Güncelleme Tarihi:
ARALARINDA Coca-Cola, PepsiCo, Carrefour, Tesco, Unilever, Procter & Gamble, L’oreal gibi dünya devlerinin bulunduğu 400 tüketim ürünleri şirketinin yönetim kurulu başkanı, CEO ve üst düzey yöneticileri Tüketim Ürünüleri Forumu Zirvesi’nde (Consumer Goods Forum-CGF) dünya perakende sektörünün yeni trendlerini ve önceliklerini belirlemek üzere İstanbul’da buluştu. Zirve’nin Carrefour CEO’su Lars Olofsson ile birlikte eş-başkanlığını yürüten Coca-Cola Company Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Muhtar Kent, zirveye katılan şirketlerin değerinin 3 trilyon doları aştığını, 10 milyon doğrudan ve 100 milyon da dolaylı istihdam sağladıklarını belirterek, “Tüketim Ürünleri Forumu’na üye şirketler biraraya gelerek bir ülke oluştursalardı dünyanın 5’inci büyük ülkesi olurdu. Dünya ekonomisinin büyümesinde bu kadar önemli bir konumu bulunan tüketim ürünleri şirketleri için sürdürülebilirlik artık sadece yıllık raporlara eklediğimiz ‘hoş’ bir yön olmaktan çoktan çıktı ve bir zorunluluk haline geldi. Bundan sonra işini sürdürülebilirlik ilkelerine göre yürütmeyen şirketler başarılı olamayacaklardır” dedi.
Tutulan söz harika marka
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün katılımı ile başlayan 3 günlük zirvenin açılış konuşmasında Muhtar Kent şunları kaydetti: “Bu zirve ilk kez iki kıta üzerinde düzenleniyor. İstanbul çok gelişmiş batı dünyası ile yükselmekte olan Asya, Orta Doğu ekonomilerinin buluştuğu bir şehir. İstanbul’un büyümeyi etkileyecek kadar özel bir konumu var. Dünya tarihinin hiç bir döneminde 2 milyar insan birbiriyle iletişim halinde olmadı ve sosyalleşme imkanı bulmadı. Şu anda 2 milyar insan birbiriyle iletişim halinde ve bu kısa zama niçinde 4.5 milyar insana çıkacak. Dolayısıyla artık yeni bir ekonomi var ve buna uyum sağlamak zorundayız. Günümüzde tüketiciler verilen sözlerin tutulmasını bekliyorlar. Markalarımız bizim tüketicilerimize verdiğimiz sözlerdir. Eğer iyi bir marka vaat ise harika bir marka tutulmuş bir vaattir. Tüketiciler vaatlerimizi gerçekleştirmemizi istiyorlar. Tüketiciler bu konularla çok yakından ilgileniyorlar. İnsanlar, sürdürülebirliğe çok önem veriyor.”
‘Altın üçgen’i oluşturmalıyız
Dünyadaki refahın artmasıyla birlikte doğal kaynaklar üzerindeki baskının da arttığını belirten Kent, şöyle devam etti: “Bizim kadar çok insanla temas halinde olan başka bir sektör yok. Dolayısıyla bizim sürdürülebilirlik konusunda sorumluluğumuz var. İnsanlar sadece devlete olan inançlarını değil, okullara, STK’lara hatta dini kurumlara bile inancını kaybetti. Sürdürülebilirliği sağlamak için devlet, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarından oluşan altın üçgenin biraraya gelmesi büyük önem taşıyor.”
OVP yasalaşmadı ama yasaymış gibi algılandı
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, halihazırda dünya ekonomisinin adeta bir ekonomik dehşet dengesi halinde bulunduğunu belirterek, “Büyük ekonomilerden birinin kamu borçlarını çevirememesi veya ekonomik bloklar arasında başlayacak bir korumacılık savaşı tüm dünya ekonomisini altüst etme potansiyeline haizdir. Böyle felaket senaryolarından kurtulmanın yolu, gelişmiş, yükselen veya gelişmekte olan tüm ülkelerin aynı güvertede olduklarının bilinciyle daha fazla üretim, ticaret ve yatırım için hep birlikte hareket etmekten geçmektedir” dedi.
Tüketici Ürünleri Forumu Küresel Zirvesi’nin açılışında konuşan Gül, şunları söyledi: “Bugün Türkiye, toplam perakende büyüklüğü olarak dünyada 10’uncu, Avrupa’da ise 7’nci sırada. 2011 sonu itibariyle Türkiye perakende sektörünün yaklaşık 175 milyar dolar, organize perakende sektörü cirosunun ise 75 milyar dolar civarında hesaplanıyor. Sadece 2011’deki büyümeyle genel perakende sektöründe yaklaşık 100 bin kişiye, elektronik perakende sektöründe ise yaklaşık 5 bin kişiye yeni istihdam sağlandı. Bu performansla perakende Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden biri olduğunu ortaya koydu.”
Büyümeye devam ediyor
Avrupa’da yaşanan derin ekonomik kriz ve Ortadoğu’da cereyan eden büyük halk hareketlerine rağmen, Türkiye’nin büyümeye, kalkınmaya devam ettiğini belirten Gül, şöyle devam etti: “Bu başarının arkasında sıkı mali disiplin, hızlı büyüme ve güçlü bankacılık sektörü var. 2001 yılından itibaren hayata geçirilen iktisadi, siyasi ve hukuki reformlarn da katkısı büyük. 2008 yılına geldiğimizde Türkiye, sağlam bir kamu maliyesi ve güçlü bir bankacılık sistemine sahiptir. 2009 yılında küresel krizin en yoğun olarak yaşandığı dönemde, pek çok Avrupa ülkesinde hükümetler kamu harcamalarını ve bütçe açığını artırarak krizden çıkmak gibi çözüm arayışındayken, Türkiye’de bunun tam tersi bir strateji izlendi. 2009 yılında 3 yıllık orta vadeli program açıklandı ve 3 yıl içinde mali disiplinin nasıl güçlendirileceğine ilişkin bir perspektif ortaya konuldu” diye konuştu.
Devlere Türkiye’yi anlattılar, yatırıma davet ettiler
SABANCI Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ve Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, zirveye katılan 400 şirketin üst düzey yöneticisine Türkiye’nin yatırım ortamı, perakende sektörü ve Türk tüketicisi hakkında önemli ipuçları veren birer konuşma yaptı. Sabancı ve Özyeğin’in konuşmaları özetle şöyle:
Güler Sabancı: Tüketicinin kalbindeki pay artmalı
TÜRKİYE’nin son 10 yılda yakaladığı büyümeyi, ağırlıklı olarak serbest piyasa ekonomisini benimsemeye borçlu olduğunu belirten Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sağlıklı bankacılık sistemi sayesinde krizden sağlam çıkan Türkiye ekonomisi, KOBİ’lere sağladığı destekle de büyümeyi perçinledi. Girişimciler, risk almaya hazır şekilde büyümeye devam ediyor. 2002 yılında 2.3 milyar lira olan tüketici kredileri, 166 milyar liraya kadar çıktı. Türk perakende sektörü de son 10 yılda yüzde 6.4 oranında büyüdü. Hizmet sektörünün ekonomideki payı da yüzde 66’ya ulaştı. Hizmet sektörü ve sanayi arasında bir denge olması gerekiyor. Şoklara maruz kalmamak için sanayi, yeni teşviklerle desteklenmeli. Yeni paketlerle rekabet gücü artacak.”
Hüsnü Özyeğin: ‘Euro’ya elimi sürmem’ güldürdü
KONUŞMASINA Yunanistan’ın Finansbank’ı satın almak için 3 milyar dolar ödeme yapmasının ardından battığı esprisini yaparak başlayan Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, salonu kahkalara boğdu. Özyeğin salonda sessizliğini sağladıktan sonra şunları söyledi: “Evimi ve arabamı satarak açtığım Finansbank’ı alan Yunanistan’ı, benim istediğim yüksek fiyatın batırdığı söyleniyor. Buna inanmıyorum”
Türk yöneticilerin başarı sırrının, gittikleri ülke kültürüne adapte olmakta yattığını ifade eden Özyeğin, “Gittiğimiz pazarlarda oranın yerlisi gibi davranıyoruz” dedi. Özyeğin’in konuşması sırasında kullandığı “Euro birliğinin kurulması, tamamen büyük bir hataydı.
Euro adının geçtiği hiçbir şeye elimi sürmem” ifadesi, salonda uzun süre gülüşmelere neden oldu.