Güncelleme Tarihi:
Yapı Kredi Bankası’nda uzun bir süre denetmen avukat olarak çalışan Işıktaş, 2009’da emekli oldu ve kendi bürosunu kurdu. Serbest avukatlık sürecinde çeşitli bankalar ve finans kurumlarının dosyalarını aldı. Işıktaş, avukatlık faaliyetlerini durdurma kararını ise, iş akdini sonlandırdığı çalışanı Aynur Büyükdağ Doldurucu’nun, maaş alacağı olduğu iddiası ile başlattığı haciz işlemi sonrası aldı.
‘10 GÜNLÜK ALACAĞIM VAR’
Dosya kapsamından edinilen belgelere göre Doldurucu, Işıktaş Hukuk Bürosu’nda 3 Ekim 2011’de yönetici asistanı olarak işe başladı. Avukat Işıktaş’dan sonra bürodaki en yetkili kişi Doldurucu oldu. Ancak Doldurucu, 20 gün kadar işe gelmediği gerekçesi ile işine son verildi. İş akdinin feshi kararı 14 Eylül’de noter kanalı ile kendisine gönderildi. Taraflar yollarını ayırdıkları süreçte, Doldurucu’nun, 10 günlük bir alacağının olduğunu ifade ettiği iddia edildi.
ÖNCE OFİSE SONRA EVE
Baş döndürücü trafik ise 16 Kasım Cuma günü, Avukat Işıktaş’ın şehir dışına çıkmasından hemen sonra yaşandı. Alacaklı vekili ile büroya gelen haciz memuru, büroda bulunan personele, eski çalışanları Doldurucu’nun kesinleşmiş 9.700 liralık bir alacağının olduğunu, bu nedenle haciz işlemi için geldiklerini bildirdi. Büro çalışanları durumu şehir dışındaki Işıktaş’a bildirdi. Bir an şaşkınlık geçiren Işıktaş, kimseye bir borcu olmadığını ifade etmeye çalışsa da ikna edemedi. Durumu eşi Kemal Işıktaş’a bildirdi ve hemen büroya gitmesini söyledi.
TEBLİGAT MUHTARA TAKILDI
Büroya gelen Kemal Işıktaş, hacze gelen ekibi ikna edemediği gibi, haciz işlemi için eve gelinmesinin de önüne geçemedi. Haciz görevlileri ile zaman-zaman
'ÖDEMELERİ KENDİSİ YAPTI' İDDASI |
Maaş alacağı olduğu iddiası ile haciz işlemi uygulatan Aynur Büyükdağ Doldurucu, alacağının Mart 2012- 14 Eylül dönemini kapsadığını belirtiyor. Ancak Doldurucu’nun el yazısı olduğu sanılan bilgi notlarında, büroda çalışan hangi personele ne kadarlık ödeme yapıldığı kaydı bulunuyor. 30 Mart tarihli notta Doyurucu kendinin de 2 bin 800 ücret aldığı kaydını tutuyor. Yine 1 Haziran ve 31 Temmuz tarihli iki ayrı notta ise 2.500 TL’lik maaşın aldığı kaydını tutuyor. Yine SGK kayıtlarına göre de Doldurucu’nun aylık primlerinin düzenli olarak ödendiği anlaşıldı. Büro çalışanları da, maaşlarının Doldurucu tarafından kendilerine dağıtıldığını söyledi. |
Ben de kendisine '3 bin lira hesabına yatırayım sen de mağdur olma' dedim. Fakat o gidip icra takibi başlatmış. Daha sonra öğrendik. İlamsız icra takibi kararı 5 Ekim’de alınmış. Tebligat 17 Ekim’de muhtarlığa bırakılıyor. Oysa bu büro hep açık yine eve de bırakılmamış. Kaldı ki 6 Kasım’da bürodan bir çalışan başta tebligatlar için muhtarlığa gidiyor ve yine bu tebligat verilmiyor. Bu konuda sorumluluğu olan posta çalışanını da şikâyet ettik. Olmayan bir borç için ofise eve hacze gelinmesi başlı başına onur kırıcı bir durumdu” dedi. 16 Kasım günü yapılan haciz işlemi için imza altına alınan tutanakta ‘borçlu’ tarafa 10 günlük süre verildi.
10 GÜNLÜK SÜRE TANINDI
Alacaklı vekili Şamil Gerek, haciz tutanağında 10 günlük süre tanınmasına karşın 19 Kasım sabahı haciz işlemleri için Adliye’ye gitti. Paranın kendisine ödenmesi için İcra Müdürü Adil Tutoğlu ile de tartıştı. Yaşanan tartışma İcra Müdürü Tutoğlu tarafından tutanak altına alındı. Yine aynı gün, Işıktaş’ın çalıştığı bankaların genel müdürlükleri, şubeler ve tapuya haciz ihbarnameleri gönderilmesini sağladı.
TEDBİR KARARI ALDIRDI
Avukat Işıktaş da İstanbul’a dönüşünde haciz kararının verildiği İstanbul 36. İcra Müdürlüğü’ne gitti ve dosyasına baktı. Buna göre eski çalışanı Doldurucu Mart
İŞLEMLER HUKUKA UYGUN |
Baroya şikâyet edilen avukatlardan Şamil Gerek, haciz takibinin haksız olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını öne sürdü. “Müvekkilim alacağı olduğu için takip başlatmış” diyen Gerek şunları söyledi: “Öncelikle işten çıkarma haklı bir gerekçeye dayanmıyor. Ben dosyaya haciz işleminin yapılacağı gün vekâlet koydum. O gün, 10 günlük süre tanınmasının hukuken bir bağlayıcılığı yok. Müvekkilim ihtiyaç sahibi olduğu için dosyaya sunulan 2 bin lirayı icra müdürlüğünden talep ettik. Borçlu tarafın, İcra Hukuk Mahkemesi’ne yaptığı başvuru reddedilince biz de parayı aldık. Böylesi bir borcun olup olmadığı yapılacak yargılama sonrası ortaya çıkar. Müvekkilimin el yazısı olduğu iddia edilen notlar de yine yargılama neticesinde belirlenebilir. Avukat olarak yaptığımız işlemlerde meslek ilkelerine bir aykırılık yok.” |
AVUKATLIK FAALİYETLERİNİ DURDURDU
“25 yıllık meslek yaşamım boyunca böyle bir olay yaşamadım. Olmayan bir borç için usulsüz tebligat ile haciz işlemi yapıldı” diyen Avukat Işıktaş, “Yaşanan onca şey arasında en çok ağrıma giden meslektaşlarımın da bu sürecin parçası olması. Kaldı ki haciz işlemini yapan avukatlardan Şamil Gerek alacaklı olduğunu iddia eden Aynur Hanım’ın da arkadaşı... Bu durumda objektif olması beklenemez.
Öte yandan bir avukatın bir başka avukatın bürosunda haciz işlemi yapabilmesi için en az bir gün önceden baroya haber verilmesi gerekir. Oysa yapılan haciz işlemi sonrası baroya haber verildiği belgelendi. Yine tutanakta 10 günlük süre verilirken, adliyenin açıldığı sabah işlemlere devam edildi.
Bu konuda Avukat Şamil Gerek ve bürosunda çalışan 2 avukatı baroya şikâyet ettim. Disiplin Kurulu’nun vereceği karara açıklanıncaya kadar da faaliyetlerimi dondurma kararı aldım. Bu kararımı çalıştığım tüm kurumlar ile de paylaştım” dedi.