Güncelleme Tarihi:
İNGİLTERE merkezli ilaç devi GlaxoSmithKline (GSK) Asya Pasifik ve Gelişen Pazarlar (EMEA) Başkanı Abbas Hüseyin, “Türkiye’de son 3 yıldır uygulanan fiyat politikaları sonucunda kâr etmedik, ciro olarak büyümedik. Maalesef hacim olarak büyüdük. Bu daha çok ilaç sattığımız halde, daha az gelir anlamına geliyor. Ancak yine de Türkiye’den şirket satın alarak büyümek istiyoruz” dedi.
Son birkaç yıl zordu
İlaçtaki mevcut fiyat politikalarıyla ilgili sorunların mutlaka çözüleceğine inandıklarını kaydeden Hüseyin, “Son birkaç yıl kesinlikle zor oldu. Türkiye bölgesindeki en önemli ülke. Buradaki fırsatları kaçırmak istemiyoruz. Bizim gibi diğer ilaç şirketleri de sektördeki sıkıntılara rağmen, Türkiye’den çıkmayı düşünmüyor. Türklerin dediği gibi ‘İnşallah’ sıkıntıları aşıp büyüyeceğiz. Türkiye geçen yıl büyümede rekor kırdı, 2012’de sadece yüzde 4-5 büyüse bile bu hala ABD ve Avrupa’nın 2-3 katı büyüme demek. Bunu gözardı edemeyiz” dedi.
700 milyon lira ciro
GSK’nın 50 yıldır Türkiye’de faaliyette bulunduğunu hatırlatan Hüseyin, şöyle konuştu: “Türkiye bizim 50-100 yıl daha var olacağımız bir ülke. Uzun vadeli yatırımcının yapacağı gibi biz de sadece bugünün şartlarına bakmıyoruz. Türkiye’de 10 yıllık büyüme sürecinin ardından, sıkıntılı bir döneme girdik. 2011’de 250 milyon sterlin yani yaklaşık 700 milyon lira ciro gerçekleştirdik. 2010 ve 2009’da da büyümemiş, benzer bir ciroyu elde etmiştik. Bu süreçte yeni ürünlerimiz ve artan tüketimle birlikte daha çok ilaç sattık. Eskiye göre uygulanan fiyatlama politikası gereği ilaçlarımızı daha ucuza satmak zorunda kaldık. Buna dayanabilmek için maliyetlerimizi kısmaya, verimliliği artırıp çalışan sayımızı korumaya çalıştık. Ancak 2011’de kaçınılmaz olarak işten çıkarmalar yaşandı.”
Satılık şirket bulmak zor
GSK’nın Türkiye’de kendi üretiminin bulunmadığını, ancak yerli şirketlere yılda 30 milyon kutuluk üretim yaptırdıklarını kaydeden Hüseyin, şunları söyledi: “GSK’nın daha önce Türkiye’de üretimi vardı. Geçtiğimiz yıllarda uluslararası yeniden yapılanmamız kapsamında bu ünitemizi sattık. Biz Türkiye’deki faaliyetlerimizi artırmak konusunda çok istekliyiz. Geçtiğimiz yaz Türkiye’yi 30 ülkenin bağlı olduğu bölgesel bir merkez olarak konumlandırdık. Burada 50-100 milyon dolar büyüklüğünde, çok yüksek kalitede ve yüksek teknolojide üretim yapabilen bir şirket alacağız. Fırsatları değerlendiriyoruz. Türkiye’de bu kriterlere uyan çok sayıda yerli şirket var. Ama satılık olanı bulmak zor.”
Yatırımda çok istekliler
GSK’nın EMEA bölgesinden sorumlu Genel Müdürü Yiğit Gürçay’la birlikte sorularımızı cevaplayan Hüseyin, kamu ve özel sektörle fiyatlama konusundaki sorunların aşılması için işbirliğine hazır olduklarını belirtti. Hüseyin, şöyle konuştu: “Eğer özellikle Ar-Ge, yeni ilaç geliştirilmesi ve yeni ilacın korunması konusunda uygun bir ortam yaratılabilirse ilaç şirketleri Türkiye’de yatırım yapmaya ve büyümeye oldukça istekliler. Örneğin biz, sıfırdan bir yatırım düşünmüyoruz. Çünkü zaten tesisi kurmak 2-3 yıl alacak, sonrasında onay süreci, fiyatlama belirsizlikleri durumu daha da belirsiz hale getirdiği için tercih etmiyoruz. Hedefimiz belli bir üretim kapasitesi olan bir şirketi alıp büyütmek. Şu an için kafamızda Türkiye’de belli bir süre içinde gerçekleştirilmek üzere belirlenmiş bir yatırım miktarı yok. Bunu biraz da gelişmeler gösterecek.”
Fiyat ve sertifikasyon belirsizliği yatırım yapma hevesini kırıyor
TÜRKİYE’de ilaç şirketlerinin büyük yatırım yapmasının önünde iki alanda engel olduğunu savunan Abbas Hüseyin, şunları anlattı: “Bunlardan ilki, fiyatlama konusu. Türkiye’de fiyatlama konusunda bir istikrar göremiyoruz. Bu da tabi uzun vadede iş planı yapmak konusunda engel oluyor. Bir diğer zorluk alanı da sertifikasyon zorunluluğu. Türkiye’ye gelen her türlü ilacın en yüksek kalitede olması zorunluluğu aranıyor. Bunun için kimse suçlanamaz ancak buradaki zorluk, şu anda Türkiye pazarına girmek için 26 ülkede 300 ayrı fabrikada üretilmiş 500’den fazla ilaç onay bekliyor. Tüm bunları gidip tek tek kontrol etmek sertifikalarını almak çok uzun zaman alır. ABD, İngiltere gibi birkaç ülke baz alınabilir başlangıç için. Bütün bu fiyatlama ve sertifikasyonla ilgili belirsizlikler büyük yatırım kararlarını etkiliyor. Yatırım yapmak isteseniz bile olumsuz etkileniyorsunuz.”
Kardiyo-vasküler alanında güçlü bir şirket alabiliriz
SATIN almak için şu anda çoğunlukla yerli şirketlere baktıklarını kaydeden Abbas Hüseyin, “Bu konuda bir şirketle masaya oturmuş değiliz. GSK’nın stratejinin bir parçası olarak çok büyük birleşmeler yapmıyoruz. Yönetilebilir büyüklükte satın almalar yapıyoruz. Arjantin’de, Meksika’da, ve Çin’de iki şirket aldık son dönemde. Bütün bunlar yerel şirketlerdi ve çok büyük değillerdi. Alacağımız şirket bizim güçlü olmadığımız bir alanda güçlü olabilir örneğin kardiyo-vasküler (kalp sağlığı) alanında üretimi olabilir. Ya da bize değer katacak üretim kabiliyeti olan bir tesisi bulunan bir şirketi tercih edebiliriz” dedi.
Hacettepe’de ortak Ar-Ge merkezi var
GSK’nın Hacettepe Üniversitesi ile ortaklaşa bir Ar-Ge merkezini hayata geçirdiğini belirten Abbas Hüseyin, şöyle konuştu: “Türkiye’ye yönelik Ar-Ge bütçemizi artırıyoruz. GSK aşı konusunda oldukça güçlü bir şirket. Türkiye’de aşı konusunda çalışmalarımızı artıracağız. Aşı üretim tesisi kurmak çok pahalı bir yatırım. Böyle bir tesis Singapur’da kuruyoruz. 400 milyon dolarlık bir yatırım bu. Türkiye’de de, Ankara’da bir aşı dolum tesisi kuruyoruz. Bu küçük bir yatırım. Aşıyı burada geliştirmiyoruz, sadece aşı dolum tesisi kurulacak. Ancak bu ilk girişim. Çok yüksek teknoloji gerektiren bir tesis olacak bu. Devamı gelebilir.”
‘Türk yeteneği’ daha etkin rol alacak
BUGÜNE kadar Türk profesyonellerin GSK içinde yeteneklerini daha çok Türkiye’de gösterdiklerini kaydeden Abbas Hüseyin, şunları söyledi: “Ancak Türkiye’nin bölgesel merkez olmasıyla birlikte artık bu değişecek. Türkiye benim görev alanım içinde en büyük bölgesel merkez. GSK’nın gelirlerinin yüzde 40’ı ABD ve Avrupa dışındaki pazarlardan geliyor. Bu pazarlar arasında Türkiye’ye bağlı 30 ülkenin önemli bir payı var. Türkler önümüzdeki dönemde bölgesel yönetimde ve GSK’nın yönetiminde daha fazla rol alabilecekler.”