2003, Türkiye ekonomisi için tırmanış yılı olacak

KOÇ Grubu'nun finans şirketleri ile evliliğe hazırlanan İtalyan Unicredito'nun Yönetim Kurulu Başkanı Alessandro Profumo, 2003 yılının dünya ekonomisi için bir atılım yılı olacağını belirterek, ‘‘Türkiye'de enflasyonun hissedilir bir derecede gerilemekte olduğunu memnuniyetle görüyoruz. 2003 Türkiye için anlamlı ve tırmanışa geçme yılı olacağını düşünüyorum’’ dedi.

Profumo, sorularımızı şöyle yanıtladı:

Türkiye'nin belli başlı Bankalarından Koçbank ile Eylül ayında nikah kıyacaksınız. Geçtiğimiz Mayıs ayından beri de nişanlısınız. Tanışmanız, söz kesmeniz nasıl oldu?

- 2000 yılında Prag'da yapılan Dünya Bankası toplantıları sırasında Koç Ailesi ile tanıştık. İnanılmaz şekilde kendilerinden etkilendik. Bankacılık tarzları bize uyuyordu. Organik büyümenin yanı sıra stratejik ortaklık ve satın almalarla büyümeydi. Hedefleri perakende piyasalarda büyümekti Sanıyorum bu konuda deneyim ve know how ile yardımcı olacağız Üstelik bizimde çok iyi ilişkilerimiz olan FİAT Otomobil Fabrikasıyla doğrudan bağlantılı bir Holding'ti. Türkiye'nin giderek yapıcı sivrilmesi ve Koç Holdingin idari yönetiminin kalitesi bizi büyüledi. Partner olarak çok elverişli ve ülke çapında kaliteliydi. Türkiye pazarına girmek için bundan daha iyi bir ortam ve ortak bulamazdık. Gerek Koç Ailesi ile ve gerekse Yönetim Kurulu ile ilişkilerimiz hemen sağlam temellere oturdu. Burada iki önemli yöneticiden söz etmek istiyorum. Koçbank Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Karaçam ve Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Kaya. Benim yardımcım Roberto Nicastro ile birlikte kusursuz bir üçgen kurarak bu evliliği gerçekleştirdiler. İtalyan bankacılık kurallarına göre ortaklık metni imzalandıktan 60 gün sonra Merkez Bankası'nın onayı ile yürürlüğe giriyor. Sanırım Eylül ayının ilk haftası tam randımanla işbirliği başlayacak.''

DOĞRU SEÇİM YAPTIK

Neden yatırımlarınız ve ortaklık için Türkiye'yi seçtiniz?

- Eğer Koç Ailesi'ni bir yana bırakırsak, bizim Unicredito olarak stratejimiz ‘‘Yeni Avrupa’’yı oluşturacak ülkelerde büyüme göstermekti. Örneğin Romanya, Polonya, Slovakya, Bulgaristan gibi AB'ye aday üye ülkeleri, tabii bu arada büyük bir potansiyeli olduğunu bildiğimiz yine aday ülkelerden Türkiye'yi de seçtik. Tamam, Türkiye ekonomik bir dar boğazdan geçiyor. Ama bizim ortaklığımız uzun vadeli. Türkiye'nin bu durumu asla bizi ürkütmüyor. Çünkü biz Türkiye'nin bu zorluğu atlatacağına inanıyoruz. Dinamik nüfusu, Batıya bağlılığı, büyüme gayreti, cesur ekonomik atılımları dışında yerel partnerimizin ağırlığı çok doğru bir seçim yaptığımızı ortaya koyuyor.''

Siz Koçbank ile anlaşmaya vardıktan sonra Türkiye'de bir kez daha banka cılık operasyonu oldu. Türkiye'nin 7. büyük bankası ‘‘Pamukbank’’a Tesarruf Mevduatı Sigorta Fonu el koydu. Aynı gruba ait diğer büyük banka Yapı ve Kredi'nin yönetiminden de patronlar çıkartıldı. Bu gelişmeler sizde ne gibi izlenim uyandırdı?

- Biz Türkiye'deki olayları yakından izliyoruz. Bu tür bir operasyon bizim Türkiye'deki bankacılık hakkındaki olumlu fikrimizi hiçbir zaman değiştirmez. Türk hükümeti geçmişte böyle sorunlar yaşandığı zaman büyük bir özveri ve kararlılıkla üstesinden geldi, ciddiyetini gösterdi. Bu konuda Demirbank'ı örnek gösterebilirim. Bize gelince Koçbank'ın Türkiye'deki itibarını biliyoruz. Kaldı ki bizimle ortak olduktan sonra gücü daha da artacaktır.

Ya Başbakan Başbakan Bülent Ecevit'in hastalığı. Siz Koçbank ile ortaklık adımı attıktan sonra Türkiye'de siyasi bir belirsizlik hakim oldu. Bu hastalığın yankıları Avrupa Birliği konusunda beraberinde tartışmalarda getirdi. Bu durum sizi ürkütüyor mu?

- Biz yatırımcılar bir ülkeyi kısa dönemlerde oluşan veya oluşabilecek faktörlerle ölçmeyiz. Bizim yatırımımız uzun vadeli ve kalıcı. Bir Türkiye'de bir ışık gördük ve geldik. Elbette ürkmüyoruz. Başbakan Ecevit'e acil şifalar dileriz ve işimizi sürdürmeyi hedefleriz.

Türkiye'ye yatırım yapmanızda IMF'nin Türkiye'ye açtığı kredilerin etkisi oldu mu ?

- Kesinlikle böyle bir etkiyi yaşamadık. Özgürce kendi bünyemizde karar verdik. Daha doğrusu Koç Ailesi'nin Türkiye'de olduğu kadar uluslararası finans piyasasındaki itibarı en değerli kefildi. IMF kararlarıyla uzaktan yakından ilgilenmedik, etkilenmedik.

Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

- Türkiye'de yatırım dışında büyük bir aile kazandık. Bu aile Rahmi, Mustafa, Ali ve Ömer'den oluşan Koç'lar. Tabii Kemal Kaya ve Burhan Karaçam gibi değerli yöneticiler sayesinde çok çabuk kaynaştık ve meyvelerini sağlıklı bir şekilde aldık. Bu ortaklık gerek Türkiye ve gerekse İtalya için hayırlı ve örnek olsun.

AB ile ilişkileriniz kararımızı etkilemedi

Sizce Türkiye Avrupa Birliğine tam üye olarak adımını atacak mı? Eğer Türkiye bu yılda Avrupa Birliği ile bir müzakere takvimi alamazsa sizin açınızdan bir sıkıntı olur mu?

- Türkiye'yi AB çatısı altında görmek elbette bizim için olumlu bir gelişmedir. Ancak biz bu ortaklıkta değerlendirmemizi AB kapsamı dışındaki verilere göre özgürce yaptık. Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğinin uzun bir süreçten sonra gerçekleşeceğinin bilincindeyiz. Yıllar alabilir. Kimi Latin Amerika'ya yatırımı seçerken bir AB'ye aday ülkeleri tercih ettik. Yaşananlar şimdilik doğru seçim yaptığımızı gösteriyor. Tabii AB'ye dahil bir ülkenin risklerinin daha az olduğunu biliyoruz. Ama Türkiye pazarına girerken AB - Türkiye ilişkilerinden arınarak karar verdik.

Koçbank'ın adını değiştirmeyeceğiz

Koçbank'ın adının değişmesi söz konusu mu ?

- Biz ortaklarımızın ülkelerindeki değerlerine ve ünvanlarına çok önem veririz. Romanya dışında (ki bu bankanın adı eski ortaklığından Demirbank'tır) hiçbir ortağımızın bankasının adını ne değiştirdik ne de böyle bir girişimde bulunduk. Koçbank gibi ülkesinde sektöründe başı çeken bir ismi değiştirmek bir bankacılık hatası olur.

Şapkamızı güzel koltuğa koyduk

Bu gidişle Türk bankacılık sektöründe yabancıların ağırlığı artacak gibi görünüyor. Bu gelişmeler sizi nasıl etkiler?

- İtalyanca da bir atasözü vardır. ‘‘Şapkanı en güzel koltuğa koyduğun an iş bitmiştir.’’ Biz bunu yaptık. Bizden sonra elbette Türkiye'ye yabancılar gelecektir. Ama hiç biri Unicredito kadar şanslı olmayacaktır. Biz gerçekleşebilecek en iyi ortaklığı yaptık.

Gelmemizde İtalyan firmaları etkili

Bu ortaklık piyasaya nasıl yansıyacak?

- Türkiye ile İtalya arasında ticaret alışverişi büyük boyutlarda. Biz ilke olarak İtalyan firmalarının yatırım yaptığı ülkeleri tercih ederiz. İşte Fiat, Pirelli, Merloni ve daha onlarcası var. Deneyimlerimiz yatırım yapılan bir ülkede ne kadar yerli firma varsa iş hacminin o kadar genişlediğidir. Koç Ailesi en gözde İtalyan firması yani Fiat ile yıllardır işbirliği yapıyor. Bu kredilerin en büyüğü.

Derviş'in Türkiye'ye katkısı çok büyük

Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'i tanıyormusunuz?

- Biz genelde yatırım yaptığımız ülkedeki siyasi platform ve bireyler üzerinde konuşmamayı tercih ederiz. Ama Kemal Derviş'in Türk ekonomisinin büyümesinde, doğru yolda ilerlemesinde değerli katkıları olduğunu görüyoruz.

Umarım Milli Takım tüketimi artırır

Türkiye son günlerde hep gündemde oldu Dünya Kupası'nda 3. geldi. Bu yapay da olsa ekonomiye yansıdı.

- Öncelikle Türkiye'nin gururunu perçinleştirdi. Hızla gelişmekte olan bir ülkeye pozitif yansıdı. Bireyler kadar topluma şevk verdi, dayanışma, birlik beraberlik sağladı. En önemlisi bir motivasyon dönemi yarattı. Tüm bunları bir araya getirirseniz ekonomik açıdan da bir hareketlilik görürsünüz. Eminim bu ulusal sportif heyecan tüketimi etkilemiştir. Ancak ben burada şuna da işaret etmek istiyorum. Dünya üçüncülüğünüzü kıskandıracak güzel bir oyunla hak ettiniz. Ayrıca ben fanatik bir İnter'liyim ve bizim takımda iki Türk Milli futbolcu var. Emre ve Okan. Hakan Şükür'de bizdeydi. Galiba Ümit Davala'yı da almışız. Görüyorsunuz Türkiye ile yakından ilgilenmemizde, pazarınıza girmemizde bu ayrıntılar da var.