Güncelleme Tarihi:
Türkiye’de sanat ortamının yakından tanıdığı bir isim Murat Pilevneli. ArtBasel gibi dünyaca ünlü sanat fuarlarına Türkiye’den ilk kez katılan galerici. 2018’de çağdaş sanat alanında adından en çok söz ettiren işlerde imzası oldu Murat Pilevneli’nin. ‘Eriyen Hatıralar’ Refik Anadol sergisini 25 binin üzerinde ziyaretçi gezdi. Son olarak Likör Fabrikası’nda 7 bin metrekarelik bir alanda Pilevneli Gallery’nin ikinci yerini açtı. Müze tadında bir sergi alanı kazandı İstanbul. Çağdaş sanat alanında Türkiye piyasasındaki son durumları, İstanbul’da yeni açılacak müzeleri Murat Pilevneli’yle konuştuk.
Sanat piyasası açısından baktığınızda Türkiye’nin avantajları ve dezavantajları neler?
Dezavantajı çok önemli bir kültüre sahip olmamıza rağmen onu sahiplenmememiz. Avantajımız ise hızlıca öğrenip adapte olabilmemiz; her ne kadar bu çoğunlukla sağlıklı temeller üzerinde oturmasa da.
Siz bu işi kaç yıldır yapıyorsunuz? Zaman içinde en çok ne değişti?
1995’den beri sanat ve ticaretin içindeyim. Değişmeyenler; üç, dört eser aldıktan sonra her şeyi bildiğini varsayan ve hayatını bu mesleğe adayanlardan bile daha bilgili olduğunu zanneden, neredeyse ölümüne galericilerle pazarlık eden, indirimler aldıklarında dünyanın en iyi işini, en akılcı şekilde aldığını zanneden alıcılar. Şunun farkında değiller, piyasa sadece onlarla olmaz. Piyasa bizzat galericiler ve sanat simsarları tarafından oluşturulur. Değişenlere gelince; 2000’lerin başında sanatla birebir ilgilenen insanların sayısı ile bugün arasında çok büyük bir fark var. Keza bu alana ayrılan para çok arttı.
Sanat piyasaları son dönemlerde nelerden etkilendi?
Belirsiz ortamlarda sanat, lüks tüketim ilk etkilenen alanlar olur. Sanatta en büyük zararı yerli sanatçılar gördü. Yabancı sanatçılara olan ilgi daha da depreşti, alıcılar dünyanın farklı yerlerinde temsil edilen ve güvenli gördükleri sanatçıların eserlerini almayı tercih ettiler.
2011 sonrası yükselişin sonu mu geldi?
2000’lerde başlayan yükselişin sonu, 2011’de balon patlamasıyla gerçekleşti. Benimde bir süreliğine ara verdiğim dönem. 2009 yılının sonlarında, 2010 başlarken bunların olabileceğini öngörmüştüm. Eserlerin dakikasında, sadece fotoğrafının mail yoluyla görülüp satıldığı, sanatçı, galerici ilişkilerinin dejenereleştiği, projeler konuşulacağına fiyat artışlarının tartışıldığı bir dönemdi. 2000’lerin başındaki ruh kaybolmuştu ve elbette Türk alıcısı bu süreçte öğrendi. Yükselişe sebep veren sermaye yabancılara kayınca balon patladı.
Yeni müzelerin açılma-sıyla rekabet artacak mı?
Sağlıklı rekabete ihtiyaç var öncelikle. Türkiye’de özel müzeler nispeten profesyonelce yönetilen, sermayesi olan en önemli kurumlar. Belli başlı üç kurumdan bahsedebiliriz: SSM, İstanbul Modern ve Pera Müzesi. Bu üç özel müzenin programlarına bakınca birbirleriyle fazla rekabetçi olmadığını görüyoruz. 2019 yılında üç önemli müzenin kapıları açılacak. Resim ve Heykel Müzesi, ARTER-Çağdaş Sanatlar Müzesi ve Eskişehir Odunpazarı Müzesi. Şahsen İstanbul Modern’in bu dönemde geçici mekanına geçmiş olmasının yenilenmeleri ve kendileri sorgulamaları için büyük bir fırsat olacağını düşünüyorum.
Neden?
Çünkü Resim ve Heykel Müzesi ile ARTER içerik itibarıyla çok keskin şekilde İstanbul Modern’i ikiye ayırıyor. Resim ve Heykel Müzesi Türkiye sanatının klasik, modern ve çağdaş örneklerini koleksiyonunda barındırırken, ARTER gerek Türkiye gerekse uluslararası çağdaş sanatı seçkin ve bütünlük açısından profesyonelce derlenmiş bir seçkiyle ortaya çıkaracak. Malum piyasanın bir huyu vardır; seni alkışlar sonra da yeni bir kurum geldiğinde arkandan söylemediklerini bırakmazlar. Kimse 15 yıldır bu kurumun verdiği hizmetlerden bahsetmez. İstanbul Modern bu rekabet sayesinde kendini yeniden konumlandıracak ve yenileyecektir. Eskişehir Odunpazarı Müzesi ise sanatının Anadolu’ya taşınması açısından çok önemli bir adım. Bu belki zamanla başka müzelerin daha açılmasına vesile olacaktır. Neden Diyarbakır veya Trabzon’da benzer müzeler ortaya çıkmasın?
Sizin 2019 hedefleriniz, planlarınız neler?
Pilevneli Mecidiyeköy’de misafir programını devreye soktuk. Hem Pilevneli çatısı altında çalışmadığımız sanatçıların hem de başka galerilerin eser göstermelerine, bizim yaratığımız platformu kullanmalarına imkan vereceğiz. Mesela Şubat ayında 100’ün üzerinde sanatçının yapıtlarıyla katıldığı “KAĞIT” başlıklı bir sergi düzenleyeceğiz. MBenim planım ise mevcut iki galeride; Pilevneli Dolapdere ve Pilevneli Mecidiyeköy’de programladığımız projeleri gerçekleştirmek.
KÜLTÜR, SANAT İHRAÇ EDEBİLİRİZ
Yurtdışında Türk sanatçıların ses getirmesi için neye ihtiyaç var? Bunun için neler yapılmalı?
Bol bol burs imkanı tanınmalı. Devletin yapısal reformlarla teşvik sistemini sağlaması gerekiyor. Sanatçının geleceğinden bahsederken galericilerin platform yaratıp onları görünür hale getirdiğini lütfen unutmayalım. Türkiye’deki galerilerin iyi bir noktaya getirilmesi gerekiyor. Sanat ve kültür dünyanın en ‘samimi’ ve ‘gerçekçi’ gücü. Türkiye’nin bunu kullanmayı öğrenmesi gerekiyor artık. Türkiye’de sanat piyasasının sahip olduğu ekonomik değer çok ufak ancak etki alanı çok büyük kesinlikle. İddia ediyorum akılcı kültür politika ve stratejileriyle ülkemiz dünyanın sayılı kültür ve sanat ihraç eden ülkelerden biri haline gelebilir. Bugünün iktidarı bu iradeyi sergileyebilirse Türkiye’ye paha biçilmez bir kazanç sağlayabilir.
Murat Pilevneli kimdir?
ASLEN Bulgaristan Plevne’li olan Murat Pilevneli 1971 Almanya Nürnberg doğumlu. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde okuyan Pilevneli, küratör Beral Madra’nın asistanlığını üstlendikten sonra kendi yolunu çizmeye başladı.