiyaç Malzemelerinin Satışıyla İştigal Eden Büyük Mağazalar Hakkında Kanun Tasarısı’’ konusunda çekincelerini ortaya koydu. Demir Sabancı, ‘‘50 milyar dolarlık perakende pazarının yüzde 70'ini yerel market, bakkal, büfe, sabit pazar ve seyyar tezgahlar oluşturuyor. Asıl kayıtdışı ekonomi de buralarda dönüyor.
KÖTÜYÜ KORUMAK OLMAZ
Uluslararası zincir marketler, ulusal zincir marketler ve bölgesel zincir marketleri içine alan organize alışveriş noktaları, kayıtlı ekonominin en önemli ayağını oluşturuyor. Kayıtdışı ekonomiye karşı mücadele vereceğini söyleyen hükümetin, organize alışveriş noktalarını bitirme noktasına getirecek tasarıyı gündemde tutmasına bir anlam veremiyoruz’’ diye konuştu.
Sabancı, ‘‘İlk defa birşey olmasın diye omuz omuza mücadele vermek durumunda kalıyoruz’’ diyerek, tasarıyla ilgili çekincelerini şöyle dile getirdi:
Tasarı yüzde 100 bizim sektörün, tüketicinin ve Türkiye'nin aleyhine. Her gündeme geldiğinde tartışma çıktı, 7 kez değişti, şimdi de geri çekildiği konuşuluyor. Ancak, bu haliyle yasalaşmasını içimize sindiremeyiz.
Hepsini kötülemek istemeyiz, ancak bakkalların, sabit pazarların, büfelerin ve bazı yerel marketlerin kayıtdışı, sağlıksız ve ilkel koşullarda çalıştıkları bir gerçek. Hükümet, kötüyü iyileştireceğine iyinin önünü kesmeye kalkıyor. Kötüyü muhafaza etmekle bu ülkenin önü açılmaz.
Bakkal amcanın, büfecinin iş yapmasına hiçbir itirazımız yok. Onlar da kayda girsin, işini öyle yapsın. Ancak, onları korumak için organize alışveriş merkezlerinin önünü kesmek yanlış.
Mevcut tasarı, sadece sayıları 2 bin 500 civarında olan 400 metrekarenin üstü satış noktalarını hedefliyor ve onların önünü kesiyor. 400 metrekareninaltındaki satış alanlarına hiçbir düzenleme getirmiyor.
Terzileri korusalardı konfeksiyon büyür müydü
AMPD Başkanı Demir Sabancı, başta bakkallar olmak üzere küçük satış noktalarını korumak için büyük alışveriş noktalarının önünü kesecek yasa tasarısına eleştirilerini sıralarken, şu örnekleri verdi:
Birileri kalkıp, ‘Bizim geleneksel terzilerimizi konfeksiyoncuya kurban vermeyin’ deseydi. Üstelik bunun için de yasalar çıkarsalardı durum ne olurdu bir düşünün. Hazır giyim sektörümüz o durumda bugünkü ihracatın lokomitflerinden biri haline gelme şansını yakalar mıydı? Asla olamazdı.
Yine bir kesimi koruma adına, birileri çıkıp, ‘Taksiciyi, minibüscüyü koruyalım’ görüşünü ortaya atıp, özellikle İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerde toplu ulaşımın can damarı metroların yapımına karşı çıksa ne olurdu? Onları koruyacağız diye insanların ulaşım rahatlığının önüne geçmek doğru bir adım mıdır?
Anayasa'ya da hükümet programına da aykırı
AMPD Başkan Yardımcısı Servet Topaloğlu, hükümetin büyük alışveriş zincirlerinin önünü kesecek yasa tasarısıyla ilgili şu mesajları verdi:
Avrupa Birliği'nde 1 milyon kişiye ortalama 15 hipermarket ve 150 market, Türkiye'de 2 hipermarket ve 16 süpermarket düşüyor. AB'de organize perakendecilerin pazardaki payı yüzde 50-96 arasında değişiyor, Türkiye'de yüzde 30'u geçmiyor. Demek ki, bu konuda AB'nin çok uzağındayız.
Perakende sektörünü düzenlemek, bir takım yasaklar koymak için rekabeti engelleyici ‘hakim durum’ olması gerekir. Oysa Türkiye'de böyle bir durum söz konusu değil.
Başta bakkallar olmak üzere geleneksel perakendeciyi korumaya kalkmak, verimsizliği, kayıtdışılığı, yasalara uygunsuzluğu artırır. Yabancı sermayeyi caydırır.
Mevcut tasarı 400 metrekarenin üzerindeki marketlerde promosyonu, serbestçe indirim yapmayı engelliyor. Sadece bayram, ramazan, anneler-babalar günü gibi özel günlerde indirime o da izin almak kaydıyla şans tanınıyor. Bunun, tüketicinin daha ucuza alışveriş yapma olanağını ortadan kaldıracağına inanıyoruz.