OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 19, 2003 00:00
Türkiye'de kamuoyu ve iş dünyasının son 33 yılda 11 istikrar, reform ve atılım programının yarı yolda bırakılmasına tanık olduğu bildirildi. Rapora göre her büyüme döneminin ardından bir durgunluk veya kriz yılı geliyor.Faruk Türkoğlu yönetiminde Dünya Gazetesi bünyesinde Dünya Ekonomik Araştırma Birimi (DEAB) tarafından hazırlanan Ekonomik Görünüm raporunun Şubat sayısında, Türkiye'de bugüne kadar uygulanan ekonomik programlar ve sonuçları ele alındı. Raporda, son 33 yılda rafa kaldırılan 11 programın ortalama uygulama süresinin 457 günde kaldığına dikkat çekildi. Süleyman Demirel'in Başbakan, Turgut Özal'ın da DPT Müsteşarı olduğu dönemde uygulanan 10 Ağustos 1970 istikrar paketinde doların değerinin yüzde 66 oranında artırılarak 9 liradan 15 liraya çıkarıldığı belirtilen raporda, paketin vergi gelirlerinin artırılmasını ve bütçe açığının kapatılmasını amaçladığı dile getirildi. Paket uygulamasının ilk aylarda başarılı olduğu, ancak devalüasyonun enflasyonu yükseltmesi sonucu sosyal huzursuzlukların çoğaldığına dikkat çekilen raporda, sadece 213 gün süren paketin başarılı uygulamasının 12 Mart askeri müdahalesiyle kesintiye uğradığı bildirildi.     BANKERLİK KRİZİ Rapora göre, 1975-76 yıllarındaki hızlı büyümenin ardından 1977-80 krizi geldi. Süleyman Demirel'in Başbakan olduğu 1977 yılı Ağustos ayında uygulanan program, yıl sonunda Demirel hükümetinin istifa etmesi nedeniyle sonuç vermedi.   1978 yılının Mart ve Nisan aylarında dönemin Başbakanı Bülent Ecevit tarafından uygulanan paket de başarısız oldu. Siyasi nedenlerle IMF'nin tam desteğini alamayan bu paket, terörün tırmanması ve dış borçlardaki artış nedeniyle 14 aylık uygulamadan sonra yarım kaldı.    Haziran 1979'da uygulanan bir diğer paket de Ecevit'in aynı yılın sonbaharında istifa etmesi nedeniyle ancak 4 ay uygulanabildi. Rapora göre, 1977-80 kriz döneminin son paketi 24 Ocak 1980'de uygulamaya kondu. Süleyman Demirel'in Başbakan, Turgut Özal'ın Başbakanlık Müsteşarı olduğu dönemde uygulanan paket radikal önlemler içeriyordu. Doların yüzde 52 oranında artırıldıktan sonra 1980 yılının Temmuz ayında mevduat faiz oranlarının belirlenmesinde serbestlik dönemine geçildi. Alınan önlemler ihracatı artırdı, ithal ikamesi dönemini sona erdirdi. Paketin olumlu etkileri 1982 yılı ortalarında patlayan bankerlik krizi ile sona erdi.       30 ARALIK 1983 REFORM PAKETİ Dönemin Başbakanı Turgut Özal'ın uygulamaya koyduğu 30 Aralık 1983 reform paketi 4 yıllık süre içinde enflasyon oranını düşürürken ekonomiyi canlandırdı. Rapora göre, bu başarılı dönem Özal'ın yaptırdığı referandumlarla sona erdi.   Küreselleşme döneminde krizlerin arasındaki sürelerin kısalmaya başladığına dikkat çekilen raporda, 1984-87 yıllarında yaşanan büyüme dönemini 1988-89 durgunluğunun izlediği, 1990'daki hızlı büyümeden sonra ekonominin 1991 yılında tekrar durgunluğun pençesine düştüğü kaydedildi. Raporda, 1991 yılının sonuna doğru yapılan seçimler sonrasında Başbakan olan Demirel'in ''500 günlük reform'' paketiyle 500 gün içinde enflasyon oranını düşürmeyi ve istikrarlı büyüme dönemine girilmesini hedeflediği belirtilerek, ''DYP-SHP koalisyonunun yürüttüğü bu paket, popülist uygulamalar nedeniyle hedeflerine ulaşamadı. Nisan 1993'de Turgut Özal'ın ölümü sonrasında Demirel'in Cumhurbaşkanı olması ile paketin uygulaması 470 gün dolamadan sona erdi'' denildi.     5 NİSAN 1994 PAKETİ Rapora göre, 1992-93 yıllarındaki hızlı büyüme nedeniyle ısınan ekonomi, iç borçlanma yönetiminde yapılan hatalar sonucunda 1994 yılı başında krize girdi. Ekonomi, kriz yılı olan 1994'te yüzde 6.2 oranında daraldı. Büyüme yılları sırasında gelen kısa vadeli yabancı sermayenin hızla yurtdışına çıkışı, kurları ve ardından faiz oranlarını yükseltti.Bu krizden sonra Başbakan Tansu Çiller tarafından uygulamaya konulan IMF destekli 5 Nisan 1994 paketi, 1995 sonbaharına kadar başarıyla uygulandı. Enflasyon düşerken büyüme oranı yükseldi. 1995 sonbaharında alınan erken
seçim kararı, paketin uygulamasını kesintiye uğrattı. Seçim ekonomisi nedeniyle 5 Nisan paketi 16 aylık uygulamadan sonra rafa kaldırıldı.    Raporda, ekonominin 1996-97 döneminde kısa vadeli sermaye girişiyle yine hızla bir büyüme dönemi yaşadığı, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın uyguladığı iki kaynak paketinin olumlu sonuç vermemesi üzerine enflasyondaki artışın devam ettiği dile getirildi. 1997 Asya ve 1998 Rusya krizlerinin ise salgın bir hastalık gibi kısa süre içinde zaten kırılganlaşmış olan Türkiye ekonomisini sarstığı belirtilen raporda, 1998'de büyüme hızının yüzde 8'den yüzde 3.8'e düştüğü kaydedildi. Rapora göre, ekonomi 1999 erken seçimi öncesinde daralma eğilimine girdi. 17 Ağustos depreminin olumsuz etkisi de daralmayı şiddetlendirdi. Kısa vadeli yabancı sermayenin çıkışı ile kurlar ve faiz oranlarının tekrar yükselmesi nedeniyle ekonomi 1999'da yüzde 6.4 oranında küçüldü. Ecevit'in liderliğindeki DSP-MHP-ANAP koalisyonunun uyguladığı ''Enflasyon Düşürme Programı'' Kasım 2000 krizinde aldığı yaradan sonra Şubat 2001 krizi ile sona erdi.
Döviz kurlarının enflasyonu düşürmek için çapa olarak kullandığı IMF destekli bu paket de ancak 14 ay süre ile uygulanabildi. Raporda, mevcut Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'nın 15 Nisan 2001 tarihinde uygulamaya konulduğu anımsatıldı.        HER BÜYÜMENİN ARDINDAN DURGUNLUK VEYA KRİZ GELDİ DEAB'nin hazırladığı Ekonomik Görünüm raporunda, uygulaması yarım kalan paketlerin 33 yıllık süre içinde ekonominin uzun süreli bir büyüme ivmesi yakalamasını engellediği belirtilerek, ''Her büyüme döneminin ardından bir durgunluk veya kriz yılı geldi. Bu dur-kalk ekonomisi Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınma ivmesi yakalamasını imkansız hale getirdi'' dendi. 1970 yılında kişi başına milli gelirin 523
dolar olduÄŸu kaydedilen raporda, ÅŸu görüşlere yer verildi:  ''1970 dolarının bugüne göre 4.2 kat daha deÄŸerli olduÄŸunu dikkate aldığımızda 1970'deki kiÅŸi başına milli gelir düzeyi, 2003 doları ile 2 bin 196 dolar ediyor. KiÅŸi başına milli gelirin 2001 yılı sonunda 2 bin 150 dolar olduÄŸunu, 2002 yılında da ancak 2 bin 800 dolar dolayına çıkabileceÄŸini dikkate aldığımızda 33 yıllık duraklama döneminin ne anlama geldiÄŸini daha iyi anlayabiliriz.''       PAKETLERLE HALKA KEMER SIKTIRILDI 1970'deki paketten bugüne kadar geçen 390 ayın 183'ünde istikrar veya reform gerekçesi ile halk kitlelerine kemer sıktırıldığı belirtilen raporda, bugüne kadar enflasyonu düşürme ve istikrarlı büyüme konusundaki çabalar baÅŸarılı olamayınca halkta reform çabalarına karşı güvensizlik görüldüğü vurgulandı. Güney Kore örneÄŸi verilerek, kapsamlı reformların ertelenmesi ve istikrar paketlerinin uygulanmasının yarım kalması nedeniyle Türkiye'nin yerinde saydığı kaydedilen raporda, Türkiye'de krizlerin sık sık ortaya çıkmasının hem kiÅŸilerin hem de ekonominin krize karşı koymalarını zorlaÅŸtırdığı, bir krizden çıkmadan diÄŸerine yakalanan insanların geleceklerine güvenle bakamadığı dile getirildi. Bu arada, Dünya Ekonomik AraÅŸtırma Birimi'nin (DEAB) aylık Ekonomik Görünüm raporunda, yılın birinci çeyreÄŸinde ekonominin yüzde 2,5-4,5 aralığında büyüyeceÄŸi, Åžubat ayında TEFE'nin yüzde 2,4-3,6, TÃœFE'nin yüzde 2-2.8 aralığında gerçekleÅŸeceÄŸi tahminlerine yer verildi.Â
button