Oluşturulma Tarihi: Nisan 27, 2011 14:42
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Türkiye için planladıkları mikro ölçekli reform sürecini başarıyla tamamladıkları zaman, 2023 hedeflerine kolaylıkla ulaşacaklarına inandığını belirterek, “Sanayiyi tarımdan ayrı görmeyeceğiz, üretimi ticaretten bağımsız düşünmeyeceğiz, en büyük işletmeye hangi önemi veriyorsak, en küçük işletmeye de aynı önemi, aynı değeri vereceğiz” dedi.
Türkiye Perakendeciler Federasyonunun (TPF) Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlediği “3. Yerel Zincirler Buluşuyor” etkinliğinde konuşan Ergün, ekonomik kalkınmada ve günlük hayatta perakende sektörünün önemli bir rol oynadığını söyledi. Üreticilerle tüketiciler arasındaki uzun tedarik zincirinde, halkayı tamamlayan, ürünü tüketiciyle buluşturan en önemli unsurlardan birinin perakendeciler olduğunu ifade eden Ergün, tüketicilerin daha kaliteli, güvenli ve ucuz ürünlere ulaşmasında ve ticaret kanallarının doğru işlemesinde de perakende sektörünün çok önemli bir rol üstlendiğini kaydetti.
Organizasyonun bu yılki teması olan “sürdürülebilir kalkınma” konusunun, hem mikroekonomi hem de makroekonomi açısından son derece önemli bir konu olduğunu bildiren Ergün, şöyle konuştu:
“Bu konunun önemini bizler çok iyi biliyoruz; çünkü bizler, uzun yıllar, sürdürülebilir ekonomik programların ihtiyacını derinden hissetmiş bir ülkenin vatandaşlarıyız. Özellikle, çalkantılarla geçen 90'lı yıllar Türkiye için güven ve istikrar ortamından mahrum kayıp yıllar olarak hafızamıza yer edindi. Bütün bu dalgalanmalar, 2001 kriziyle adeta bir tsunamiye dönüştü ve ülkemizde tarihin en ağır ekonomik krizlerinden birine neden oldu. Göreve geldiğimiz günden itibaren sürdürülebilir büyüme sağlamak amacıyla, güven ve istikrar ortamının oluşması için, gerekli olan zemini oluşturduk. 2003-2010 döneminde, yıllık ortalama yüzde 4,9 gibi çok önemli bir büyüme rakamına ulaştık. Bu dönemde, tüm dünyayı derinden etkileyen bir küresel krizin yaşandığını da dikkate alırsak, ortaya koyduğumuz performansın önemi çok daha iyi anlaşılır.
Bu ekonomik büyüme, milletimizin gelirine de olumlu bir şekilde yansımış, kişi başına düşen milli gelir, tarihimizde ilk defa 10 bin doların üzerine çıkmıştır. Genç ve büyük nüfusumuzla birlikte bu artan milli gelir, ülkemizi dünyanın en dinamik iç pazarlarından birisi haline getirmiştir. 2002 ile 2010 yıllarını kıyasladığımızda, otomobil satışlarının yılda 90 binden 510 bine çıktığını görüyoruz. Yine aynı dönemde çamaşır makinesi ve buzdolabı satışlarının 2 kat arttığına tanık oluyoruz. İnsanımızın yavaş yavaş değişen tüketim tercihlerini de dikkate aldığımızda, özellikle organize perakende sektörünün potansiyeli net bir şekilde ortaya çıkıyor.”
Organize perakende sektörünün bugün Avrupa Birliği'nde (AB) 7'nci, dünyada ise 10'uncu büyüklüğe ulaştığını anlatan Ergün, organize sektörünün bu büyüklüğünün, imalat sektörünün, tarımın, finans sisteminin, bir bütün olarak tüm ekonomik aktivitelerin üzerinde gerçekleştiğini aktardı.
Ancak bunun tersinin de doğru olduğunu, perakende sektörünün gelişmesinin imalat sanayi, tarım ve finans gibi alanlara olumlu bir şekilde yansıdığını anlatan Ergün, “Organize sektörünün gelişmesi; kayıt dışılığın azalması, vergi gelirlerinin ve istihdamın artması, piyasada ürün güvenliğinin sağlanması için de son derece önemlidir” dedi.
ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ YASA TASARISI BAŞBAKANLIK'TA
Bakan Ergün, bugün sadece organize perakende sektöründe istihdam sayısının 500 bin seviyesine ulaştığını belirterek, şunları kaydetti:
“Hükümet olarak, perakende sektörünün sorunlarını çözmek ve daha rekabetçi olmasını sağlamak için özel bir çaba sarf ediyoruz. İç Ticaret Müdürlüğümüz bünyesinde kurulu olan organize perakende ticaret şubemiz, sektörle birebir ilgileniyor. Alışveriş merkezleri ile ilgili yasa tasarısını Başbakanlığa sevk ettik. Ancak geldiğimiz noktada yasada bazı revizyonlar yapmamız gerekiyor. Bu yasa, sonuçları bakımından çok geniş bir kesimi ilgilendirdiği için, ince eleyip sık dokuyor, en doğrusunu bulmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki yasama döneminde, bu yasa tasarısı da ilgili herkesin yararına olacak şekilde yasalaşacağını umuyoruz.”
Uzun yıllardır ihtiyacı hissedilen yeni Türk Ticaret Kanunu'nun Meclis'te kabul edildiğini anımsatan Ergün, “Bu kanuna, küçük işletmelerin alacaklarının zamanında ödenmesiyle ilgili bir madde koyduk. Perakende sektörünün bu maddeyle ilgili endişeleri olduğunu biliyoruz, ancak herkesin içi rahat olsun. Bizim bu maddedeki amacımız sizlere yönelik olumsuz bir durum oluşturmak değil, küçük üreticilerin maruz kalabilecekleri haksız rekabet şartlarını önlemektir” diye konuştu.
“HAKSIZ REKABETİ ÖNLEYECEK ADIMLARA DESTEK SAĞLAYACAĞINIZA İNANIYORUM”
Perakendecilerle tedarikçi firmaların birbirinin rekabetçisi olmadığını, aksine bu iki kesimin birbirine refakatçi olduğunu söyleyen Ergün, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu iki kesimden birine fayda veren bir gelişme diğerine de fayda verir, birine zarar veren bir gelişme, diğerine de zarar verir. Bugünlerde Rekabet Kurumu, perakende sektörüne yönelik önemli bir sektör araştırması yapıyor. Hazırlıkları büyük ölçüde tamamlanan bu raporda, sektöre yönelik önemli tespitler bulunuyor. Özellikle tedarikçilerden çeşitli adlar altında talep edilen bedellerin ciddi seviyelere erişmiş olduğu ve tedarikçi-perakendeci ilişkilerindeki güç dengesinin orantısız biçimde tedarikçi aleyhine doğru evrildiği yönündeki tespitleri oldukça önemli buluyorum. Alışveriş merkezlerinin gelişimini de hesaba katarsak, bu durumun tedarik piyasalarındaki rekabet koşulları ve piyasaya girişler üzerinde ciddi sıkıntılara yol açma ihtimali taşıdığını düşünüyorum. Kısa vadede küçük işletmeleri ve tedarikçileri etkileyen her olumsuz durumun, orta ve uzun vadede perakendecileri de olumsuz etkileyeceğini unutmamak gerekir. Elbette alışveriş merkezleri kurulacak, tedarikçi firmalar bu pazara girecek. Ancak bu pazara girişlerin de serbest piyasa ekonomisinin dinamiklerine uygun olması gerekiyor. Pazara giriş zorlaşırsa veya girdikten sonra tedarikçinin üstüne ilave yükler yüklenirse, zamanla perakende sektörünün de mal ve hizmet kalitesi gerileyecektir.”
Nihat Ergün, bir tedarik zincirinin her halkasının şartları iyileştirilmezse, orta ve uzun vadede bu zincirin halkasında bulunan büyük-küçük herkesin zarar göreceğini vurgulayarak, şunları ifade etti:
“Bir zincir, en zayıf halkası kadar güçlüdür. Bu nedenle, haksız rekabeti önleyecek adımlarımıza, sizlerin de güçlü bir şekilde destek sağlayacağınıza inanıyorum. Biz bu konuyla ilgili olarak, AVM Kanunu tasarısında da bazı düzenlemeler yapmayı planlıyoruz. Birlikte istişare ederek, gerekli analizleri yaparak, ülkemiz için en doğru olanı bulacağımızı düşünüyorum.
Türkiye, 2023 yılında dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olmayı hedefleyen bir ülkedir. Bu hedefe ulaşmak için, üretim, ticaret ve finans alanlarının her birini en üst seviyeye taşımamız gerekiyor. Türkiye olarak son derece güçlü bir makroekonomik yapıya sahibiz, dünyada yatırımcılara en çok güven telkin eden ülkelerden biriyiz. Bugün seçime giden bir ülkede, iş dünyasının ekonomiyle ilgili hiçbir endişe duymaması, eşine az rastlanan bir durumdur. Ülkemiz için planladığımız mikro ölçekli reform sürecini başarıyla tamamladığımız zaman, 2023 hedeflerimize kolaylıkla ulaşacağımıza inanıyorum. Sanayiyi tarımdan ayrı görmeyeceğiz, üretimi ticaretten bağımsız düşünmeyeceğiz, en büyük işletmeye hangi önemi veriyorsak, en küçük işletmeye de aynı önemi, aynı değeri vereceğiz.” TPF Genel Başkanı Selami Aygün, Bakan Ergün'e konuşmasının ardından bir plaket sundu.