Güncelleme Tarihi:
Konut açığı çığ gibi büyüyor
Artan nüfus ve göçler göz önüne alındığında, 2010 yılına kadar Türkiye'nin konut ihtiyacının yaklaşık 7.5 milyon adet olduğu görülüyor. Bu rakama ulaşabilmek için de her yıl 450 bin konut yapmak gerekiyor. Bu konutların inşaası için ise 300 bin hektar alana ihtiyaç var.
Türkiye Kent Kooperatifleri Merkez Birliği (TÜRKKENT) Genel Başkanı Oğuz Soydan devletin bu alanda aldığı hiçbir önlemin olmadığını ve tüm Türkiye için durumun aynı olduğunu söyledi. Onbinlerce konut yapan TÜRKKENT'e bağlı birliklerin bugün binlerce konutu örgütlemekte zorlandığına değinen Soydan, bu nedenle dar gelirlilere yönelik olmayan daha lüks konut yapmak zorunda kaldıklarını söyledi.
Şu an için dar gelirliler için konutu hayal etmenin bile mümkün olmadığını söyleyen Soydan, üst gelir gruplarının hızla başka yatırım alanlarına yöneldiğini ve konutu bir yatırım olarak düşünmediklerini söyledi.
REPO KONUTA KARŞI
Türkkent geçtiğimiz yıllarda toplam 160 bin dolayında konut üretti. Şu anda 60 bin dolayında konutun yapımını sürdürürken, 10 bin adet de konut yapımı planlıyor. TÜRKKENT'in geçen yıl inşaat sektörüne yaptığı yatırım yaklaşık 10 trilyonu buldu. Bu yıl en talihsiz dönemi geçirdiklerini belirten Soydan, dar gelirli bir kişinin konut sahibi olmasının bugünün şartlarında pek mümkün olmadığını da söyledi. Soydan şöyle konuştu:
‘‘Türkiye'de yatırım olanakları bu kadar çok değildi. Repo, borsa kavramı yoktu. Ekonomide hızlı bir gelişme yaşandı. Üst gelir grupları artık konutu yatırım aracı olarak görmüyor. Bir tek ihtiyaç sahibine konut yapmak durumundayız. Bu da işçi, memur, emekli yani alt gelir gruplarının bulunduğu kesime konut yapmak anlamına geliyor. Bugünkü şartlarda konutun metrekare maliyeti 35 milyon lira. 100 metrekarelik bir konut yaklaşık 3,5-4 milyar liraya mal oluyor. Arsa ve altyapı maliyeti derken bu miktar 4,5-5 milyara çıkıyor. Konuta ihtiyacı olan kesimin bu miktarı ödemesi mümkün değil. 1984 yılında devletin konut almak isteyen vatandaşa verdiği destek yüzde 83'dü. Şimdi tam tersine döndü. Yüzde 15'ini ancak devlet destekliyor ve yüzde 85'ini kişi ödüyor. Konut sektörü oldukça kötü. Dünyanın başka bir ülkesinde fiyatların bu kadar oynadığı başka bir ülke yok. İyi kentleşmiş bir takım bölgelerde rantlar yüksek. Bir de kıtlık rantı denen bir olay devreye girdi. Ev bulmanın zor olduğu Yeşilköy, Yeşilyurt, Florya gibi semtlerde bir de kıtlık rantı ortaya çıktı.’’
BÖLGE FARKI
Türkiye'de bölgeler arasında konut fiyatları da değişiyor. Konut maliyeti her yerde yaklaşık aynı. Ancak konutun satış fiyatlarında inanılmaz oynamalar oluyor. Hatta bazı bölgelerde maliyetin altında satılıyor. Aynı büyüklükte başka bir evi bölge farklılığından dolayı milyon dolarlarla alamıyorsunuz. Türkiye'de arsa maliyeti önemli bir sorun. Türkiye'de öncelikle arsa sorununun çözülmesi gerekiyor. Sadece TÜRKKENT yılda yaklaşık 150 bin konut yapıyor.
Soydan Türkiye'de gecekondulaşma hakkında da şunları söyledi:
‘‘Çarpık kentleşme konusunda tüm Türkiye'de acil önlemlere ihtiyaç var. Türkiye'de gecekondulaşma çok yaygın. Devlet bu bölgede gecekondu yapana elektriğini getiriyor. Suyu da veriyor hatta telefonu da veriyor. Seçim zamanlarına denk gelirse yol da yapıyor. Eğer bir kooperatif yapıyor ve kent kuruyorsanız binbir zorluk çekiyorsunuz. Kooperatifin su borularını siz döşüyor, elektiriğini siz getiriyorsunuz. Telefon almak için santrali yapıyorsunuz, arsayı gösteriyorsunuz ve bütün bu maliyetleri karşılıyorsunuz. Türkiye'de bu çelişki bitmedikçe sorun da bitmez. Türkiye 70 yılda gecekonduya 12 af çıkaran bir ülke.’’
Türkent, 160 bin dolayında konut üretti. Şu anda 60 bin dolayında kontun da yapımını sürdürürken 10 bin adet de konut yapımı planlıyor. Geçen yıl inşaat sektöründe 10 trilyonluk yatırım yaptı. 1998 yılında kurulan TÜRKKENT, Türkiye genelinde 30 kooperatif birliğini bünyesinde bulunduruyor.
Dünyanın en pahalı konutları Boğaz'da
Asya'dan Avrupa'ya, Avrupa'dan Asya'ya tek geçiş yeri olan Boğaziçi, tüm zamanların en gözde mekanı haline geldi. Eski zamanlarda imparatorlukların sayfiye yeri olan Boğaz, günümüzde holding sahiplerine ev sahipliği yapıyor. Dünyanın en pahalı gayrimenkulleri olan yalılara sahip olmanın bedeli ise oldukça yüksek. Fiyatların 2.5 milyon dolarla 25 milyon dolar (360 milyar-3.5 trilyon) arasında değiştiği yalılardan bazılarına değer dahi biçilemiyor. Bunun ise tek tanımlaması var: ‘‘Çünkü başka Boğaziçi yok.’’
İstanbul'un incisi Boğaziçi'ni bu kadar güzelleştiren gözde kılan unsurların başında birbirinden güzel yalılar geliyor. Kayıkhaneleri, sahilsarayları ve hasbahçeleriyle yalılar Boğaz'a ayrı bir güzellik katıyor. Aslında Boğaz'daki yalıların tarihi de çok uzun bir geçmişe sahip değil. Dünyanın başka hiçbir yerinde bir örneğine daha rastlanmayan yalıların daha önceki sahibi de bir diğer deyişle ismi de büyük ölçüde fiyatı etkiliyor. Satışları problemli olana yalıların ise fiyatları bir hayli yüksek. Fiyatlar 2.5 milyon dolardan başlayıp 25 milyon dolara kadar çıkabiliyor. Apartman görünümü kazanan yalılarda ise fiyatlar daha düşük. En fazla 4 katlı olabilen bu apartmanlarda da, metrekaresi, bulunduğu semti, binanın yaşı fiyatı etkileyen faktörler arasında. 1.5 milyon dolar ile 5 milyon dolar arasında olan bu dairelerin kiralık fiyatları ise 2 bin dolardan başlayıp 6 bin dolara kadar çıkabiliyor. Müstakil yalıların kiralıkları ise çok ender çıkıyor. Fiyatları da 15 bin dolardan aşağı düşmüyor. Ayrıca bunların dışında satışa çıkmayan yalılarda bulunuyor. Devlete ya da büyükelçiliklere ait olan bu yapılara ise değer biçilemiyor.
SATIŞLAR PROBLEMLİ
Geçmişte sayar ve çevresinin zengin tüccarlarının oturduğu Boğaziçi, bugün de günümüzün devlet büyüklerini, zamanımızın zenginlerini ağırlıyor. Yüksek gelir sahiplerinin oturduğu bu yalılar statü göstergesinden daha çok yatırım amacıyla da alınıyor.
Yılda dolar bazında yüzde 5-15 arasında kazanç sağlayan yalılar, bu amaçla daha çok işadamları tarafından tercih ediliyor. Bunların dışında babadan oğula geçen yalılar da bulunuyor. Bu yalılar, mirasçılar kendi aralarında anlaşamazsa satışa çıkabiliyor ya da adını taşımaya devam ediyor. Bir de az da olsa zamanında tapulu olarak alınmış büyükelçiliklere ait yalılar bulunuyor. Büyükelçiliklere ve devlete ait olanlar dışındaki yalılar, sanıldığı kadar el değiştirmiyor. Bu durum çoğunlukla yalı sahibine bağlı olarak gelişiyor.
Kentler Metropol olma yolunda
2000 yılında Türkiye'de kentlerde hızlı bir değişiklik olacak. Türkiye'nin büyük kentlerinin sayısı çoğalacak. Ayrıca kentlerde yaşayan nüfus oranını da yüzde 71'e yükselecek. 2000'e gelindiğinde 67 milyonluk nüfusun ancak 14 milyonu, nüfusu 5 binden küçük yerleşim birimlerinde yaşayacak. Nüfusu 1 ile 5 milyon arasında değişen kent sayısı ise 5'den 7'ye yükselecek. 2000 yılında Türkiye'nin en büyük kenti özelliğini katlanarak sürdürmesi beklenen İstanbul'un 2000 yılındaki nüfusunun 11.5 milyonu bulacağı tahmin ediliyor. Gelecekte 7 büyük kentte yaşayacak toplam nüfus ise 12.5 milyon olacak.
Türkiye'nin büyük kentlerinin sayısı 2000 yılında çoğalacak. Kentlerde yaşayan nüfus oranının da yüzde 71'e yükseleceği belirlendi. 2000'e gelindiğinde 67 milyonluk nüfusun ancak 14 milyonunun, nüfusu 5 binden küçük yerleşim birimlerinde yaşayacağı, nüfusu 1 ile 5 milyon arasında değişen kent sayısının 5'den 7'ye yükseleceği ortaya çıktı.
Ekonomist Mustafa Sönmez, Türkiye'nin 2000'li yıllara ilişkin beklentilerine yönelik verileri derledi. Sönmez'in çalışmasının demografik göstergelerinde, İstanbul'un 2000 yılındaki nüfusunun 11.5 milyonu bulacağı, 7 büyük kentte yaşayacak toplam nüfusun ise 12.5 milyon olacağı görüldü. 2000'de nüfusu 20 binden az olan yerleşim yerlerindeki konut ihtiyacı 148 bin, daha büyük yerlerde ise 2 milyon 142 bin olarak bulundu. Yenilenme ve afet konutları ile birlikte ise açığın 2.5 milyonu bulacağı belirlendi. 2000 yılında kiracılık oranı ise yüzde 30'dan 35'a yükselecek.