Güncelleme Tarihi:
BİR hastalığa yakalandığınız ve hayati olan bir organınız artık iyileşemeyecek durumda. Günümüzdeki imkanlarıyla organ nakli yaptırmanız gerekiyor. Şimdi biraz geleceği hayal edelim. Hastanelere gidiyorsunuz. Hangi organınız artık hayati ihtiyaçlarınıza yanıt veremiyorsa bir kök hücre alınarak bire bir aynısı 3 boyutlu (3D) yazıcılardan çıkarılıyor. Karaciğer, böbrek ve kalp ilk akla gelenlerden. Damar, kıkırdak doku, kornea, burun veya kulak gibi örnekleri de ekleyebiliriz. Şu anda bu örnekler fütürist görünüyor olabilir. Aslında değil. ‘Axolotl Biyosistemleri’ adındaki Türk bir teknoloji şirketi, 3D bioyazıcı modeli ‘AxolotlBio’yu geliştirdi. Şu ana kadar 11 adet satmayı başaran şirket, dünyanın farklı ülkelerine ulaştı. Hatta yenilikçi sağlık çözümleri üzerine odaklanan dünyanın en ünlü üniversitelerinden biri olan Stanford bile AxolotlBio’yu kullanıyor.
SABİT ISIDA TUTUYOR
Biz de yerli imkanlarla geliştirilen bioyazıcı modelini incelemek için şirketin kurucu ortağı Onur Samet Yıldırım ile İstanbul Cevizlibağ’daki İstinye Üniversitesi’nde bir araya geldik. Kendisiyle röportaj yaptığımız yaklaşık 1 saatlik sürede bir burun prototip basmayı başardığımız Yıldırım, geliştirdikleri yerli yazıcılar hakkında bilgi verdi. Bioyazıcıların en büyük sorununun doku basımı esnasında hücrelerin ölmesi olduğunu aktaran Yıldırım, “Çift şırıngalı sisteme sahip olan bir model geliştirdik. Bu modelde çift şırıngalı bir sistem var. Şırınganın birinde hücrelerin içinde konulabileceği kafesleri oluşturduğumuz biyomateryaller bulunuyor. Jelatin veya kolajen ilk akla gelen materyallerimiz arasında. Bu materyaller çok akışkan olduğu için 3 derecelik bir ısıda basılması gerekiyor. Diğer şırınga da ise hücreler bulunuyor. İlk şırınga hücreler için uygun yatağı hazırladığında ikinci şırınga hücreyi bu yatağa yerleştiriyor. Söz konusu şırıngayı 37 derece gibi bir sabit ısıda tutuyoruz ki hücreler ölmesin. Bu iki şırınganın koordineli bir şekilde çalışmasıyla hücre dokuları oluşturuluyor” diye konuştu.
11 NOKTADA
YILDIRIM, 11 adet 3D biyoyazıcı satışı gerçekleştirdiklerini belirterek, “Stanford Üniversitesi, Penn State Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Acıbadem Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü ve İstinye Üniversitesi bulunuyor” dedi.
HÜCRE ÖLDÜRMEDEN DOKU OLUŞTURUYORUZ
İŞİN arka planındaki teknolojiden de bahseden Onur Samet Yıldırım, “AxolotlBio’daki en büyük farkımız hassasiyet. Normalde şırıngalar elle basılarak enjekte ediliyor. Geliştirdiğimiz şırınga sistemi 3D biyoyazıcılara özel. Hava tahrikli bir sistemimiz var. Tıpkı nasıl ekranların pikselleri varsa, bizim de basınç çözünürlüğümüz var. Geliştirdiğimiz teknolojiyle 0.1 PSI çözünürlüğü yakaladık. Bu da dokunun oluşturulmasında hem hücre yatakları hem de bu yataklara hücrelerin yerleştirilmesi için oldukça önemli” diye konuştu. Öne çıkan diğer bir özelliklerinin dokuların yoğunlaşmasını sağlayan Ultra Viole Curing (UV-C) anlatan Yıldırım, şunları anlattı: “UV ışınlarının kullanılması oldukça hassas bir konu. Doğru zamanlama ile doğru miktarda kullanılması gerekiyor. Yanlış kullanıldığında hücreler öldüğü için doku oluşturulamıyor. Geliştirdiğimiz UV-C teknolojisi dalga boyu ve güç değerleri sayesinde hücreleri öldürmeden doğru şekilde yoğunlaştırma sağlayabiliyoruz.”
KORNEA DA YAPILIYOR
3D biyoyazıcılar konusunda gelinen noktayı anlatan Yıldırım, şu anda insanlarda kullanılabilecek düzeyde organ yapılamadığını, ancak kemik ve kornea implantlarının basılabildiğini anlattı. Yıldırım, “İnsanın doğasında bulunan materyalleri kullanıyoruz. Deri dokularının yanı sıra kolajen, kalsiyum, magnezyum ve fosfat gibi malzemelerin doğru karışımlarını hücrelerle bir araya getiriyoruz. Kornea implantları ameliyatlar için çözülebilir malzemeler üretebiliyoruz. Bu cihazı ilk kez gören insanlar, karaciğer basıp bunu kullanmaya başlayacağız gibi düşünüyor. Evet böyle bir şey olacak. Ama gelecekte. Buradaki en büyük zorluk, damarlaşma. Şu anda bu cihazlarla damarlaşmayı sağlayamadığımız için tam bir organ üretimine ulaşmak zor. Ancak yapay kemik üretmek veya kornea implantları yapmak bu cihazlarla mümkün. Biz de bunun üzerine çalışıyoruz” dedi.